• Turkhane Logo

İş Bankası'nın hazineye devri özel mülkiyete darbe mi?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği AKP’nin son Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devrinin gündeme geldiği belirtildi.

13:01 15 Şubat 2020 Cumartesi
İş Bankası'nın hazineye devri özel mülkiyete darbe mi?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği AKP’nin son Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devrinin gündeme geldiği belirtildi.



İddiaya göre AKP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Caniklinin, devire ilişkin hazırladığı taslak konusunda sunum yaptı ve Erdoğanın hisse devri yöntemine ilişkin farklı görüşlerin dillendirildiği toplantıda Canikli’ye, “Tekrar çalışın ve bir an önce getirin” talimatını verdi.

İş Bankası sessizliğini koruyor. İş Bankası geçmişte de iki kez CHPden alındı ancak CHPye geri döndü.


Euronewste yer alan haberde Erdoğanın açıklamaları ve İş Bankasının olası devriyle ilgili uzmanların değerlendirmelerine yer veriliyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden ekonomist Prof. Cem Başlevent, devir planının devreye girmesiyle birlikte aylar, hatta yıllar sürecek gereksiz bir tartışmanın içine çekilme riskine işaret ediyor:

Banka yönetim kurulundaki dört kişiyi belirleyememek CHP için büyük bir kayıp olmasa gerek. Ama bu dört üyenin görevden alınması, bankacılık sisteminden yabancı çıkışının konuşulduğu bir donemde, ülkenin hukuk düzeni ve demokratik yapısına dair olumsuz bir sinyal oluşturur. İktidarın üzerinde düşünmesi gereken bir konu da, her gündeme geldiğinde banka hisselerinde yaşanan düşüş ve genele yayılan tedirginlik.

CHP’nin ekonomi politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Atatürk’ün vasiyetinin son derece açık olduğunu ve bu vasiyetin bugün tartışmaya açılmasının üç açıdan ciddi sorun doğurduğunu düşünüyor:

“İlki, ülkeler kurucu değerler ve kurucu atalarının ilkeleri üzerinde yükselirler. Mevcut iktidar ise bu ülkenin kurucu değerleriyle zaten kavga içinde. Bir bakıyorsunuz, ülkenin kurucu senedi Lozan’la kavga ediyor. Bir bakıyorsunuz, Atatürk’e söz söyleyemeyince İsmet Paşa’ya saldırıyor. Şimdi de Atatürk’ün mirasına ve vasiyetine göz diktikleri anlaşılıyor. Atatürk’ün kişisel tercihi ve milletine vasiyeti açıktır. Bu tercihe geçmişte de saygı gösterilmeyen dönemler olmuştur. Nitekim 12 Eylül darbecileri de benzer bir uygulamayla Atatürk’ün vasiyetini ihlal etmiştir. Ancak hukuk bu yanlışlığı düzeltmiştir.”

Öztrak’a göre, ikinci sorun alanı ise, özel mülkiyetin miras ve sözleşme serbestisinin hukuk ve devlet güvencesi altında olması ve Atatürk’ün vasiyetinin çiğnenmesi durumunda, sıradan vatandaşın hukukunun da çiğnenebileceğine dair oluşan kaygı:

“Tapu delinir, hukuk güvenliği ortadan kalkar. Atatürk’ün mirasına, tapusuna göz dikenler, yurttaşlarımızın miraslarına, tapularına neler yapmaz.”

Devir konusunda bir taslak çalışma yaptığı belirtilen AKP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Basına bu konuda herhangi bir açıklama yapmayacağız” diyerek bu konuda herhangi bir açıklama yapmaktan kaçınıyor.

Canikli’nin iki seçenekli çalışmasını 17 Şubat Pazartesi günü düzenlenecek Merkez Yönetim Kurulu toplantısında Parti yetkililerinin dikkatine sunacağına dair basına yansıyan bilgileri ise Canikli’nin makamı reddediyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden iktisat profesörü Prof. Öner Günçavdı ise, bu girişimi piyasaya ve özel hukuk alanına devletin doğrudan müdahalesi olarak okuyor:

“Bu bir anlamda benim yarın çocuğuma bırakacağım mirasa, bir kişinin karar verip Hazine’ye devretmesidir.”

Günçavdı, ülkede ekonomik toparlanmanın başladığı bir noktada hükümetin kendi eliyle negatif şok etkisi yarattığını düşünüyor.

Bu girişim, belli bir iktisadi veya hukuki ihtiyaca yönelik değil, daha çok duygusal bir siyasetin ürünüdür. Bu, özel hukuku, miras hukukunu ilgilendiren bir konu. Ama aynı zamanda Türk ekonomisinin de temel taşlarını ilgilendiriyor. Mülkiyet güvencesini doğrudan hedefine alıyor.

Mülkiyet güvencesinin bu şekilde ortadan kalkmasıyla birlikte Türkiye’nin hukuki kurumları erozyona uğramış olur. Bu karar uygulamaya geçirilirse uluslararası yatırımcıyı ürkek davranmaya iter. Zaten ciddi bir yatırım eksikliği çektiğimiz bir süreçte hepimiz olumsuz etkileniriz. Diğer bankalar da İş Bankası gibi köklü bir bankaya böylesine gözükara bir müdahaleyi iyi görmez ve kendileri açısından tehdit olarak algılar. Böylesine duygusal bir girişimin sonuçlarının iyi hesaplanmadığını, maliyetlerinin değerlendirilmediğini düşünüyorum.

Son güncelleme: 13:01 15.02.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı