• Turkhane Logo

Babacan: Varlık Fonu kurulmasını 5 yıl boyunca engelledim, kapatacağım

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ekonomik göstergelerin iyiye gitmediğini belirterek 'yeni sistemi' işaret etti. Babacan

13:54 02 Temmuz 2020 Perşembe
Babacan: Varlık Fonu kurulmasını 5 yıl boyunca engelledim, kapatacağım
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ekonomik göstergelerin iyiye gitmediğini belirterek 'yeni sistemi' işaret etti. Babacan

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR TVde Liderlerle Ekonomi programına konuk oldu, Taha Akyol, Elif Çakır ve İbrahim Kahvecinin sorularını cevapladı.

Türkiye Varlık Fonunu iktidara geldiklerinde kapatacaklarını belirten Babacan Varlık Fonunu kapatacağız. Tam bir kara delik... Şeffaflığı olmayan, hesap verilebilirliği olmayan bir yapı. Sayıştay denetiminden uzak, hiçbir kurala tabii değil. İnanın; babanız miras bıraksa o kadar para harcamazsın. Tamamen borçlanmaya dayanan bir yapı diye konuştu.
Babacanın açıklamalarından satır başları şöyle:
TÜİKİN RAKAMLARI ÜSTÜNDE KUŞKU DOLAŞIYOR
Ekonomide öncelikle halkın, vatandaşın hissettikleri vardır. Bir de ekonomi birimlerinin ya da yöneticilerin açıkladığı rakamlar vardır. Türkiyede uzun yıllar bunlar örtüşüyordu. Yani açıklanan rakamlar ile halkın hissettikleri örtüşüyordu. Fakat son aylarda açıklanan rakamlar ile vatandaşın hissettikleri uyuşmuyor. Sanki ortada iki farklı ülke var... Açıklanan rakamlara güvenmeme ciddi bir sorun haline geldi. Özellikle Merkez Bankasının arkasından, TÜİKin bağımsızlığını kaybetmesiyle beraber, açıklanan rakamlar üzerinde sürekli bir kuşku dolaşıyor. Bana göre en acil konulardan birisi; açıklanan rakamlara yeniden güven sağlanmalı. Eğer şu andaki yöneticiler, bunu başaramazlarsa; ne söylerlerse söylesinler bir daha güveni sağlayamayacaklar.
MERKEZ BANKASINA MÜDAHALE ETMEK İSTEDİLER, SÜRTÜŞME YAŞADIK
Öncelikle biz ekonomide kurumlara çok önem veriyorduk. Kurumların itibarlı olmasına özellikle Merkez Bankası gibi kurumları bağımsız olmasına çok önem veriyorduk. Fakat bunları etki altına almaya çalışan bir siyasi irade vardı. Bu nedenle ciddi sürtüşmeler yaşadık. Kurumların yanında bir de kurallar çok önemliydi. Attığımız her adımın; bir kural çerçevesinde olması lazım. Eğer önceden kurallarınızı açıklamazsanız; ekonomi yönetiminde öngörülebilirliği asla getiremezsiniz. Kurallar varsa, anayasa varsa onun çerçevesinde hareket ediyorsanız; zaten öngörülebilir bir ülke olursunuz çünkü çerçeve bellidir. Kurallar çerçevesinde hareket edilmezse ekonomide ciddi sıkıntılar oluyor. Keyfi yönetim; kötü bir alışkanlıktır. Kural bazlı ekonomi yönetimi çok çok önemlidir. Örneğin, Merkez Bankası bir kurallar çerçevesinde işlerdi. Herkes Merkez Bankasının kararlarını öngörebilirdi. Şimdi son gece hangi talimat gelirse Merkez Bankası ona göre hareket ediyor...
2008-2009 ekonomik krizinden sonra 2010 ve 2011de çok hızlı büyüdük. Fakat ondan sonra baktı ki ekonomide ısınma sinyalleri geliyor. Bu büyümenin arkasından büyük bir enflasyon ve büyük bir cari açık demek. Bu nedenlerden dolayı yavaşlatma tedbirleri aldık. O dönemde yine sermayenin imar rantlarına yöneldiğini ve yine üretken alanlardan çekildiklerini gördük. Türkiyenin en büyük sanayicileri, kısa sürede ve daha büyük paralar kazanmak için gayrimenkul projelerine yöneldi.
İMAR RANTI: BİR GECEDE MÜTHİŞ PARALAR KAZANIYORLAR
Parası olan neden sanayiye, üretimine yatırım yapsın! Daha karlı bir alan var: İmar rantı... Bir imza ile bir gecede müthiş kazançlar elde ediliyor. 100 lira değerindeki arsaya diyelim ki; 10 kat bina yapabiliyorsanız 30 kat bina hakkı alıyorsunuz. Böylece 100 liralık arsanın değerlerini artırıyor; üzerine 200 liralık rant elde ediyorsunuz. Bu siyasetin finansmanında da kullanılıyor. Ve bu durum değişmedi, devam ediyor.
İMAR RANTI İÇİN CAMİLERİ BİLE KULLANDILAR
İmar rantlarının ölçülü şekilde vergilendirilmesini istiyorduk. Gayrimenkul ile ilgili değer artışlarının, vergilendirilmesini talep ediyorduk. Kayıt dışı ve sınırsız kazanç söz konusu olursa; sermayenin sanayiye gitmesini sağlayamazsınız. Türkiyenin çıkışı kapısı; sanayiye yatırım, üretim ve ihracattan geçiyor. Türkiyenin başka çıkış yolu yok. İmar rantlarının bir kısmı cami inşaatlarına destek olarak talep edildi. Değişiklik yapmayalım siz de cami için bağış yapın denildi... Aynı zamanda bambaşka yerlere de gitti. Ortada çok büyük bir yanlış var! Bu yanlışları makul göstermek için araya başka unsurlar eklendi. Oluşan imar rantını iyi hesaplamak lazım... Manevi hassasiyeti yüksek olanlar, böyle yapılan camilerin sayısına, imar rantına dikkatle bakmalı. Cami yaptırma şartı da bu imar rantının içine konuyor. Zorla, bağışla cami mi yaptırılır... Dolayısıyla bunlar çok büyük yanlışlar!
OTORİTERLEŞME 2014TE BAŞLADI, LİYAKATLİ KİŞİLER SİSTEM DIŞINA ÇIKARILDI
2014ten beri Türkiyede kademeli bir otoriterleşme başladı. Liyakatli insanlar, yavaş yavaş sistem dışına itildi. Hem liyakatli siyasiler hem de bürokratlar devre dışı bırakıldı. Liyakatli isimler, her şeye izin vermiyorlardı. Efendim, olmaz diyebiliyorlardı. 15 Temmuz ile birlikte de otoriterleşme meşru bir zemin kazandı. O dönemde sonra şöyle bir algı oluşturuldu: Otoriter olmazsak; başınıza bu gelir. Hemen arkasından 2017de anayasa değişlikliği oldu. Fakat bundan önce de baskı mevcuttu; yönetim ne diyorsa Meclis onu yapıyordu. Bu durum anayasa değişikliği ile beraber hukuki hale geldi. Daha sonra da Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi diye etiketlenen bir sistemsizlik oluşturuldu. Şu an Türkiyede tam bir sistemsizlik hakim.
BU DURUM UZUN SÜRMEZ, KIRMIZI KART ÇIKACAK
Covid-19 krizi daha da derinleşti, gelir dağılımı, banka bilançoları çok daha önce bozulmuştur. Şirketler bilanço makyajları yapabilir ama artık bu makyajı yapmak mümkün değil. Türkiyenin ciddi bir enflasyon sıkıntısı var. Geleneksel medyanın, yarıdan fazlası iktidar tarafından kontrol ediliyor. Burayı takip edenler, hayali Türkiyeyi görüyorlar. Fakat bu durum uzun sürmez. O bebek; büyüğünde gerçekleri sorgulayacak. İstanbulu kaybettiler, Ankarayı kaybettiler.... Halk, yerel seçimlerde iktidara sarı kart gösterdi. Maçlarda sarı karttan sonra kırmızı kart gelir. Sandık gelecek; o gün kırmızı kart çıkacağını düşündüğümüz için hazırlık yapıyoruz.
YERLİ SERMAYE TÜRKİYEYE GERİ GELMİYOR ÇÜNKÜ BAŞKA ŞEYLER DE İSTENİYOR
Yabancı sermaye, istikrar ve ekonomik güvenlik arar. Bunlar uluslararası sermaye için çok önemli. Bu yerli sermaye için de geçerli. Türkiyeyi karanlık tünel gibi gören sermaye sahipleri, başka yerlerde yatırım yapıyorlar. Türk yatırımcılar dışarıda harıl harıl yatırım yapıyor. Türkiye’ye geldiği zaman başka bir şeyler de isteniyor. Yakinen biliyoruz… Sermaye sahipleri, fiyat istikrarı arar. Fakat bu ancak bağımsız bir Merkez Bankasının belirlediği fiyat istikrarı ile olur. Güçlü, sürdürebilir ve kapsayıcı... Buralarda önemli olan; eşit dağılımı. Büyümenin kalitesi çok önemli. Büyüdük de nasıl büyüdük? Önemli olan nicelik değil; nitelik. Türkiye için büyüme modeli; alın teri ve bileğin gücü. Bir de fırsat eşitliği....
VARLIK FONUNU KAPATACAĞIZ
Varlık Fonunu kapatacağız. Tam bir kara delik... Şeffaflığı olmayan, hesap verebilirliği olmayan bir yapı. Sayıştay denetiminden uzak, hiçbir kurala tabii değil. İnanın; babanızdan miras kalsa o kadar para harcamazsınız. Tamamen borçlanmaya dayanan bir yapı. Varlık Fonu, ilk kurulduğunda ne yaptıklarını biliyorsunuz? Borç para aramak oldu... 2016da kanun çıktı, ilk borçlanmayı 2019da yapabildiler. 3 yıl kimse para vermedi! Herkes neden para arıyorsunuz diye sordu. Kendi içinde çok tezatlıkları var. Biz bunu kesinlikle kapatacağız. Ben 5 yıl boyunca Varlık Fonunun kurulmasını engelledim. Çünkü Hazine Bakanının imzası olmadan kurulamıyordu. Ben gittikten bir sene sonra kuruldu. Kesinlikle iktidara geldiğimizde kapatacağız. Tabii çok ciddi zarara da neden olacak bu durum. Şimdiden o delik oluştu ve bu durum derinleşecektir.

Son güncelleme: 13:54 02.07.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı