“Kürt sorunun çözümü ve bir barış masasının kurulması hedefi, iktidar değişikliğinden çok zihniyet değişikliğine bağlı ele alınabilir” diyen Yüksekdağ, TSK’nin çözüm sürecinin önünde engel olmaktan çıktığına dikkat çekti.
Artı Gerçek yazarı Ahmet Nesin’in sorularını yanıtlayan Yüksekdağ, “Ortadoğudaki son gelişmelerle birlikte asker, barış masasının kurulmasına hâlâ karşı çıkar mı, yoksa belli ölçülerde olumlu bakabilir mi?” sorusuna “TSK barış ve çözüm masasının kurulmasının önündeki engel olmaktan çıkalı epeyce oldu. TSK’nin geçmiş süreçteki zihniyeti şu an doğrudan iktidarda” yanıtını verdi.
İttihatçı ve Yeni Osmanlıcı tutum ve politikaların ülkeyi yönettiğini belirten Yüksekdağ, “AKP ve Erdoğan, bir dönem TSK ve ulusalcı kesimde ifadesini bulan savaş, imha ve Kürt statüsünün reddi çizgisinin birinci derecede sahibi. Dönem dönem MHP ve Bahçeli’yle çatışır gibi oluyorlar ama çizgide en ufak bir değişiklik yok” dedi.
Ortadoğu gerçekliğinin daha farklı olduğu ifade eden Yüksekdağ, şunları söyledi:
“Orada çoğu zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bilhassa Suriye’de son düzlüğe gelinmiş olması nedeniyle Türkiye’nin bu zamana kadar izlediği politikaların da sonuna yaklaşıldı. Koşulları epeyce zorladıkları kesin. Ama son Fırat’ın doğusuna operasyon zorlamaları da dahil olmak üzere, artık zor politikaların sahada fazla karşılığı olmayacak. Siyasi çözüm politikalarının karşılığı var; ama o da Türkiye’deki siyasi iktidarda yok. Bu çelişkili dönem daha devam eder.”
Yüksekdağ, olası anayasa değişikliği ve AKP dışındaki muhalefetin iktidara gelmesiyle yeniden barış masası kurulur mu şeklindeki soruya ise “Kürt sorunun çözümü ve bir barış masasının kurulması hedefi, iktidar değişikliğinden çok zihniyet değişikliğine bağlı ele alınabilir. Bu nedenle en başta son seçimin galipleri olmak üzere bütün muhalefet partilerinin barış ve çözüm projelerini ortaya koyarak, somut bir yol haritasını kamuoyuyla ve halkın en geniş kesimleriyle paylaşması gerekiyor” yanıtını verdi.
İktidar iddiası olan kimsenin Kürt sorunu, Türkiye barışı ve demokratik yeniden yapılanma meselesini ortada bırakma gibi bir lüksünün olmadığını ifade eden Yüksekdağ, şöyle devam etti:
“Beklentimiz ve çağrımız muhalefetin bu noktadaki tutumunu netleştirmesi.
Tabii bizim beklenti ve çağrılarımızın ötesinde reel bir zorunluluk var ortada. Kürt sorunu çözme iddiası olmayan, bu konuda şöyle veya böyle girişimlerde bulunmayan, somut bir plana sahip olmayan hiçbir güç bu ülkede iktidar da olamaz muhalefet de. CHP’nin Kürtlerle kurduğu düşük yoğunluklu siyasi ilişki, seçim ittifakı kapsamında ona tarihindeki ender kazanımlardan birini sağladı. Ama bu kazanım tek taraflı olduğu müddetçe ömrü de uzun olmaz.”
