• Turkhane Logo

Lozan Antlaşması 100. yılında yargıya taşınıyor

Kürt Diaspora Konfederasyonu, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının uygulanmadığı gerekçesiyle Lozan Antlaşması'nı yargıya taşıyor.

21:53 13 Temmuz 2023 Perşembe
Lozan Antlaşması 100. yılında yargıya taşınıyor
Kürt Diaspora Konfederasyonu, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının uygulanmadığı gerekçesiyle Lozan Antlaşması'nı yargıya taşıyor.

DW Türkçeden Felat Bozarslanın haberine göre Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı ve dünya devletleri arasında tanınırlığının sağlandığı Lozan Antlaşması, imzalanmasının 100üncü yılında ilk kez yargıya konu oldu. Lozanın yargıya taşınmasına neden olan süreç, Kürt Diaspora Konfederasyonu (DİAKURD) adına Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığına gönderilen bir dilekçe ile başladı. DİAKURDun dilekçesinde Lozan Antlaşmasının iptali ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkının hayata geçirilmesi talep edildi. Ancak Cumhurbaşkanlığı dilekçeye yasal süre olan bir ay içinde cevap vermeyerek hukuki anlamda talebi zımnen reddetmiş oldu. Talebin zimnen reddedilmesi üzerine DİAKURD avukatları, dava açılması talebiyle Danıştaya başvurdu.

DİAKURD avukatları Hişyar Özalp ve Rıdvan Dalmışın Danıştaya gönderilmek üzere Diyarbakır Nöbetçi İdare Mahkemesine sunduğu dilekçede, Lozanda kabul edilen anlaşmanın Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklı tüm haklarının gasp edilmesiyle sonuçlandığı savunuldu. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra Kürt halkının varlığının bile inkâr edildiği belirtilen dilekçede, 1924 anayasasında Türkiyede yaşayan herkesin Türk olduğunun kabul edildiği vurgulandı. Kürtleri yok sayan sistematik asimilasyon politikasının halen bütünüyle yürürlükte olduğu iddiasının yer aldığı dilekçede, Kürtlerin her halk gibi siyasal statüsünü özgürce belirleme, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını elinde tutma hakkına sahip olduğu vurgulandı.
Kürtler self-determinasyon hakkına haiz bir halktır

Türkiyenin de taraf olduğu uluslararası hukukun self-determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkını tanıdığı belirtilen dilekçede, bunun sömürge olmayan halkların da hakkı olduğu ifade edildi. Bangladeş, Eritre, Darfur ve Kosova gibi örneklere yer verilen dilekçede, iç self determinasyon hakkının uygulanmaması durumunda dış self - determinasyon hakkının uygulanması hakkının doğacağı görüşü dile getirildi. Dilekçede etnik, dilsel, tarihi ve kültürel olarak Türk halkından tamamen farklı olan Kürtlerin self-determinasyon hakkına haiz bir halk olduğu savunuldu.

Türkiyede nüfusu 20 milyondan fazla olan Kürtlerin her türlü idari, siyasi ve kültürel özerklikten uzakta ve başka bir etnik kimlik altında yaşamaya zorlandığının belirtildiği dilekçede, Lozan Anlaşmasının Kürtlerin self-determinasyon hakkını ortadan kaldırdığı, böylelikle bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasını engellediği ve bu durumun ahlaki ve insani olarak kabul edilemez olduğu bir başka gerçektir denildi.
Lozanda Kürtler temsil edilmedi

Danıştayya dava açma başvurusuyla ilgili olarak Diyarbakırda düzenlenen basın toplantısında konuşan Avukat Hişyar Özalp, açılan davanın bir ilk olduğunu belirterek Kuzey Kürtleri ilk kez hem Lozanı kabul etmiyor, hem self-determinasyon hakkının uygulanmasını resmi olarak istiyor dedi.

Lozan Antlaşması imzalanırken Kürt halkının iradesine başvurulmadığını ifade eden Özalp, Lozanda Kürt toplumunun temsil edilmediğini vurguladı. Özalp, davanın Kürt milletinin talebi olduğunu söyledi.

Avukat Rıdvan Dalmış ise Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik Kültürel ve Sosyal Haklar Sözleşmesinin 1inci maddesine dayanarak Kürt toplumunun kendi kaderini tayin etme hakkının hayata geçirilmesi için dava başvurusunda bulunduklarını söyledi. Sözleşmelerin altında Türkiyenin de imzası olduğunu ve Anayasanın 90ıncı maddesi gereği uygulama yükümlülüğü bulunduğunu belirten Dalmış, Türkiyede Kürtlere yönelik etnik ayrımcılığın devam ettiğini ve bu nedenle self-determinasyon hakkı ile ilgili şartların hepsinin mevcut olduğunu kaydetti.

24 Temmuzda Lozan Antlaşmasının 100üncü yılını dolduracağına dikkat çeken Rıdvan Dalmış, Bu anlaşma isminde barış olmasına rağmen biz Kürtlere sadece ölüm ve acı getirmistir. Lozan Kürtlerin self-determinasyon hakkını sonsuza kadar ellerinden almayı amaçlamış, Kürt halkını asimile ederek yok etmek istemiştir. Açtığımız davada bu haksızlığın aslında uluslararası hukuka aykırı olduğunu sözleşmeler, teamüller, içtihat, doktrin ve hukukun genel ilkeleriyle açıkladık şeklinde konuştu.

Yasal süreç nasıl işleyecek?

Cumhurbaşkanlığının yapılan başvuruya yasal süre olan 30 gün içinde cevap vermemesi üzerine Danıştayda dava açıldı. Danıştayın ise yargılamayı yapmak veya davayı reddetmek şeklinde iki seçeneği bulunuyor. DİAKURD yetkilileri Danıştaydan olumlu bir karar beklemiyor. Ancak dava reddedilirse bu kez Anayasa Mahkemesine başvurularak iç hukuk yolları tüketilmiş olacak. Anayasa Mahkemesinden de bir sonuç alınamazsa bu kez Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesine başvuru yapılacak.

Son güncelleme: 21:53 13.07.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı