• Turkhane Logo

BM’den 15 Temmuz’la ilgili ’emsal ihlal’ kararı; AKP, cevap bile veremiyor!

00:50 09 Mart 2024 Cumartesi
BM’den 15 Temmuz’la ilgili ’emsal ihlal’ kararı; AKP, cevap bile veremiyor!





15 Temmuz’da haklarında hiçbir somut delil olmaksızın binlerce asker ve polis gözaltına alındı, işkenceden geçirildi.



Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 15 Temmuz gecesi bazı askeri binalarda görüldüğü gerekçesiyle tutuklanıp ardından hiç bir somut delil gösterilmeksizin müebbet hapis cezasıyla cezalandırılan Cihangir Çenteli’nin (39) özgürlüğünden mahrum bırakılmasının; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3, 9, 10 ve 11. maddeleri ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9 ve 14. maddelerine aykırı olduğuna karar verdi.



KaranlıktakiAydınlık’ün haberine göre, Karar benzer nitelikteki binlerce dava için emsal olması bakımından önemli. Karara göre Çalışma Grubu, Çenteli’nin başvurusundaki iddiaları AKP hükümetine soruyor ancak cevap alamıyor. Çalışma Grubu, Türkiye’de yaygın veya sistematik hapsetme veya diğer ciddi özgürlükten mahrum bırakma uygulamalarının “insanlığa karşı suç” teşkil edebileceğini bir kez daha yinelediği kararında ayrıca, “Sayın Çenteli’nin serbest bırakılıp bırakılmadığı ve serbest bırakıldıysa hangi tarihte serbest bırakıldığı…” konusunun da takip edileceği belirtiliyor.








Alanında verilmiş ilk ihlal olan kararın Türkçe ve İngilizce metinleri ile karara ilişkin değerlendirmeye linklerden ulaşabilirsiniz.








Cihangir Çenteli, Hava Kuvvetleri’nde askeri pilot ve Harp Akademisi’nde kurmay subay olarak görev yapıyordu. 28 Eylül 2016 tarihinde görevinden ihraç edildi. Komutanı tarafından, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 tarihinde nerede olduğunu ve neler yaptığını açıklamak üzere İstanbul’daki Harp Akademileri Komutanlığı’na çağrıldı. Bunun üzerine 30 Eylül 2016’da Harp Akademileri Komutanlığı’na gitti. İki polis memuru tarafından ‘derhal’ Vatan Emniyet’e götürüldü.



Avukatı olmadan sorgulandı. Ailesine günlerce haber verilmedi ancak kendisine ‘ailesine haber verildiği’ söylendi. Günlerce ailesiyle iletişim kurmasına izin verilmedi. Bir polis memuru tarafından sorgulanmasına rağmen tutanaklarda iki polis memurunun adı yazıldı. Daha sonra Zeytinburnu ilçesindeki başka bir polis merkezine nakledildi.



Hakim karşısına çıkıncaya kadar 12 gün boyunca gözaltında tutuldu. Gözaltına alınmasından beş gün sonra ilk kez bir avukatla görüştü. Baro tarafından atanan avukatla yaptığı görüşme ise 30 saniye sürdü. Zira önyargılarla gelen avukata göre Çenteli peşinen ‘suçlu’ydu… Birçok kez gözaltına alınma nedenleri ve kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında bilgilendirilme talebinde bulunmasına rağmen, yetkililerin bu bilgileri kendisine açıklamadı.



11 Ekim 2016 tarihinde ilk olarak nöbetçi sulh ceza hakimliğinde hakim karşısına çıkarıldı. Yine baro tarafından atanan bir başka müdafi de hazır bulundu. Ancak, ne avukat ne de kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında bilgilendirilmedi. Duruşma sırasında hâkim Çenteli’ye herhangi bir soru sormadı. Çenteli’ye kendisini açıklama fırsatı da verilmedi. Tutuklandı. Ancak tutuklanmasına neden olan suçlamaya dair tek bir delil bile sunulmadı.



Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Gözaltına alındıktan 3 hafta sonra, 20 Ekim tarihinde ailesiyle görüşebildi. 22 Kasım 2016 tarihinde Hava Kuvvetleri ile ilişiği resmen kesildi. 13 Nisan 2017 iddianamenin bir kısmı gönderildi. Ancak belgede sadece darbe girişimi gecesi Çenteli’nin silahlı kuvvetlere ait bir binada görüldüğü belirtiliyordu. Daha fazla ayrıntı veya kanıt ortaya konulamadı.



İç hukuka göre 30 günde bir yapılması gereken tutukluluk incelemelerinin, tutukluluk süresince sadece iki kez yapıldı. 30 Eylül 2016 tarihinde tutuklandığı günden, 3 Temmuz 2017 tarihinde yapılan ilk duruşmaya kadar hiç bir savcıyla teması olmadı. İddianame savcısının daha önce de kişileri görmeden, ifadelerini almadan ya da sorgulamadan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ettiği bildirildi.



Dava 3 Temmuz 2017 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Ancak Çenteli’nin ne ifadesi ne de savunması mahkeme tarafından dinlenmedi. Neyle suçlandığını bilmiyordu. Bu arada avukatıyla da yeterli iletişimi kuramadı. Avukatıyla cezaevinde yaptığı görüşmeler keyfi olarak kısıtlandı.



Kendisine yöneltilen suçlamanın gerekçesini 18 Ağustos 2017’de savunmasını yaptıktan dokuz gün sonra öğrendi. Savunma için kısıtlı bir süre verildi, aleyhinde tanıklık yapanlara soru sorması engellendi. Hakim, bu yöndeki taleplerini hiç bir gerekçe göstermeksizin reddetti.



17 Ağustos 2018 tarihinde 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.



19 Aralık 2018 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Reddedildi. Bu karar, 25 Kasım 2019 tarihinde temyiz edilmiştir. 30 Haziran 2021 tarihinde, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararı onadı. Çenteli halen Silivri L Tipi Cezaevi’nde tutuklu…



AKP hükümeti, cevap bile veremiyor!



Söz konusu olay ve Çenteli’nin iddiaları AKP hükümetine soruluyor ancak cevap alınamıyor. Kararda bu konuyla ilgili şu ifadeler kullanılıyor: “31 Temmuz 2023 tarihinde Çalışma Grubu, kaynağından gelen iddiaları olağan iletişim prosedürü kapsamında Hükümete iletmiştir. Çalışma Grubu, Hükümetten 29 Eylül 2023 tarihine kadar Sayın Çenteli’nin durumu hakkında ayrıntılı bilgi vermesini ve devam eden tutukluluğunu haklı kılan yasal hükümlerin yanı sıra, bu durumun ülkenin uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine ve özellikle de Devlet tarafından onaylanan anlaşmalara uygunluğuna açıklık getirmesini talep etmiştir. Çalışma Grubu, Hükümet’ten bu bildirime bir yanıt alamamış olmaktan üzüntü duymaktadır. Hükümet, Çalışma Grubu’nun çalışma yöntemlerinin 16. paragrafında öngörüldüğü üzere, cevap için sürenin uzatılmasını talep etmemiştir.  Hükümet’ten bir yanıt gelmemesi üzerine Çalışma Grubu, çalışma usullerinin 15. paragrafına uygun olarak mevcut görüşünü bildirmeye karar vermiştir.



Çalışma Grubu’nun ‘Nihai Karar’ı ise şöyle:




Yukarıda belirtilenler ışığında, Çalışma Grubu aşağıdaki görüşe varmıştır:
Cihangir Çenteli’nin özgürlüğünden mahrum bırakılması, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3, 9, 10 ve 11. maddeleri ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9 ve 14. maddelerine aykırı olup keyfidir ve I. ve III. kategorilere girmektedir.



Çalışma Grubu, Türkiye Hükümeti’nden Sayın Çenteli’nin durumunun gecikmeksizin düzeltilmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de belirtilenler de dahil olmak üzere ilgili uluslararası normlara uygun hale getirilmesi için gerekli adımları atmasını talep etmektedir.



Çalışma Grubu, davanın tüm koşulları göz önünde bulundurulduğunda, uygun çözüm yolunun Sayın Çenteli’nin derhal serbest bırakılması ve kendisine uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve diğer tazminatlar konusunda icra edilebilir bir hak tanınması olacağı kanaatindedir.



Çalışma Grubu, Hükümeti, Sayın Çenteli’nin keyfi olarak özgürlüğünden mahrum bırakılmasını çevreleyen koşulların tam ve bağımsız bir şekilde soruşturulmasını sağlamaya ve haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olanlara karşı uygun önlemleri almaya çağırmaktadır.



Çalışma Grubu, Hükümetten bu görüşü mümkün olan tüm araçlarla ve mümkün olduğunca geniş bir şekilde yaymasını talep eder.




Takip prosedürü




Çalışma usullerinin 20. paragrafı uyarınca, Çalışma Grubu, kaynaktan ve Hükümetten, bu görüşte yapılan tavsiyelerin takibinde alınan önlemler hakkında, aşağıdakiler de dahil olmak üzere, kendisine bilgi vermesini talep eder:




(a) Sayın Çenteli’nin serbest bırakılıp bırakılmadığı ve serbest bırakıldıysa hangi tarihte serbest bırakıldığı;
(b) Kendisine tazminat veya diğer telafilerin yapılıp yapılmadığı;
(c) Sayın Çenteli’nin haklarının ihlaline ilişkin bir soruşturma yürütülüp yürütülmediği ve yürütüldüyse soruşturmanın sonucu;
(d) Türkiye’nin yasalarını ve uygulamalarını mevcut görüş doğrultusunda uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu hale getirmek için herhangi bir mevzuat değişikliği veya uygulama değişikliği yapılıp yapılmadığı;
(e) Mevcut görüşün uygulanması için başka herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı.




Hükümet, bu görüşte yer alan tavsiyelerin uygulanmasında karşılaşmış olabileceği güçlükler ve örneğin Çalışma Grubu’nun ziyareti yoluyla daha fazla teknik yardım gerekip gerekmediği konusunda Çalışma Grubu’nu bilgilendirmeye davet edilmektedir.



Çalışma Grubu, kaynaktan ve Hükümetten yukarıda belirtilen bilgileri işbu görüşün iletildiği tarihten itibaren altı ay içinde sağlamalarını talep eder. Bununla birlikte, Çalışma Grubu, davayla ilgili yeni kaygıların dikkatine sunulması halinde, görüşün takibinde kendi eylemini gerçekleştirme hakkını saklı tutar. Bu tür bir eylem, Çalışma Grubu’nun İnsan Hakları Komitesi’ni tavsiyelerinin uygulanmasında kaydedilen ilerleme ve herhangi bir eylemde bulunulmaması konusunda bilgilendirmesini sağlayacaktır.



Çalışma Grubu, İnsan Hakları Komitesi’nin tüm devletleri Çalışma Grubu ile iş birliği yapmaya teşvik ettiğini ve görüşlerini dikkate almalarını ve gerektiğinde keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılan kişilerin durumunu düzeltmek için uygun adımları atmalarını ve attıkları adımlar hakkında Çalışma Grubu’nu bilgilendirmelerini talep ettiğini hatırlatır.




Bütün bunlar ne anlama geliyor?



İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş,  söz konusu kararla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Güneş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:



BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEN ALANINDA İLK VE ÇOK ÖNEMLİ BİR KARAR!




/Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, alanında ilk olan bir ihlal kararına imza atmış ve 15 Temmuz gecesi bazı askeri binalarda görüldüğü gerekçesiyle tutuklanıp ardından müebbet hapis cezası verilen Cihangir Çenteli’nin özgürlüğünden mahrum bırakılmasının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3, 9, 10 ve 11. maddeleri ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9 ve 14. maddelerine aykırı olduğuna karar vermiştir.



/Kararda yer verilen hususlar, benzer gerekçelerle tutuklanıp TCK’daki en ağır suçlarla cezalandırılan çok sayıda kişi için de emsaldir. Zira bu kişiler, tıpkı Çenteli gibi sadece nöbet listesinde isimleri bulunduğu, çağrıldıkları birliklerine geldikleri ya da kim tarafından oluşturulduğu belli olmayan atama listelerinde oldukları için cezalandırılmışlardır. Bu kararla birlikte, Çenteli ile benzer durumda olan kişilerin de haksız yere tutuklanıp özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu gibi uluslararası bir merci tarafından ortaya konulmuştur.




İhlale gerekçe yapılan başlıca hususlar şunlardır;
/Başvurucu hukuki dayanaktan yoksun olarak, kendisine suçlamalar bildirilmeden ve tutukluluğuna etkili bir şekilde itiraz edemeden tutuklanmıştır.
/En geç 48 saat içerisinde hakim karşısına çıkarılması gereken başvurucu, tutukluluğunun üzerinden 12 gün geçtikten sonra hakim karşısına çıkarılmıştır.
/Tutukluluğuna etkili şekilde itiraz edememesi, aleyhine olan delillere erişememesi, tanıkların sorgulanması talebinin reddi, avukat ve müvekkil görüşmesinin gizliliğinin ihlali nedeniyle savunma hakkı ihlal edilmiştir.
/Başvurucu aleyhine delil olarak kullanılan video ve ses kayıtlarına kendisi ve avukatının erişimine mahkeme tarafından izin verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkı (silahların eşitliği ilkesi) ihlal edilmiştir.
/Başvurucunun mahkumiyetten önce tutuklu kaldığı iki yıl boyunca tutukluluğu yasal olarak öngörülen şekilde gözden geçirilmemiş ve alternatif koruma tedbirleri nazara alınmamıştır.



Kararda ayrıca şu çok önemli tespit ve değerlendirmelere de yer verilmiştir:
/Hükümet başvurucuların iddialarının hiç birine cevap verememiştir.
/Çalışma Grubu, Türkiye’de yaygın veya sistematik hapsetme veya diğer ciddi özgürlükten mahrum bırakma uygulamalarının “insanlığa karşı suç” teşkil edebileceğini bir kez daha yinelemiştir.
/Başvurucunun derhal serbest bırakılması ve kendisine uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve icra edilebilir bir hakkın tanınması istenmiştir.
/İlk defa bir kararda Hükümete, başvurucunun keyfi olarak özgürlüğünden mahrum bırakılmasını gerektiren koşulların tam ve bağımsız bir şekilde soruşturulmasının sağlanması ve haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olanlara karşı uygun önlemlerin alınması çağrısında bulunulmuştur.



Bu çok önemli ve darbe teşebbüsüyle ilgili yargılamaları doğrudan ilgilendiren kararın İngilizce metni ile Türkçe çevirisine ve kararla ilgili değerlendirmeye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Son güncelleme: 00:50 09.03.2024
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı