• Turkhane Logo

"Üniversite tercihleri ve eğitimin içler acısı tablosu"

"Üniversite sınavlarında öğrencilerin başarısızlığı iktidarın eğitimde karnesinin ne kadar kötü olduğunun göstergesi."

15:32 29 Temmuz 2019 Pazartesi
"Üniversite sınavlarında öğrencilerin başarısızlığı iktidarın eğitimde karnesinin ne kadar kötü olduğunun göstergesi."



İsmail S. Gülümser/Aktif Haber

Üniversite tercihlerinin yapıldığı şu günlerde üniversite giriş sınavı sonuçlarını, tercih kılavuzunu ve üniversitelerle ilgili bazı raporları incelediğinizde eğitimin genel durumunun ne kadar problemli olduğu ortaya çıkıyor. AKP ilk yıllarda eğitimin genel tablosunu geçmiş iktidarların ihmallerine bağlıyor ve kendisini temize çıkarmaya çalışıyordu. Şimdi böyle bir savunma yapma şansları da yok. 17 yıldan beri iktidardalar ve eğitimin tüm çıktılarından onlar sorumlu, çünkü onların iktidara geldiklerine ilkokul 1.  sınıfa başlayan bir öğrenci bugün üniversite mezunu son iki yıl hiç sene kaybetmeden 4 yıllık üniversiteleri bitirenler bu iktidar döneminde eğitime başlamışlardan oluşuyor.


İlk 5 yıl henüz eğitimde geçmişe ait kadrolarla çalıştıklarını kendi kadrolarını kuramadıklarını kendi eğitim projelerini hayata geçiremediklerini varsaysak bile bugün liseyi bitirenler AKP nin eğitimin her yerinde kendi kadrolarını kurduğu dönemde ilkokula başlamışlardan oluşuyor. Yani üniversite sınavlarında ortaya çıkan kötü sonuçların tek sorumlusu kendileri.

En azında son 12 yıllık dönemde kimseyle koalisyon kurmadılar, eğitimde eski kadroları kullanma zorunlulukları yoktu, istedikleri gibi eğitim sisteminde düzenleme yaptı, istedikleri kadrolarla çalıştılar, ama sonuçlar ortada. Üniversite sınavları hakkında basına yansıyan bilgilere göre öğrencilerin her alanda başarı düzeyleri düşük özellikle matematik ve fenden çok başarısızlar. Bu sonuçlar İslami devrim yapmaya soyunan iktidar partisinin hiçbir eğitim projesinin olmadığını göstermek için yeterli.

İÇERİKLE HİÇ İLGİLENMEDİLER RANTA DÖNÜK PROJELERLE GÖZ BOYADILAR

Eğitim ürünlerine baktığınız zaman iktidarın her alanda olduğu gibi tüm mesaisini ranta dönük projelere harcadığını eğitimin içeriğiyle alakalı kayda değer hiçbir çalışmasının olmadığını görüyorsunuz. Hemen ilk anda aklımıza gelen eğitim projelerini sayarsak.

Fatih projesiyle tüm okullar akıllı tahtalarla donatıldı okullara 12 milyon tablet dağıtılacaktı bunların bir milyondan fazlası teslim edildi, proje kullanılarak hem yazılım hem de donanım üzerinden çok sayıda yandaş şirket nemalandı. Projenin içerik ayağı ile ilgilenilmediği için milyarlık yatırım yarıda kaldı ve geri kalan tabletlerin dağıtımından vazgeçildi.  Şimdi e-okul sistemi üzerinden yıllarca ihmal ettikleri konuları yeni hatırladılar ve tamamlamaya çalışıyorlar.

Eğitimde ranta dönük en büyük projelerden biri modern görünümlü okul binalarının yapılmasıydı, gittikleri her yerde iktidarları döneminde ne kadar okul yaptıklarını derslik başına düşen öğrenci sayısını azatlıklarını anlattılar. Bu projelerle her ilde ne kadar partili ve yandaş şirketin nemalandığını sakladılar.

Bir diğer örnek, mevcut bakan Ziya Selçuk’un Talim Terbiye Kurulu(TTK) başkanı olduğu dönem projelerinden olan yapılandırmacı eğitim modeli. Bunun için yüzlerce akademisyen günlerce müfredat programları üzerinde çalıştı ve her dersin programı bu modele göre değiştirildi, yayınevlerinden yıllardan beri kullanıldıkları kitaplar çöpe atmaları yeni modele göre kitap hazırlamaları istendi. Öğretmenler ve yazarlar bu model göre yetiştirilmediği için hem yeni kitaplar bu amaca uygun hazırlanamadı hem de öğretmenler bu kitapları istenildiği gibi kullanamadı eğitim daha da geriye gitti, beklenen hedefler gerçekleşmedi.  Eğitim sistemini harekete geçiremeyen Selçuk TTK başkanlığından istifa etti, bir süre sonra model rafa kaldırıldı, bin bir masrafla hazırlatılan kitaplar da çöpe gitti.

İktidar partisi bir yandan bütçe açıklarını kapatmakta zorlandığı için birçok zorunlu gideri kısarken bir yandan da ülkenin geleceğini ipotek ederek aldığı dış kaynakları ranta dönük projelere harcadı, yandaşlara rant aktaracak projelerde hiç kısıntıya gitmedi. Mali imkânları çok güçlü demokratik ülkeler emanet kitap uygulaması ile aynı kitapları birkaç yıl kullanırken borç parayla her yıl öğrenciler 12 milyon ücretsiz ders kitabı dağıttı, bu yolla çevrelerinde geniş bir yayıncı kitlesini besledi.

Performans Yönetim Sistemi, Hayat Boyu Öğrenme gibi onlarca proje rant getirecek kısımları uygulamaya girdi ancak içerik kısmı ihmal edildi ve yapılan yatırımlar boşa gitti. Selçuk şimdi bakanlık koltuğunda oturuyor, eğitimciler ondan içeriğe dönük hizmet üretmesini bekliyor, ancak tüm yönetim kadrolarını liyakate dikkat etmeden partililerle doldurulduğu bir bakanlıkta onun attığı her adım çöle salınmış su gibi sahada buharlaşıp kaybolmaya mahkûm. İlerleyen günlerde AKP nin siyasi hedeflerine dönük olanlar hariç bakanın ortaya attığı iddialı projelerin nasıl eriyip yok olduğunu hep birlikte göreceğiz.

ÜNİVERSİTE SINAVLARI ve EĞİTİMİN KÖTÜ TABLOSU

Üniversite sınavlarında öğrencilerin başarısızlığı iktidarın eğitimde karnesinin ne kadar kötü olduğunun göstergesi, çok basit sorulardan oluşan testlerde bile başarısız sonuçların ortaya çıkması eğitimi binadan ibaret gören sadece ranta dönük projelere para harcayarak eğitimi geliştirmeyi düşünen iktidar politikalarının ürünü. Altta verilen rakamlar eğitimde başarısızlığın tescili niteliğinde.

2018 yılında üniversite sınavlarına 2.380.000 kişi başvurmuştu, 2019 da bu rakam 2.440.000 e çıktı.

2018 de Alan yeterlilik testine (AYT) başvuranlardan 150 bin, yabancı dil testine (YDT) başvuranlardan 22 bin, temel yeterlilik testine (TYT) başvuranlardan 120 bine yakını ya sınava katılmadı ya da bir şekilde sonucu hesaplanmadı. Katılanların özellikle sayısal derslerdeki başarısızlığı eğitimcileri kaygılandırdı.

Türkiye doğru cevap ortalamalarına baktığınızda;

Anadilimiz Türkçeden 24 soruda 4.7, tarihten 10 soruda 1.6, coğrafyadan 16 sorudan 2.2, felsefeden 12 soruda 2, matematikten 40 soruda 3.9, fizikten 14 soruda 0.5, kimyadan 13 soruda 1.1, biyolojiden 13 soruda 1.7 düzeyinde kaldı.

Abbas Güçlü, Pervin Kaplan gibi sınav gündemini yakından takip eden eğitim yazarları geçen sene bunu kendi köşelerinde üniversite sınavlarında başarı dibe vurdu diyerek açıkladılar.

Sınava giren 2.2 milyon adaydan 1.6 milyonu barajı geçerken, 600 bini temel yeterlilikleri ölçmek için yapılan çok basit sorulardan oluşan TYT sınavında 160 puan barajına takıldı, yani 2 yıllık okullara bile girme şansını kaybetti. Alan yeterliliklerini ölçmek için yapılan ikinci sınav AYT-YDT de 4 yıllık okullara başvurmak için gerekli olan 180 puan barajına takılanların sayısı ise 900 bini geçti.

2019 da durum geçen seneden daha da kötü; TYT testine 2,5 milyon, AYT testine 2.2 milyon, YDT testine 137 bin aday başvurdu. TYT de 125 bin, AYT de 143 bin, YDT de 24 bin aday başvurduğu halde sınava girmedi. Bu sene iktidar partisi görüntüyü kurtarmak için puan barajını 160 tan 150 ye düşürdü, katsayılarla oynayarak barajı geçen öğrenci sayısını artırmak istedi. Buna rağmen sınava giren adaylardan yaklaşık 600 bini 150 puan barajını aşamadı, 2 yıllık okulları tercih hakkını bile kazanamadı. 180 puan barajına takılanların,  4 yıllık okulları tercih hakkını kaybedenlerin sayısı 900 binden 1.2 milyona çıktı. AYT de 180 barajını aşan 4 yıllık okul seçebilecek aday sayısı dört dalda en yüksek 860 bin kişi oldu.

Bu kötü tablo sınav başarısında da ortaya çıktı.

2019 yılında 40 ar sorudan oluşan TYT sınavında;

Fen bilimlerinde ortalama 2.8, matematikte ortalama 5.6 da kaldı.

AYT ortalamalara gelince;

Türkçeden 24 soruda 4.9, tarihte 10 sorudan 2.3, coğrafyadan 11 soruda 2.4, felsefeden 12 soruda 2.4, matematikten 40 soruda 4.7, fizikten 14 soruda 1, kimyadan 13 soruda 0.9, biyolojiden 13 soruda 1.3 oldu ve başarısızlığın düzeyi eğitim çevrelerinde ciddi endişeye yol açtı.

ÜNİVERSİTELER VE BOŞ KALAN KONTENJANLAR ve ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞSİZLER

2017 yılında 322.000 üniversite kontenjanı boş kaldı. 2018 de sayı biraz düşse de yine yüz binle ifade edilen sayıda kontenjan doldurulamadı. Ülkede gerçek işsizlik rakamları bilinmiyor ancak resmi istatistikleri göre 4 milyon civarı işsiz var ve işin en kötüsü bunların bir milyon civarında olan kısmı üniversite mezunlarından oluşuyor. Yani Türkiye’de üniversite eğitimi istihdam için yetmiyor. İktidarın plan yapmadan açtığı yüzlerce bölüm mezunları istihdam olanağı olmadığı için işi bulamıyor.  Bu yüzden adı cazip gibi görünen birçok bölüm nereyse önüne gelen her öğrenciyi aldığı halde kontenjanlarını dolduramıyor.   

2018 yılında;

Tercih yapma hakkına sahip 1,7 milyon adaydan 550 bini bu hakkını kullanmadı,

Okuduğu üniversiteleri beğenmeyen yanlış yönlendirilmiş 56 bini üniversite mezunlarından olmak üzere 120 bin öğrenci iş bulma kaygısıyla o yıl yeniden sınava girdi.   

Programsız bir şekilde sırf reklam amacıyla her ile ve ilçeye üniversite bölümleri açıldı, açılan üniversitelerin istihdam imkânı sınırlı alanlarına o belde nüfusuna göre çok büyük sayıda kontenjan ayrıldı.

Mesela merkez nüfusu 152 bin olan, Tokat’ta üniversiteye neredeyse toplam lise öğrencileri kadar (33 bin) öğrenci alındı.

Bu vb yöntemlerle üniversite kontenjanlar şişirildi,

2018 yılında kılavuzda belirtildiğine göre üniversitelerde yeni kaydolacaklar için 840 bin kişilik kontenjan ayrıldı,

Örgün lisans programlarına 395 bin, ön lisans programlarına 306 bin olmak üzere toplamda 710 bin kontenjana yerleştirme yapıldı.   

Halen bir milyondan fazla üniversite mezunu işsiz gezerken buna şu anda eğitim gören yaklaşık 3,5 milyon öğrencinin katılmasıyla sayı yakın dönemde 4,5 milyona çıkacak. İktidar istihdam artırıcı önlemler alması gerekirken seçim kazanma uğruna günü kurtarmaya yöneldiği için her gün binlerce iş yeri kapanıyor, onlar ise gelecek nesillerin istihdam alanın yok olmasını seyretmekle yetiniyor.    

2018 yılı kılavuzunu incelediğiniz zaman üniversitelerde özellikle bazı bölümlerin öğrenci bulmak için ne kadar zorlandığını, istihdam alanı olmayan onlarca bölüm ve kadro için ülke kaynaklarının heder edildiğini daha net görebiliyorsunuz.

Devlet üniversitelerinin 4 yıllık lisans programlarından:

İngilizce eğitim veren;

İşletme, uluslararası finans,  siyasal bilimler gibi bölümlere,

Türkçe eğitim veren;

Kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, tarih, sanat tarihi, bilim tarihi, arkeoloji, antropoloji, felsefe, sosyoloji, çağdaş Türk lehçeleri, Türk halk bilimi, maliye,  iktisat, pazarlama, sigortacılık, turizm işletmeciliği, radyo televizyon sinema, ekonometri, bankacılık, uluslararası ticaret, insan kaynakları yönetimi, halkla ilişkiler tanıtım, sağlık yönetimi, spor yöneticiliği, yönetişim bilişim sistemleri, gazetecilik, bilgi belge yönetimi, tekstil moda tasarımı, kuyumculuk mücevher tasarımı, havacılık yönetimi, müzecilik, gibi bölümlere 500.000 sıradaki bir öğrencinin bile rahatlıkla girmesi mümkün.

Bu sayılan bölümlerden bazılarına 600-700-800 bininci sıradaki öğrencilerin bile kapılarını açmış. Öyle 4 yıllık lisans programları var ki 850 binici sıradaki öğrencileri bile yerleşmiş ama yine de kontenjanlarını dolduramamış, bu yüzden geçen yıl sadece devlet üniversitelerinde toplamda 131 bin kontenjan boş kaldı. Devlet ve vakıf üniversitelerinin sadece 4 yıllık lisans programlarında boş kontenjan adedi 120 bine kadar ulaştı.   

Birçok vakıf üniversitesi öğrenci bulmakta zorlandığı için 4 yıllık bölümlerinin çoğuna 500.000 sıradaki öğrenciler burslu ya da %75-50 indirimli olarak kayıt almak zorunda kaldı, vakıf üniversiteleri bazı bölümlerine 850.000 ci sıradaki öğrencileri bile farklı indirim oranlarıyla kabul etti.  Vakıf üniversitelerinin ücretleri üniversiteye ve bölüme göre yıllık 90 binden 20 bin TL ye kadar değişiyor, meslek yüksek okullarının ücretleri bile en az 18 bin TL civarında. Başarı düzeyi yüksek öğrencileri çekebilmek için her üniversite kendine göre burslu ve indirimli öğrenci kontenjanı ayırmış.  Burslu öğrencilerden para alınmazken en yüksek indirim dilimi olan %75 indirimli öğrencilerden meslek yüksek okullarında bile yıllık 10 bin TL üzerinde ücret talep ediliyor.

Milli eğitim bakanlığı da başarı düzeyi yüksek öğrencileri öğretmenliğe yönlendirmek için, ilk 5 tercihinde bazı öğretmenlik bölümlerini kazanan 3.500 öğrenciye yaklaşık aylık 500 TL burs vereceğini açıklamış. YÖK de öğrencilerin istihdam imkânı olmadığı için seçmediği ziraat-fen-mühendislik fakültesinin bazı bölümlerini özendirmek için ilk 15 tercihi arasında seçenlere aylık 750 TL burs vermeyi taahhüt etmiş.

2 yıllık ön lisan programlarında durum hepten kötü devlet üniversitelerinde;

Bilgisayar programcılığı, radyo televizyon programcılığı, medya iletişim, bankacılık, sigortacılık, pazarlama, muhasebe, inşaat, sivil havacılık, grafik tasarım, dış ticaret, elektrikli cihaz teknolojisi, özel güvenlik, elektrik, makine, süt ürünleri teknolojisi, organik tarım,  çevre koruma, ormancılık, endüstriyel cam ve seramik, ayakkabı tasarımı, halıcılık, tekstil, mimari restorasyon, çağrı merkezi hizmetleri, lojistik, sağlık kurumları işletmeciliği, spor yönetimi, gibi bölümlere bile 1.5 milyonuncu sırada bir öğrencinin girme şansı bulunuyor.

İkili öğretimlerde bu rakam 1,7 milyonuncu sıraya kadar düşüyor, ancak buna rağmen okulların kontenjanları boş kalıyor. Çünkü bölümlerin birçoğunun adı ilgi çekici olsa da hem içi doldurulamıyor, mezunlar çalışma hayatının istediği yeterli donanımda yetiştirilemiyor, hem de istihdam fırsatları iyice azaldığı için eski mezunların işsiz gezdiği bilinen bölümleri öğrenciler tercih etmiyor. YÖK ve üniversiteler programların içeriğini piyasa şartlarına göre güncelleyemiyor piyasa ihtiyaçlarından kopuk bölümler çok düşük puanla bile öğrenci bulamıyor.

ÖSYM nin 2019 tercih kılavuzu incelediğinizde 2018 sınav sonuçlarına göre yapılan yerleştirmelerde 4 yıllık okullara neredeyse 850 binici sıradaki öğrenciler bile kayıt hakkı kazanmış. Yani 180 barajını aşan her öğrenciye kapılarını açmışlar ama buna rağmen üniversiteler kontenjanlarını dolduramamış.

Aynı durumu 2 yıllık programlarda da görmek mümkün 1,7 milyonuncu sıradaki öğrenci bile 2 yıllık ön lisans programlarına kayıt hakkı kazanmış, 160 puan barajını aşan herkese kapılarının açtıkları halde yine de kontenjanlarını dolduramamışlar.

ÖĞRENCİLERİN ÇOĞU GELECEK KAYGISI İÇİNDE TERCİHE BAŞLADI

2019 yılı tercih kılavuzuna göre 150 puan barajını aşanlar 2 yıllık ön lisans programlarından ve tablo 4 teki bazı lisans programlarından tercih yapabilecek.

Bu seneki TYT de 150 puan barajını aşamayanların ve geçen seneki TYT de 200 ün altında puan alanların tercih hakkı yok. Kılavuzda barajı aşanların girebileceği birçok okul alternatifi var ancak ülkede eğitim faaliyetleri planlı yapılmadığı için üniversite bölümlerinden mezun olanların önemli bir bölümü işsiz bu durum öğrencilerde ciddi endişeye yol açıyor. Yüz binlerce öğrenci umutsuzluk içinde ne yapacağını bilmeden puanına göre tercih yapmak zorunda kalıyor.   

Bu sene TYT ye girmese bile geçen sene TYT de 200 puanı aşmış olanlara tercih hakkı verilmiş.

Öğrencilerin bir sonraki yıl tekrar girmesini engellemek, bu sene bir yere yerleşmeye zorlamak için yeniden sınava girenlerin OBP puan katsayıları %50 azaltılacağı bildirilmiş.   

ÖSYM, adayları tercih eden öğrencileri arasından yapılacak puan sıralamasına göre yerleştirecek.

TYT de 150 puan barajını aşanlar,

Ön lisans ve özel yetenek gerektiren programlarını,

AYT veya YDT de 180 puan barajını aşanlar,

İlgili puan türünden lisans programlarını,

180 puan barajı aşamayanlar ve TYT de 150 puan barajını aştığı halde AYT ve YDT ye girmeyenler sadece ön lisans programlarını tercih edebilecek.

Yerleştirmeye esas puanın hesaplanmasında:

Belli bir formülle her öğrenci için ayrı hesaplanan; Öğrenci Yerleştirme Standart Puanı, Orta Öğretim Başarı puanı Temel Yeterlilik Test puanlarının her biri belli katsayısı ile çarpılıp toplamı alınacak.

Yani 4 yıllık lisans programlarına yerleştirmede;

İkinci sınav (AYT-YDT) sınav sonucunun % 117 si,

Okul başarı puanının %11 i,

İlk sınav olan TYT puanının %22 sinin toplamı yerleştirme puanını oluşturacak

2012 den önce mesleki eğitime kaydolmuşlar için ayrıca okul başarı puanın %3 ü alınıp puana eklenecek.

Tercih kılavuzunda öğrencilerin fikir edinmesi bakımından geçen seneki en düşük puanına ve sıralamasına yer verilmiş, ancak kontenjanı dolmayan programlarda bu sıralamaları ve en düşük puanları görmek mümkün değil.

Özellikle bazı üniversitelerin 4 yıllık lisans programlarından;

Felsefe, sosyoloji, fizik, kimya, biyoloji, biyokimya, biyoteknoloji, coğrafya, istatistik, iktisat, işletme, maliye, ekonomi, uluslararası ilişkiler, gazetecilik, basım teknolojileri, hakla ilişkiler, insan kaynakları yönetimi, kamu yönetimi,  siyaset bilimi, iş sağlığı ve güvenliği,  tütün eksperliği, organik tarım işletmeciliği, turizm rehberliği, turizm-konaklama-seyahat-yiyecek içecek işletmeciliği, mütercim tercümanlık, arkeoloji, antropoloji, bankacılık ve finans, tekstil moda tasarımı, el sanatları tasarım ve üretim, bazı dil-lehçelerin dil ve edebiyat bölümleri gibi bölümler dâhil uygulamalı bilimler yüksek okullarının-fen-edebiyat-ziraat- iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin birçok bölümü kontenjanlarını dolduramamış bu yüzden hangi puan aralığında öğrenci aldığını görme şansınız yok, bu tercih eden herkese kapılarını açtıkları halde kontenjanlarını dolduramadıkları anlamına geliyor. İkili öğretim ve vakıf üniversitelerinde hemen her bölümde benzer sıkıntılar var.

Bazı okullarda eğitim yapacak düzeyde olmayanlar bile o okullara kaydolmuş ve üniversitelerde lise eğitimine yeniden geri dönülmüş.  Bu durumu engellemek için kontenjanlar dolmasa bile programların bazılarında belli düzeyin altındaki öğrencilerin seçmesini engelleyecek tedbirler alınmış.

Devlet üniversiteleri bazı 4 yıllık lisans programlarına sıralamada belli barajı aşma şartı getirmiş.

Hukuk programlarını EA puan türünde 190 bininci,

Mühendislik programlarını SAY puan türünde 300 bininci,

Mimarlık programlarını SAY puan türünde 250 bininci,

Tıp programlarını SAY puan türünde 50 bininci

Öğretmenlik programlarını ilgili puan türünde 300 bininci sıraya kadar olanlar seçebiliyor. Bu sınırın dışında olan öğrencilerin ilgili programı tercih hakkı bulunmuyor.

Bu barajdan dolayı da bazı eğitim fakülteleri;

Fen bilgisi-bilgisayar-biyoloji-fizik-kimya öğretmenliği gibi öğretmenlik bölümleri kontenjanlarını dolduramamış, özellikle fen bilgisi öğretmenliği bölümleri birçok üniversitede boş kalmış.

Aynı durum mühendislik alanında da görülüyor. Bazı devlet üniversiteleri, bilgisayar –elektrik elektronik-petrol-enerji sistemleri-İngilizce nanoteknoloji-endüstri-otomotiv-fizik-jeofizik-jeoloji mühendisliği-maden-metalürji-gıda-orman-peyzaj-genetik-inşaat-çevre-şehir ve bölge planlama-kimya-su ürünleri mühendisliği dâhil birçok mühendislik alanında kontenjanlarını dolduramamış.

Bazı ön lisans ve ve lisans programlarına girişte meslek lisesi mezunlarına ayrıcalık tanınmış.

Anadolu İHL ve İHL mezunları Arap dili ve edebiyatı bilimleri ile ilahiyat İslami bilimlere,

Anadolu öğretmen lisesi mezunlarına mezun olduğu alana göre öğretmenlik dallarına,

Meslek lisesi teknik lise mezunlarına kendi alanlarının devamı niteliğindeki alanlara

Girişte OBP nin %11 i yerine %12 si alınacak ve buna OBP nin %6 sı ek puan olarak eklenecek.

Bazı alanlara girişte o alandan mesleki eğitim kurumunu bitirmiş olanlar öncelikli olarak yerleştirilecek, kontenjanlar boş kalırsa tercih eden diğer adaylar kayıt hakkı verilecek.

Sivil havacılık gibi bazı bölümlere kayıtta darbe dönemleri ürünü adli sicil belgesi geri getirilmiş bu bölümlerde bazı eğitimler için adli sicilin temiz olduğunu gösteren özel kart alınması isteniyor. Yani cemaat dâhil iktidarın bir şekilde terörist ilan ettiği muhaliflerin bu eğitimlerden yaralanma şansları bulunmuyor.

Son güncelleme: 15:32 29.07.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı