• Turkhane Logo

'Erdoğan ile mutabakat gereği sustum' dedi, 'mahcup olurlar' uyarısı yaptı

AKP'ye alternatif kurduğu Gelecek Partisi ile gündeme oturan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile aralarındaki mutabakat gereği sustuğunu söyledi ve, "Kimse bize geçmiş sözümüzü hatırlatmasın, mahcup olurlar" dedi.

19:31 19 Aralık 2019 Perşembe
'Erdoğan ile mutabakat gereği sustum' dedi, 'mahcup olurlar' uyarısı yaptı
AKP'ye alternatif kurduğu Gelecek Partisi ile gündeme oturan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile aralarındaki mutabakat gereği sustuğunu söyledi ve, "Kimse bize geçmiş sözümüzü hatırlatmasın, mahcup olurlar" dedi.




Gelecek Partisinin Kurucular Kurulu toplantısı sonrasında konuşan Davutoğlu, Başbakanken istifa ettiği suçlamalarına tepki gösterdi ve, Türkiyede cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık arasında bir çatışma doğmasın diye yaptım. Cumhurbaşkanı benim kadim dostumdur bu hukuk bozulmasın diye yaptım. Aramızda karşılıklı hukuklarımıza saygı göstereceğimize yönelik mutabakata sadık kalmak adına her türlü hakarete trol çetelerinin saldırılarına sabırla muamele ettim. Kimse bize geçmiş sözümüzü hatırlatmasın mahcup olurlar uyarısında bulundu.


Erdoğanın yönelttiği Halkbank suçlamasıyla ilgili de hicap duyduğunu belirten Davutoğlu, vicdan vurgusu yaptı ve ekledi:

Cumhurbaşkanı vicdanıyla baş başa kaldığından Davutoğlu’dan her şey çıkar ama dolandırıcı çıkmaz diyebilir, eğer vicdanı kaldıysa. Bir dolandırıcılık varsa ben buradayım hukuki işlemleri başlatın en ağır cezaya razıyım. Her şeye hazırım hazır olmadığım şey iftiralara maruz kalmaktır. Anlaşılan o ki Sayın Cumhurbaşkanı yine birileri tarafından yanlış bilgilendiriliyor. Lütfen kenara çekilip muhasebe yapsın.

Davutoğlunun açıklamalarının satır başları şöyle:

Çok canlı güzel bir toplantıda bir araya geldik. Bugün Siyasi Partiler Kanununun gerekli gördüğü dört önemli fonksiyonu icra ettik. Bir Genel Başkan seçimi yapıldı, arkadaşlarımızın teveccühü ile bu görevi inşallah en büyük idealim olan önümüzdeki dönemde çok daha ehil birine devretmekle bu görevi bize tevdi ettiler. Genel Başkanlık bir sorumluluktur, bir ağır yüktür. demokratik kültüre sahip bir genel başkanın en önemli hedefi de kurumsallaşmayı sağladıktan ve belli başarıları elde ettikten sonra belli düzeyde kurumsallaşmayı sağladıktan sonra bu emaneti alıp daha iyi, ehil nesillere tevdi etmektir. Biz de bu görevi üstlendik.

Tartışma programlarında hangi yönde yorum yapılmış olursa olsun, ciddiye alıp değerlendirdikleri, önem verdikleri için ama bu programlar yapılırken Gelecek Partisi ne düşünüyor diyerek bizlerden herhangi bir konuşmacı davet etmeksizin bizim gıyabımızda bizi tartışmaları da tarihe geçecek bir vaka oldu. Ümit ederim ki bundan sonra gelecek partisi faaliyet yaptıkça bunları kamuoyuna yansıtacak araçlar oluşur. Sizler basın ve basın mensupları demokrasimizin en büyük gücüsünüz, hele hele buralara gelip saatlerce bekleyen basın emektarlarının neler çektiğini ben bakanlık ve başbakanlık dönemlerimden biliyorum. Ümit ederim demokrasimiz çeşitlenir, kaybettiği bazı değerleri yeniden keşfeder.

Bu yola çıkarken Sayın Cumhurbaşkanı ile hiçbir polemiğe girmemeye özen göstereceğim ama bir itham varsa ki geçtiğimiz itham değil bir iftira söz konusu olduğunda yanıt vermekten imtina etmedim. Çünkü gerek siyasi şahsiyetime gerek temsil ettiğim arkadaşlarıma yönelik ağır suçlama olunca cevap vermek hakkımızdır. Çınar yaprağı meselesine geleyim, insanoğlunun bir özelliği vardır kendi haleti ruhiyelerini gördükleri nesnelere yansıtırlar. Bazıları çınar yaprağını görünce düşen bir yaprak görürler, bazılar da bahar görür.

Sayın Cumhurbaşkanı düşen bir yaprak görmüş, biz ise doğan baharı, bir bahar müjdesini görürüz. Cumhurbaşkanımızın yaptığı atfa gelince, o konuşmayı milletimiz çok iyi hatırlamaktadır. Kendisine karşı yurt dışındayken ağır bir darbe yapılmış bir başbakandır. Hakkında en ithamlar yapan bir çete daha sonra Pelikan diye adlandırılan bir çete, bu çete ithamları yapmışken Türkiye bir bunalıma girmesin, bir kriz yaşanmasın, daha önce Rahmetli Ecevit ile Sayın Sezer arasında yaşanan bir krize benzer bir kriz yaşanmasın ve Sayın Cumhurbaşkanı aramızdaki ihtilaflar ki o eylemlerin hepsinin Sayın Cumhurbaşkanının tahribatı tarafından yapıldığını da bilerek (imza toplama ve MYKdaki girişimler) buna rağmen bütün acımı, sükutu hayalimi yüreğime gömerek o konuşmayı yaptım. Türkiyede cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık gibi iki yüce makam arasında bir çatışma doğmasın diye yaptım. Cumhurbaşkanı benim kadim dostumdur, bu hukuk bozulmasın diye yaptım. Onu yaparken bir gün önce yaptığımız özel görüşmede karşılıklı hukuklarımıza saygı göstereceğimize yönelik mutabık kaldığımız için bu mutabakatın bir gereği olarak yaptım. Ama şimdi bütün kamuoyu da Cumhurbaşkanı da elini vicdanına koysun, 3.5 yıl bu ben bütün bu mutabakata sadık kalmak adına her türlü hakarete trol çetelerinin saldırılarına sabırla muamele ettim.

İyi giden her şeyi sahiplenildi olumsuz olan her şey bizim üzerimize yıkıldı, sabrettim. Konferanslarım engellendi. 28 Şubatı ders verdiğim Marmara Üniversitesindeki konferansım engellendi. Benim konferansımın engellenmesinin yanında eşimin mesleki konferansları da engellendi. Bütün bunları şahsi olarak sineye çekebilirdim ama Başbakanlığın son kararnamesini gördüğümde, başbakanlık tasfiye edilirken benimle birlikte çalışmış olan bir çoğu da geçmişte Cumhurbaşkanına hizmet etmiş olan baş danışmanların hepsi lise mezunu memur kadrosuna tenzil rütbe edilip yerlerin bir gecede atamalar yapıldı. Bir gecenin atamalarında bazıları başdanışmanı olurken tek suçları başbakanlık makamına hizmet etmiş olan bir heyet mağdur edildi. Bu liste uzayabilir.

Son güncelleme: 19:31 19.12.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı