• Turkhane Logo

NATO genişlemede hesap hatası mı yaptı?

Rusya'nın yazılı güvenlik garantisi ve doğuya genişlemenin durdurulması taleplerini reddeden NATO hesap hatası mı yaptı? Moskova, Batı'yı verdiği sözleri tutmamakla suçluyor.

08:48 25 Şubat 2022 Cuma
NATO genişlemede hesap hatası mı yaptı?
Rusya'nın yazılı güvenlik garantisi ve doğuya genişlemenin durdurulması taleplerini reddeden NATO hesap hatası mı yaptı? Moskova, Batı'yı verdiği sözleri tutmamakla suçluyor.

DWnin Beklan Kulaksızoğlu ve William Noah Glucroft imzalı analiz haberine göre, Tarih 1 Aralık 2021. ABDnin öncülüğündeki Batı ile Rusya arasında Ukrayna nedeniyle krizin tırmandığı günler… Letonyanın başkenti Rigada toplanan NATO dışişleri bakanlarının Rusya tehdidini masaya yatırdığı sıralarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskovada yabancı ülke büyükelçileriyle yaptığı toplantıda, Kendimizi giderek artan bir tehdit altında hissediyoruz. NATOdan Doğuya genişlemeyi durdurmasını, Rusyaya güçlü, güvenilir, uzun vadeli ve hukuki bağlayıcılığı olacak şekilde yazılı güvenlik garantileri vermesini talep ediyoruz diyordu.

Batının bu konuda şimdiye kadar verdiği sözlü taahhütleri yerine getirmediğini söyleyen Putin, NATO askeri altyapısının Rus topraklarına çok yaklaştığını ve Ukrayna ordusunun Rusya yanlısı milislerin kontrolündeki doğu bölgelerine yığınak yaptığını anlattı. ABD ve NATOnun yanıtı ise netti: Her egemen ülke hangi ittifakta yer alacağına kendi karar verir. Açık kapı politikamızı sürdürüyoruz. Rusyanın bir veto hakkı yok.

Peki Batı, Rusyaya ne tür taahhütlerde bulunmuştu, NATO doğuya fazla mı genişledi ve Rusyanın tehdit algısında haklılık payı var mı?

Washingtondaki George Washington Üniversitesinin arşivleri, güvenlik garantileri konusunun daha Sovyetler Birliği resmen yıkılmadan Rus yetkililerle Batı arasında yapılan üst düzey görüşmelerde masada olduğunu, ilişkilerin nasıl bir çerçeveye oturtulacağı konusunun Batılı ülkeler arasında önemli bir tartışma konusu olduğunu ortaya koyuyor. Konu, 1989da Berlin Duvarının yıkılması ve Almanyanın yeniden birleşmesi sürecinde de üst düzey görüşmelerin önemli gündem maddeleri arasında yer aldı.

Belgeler, o dönemde bu konuda ABD yönetimi içinde de görüş ayrılıkları olduğunu gözler önüne seriyor. Devlet arşivlerinden elde edilen gizliliği kaldırılmış belgelere göre 1990 yılında Pentagon, Doğu Avrupa ülkelerinin NATOya üyeliği için kapıların açık tutulması görüşünü iletirken Dışişleri Bakanlığı, NATOnun genişlemesinin gündeme alınmaması, Sovyetler Birliği sınırlarına dayanan Sovyet karşıtı bir ittifak oluşturmanın ABDnin çıkarına olmayacağı, ayrıca Sovyetler Birliğindeki olumlu eğilimleri tersine çevireceği endişesini paylaşıyor.

Plesch: Rusları aramıza almak için çaba göstermedik
DWye konuşan Londradaki Şark ve Afrika Araştırmaları (SOAS) Üniversitesinden Prof.Dr. Dan Plesch, 1990-1991 döneminde tüm kartlar Batının elindeydi. Sovyetler Birliği, bir imparatorluğun çöküş sürecini görece barışçıl bir şekilde yönetti. Bu eşsiz bir durumdu ama buna karşılık Ruslar takdir görmedi diyor.

O dönem ABDli ve Rus yetkililer arasında çok sayıda üst düzey görüşme gerçekleştirildiğine işaret eden Prof.Dr. Plesch, Ancak hiçbir zaman Rusları aramıza almaya yönelik ciddi bir çaba göstermedik eleştirisinde bulunuyor.

Güvenceler sözde kaldı
George Washington Üniversitesinin arşivleri, Rusyaya başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler tarafından defalarca sözlü güvence verildiğini, ancak bu güvencelerin sözde kaldığını ortaya koyuyor.

ABD ve Rusya arşivlerinden elde edilen gizliliği kaldırılmış belgelerde ABDli yetkililerin 1993te dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsini, NATOnun doğuya genişlemeyeceğine, bunun yerine Doğu Avrupa, Balkan ülkeleri ve eski Sovyet cumhuriyetleri ile Barış için Ortaklık programı kapsamında ilişki kurulacağına inandırmaya çalıştığı görülüyor. Belgelerde diğer yandan Batının, Rusyada 1996da yapılacak Devlet Başkanlığı seçimleri sonrasında doğuya genişleme planı yaptıkları, ancak Rusyaya Rusları Avrupada yeni kurulacak sistemden dışlamayacakları güvencesi verdikleri görülüyor. Bu tür güvencelerin çeşitli platformlarda yinelendiği de dikkat çekiyor.

Ancak Batılı yetkililer görüşmelerde bu güvenceleri verirken kamuoyunda genişlemeyi tamamen ihtimal dışı bırakan demeçlerden kaçındılar. Rusya ile bu konuda yazılı herhangi bir belge de imzalanmadı.



Genişleme 1991 sonrasında anlamlı hale geldi
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), 1949da Sovyetler Birliğine karşı denge unsuru olarak kuruldu. ABD ve Kanada dışında tamamı Avrupa ülkelerinden oluşan 12 kurucu üyeye 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan eklendi. 1982de İspanya da ittifaka dahil oldu. Doğuya genişleme kavramı Rusya açısından 1991de Sovyetler Birliğinin yıkılması sonrasında anlamlı hale geldi.

Rusyada 90lı yıllara ekonomik ve siyasi istikrarsızlık damgasını vururken NATOnun doğuya genişlemesi için düğmeye basıldı. 1999da eski Varşova Paktı üyeleri Polonya, Çekya ve Macaristan İttifaka katıldı.

Ancak bu dönemde Rusya ile iş birliği konusuna da önem verildiği hep vurgulandı. Rusya, Barış için Ortaklık programına 1994te dahil edildi. 1997de NATO ile Rusya arasında İkili İlişkiler, İşbirliği ve Güvenlik Kurucu Senedine imza atıldı. Bu anlaşmada, eski rekabet döneminin geride bırakılması, Avrupa-Atlantik bölgesinde iş birliği ve istişareye dayalı yeni bir ilişki kurulması hedefi ilan edildi, 2002de kurulacak NATO-Rusya Konseyinin temelleri atıldı. 2010 yılında açıklanan NATO strateji konseptinde İttifakın Rusyaya tehdit oluşturmadığına vurgu yapılarak iki taraf arasında gerçek bir stratejik ortaklık hedefi teyit edildi.

Dev genişleme dalgası ve bardağı taşıran son damla
NATO, 2004 yılında ise yedi ülkeyi içeren en büyük genişleme dalgasını hayata geçirdi. Bu dalgada Bulgaristan ve Romanya ile Baltık ülkeleri Estonya, Letonya, Litvanya, Slovakya ve Slovenyanın NATOya dahil olması Rusyada büyük rahatsızlık yarattı. 2009da Arnavutluk ve Hırvatistan, 2017de Karadağ NATOya üye olurken en son 2020de Kuzey Makedonya 30uncu üye olarak İttifaka kabul edildi.

Rusyayı tehdit olarak gören Gürcistan ve Ukraynanın NATO koruması altına girmek istemesi Moskovada bardağı taşıran son damla oldu. Ukraynada 2004te Batı yanlısı muhalefetin protestolarıyla gerçekleşen Turuncu Devrim ve 2014te Rusya yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviçin devrilmesiyle sonuçlanan Meydan protestoları, Rusyanın Ukraynadaki etkisini de tamamen kaybetme tehlikesini beraberinde getirdi.

Peki Batı Rusyanın güvenlik endişelerini yeterince dikkate aldı mı? ABDnin eski Berlin büyükelçilerinden James D. Bindenagelın DWye yaptığı açıklama önemli bir özeleştiri içeriyor: Bindenagel, NATOnun hatası mevcut genişlemeden ziyade Rusyanın ihanete uğramış hissetmesini yeterince ciddiye almamaktı. Bunun üzerinde hiç durmadık, gülünç bir söylem olduğunu düşündük değerlendirmesinde bulunuyor.

Son güncelleme: 08:48 25.02.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı