• Turkhane Logo

Türkiye ile Yunanistan arasındaki buzlar eriyor mu?

Yunanistan'a gitmeye hazırlanan Erdoğan'ın Atina ziyaretinde hedef, sorunlara değil

10:19 06 Aralık 2023 Çarşamba
Türkiye ile Yunanistan arasındaki buzlar eriyor mu?
Yunanistan'a gitmeye hazırlanan Erdoğan'ın Atina ziyaretinde hedef, sorunlara değil

AKPli Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın bu hafta Yunanistana yapacağı ziyaret ve imzalanacak belgeler iki ülkenin uygulamak istediği sorunlara değil pozitif gündeme odaklanma stratejisi için önemli bir adım olarak görülüyor. Ankara ile Atinanın köklü sorunların çözümünü konuşabilmesi için ilk olarak normalleşmenin sağlanması hedefleniyor.

Erdoğan, 7 Aralıkta Atinada beşincisi düzenlenecek olan Yüksek Düzeyli İş birliği Konseyi (YDİK) toplantısına katılacak.

Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyinin bundan önceki son toplantısı 8 Mart 2016da, yani 7 yıl önce o dönemde Başbakan olan Ahmet Davutoğlu ile dönemin Yunanistan Başbakanı Aleksis Çiprasın başkanlıklarında İzmirde düzenlenmişti.

Normalleşme süreci nasıl başladı?
İki ülke arasında 2020deki Oruç Reis gemi krizinin ardından başlatılan normalleşme sürecinde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakisin Mart 2022deki Türkiye ziyareti önemli bir adım oldu. Ancak Yunan liderin bu ziyaretin hemen ardından mayıs ayında ABDye giderek Türkiye aleyhine lobi ve açıklamalar yapması Ankarayı kızdırdı.

Erdoğan, 23 Mayıs 2022deki grup toplantısında Artık benim için Mitsotakis diye biri yok diyerek iki ülke arasında yakında toplanması planlanan Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısını iptal ettiklerini bildirdi.

O dönemde iptal edilen YDİK toplantısı, Temmuz 2023te Vilniustaki NATO zirvesinde iki liderin buluşması ve gerilimin düşürülmesi için karşılıklı atılan adımların ardından şimdi düzenleniyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Yunanistandaki Ta Nea gazetesine demecinde 7 Aralık toplantısında mümkün olduğunca çok adım atılabilmesi için çalışmaların sürdüğünü söyleyerek ekonomi, tarım, eğitim, enerji, sağlık, ulaşım, çevre, afet yönetimi ve spor gibi alanlarda çeşitli belgeler imzalanmasının planlandığını kaydetti.

YDİK sonunda ayrıca ortak bir siyasi bildirinin açıklanması da amaçlanıyor.

Erdoğan ve Mitsotakis en son dışişleri bakanları Hakan Fidan ve Yorgo Gerapetritisin de katılımıyla 20 Eylülde New Yorkta BM Genel Kurulu sırasında bir araya geldi.

İki ülke dışişleri bakanları 5 Eylülde Ankaradaki buluşmada ilişkilerin nasıl geliştirileceğine dair yol haritası üstünde anlaştı.

Bu çerçevede siyasi diyalog ve pozitif gündemden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcıları Ekim ortasında bir araya gelirken Kasım ayında da savunma bakanlıkları arasında güven arttırıcı önlemler toplantıları yapılarak bir dizi önlem üstünde uzlaşıldı.

Pozitif gündemin hedefi ne?
Geçmişteki sert açıklamaları bir tarafa bırakmış görünen iki lider, sorunlara değil birleştirici yanlara odaklanmayı istediklerini belirtiyor.

Erdoğan partisinin son grup toplantısında ziyaretin ve diplomasinin önemine değinerek Yunanistanla ihtilaflarımız dün de vardı, yarın da olacak. Aynı şekilde, bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak ama bu gerçek, aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor dedi.

Benzer bir yaklaşımın bugünlerde Ege Denizinin diğer tarafında da benimsendiği görülüyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis de Anadolu Ajansına açıklamasında anlaşmazlıkları bir kenara koymak konusunda ortak bir karara vardıklarını söyledi.

Peki iki ülkenin hedeflediği bu pozitif gündem ne anlama geliyor?

Yunanistan Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi Constantinos Filis, DW Türkçeye değerlendirmesinde şu anda iki ülke arasında bir diyalog ortamı bulunmadığını, hedefin daha ziyade gerilimi düşürmeyi pekiştirerek normalleşmeye dönüştürmek ve ardından pozitif gündemdekiler gibi üzerinde anlaşılabilecek konuları öne çıkarmak olduğunu belirtiyor. Filis, ancak bu tür olumlu bir atmosfer sağlanınca daha iyi koşullarda diyaloğa geçilebileceğini kaydediyor.

Son beş ay içinde Mitsotakis ile Erdoğanın üç kez görüştüğü olumlu gerçeğinin dışında iki ülkenin köklü sorunlarında bir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çeken Filis, şu ana kadar üstünde uzlaşılan konuların pozitif gündem ile Güven Artırıcı Önlemler (CBMler) olduğunu hatırlatıyor.

Son günlerdeki açıklamalarında Atina ziyareti ile ilgili olumlu mesajlar veren Erdoğan, Yeni bir dönem başlatır, verilen sözleri tutar ve dış etkilerden arındırılmış bir düzlemde bu ilişkileri geliştirebilirsek eminim ki kazançlı çıkarız. Bizim dış politika anlayışımız ‘hep ben kazanayım karşıdaki kaybetsin değildir. Biz kazan-kazan anlayışı ile Atinaya gideceğiz dedi.

Emekli Büyükelçi ve Ankara Politikalar Merkezi Başkanı Fatih Ceylan da iki ülkede de bir seçim sürecinden çıkıldığına işaret ederek bu nedenle şu anda iki tarafın da kendini siyasi anlamda rahatlamış hissettiğini ve böylelikle bu sürece ivme verebildiğini kaydediyor.

Göç anlaşması mı imzalanacak?
Erdoğanın Atina ziyareti sırasında Brüksel ve Ankara arasında 2016 yılında imzalanan göç anlaşmasının yenilenmesi ile ilgili adım atılabileceği belirtiliyor. Yunanistan yasadışı göçmen sayısının arttığını söyleyerek bu anlaşmanın yenilenmesini istiyordu.

Filis, Erdoğanın ziyareti sırasında bazı anlaşmaların imzalanacağını ve bunlardan en önemlisinin göç konusunda olacağını söyleyerek bu anlaşmaların hayata geçmesini ve uyulmasını umduğunu kaydediyor.   

Yunanistandaki Kathimerini gazetesi daha önceki bir haberinde Atinanın Ankaradan üç talebi olduğunu belirterek bunları Yunanistanla olan kara ve deniz sınırlarının daha iyi gözetlenmesi, insan kaçakçılarına göz açtırılmaması ve Yunanistandan sınır dışı edilen göçmenlerin geri kabul edilmesi olarak sıralamıştı.

Köklü sorunlar şimdilik rafta
Şu anda normalleşmeye ve pozitif gündeme odaklanan Ankara ile Atinanın temel sorunları ise devam ediyor. İki ülkenin bu sorunlara bakış açıları birbirinden farklı.

Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllara dayalı sorunlu alanlar  Ege Denizi sorunları, Kıbrıs ve Batı Trakya azınlık sorunları şeklinde üç ana başlıkta toplanıyor.

Ceylan, gerilimli bir dönemden sonra bu sürecin birçok açıdan sevindirici olduğunu ancak eskiden beri konuşulan sorunların da halen çözümsüz durduğunu söyleyerek liderlerin şu andaki önceliğinin bu sorunların konuşulabilmesi için uygun iklimin yaratılmasının olabileceğini belirtiyor. Ceylana göre iki ülke arsındaki bu süreç bir modus vivendi olarak tanımlanabilir.

Modus vivendi diplomasi dilinde farklı görüşlere sahip tarafların birbirine saygı temelinde geçici bir anlaşma üstünde uzlaşması durumuna deniyor.

Türkiye, kara sularının genişliği ve kıta sahanlığı, hava sahaları, aidiyeti belli olmayan adacık ve kayalıklar ile   Yunanistanın Doğu Ege Adalarını silahlandırmasını sorun olarak görüyor. Yunanistana göre de Egede iki ülke arasında sadece kıta sahanlığı sorunu bulunuyor. İki ülke zaman zaman Doğu Akdenizdeki enerji kaynakları nedeniyle de karşı karşıya geliyor.

Türkiye ile Yunanistanın belirli konulardaki görüşlerinin taban tabana zıt olduğuna işaret eden Filis, Şimdilik kimse bizi ayıran herhangi bir sıcak konunun çözülmesini beklemiyor, bu belki şu an tartışılmıyor bile. Ancak bizi anlamlı müzakerelere götürecek ciddi bir diyaloğu başlatmak için güvensizliğin ve sıfır toplam (zero sum) zihniyetinin üstesinden gelmemiz gerekiyor diyor.

Uluslararası hukuka dayalı bir çerçeve üzerinde anlaşmaya varılmasının önemli olduğunu ifade eden Filis, pozitif gündemle ilgili eleştirel yorumlara dair şunları belirtiyor:

Bir yandan PR açısından hem Atina hem Ankaranın Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin uluslararası toplum için büyük bir endişe kaynağı olmaması gerektiğini lanse etmek istediklerine katılıyorum. Öte yandan ortak paydanın neredeyse imkânsız olduğu konulara girmemenin daha uygun olduğu da doğru.

Filise göre bu nedenle bu süreçteki ilk aşama gerilimi azaltma olmalı. Filis sonraki aşamaları ise Eğer bu sağlanırsa ikinci aşama olan normalleşmeye geçiyoruz. Eğer bu da pekiştirilirse pozitif gündemin harekete geçirildiği ve diyalog için elverişli bir ortamın yaratıldığı tartışmanın başlangıcı olan üçüncü aşamaya geçeceğiz diye aktarıyor.

Ülkeler için sürecin anlamı ne?
Türkiye, son dönemde Rusya ve Gazzede devam eden savaşlarla ilgili Batı bloğundan farklı tondaki düşüncelerini ortaya koyuyor, öte yandan savunma ve ekonomi gereksinimleri gibi nedenlerle dengeyi korumaya da çalışıyor.

Erdoğanın Hamasla ilgili açıklamaları Batıda bazı çevrelerde tepki çekerken Mitsotakis Hamasla ilgili yorumlarına tamamen katılmıyorum ama bu Cumhurbaşkanı Erdoğanı Yunanistanda ağırlamamak için bir neden değil demişti.

Türkiyenin kuzeyinde halen devam eden Ukrayna savaşının ardından şimdi de Ortadoğuda dengeleri tümden etkileyecek Gazze savaşı ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Ceylan, Bunun üstüne bir de Yunanistan ile gerilim politikasını eklemek doğru olmayacaktır. Bu nedenle de ilişkilerin bir ölçüde toparlamaya çalışıldığını, en azından bir orta yol bulmaya gayret edildiğini düşünüyorum yorumunu yapıyor.

Son güncelleme: 10:19 06.12.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı