• Turkhane Logo

AİHM başvurudan tam 14 yıl sonra ‘Türkiye’ kararını verdi

HADEP’li 10 siyasetçi, bundan 20 yıl önce yapmak istedikleri basın açıklaması nedeniyle hapis cezası aldı. Türkiye’de 6 yıl süren yargılama, 2007 yılında AİHM’e götürüldü. 14 yıl sonra AİHM’den ‘hak ihlali’ kararı çıktı.

10:56 10 Şubat 2021 Çarşamba
AİHM başvurudan tam 14 yıl sonra ‘Türkiye’ kararını verdi
HADEP’li 10 siyasetçi, bundan 20 yıl önce yapmak istedikleri basın açıklaması nedeniyle hapis cezası aldı. Türkiye’de 6 yıl süren yargılama, 2007 yılında AİHM’e götürüldü. 14 yıl sonra AİHM’den ‘hak ihlali’ kararı çıktı.



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi tarafından 2003 yılında kapatılan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) yöneticisi 10 siyasetçiye yaptıkları basın açıklaması nedeniyle yargılandıkları davada verilen hapis cezalarına ilişkin dava dosyasını başvuru tarihinden 14 yıl sonra karara bağladı. Mezopotamya’da yer alan habere göre, HADEP Siirt İl Başkanı Ahmet Konuk, Merkez İlçe Başkanı Abdurrahman Taşçı ve yöneticiler Süleyman Yaş, Muhyettin Timurlenk, Abdullah Gök, Emin Batur, Ahmet Destan, Mehmet Emin Köneş, Bedrettin Polat ve Aysel Adar’ın yargılandığı dosyayı inceleyen AİHM, “ihlal” kararı vererek, Türkiye’yi toplamda 15 bin euro tazminata mahkum etti.

TAM 20 YIL ÖNCE


Türkiye’nin mahkum edildiği dava dosyasına konu olan olay, 4 Şubat 2001’de yaşandı. HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’in 25 Ocak 2001’de gözaltına alınıp, bir daha kendilerinden haber alınmamasına ilişkin Siirt’te açıklama yapmak isteyen partililere polislerce izin verilmedi. Polis müdahalesinde gözaltına alınan 41 kişi hakkında “20911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna Muhalefet Etmek” suçlamasıyla dava açıldı. Siirt Asliye Ceza Mahkemesi, 41 kişiye 1 yıl 3’er ay hapis cezaları ile 118 TL para cezası kesti. Kararın Yargıtay tarafından onanmasıyla birlikte 41 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu.

TOPLANMA VE ÖRGÜTLENME HAKKI

HADEP Siirt İl Başkanı Ahmet Konuk, Merkez İlçe Başkanı Abdurrahman Taşçı, Süleyman Yaş, Muhyettin Timurlenk, Abdullah Gök, Emin Batur, Ahmet Destan, Mehmet Emin Köneş, Bedrettin Polat ve Aysel Adar’ın avukatı olan Reyhan Yalçındağ, 2007’de AİHM’e başvurdu. Aradan 14 yıl geçtikten sonra dosya hakkında karar veren AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11’inci maddesinde düzenlenen toplanma ve örgütlenme hakkının ihlal edildiğine karar vererek, her bir başvurucuya bin 500 euro manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

AİHM’DEN ‘GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR’ KARARI

Avukat Yalçındağ, dava dosyasının olayın üzerinden 20, başvuru tarihinden 11 yıl sonra karara bağlanmasını eleştirdi. Yalçındağ, “Adorno’nun ‘Geciken adalet, adalet değildir’ belirlemesi, AİHM’in uzun yıllardır gecikmeli verdiği kararları için de söylenebilir” dedi. Aradan geçen 20 yılda Kürt siyasetine yönelik baskıların devam ettiğine değinen Yalçındağ, “20 yıl geçmesine rağmen olumlu manada değişen bir şey olmaması bir yana, belediyelere kayyum atanması, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, siyasi parti yöneticilerinin tutuklanmaları ve haklarında açılan davalara dayanak teşkil eden konuların yine Sözleşmenin 11’inci maddesindeki örgütlenme hakkıyla ve 10’uncu maddesindeki ifade özgürlüğüyle ilgili olduğunu görmekteyiz” dedi.

AYNI HUKUKSUZLUK BUGÜN DE VAR

Yapılan basın açıklamaları nedeniyle Kürt siyasetçilere ağır cezalar verildiğini söyleyen Yalçındağ, şunları ifade etti: “Sadece birkaç örnek vermek gerekirse, halen tutuklu bulunan Dersim önceki belediye eşbaşkanları M. Ali Bul, Nurhayat Altun, Edibe Şahin, HDP önceki Grup Başkan Vekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel, önceki dönem eş genel başkanları, milletvekillerinin dosyalarına bakıldığında siyasi düşünce açıklamaları ve katıldıkları basın açıklamaları sebebiyle tutuklu bulunduklarını görmekteyiz. Verilen hapis cezalarının dayanağı da birkaç basın açıklamasının toplamıyla ‘örgüt üyeliği’ gerekçesiyle verilen hapis cezalarıdır. Son olarak 21 Aralık’ta Leyla Güven hakkında toplamda 22 yıl 3 ay verilen hapis cezasının tek dayanağı katıldığı basın açıklamaları ve DTK bünyesinde örgütlenme hakkını kullanmasıyla ilgilidir.”

BASIN AÇIKLAMALARI YİNE HEDEFTE

Yalçındağ, bu dava dosyalarının yanı sıra Rosa Kadın Derneği gibi kadın kurumlarına, gençlik derneklerine, insan hakları kurumlarının yöneticilerine yönelik ağır yargı baskısının devam ettiğini de dile getirdi. Davaların içeriklerine bakıldığında bugün ihlal kararı verilen örnekteki gibi, eleştirel bir basın açıklamasına katılmaları sebebiyle maruz kaldıkları hukuksuzluklar olduğunu gördüklerini söyledi.

Son güncelleme: 10:56 10.02.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı