• Turkhane Logo

819 gündür tutuklu Osman Kavala için ‘tutukluluğuna devam’ kararı

Gezi direnişi hakkında 819 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala ve tutuksuz 15 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması Silivri'de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

19:09 28 Ocak 2020 Salı
819 gündür tutuklu Osman Kavala için ‘tutukluluğuna devam’ kararı
Gezi direnişi hakkında 819 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala ve tutuksuz 15 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması Silivri'de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.




Osman Kavala ve tutuksuz 15 sanığın yargılandığı Gezi Parkı eylemleri hakkındaki davaya bugün Silivri’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme 819 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Dava 18 Şubat’a ertelendi. Aralarında Ali İsmail Korkmaz’ın katili Mevlüt Saldoğan’ın da bulunduğu polislerin katılma talebinin kaldırılması talepleri de reddedildi.


Duruşmaya sanık avukatlarının tanık Murat Pabuç’un dinlenmesindeki usüle itirazlarıyla başladı. Avukatların reddi hâkim taleplerinin kabul edilmemesi durusmada gerilime neden oldu. Avukatlar salondan çıkarılırken izleyici sıralarından gelen alkış ve “Osman Kavala onurumuzdur” sloganları üzerine izleyiciler salondan ek jandarma takviyesiyle çıkarıldı.

Duruşmayı çok sayıda uluslararası sivil toplum kuruluşu ve medya takip ederken Türkiye’den siyasetçiler milletvekilleri Garo Paylan, Sera Kadıgil, Sezgin Tanrıkulu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Binnaz Toprak, Melda Okur ve sanatçılar Lale Mansur ile Zeynep Tanbay takip etti. Öte yandan gazeteciler Hasan Cemal, Rıdvan Akar, Ümit Kıvanç, Tanıl Bora gibi çok sayıda medya mensubu da duruşmada yer aldı.

Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybeden Berkin Elvan ve Ali Ismail Korkmaz’ın aileleri de duruşmadaydı. İzleyici sıralarında yan yana oturan aileler de salondan atılanlar arasındaydı.

Duruşmanın başlamasıyla mahkeme başkanı dosyaya giren belgeleri okudu ve AİHM kararının kesinleşmediğinin belirtildiğini söyledi.

KAVALA’NIN AVUKATINDAN REDDİ HAKİM TALEBİ

Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar söz alarak şunları söyledi:

“Usul Kanunu (CMK), Murat Pabuç’un dinlenmesiyle tam 7 yönden ihlal edilmiştir. CMK’nın 58/3 gereğine dayandırıyorsunuz kararınızı ama bu bir gerekçe değil. Bu kanun maddesinin tıpa tıp nakledilmesi. Böyle gerekçe olmaz. Maddeye bakıyoruz, tanığın dinlenmesi sırasında ise ses ve görüntü ile aktarma yapıp soru sorma hakkı saklıdır. Dinlemelerinizde hiçbir şekilde sesli aktarma bulunmadınız bu birinci hata. İkinci hata; görüntülü aktarma yapın. Biz başka bir yerde bulunacağız. O ekrandan bize aktarma yapılacak. Üçüncüsü, soru sorma hakkı hazır bulunma hakkı olan kişilere kullandırılmamıştır.

Siz, ‘sorularınızı yazılı verin’ diyorsunuz. Hayır. CMK soru sorma hakkı saklıdır diyorsa, savunmanın bir hakkı olarak söylüyorum, soru sorma hakkı bir çeşit çapraz sorgunun uzantısı olarak buraya konmuştur. Soruların yazılı olarak söylenmesi kanunun esasına aykırıdır. Biz nasıl hazır bulunma hakkına sahipsek ve bundan vazgeçmiyorsak, Cumhuriyet Savcısı da hazır bulunma hakkına sahip. Nasıl o hazır bulunduruluyor da biz bulundurulmuyoruz ya da ses ya da görüntü aktarımıyla dinlendirilmiyoruz? Ceza yargılaması uyarınca savcı ile savunma makamı eşittir. Bu silahların eşitliğine ve Anayasa’daki eşitlik kuralına aykırıdır.

“HANGİ HAYATİ TEHLİKE? NEDEN AÇIKLAMIYORSUNUZ?”

Diyorsunuz ki, ‘burada hayati tehlike vardır.’ Hangi hayati tehlike? Bunu neden açıklamıyorsunuz? Pabuç ile bizim aramızda geçmişte nasıl bir olay geliştir de tehlike arz ediyoruz? Bunu açıklamanız lazım. Dolayısıyla 25 Aralık ve 20 Ocak tarihli dinlemelerinizle, CMK’da belirtilen kanuna aykırı delili elde ettiniz. Bunu kabul etmiyoruz. Bunu biz kabul edersek o zaman yargılama yapmaya gerek yok. Dolayısıyla heyetin gerçekten reddi gerekmektedir. Bu söylediklerim Türkiye’nin en büyük 12 Barosu tarafından da ortaya konmuştur.

Tanık bizden gizli dinleniyor. İfadeleri bir kısım avukatlara gönderilirken bir kısmına gönderilmiyor. Yani kanuna aykırı delil aynı zamanda kaçırılmak isteniyor. Bu nedenle yargı görevini yapan avukatlar olarak CMK 24-25 uyarınca reddediyoruz ve sizin bu davaya devam etmemenizi savunma hakkımızın bir parçası olarak talep ediyoruz.”

İSTANBUL BARO BAŞKANI: TAHAMMÜL NOKTASINI GEÇTİNİZ

Can Atalay’ın avukatı İstanbul barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da şunları söyledi: “Önceki celse verilen kararda akıl sağlığı tartışmalı olan kişiyi savunmadan kaçırarak ifade aldınız. Biz İstanbul Barosu tarihine böyle bir utancı yazmak istemiyoruz. Burası yüksek güvenlikli bir yer bunu geçiyorum ama avukatlar hiçbir biçimde olayın, sanığın, tanığın kendisiyle özdeşleştirilebileceği kişiler değildir. Bu konunun zabıtlara geçmesinin savunma tarihi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Heyetinizin vaktiyle özel olarak kurulmuş olması, uygulamaların da bizim açımızdan çok özel anlamlar teşkil etmesi dolayısıyla bugün itibariyle tahammül noktasını geçtiğinizi özellikle vurgulamak istiyorum. Bu karardan dönülmesini ve bu hukuka aykırı delilin dosyadan çıkarılmasını aksi halde meslektaşlarım tarafından dile getirilen reddi hakim talebinin yerine getirilmesini talep ediyorum.”

“SİZ BİR KATİLİN TALEBİNİ KABUL ETTİNİZ”

Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Hasan Fehmi Demir, mahkeme heyetinin hukuka aykırı davrandığını belirterek şunları söyledi: “CMK md.58 gereği “tanıklar, karar alınması halinde taraflar olmadan da dinlenir, bu halde sesli görüntülü kayıt yapılır.” Heyetiniz buna göre kanuna aykırı davranmıştır. İlk celseden itibaren dava dosyasına gelen belgelerin okunması konusunda da usule uymadığınızı görüyoruz. Bu nedenle de reddediyoruz. Yunus Fındık, ‘şikayetçi değilim’ diyor, siz katılmasına karar veriyorsunuz. Ahmet Güçlü, Emre Polat, Erdoğan Akyüz, “katılmak istemiyorum” diyor. Siz katılmasına karar veriyorsunuz. Bu açıkça kanuna aykırıdır. Mevlüt Saldoğan, Ali İsmail Korkmaz’ın katili. 13 yıl hapis cezası almış eyleminden ötürü. Saldoğan, ‘Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü nedeniyle beni suçladılar, ceza aldım, KHK ile çıktım’ bu sebeple ‘aile birliği bozulmuş, işsiz kalmış.’ Siz bir katili, katil olduğu için dosyaya katılma talebini kabul ettiniz”

MAHKEME BAŞKANI: POLİSE TAŞ ATTIKLARI İÇİN KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ

Avukat Demir’in sözlerinin üzerine Mahkeme Başkanı, iddianameye göre polise taş attıkları vE müdahale etmek zorunda kaldığında yaşadığı yaralanmadan dolayı katılma talebinin kabul edildiğini ifade etti. Salonda bulunan Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz Mahkeme Başkanı’nın sözlerine itiraz etti. Mahkeme Başkanı’nı ‘Acınızı anlıyorum’ dedi.

“TANIL PABUÇ  KENDİ KİTABINDA KİŞİLİK BOZUKLUĞU TEŞHİSİ ALDIĞINI SÖYLÜYOR”

Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, meslektaşlarının, mahkemenin tarafsızlığına yitirdiğine dair tüm taleplerine katıldığını belirtti. Sanıkların ve avukatların yokluğunda Murat pabuç’un dinlenmesiyle AİHS’nin ihlal edildiğini ifade eden Sönmez şunları söyledi:

“Tanık Murat Pabuç kendi yazdığı kitapta borderline ve paranoid kişilik bozukluğu sebebiyle Haydarpaşa Askeri Hastanesi’nde teşhis konduğunu ve tedavi gördüğünü açıkça anlatıyor. Mahkemenizin uzman kişiden görüş alması mümkündür. Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler ellerinde yeterince sebep olmaksızın başkalarına karşı kuşku beslerler. En ayırt edici özellikle güvensizliktir, başkalarını tehdit olarak algılarlar. Gerçeğe uygun olmayan düşüncelere sahiptirler ve bunları empoze etmeye çalışırlar. Bu görüşleri, çevrelerinde de kabul görebilir. Biz bunu sizin mahkemenizde yaşadık. MP’nin ifadeleri kabul gördü, iddiaları bizim huzurumuzda tartışılmaksızın kabul edildi, her tür usuli kural yok sayılara kendisi dinlendi.

“TANIĞIN HEZEYANLARINI MAHKEMENİZ CİDDİYE ALDI”

“Tanığın hiçbir zaman ifade edemeyeceği uluslararası gizli operasyonlarda yer aldığı, askeri olan ama tasfiyeyle sonuçlanan, lakin kendi kitabında söylediğine göre malulen emekli edilen, üstlerine açtığı dava, girdiği sınavda 90-100 alması gerekirken 17 aldığı gerekçesiyle açtığı davada, tanığa daha önce koyulan teşhisi doğrular durumdadır. Tanığın sağlık probleminden kaynaklı bir takım hezeyanları sayın mahkemeniz tarafından ciddiye alınmıştır. Öyle ki bizim göremediğimiz ve tanığın teslim ettiği gaz maskesi adeta formülü gizli kimyasal silah gibi bilirkişi raporu alınmış ve rapora göre Karaköy’e gidilse alınabilecek türden bir gaz maskesi olduğudur. Sayın mahkemeniz bu psikolojik rahatsızlıkları olduğu anlaşılan tanığın ifadelerinden yola çıkılarak kıymetlendirilen deliller vesilesiyle savcılığın iddianamede yer verdiği uluslararası bağlantılar, finansal ilişkiler iddialarına dayanak bulma gayretindedir.

AVUKAT SÖNMEZ: MAHKEMENİZİ REDDEDİYORUZ

“Haziran 2013’te her şey çok açıktır. Müvekkilimin de arasında olduğu 3,5 milyon insan Gezi parkının park olarak kalması ve yurttaş olarak haklarının tanınması için protesto hakkını kullanmıştır. Tanık ifadesinde ortaya dökülmeye çalışılan gizli ilişkilere hiç gerek yok çünkü ne yaşandığı açıktır. Ama bu mahkemeniz tarafından katlma taleplerinin değerlendirilmesi sırasında kurulan ilişki bizim için anlaşılmazdır. Ali İsmail Korkmaz’ı öldürdüğü için mahkum edilen eski polis Mevlüt Saldoğan’ın bu davaya müdahil olarak kabul edilmesi bizim için anlaşılmazdır. AİHM kararına rağmen Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verilmesi adil yargılama ilkesinin çiğnendiğinin göstergesidir. Biz de Murat Pabuç’un huzurda dinlenmesi talebinde bulunuyoruz, aksi takdirde biz de tarafsızlık ilkenizi kaybettiğiniz gerekçesiyle mahkemenizi reddediyoruz.”

CAN ATALAY: DOSUADAN EL ÇEKMENİZ GEREKİR

Söz alan davanın sanıklarından avukat Can Atalay, avukat İlkan Koyuncu’nun red meselesinin öncelikli çözülmesi gerektiğine dair sözlerinin hatırlatarak şunları söyledi:

“Sorun şu; redde ilişkin karar yetmez, ara karardan rücu meselesini çözmeniz gerekir. İkincisi, red gerekçesinden önce dosyadan el çekmeniz gerekir. Üçüncüsü katılma kararlarından rücu etmenizle ilgili karar vermeniz gerekir. Dördüncü burada biri tutuklu. Haksız, hukuksuz bir şekilde tutuklu bırakmaya devam ediyorsunuz. Gezi’yle ilgli bir şeyi saklamayız, gizlemeyiz, onurla taşırız. Ben heyetiniz ketenpereye mi geliyor diye kaygılanıyorum. 17 Aralık 2019’da savcılığa yazı yazıp Murat Pabuç’un ifadesinin tamamını istediniz. Savcılık da, ‘Bende mahkemedeki evrakın dışında bir şey yok, tam hali odur’ dedi. Soru 1: Siz bu belgeleri geçen duruşmada neden okumadanız? Yasanın açık hükmüne rağmen okumadınız. Bu belgeyi okumayarak açıkça kanunu ihlal ettiniz”

MAHKEME REDDİ HAKİM TALEPLERİNİ REDDETTİ

Red taleplerine dair ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, talepleri CMK 23-24’e dayanmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı reddetti. Mahkeme Başkanı’nın söz isteyen avukatlara söz vermediği belirtildi.

Avukatlar salonu terk etti, izleyiciler dışarı çıkarıldı

Avukatlar red taleplerinin reddedilmesinin ardından salonu terk etti. Mahkeme Başkanı alkışlayan izleyicilerin de salondan çıkarılmasına karar verdi. Duruşma bir süre avukatlar ve izleyiciler olmadan devam etti. Heyet daha sonra duruşmaya ara verdi.

Duruşmaya devam edilirken salonda sadece basın mensupları ve gözlemciler kaldı.

Mahkeme başkanı Osman Kavala’ya söz hakkı verdi ve Murat Papuç’un ifadesinin çözümünün kendisine tebliğ edilip edilmediğini sordu. Kavala edilmediğini söyledi. Mahkeme başkanı okuyup okumadığını sorunca Kavala, “Beyan yasaya uygun alınmadığı için cevap veremeyeceğim” dedi.

CHP’Lİ KADIGİL’DEN MAHKEME BAŞKANI’NA: MÜSAMEREYE ÇEVİRDİNİZ

Bunun üzerine mahkeme başkanı Murat Papuç’un ifadesini okudu. Bu sırada CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Avukat olmadan sanık dinlenemez. Duruşmaya devam edemezsiniz” diyerek itiraz etti.

Mahkeme başkanı Tanrıkulu’nu salondan çıkartmaya çalışınca CHP Milletvekili Sera Kadıgil ve HDP Milletvekili Garo Paylan da itiraz etti. Kadıgil, “Tanıkları alacak Çağlayan’da dinleyeceksiniz. Meslektaşlarımızı çıkaracaksınız. Sonra buna karar mı diyeceksiniz? Müsamereye çevirdiniz” diye tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme heyeti salonu tekrar terk etti.

KAVALA: TUTUKLULUĞUMDA ISRAR DAVRANIŞINIZDAN BÜYÜK ENDİŞE DUYUYORUM

Heyetin salona dönmesiyle Osman Kavala söz aldı. Avukatları olmadığı için beyanda bulunmak istemediğini belirten Kavala, “Ayrıca müdafiilerimin ve diğer yargılananların müdafiilerinin dediği gibi tanık dinlemesi yasaya uygun olmamıştır. Kendisine soru sorma imkanım olmadı. Tanık dinlemesi yasaya uygun yapıldığı halde kendisine sorular sormak istiyorum. Değerlendirmemi de ondan sonra yaparım” ifadelerini kullandı. Tahliyesine ilişkin beyanda bulunacağını belirten Kavala şunları söyledi:

“Hükûmete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğime dair tek bir kanıt yok. Faaliyetlerim yasal haklarım çerçevesindedir. İddianamede yer alan gizlilik içeren, gizleme kaygısı ima edilmiş hiçbir unsur yok. Bu nedenle gizlenmiş bir bilginin mevcut olduğunu düşünmek hukuki akıl yürütmek değildir. AİHM kararında da belirtildiği gibi delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi ciddi bir hak ihlalidir. İlk tutuklamadan sonra tutukluluğun uzatılması ihlali ve mahkemenin sorumluluğunu artırmaktadır. Benim durumumda AİHM’in derhal bırakılmama ilişkin karardan sonra “kesinleşmediği” gerekçesiyle bu ihlale devam ediliyor. Tutuklama kararının hak ihlali olduğu hükmünün oybirliği ile alınmış olması kararın hukuki gerekçelerinin göstergesi. Bu kararla birlikte AYM’nin aynı konuda almış olduğu kararın artık geçersiz hale gelmiş olması, bu nedenle de mahkemenizin son tutuklama gerekçeleri arasında AYM kararından söz edilmemesi AİHM kararının ağırlığının ve işlerliğinin somut göstergesidir. Buna rağmen mahkemenizin AİHM’in kesin hak ihlali olduğuna dair kararını görmezden gelmesi anlaşılabilir değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz AİHS’i ihlal eden bir merci olarak görülecektir. AİHM kararına rağmen tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu davranış mahkemenizin adil karar verme yetisini bozan fiili bir durum yaratmakta, hakkımda ağır bir karar verme yönünde bir baskı yaratmaktadır. Tutukluluğumun kaldırılması sadece 3 yıl süren hukuksuzluğa son vermiş olmayacak, mahkemenin bundan sonraki süreçte AİHM içtihatlarına uygun şekilde yürütülmesine imkan sağlayacaktır.”

Osman Kavala’dan sonra Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ekmekçi’ye söz hakkı verildi. Avukatlarının yokluğunda beyanda bulunmayı uygun görmediklerini, bunun hukuka aykırı olacağını söylediler.

TUTUKLULUĞUNA DEVAM KARARI

Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütaalayı hazırlamak için süre verilmesini ve Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamını talep etti. Karar için ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, AİHM kararının kesinleşmediğinin bildirilmiş olması gerekçesiyle Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmederek, bir sonraki duruşmayı 18 Şubat’a bıraktı.

Mahkeme ayrıca, dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcılığa tebliğine, soruşturmanın genişletilmesi talebinin reddedilmesine karar verdi. Mahkeme, katılan polislerin katılma kararının kaldırılması talebinin de reddetti.

Son güncelleme: 19:09 28.01.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı