Çeviköz: Taliban 9 büyük şehri ele geçirdi, askerimiz için risk büyüyor

CHP Dış Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı, İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, CHP Dış Politika Danışma Grubu toplantısının ardından Genel Merkezde basın toplantısı düzenledi.

Çeviköz, Paris İklim Anlaşması’nı, Taliban’ın Afganistan’da ilerleyişini ve Afganistandan gelen göç dalgasını değerlendirdi. AKPli Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afganistan’da bulunma ile ilgili, “Finansmanı iyi yönettiğimiz için bunu başarıyoruz. Biz güçlü, darda kalana elini uzatan bir Türkiye’yiz” sözlerine tepki gösteren Çeviköz, “Ülkede işsizliğin had safhada olduğu, pandemi koşullarının vatandaşı giderek ekonomik darboğaz içinde bunalttığı bir dönemde darda kalan bu ülkenin vatandaşlarıdır. Vatandaşlarımız önce kendilerine el uzatılmasını bekliyor” dedi.


Çeviköz’ün açıklamaları şöyle:

TALİBAN’IN İLERLEYİŞİ İLE MEHMETÇİK İÇİN RİSKLER BÜYÜMEKTEDİR

Taliban’ın son günlerde ilerleyişinin hız kazanmasıyla birlikte durumun ciddiyeti ortaya çıkmıştır. Taliban, Afganistan’da son 6 günde 9 büyük şehrin kontrolünü ele geçirdi. Taliban ayrıca Afganistan Merkezi Hükümeti ile ateşkes konusunda bir anlaşma olmadığını da duyurdu. Afganistan’da bu gelişmeler yaşanırken maalesef iktidar tarafında, Türkiye’nin Kabil Havaalanı’nın güvenliğini ve işletmesini üstlenme konusundaki talebinin gözden geçirilmesine ilişkin bir değerlendirme görülmüyor. Son basın açıklamasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘Şartlar oluşursa Afgan kardeşlerimizin güvenliği, huzur ve ihtiyaçlarının karşılanması, Afgan kardeşlerimize destek olması için havaalanını işletmeye talibiz. Bu konudaki temaslarımız sürüyor’ dedi. Öncelikle, iktidar hangi şartların oluşmasını beklemektedir bunun kamuoyuna açıklanması gerekir çünkü biz orada bulunmamızı gerektiren ve meşruiyet sağlayan koşulları, Milli güvenliğimiz veya ulusal çıkarlarımız açısından neden Afganistanda kalmaya devam etmeliyiz, bunu merak ediyoruz. Taliban ile Mehmetçiği karşı karşıya getirmeye neden razı olmamız gerekiyor bunu merak ediyoruz. Bakanın sözünü ettiği temaslar kimlerle sürmektedir, bunun da kamuoyuna açıklanması gerekir. Taliban’ın ilerleyişi ile birlikte Mehmetçik için riskler giderek büyümektedir. Buna hiçbir yurttaşımızın razı olacağını düşünmüyoruz.

AB, TÜRKİYE’Yİ SIĞINMACILARIN SON DURAĞI YAPMAK İSTİYOR

Hollanda, Danimarka, Avusturya, Almanya, Belçika ve Yunanistan; başvuruları reddedilmiş ve tüm yasal yolları tüketmiş olan Afgan sığınmacıların sınır dışı edilmesini istiyor. Bu 6 ülke, Avrupa Birliği (AB) Komisyonuna başvurarak, mevcut iade anlaşmasının sürdürülmesini sağlayacak şekilde Afgan hükümeti ile görüşmeye ve onları bu konuda desteklemeye çağırdı. AB ülkeleri, Mültecilerin Statüsü Hakkında 1951 BM Sözleşmesinin tarafları olarak uluslararası sorumluluktan kaçıyor. AB, Türkiyeyi artık bir transit ülke olarak görmüyor ve sığınmacıların son durağı haline getirmek istiyor, ülkemizi büyük bir külfet altına sokmak istiyor.

AFGANLARA GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ VERİLECEK Mİ?

Ülke güvenliğimizi tehdit eden bu duruma ilişkin iktidara şu soruları sormak istiyoruz; Cumhurbaşkanı ve ABD Başkanı’nın Brüksel’de 16 Haziran tarihinde yaptıkları görüşmenin ardından ülkemize kaçak yollardan giriş yapan Afgan vatandaşlarının sayısı kaçtır? Bu kişilere ilişkin istihbarat raporları mevcut mudur? Aralarında Taliban üyesi kişilerin olup olmadığına ilişkin bir inceleme yapılmış mıdır? Bu kişilerin kaçı Afgan hükümetinin ordusuna kayıtlıdır? Afgan vatandaşlarına tıpkı Suriyelilere olduğu gibi toplu olarak geçici koruma statüsü verilecek midir?

TÜRKİYE, DÜZENSİZ GÖÇ TSUNAMİSİNE MARUZ BIRAKILMAMALIDIR

Ülkemize giren yabancılar vatandaşın vergileriyle bakılmaktadır. Yürürlükte olan geçici koruma yönetmeliğine göre, eskiden Bakanlar Kurulu’nda olan yeni sistemle birlikte, Cumhurbaşkanına verilen yetki sonucu geçici koruma statüsü bitince kalıcı bir statü verilmesinin önü açıktır. Ülkemizin sosyolojisini, demografisini, güvenliğini ve toplumsal yapısını etkileyecek böyle bir yetki tek bir kişiye verilmiştir. İşte yıllardır dile getirdiğimiz tek adam rejiminin sakıncaları denen hadise budur ve böyle bir yetkinin bir kişiye verilmesi çok büyük riskler barındırmaktadır. Ülkemizin demografik ve sosyal yapısının değiştirilmesine karşıyız. Türkiye bu düzensiz göç tsunamisine daha fazla maruz bırakılmamalıdır. En kısa zamanda AB, BM ve İran yetkilileri ile Afganistandan kaynaklanan bu göç dalgası görüşülmelidir.

PARİS İKLİM ANLAŞMASI ONAYLANMALIDIR

Birleşmiş Milletler (BM) 26. İklim Değişikliği Konferansı kasım ayının başında Glasgowda yapılacaktır. BM iklim değişikliği konferansları 1994 yılından beri yapılıyor. Ancak, 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşmasından bu yana kaydedilen gelişmeleri değerlendirecek ilk toplantı işte bu yılki 26. toplantı olacak. Türkiye bu konferansa hazır mı? Her şeyden önce neredeyse iki ay süre kalan bu konferans öncesinde Türkiyenin gerekli hazırlıkları sonlandırarak Paris İklim Anlaşmasını ekim ayında TBMM açılır açılmaz onaylaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlaşmayı imzalayıp da onaylamayan 6 ülke vardır: Irak, Iran, Eritre, Yemen, Libya ve Türkiye. Türkiye bu ülkelerle aynı grupta olmamalıdır. Zira, Türkiye, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECDnin üyesidir, Türkiye G-20 gelişmiş ülkeler grubu üyesidir ve Türkiye hem OECDnin hem de G-20nin üyeleri arasında Paris İklim Anlaşmasını imzalayıp da onaylamayan tek ülkedir. Bir karar vermek lazım: Ya bu gruplardaki yerimiz yanlıştır ya da Paris İklim Anlaşması ile ilgili tutumumuz.