• Turkhane Logo

AB Raporu, Türkiye’deki hukuksuzluk ve hak ihlallerini tek tek anlatıyor

Avrupa Birliği’nın 2019 Genişleme Raporu’nda Türkiye’de yaklaşık 5 yıldır uygulanan bütün hukuksuzluklar ve insan hakkı ihlalleri sıralandı.

13:53 30 Mayıs 2019 Perşembe
AB Raporu, Türkiye’deki hukuksuzluk ve hak ihlallerini tek tek anlatıyor
Avrupa Birliği’nın 2019 Genişleme Raporu’nda Türkiye’de yaklaşık 5 yıldır uygulanan bütün hukuksuzluklar ve insan hakkı ihlalleri sıralandı.




Mevcut AB Komisyonu tarafından hazırlanan raporun Türkiye bölümünde 31 Mart yerel seçiminden yargı sistemine, ifade hürriyetinden azınlıklara, medyadan güvenliğe kadar birçok konu başlığı yer alıyor.


Türkiye’deki OHAL uygulamaları, toplu ihraçlar, keyfi gözaltı ve tutuklamalar, malvarlıklarına yönelik hukuksuz el koymalar, gazetecilere yapılan baskılar eleştirilirken, birbirinden farklı grup ve meslekten insanların bu uygulamalarla karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor.

AB Raporu’nda Türkiye’ye ilişkin öne çıkan tespit ve eleştiriler söyle:

Rapor açık bir şekilde OHAL Komisyonu’nun işleyiş ve uygulamalarını eleştiriyor. Kişisel bazda delillere dayalı bir soruşturma ve inceleme yapılmadığı, karar sonrası idari mahkemelere başvuruda ciddi sıkıntılar yaşandığı ifade ediliyor.

OHAL sırasında ‘keyfi’ bir şekilde işten atılan bütün kamu çalışanlarının maruz kaldığı her tür zararlarının tazmin edilmesi talep ediliyor. OHAL’in kağıt üstünde bittiği ancak yerine gelen yasanın OHAL’i 3 sene daha uzattığı vurgulanıyor.

OHAL’in ilk etapta hükümet tarafından darbenin faili olarak lanse edilen Gülen Hareketi’ni dağıtmak amacıyla ilan edildiği belirtiliyor.

Gazeteci, avukat ve akademisyenler serbest bırakılsın

160’tan fazla gazetecinin hapiste olduğu vurgulanarak halen tutuklu bulunan; gazeteci, yazar, insan hakları savunucusu, avukat ve akademisyenlerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapılıyor.

“İnsan hakları savunucuları, sivil toplum aktivistleri, medya, akademisyenler, siyasetçiler, doktorlar avukatlar, hâkimler, LGBT bireyler hala herhangi bir suçlama yapılmaksızın ve dava açılmaksızın gözaltına alınıyor.”

“Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı hakaret davaları ve adli tatbikatların sayısı arttı. Bu davaların özneleri çoğunlukla yazarlar, sosyal medya kullanıcıları ve hatta çocuklar olabiliyor.”

Kaçırılan kişilerle ilgili soruşturma açılmadı

“Nefret söylemi ve tehditler azınlıklar için ciddi sorun olmaya devam ediyor. Ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan nefret söylemi medya tarafından da kullanılıyor. Filistin meselesi bağlamında medya ve bazı kamu görevlilerinin antisemitizm yanlısı söylemi söz konusu.”

Kaçırılan kişilerle alakalı soruşturma açılmadığı ve iddialara cevap verilmediği belirtilirken, 2018 Mart ayında Kosova’dan 6 Türk vatandaşının Türk hükümetinin talebi ile tutuklanıp sınırdışı edilmiş olmasına dair ciddi endişeler hatırlatılıyor.

“Temmuz 2016’dan sonra mevcut hakim ve savcıların yüzde 30’unun zorla işlerinden uzaklaştırılması ile yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ciddi yara aldı. Yerlerine atanan savcı ve hakimlerde objektif ve liyakata dayalı bir atama sistematiği gözlemlenmedi.”

Hapishane şartları çok kötü

Hapishanelerde şartların ve durumun çok kötü olduğu, 260 bin kişinin hapishanede bulunduğu, bunlardan 57 bin kadarının tutuklu olduğu, 743 bebeğin anneleriyle hapiste bulunduğu ifade ediliyor.

Hapiste bulunanların yüzde 20’sinin terörle suçlandığı, sağlık imkanlarına ulaşmanın engellendiği, kötü muamele, görüş yasakları, uzun süreli hücre gibi uygulamaların yaygın biçimde devam ettiği belirtiliyor.

Tutuklu ve hükümlülerin içinde bulunduğu insanlık dışı şartların tespiti için insan hakları örgütlerinin hapishanelere girmesine izin verilmediğine dikkat çekiliyor.

8.8 milyar euro değerinde 1008 şirkete el konulduğu ve TMSF tarafından idare edildiği hatırlatılıyor. Birçok kurum, şirket ve şahsi mal varlığına OHAL öncesinde ve OHAL döneminde el konulmasının ciddi bir endişeye yol açtığı kaydediliyor.

İstanbul’da sadece büyükşehir seçimi iptal edildi

“YSK’nın İstanbul seçimlerinin yeniden yapılması kararı ve Güney Doğu’da ikinci olan adaylara mazbata verilmesi, seçim süreçlerinin hukukiliği ve hakikiliği konusunda ciddi endişe uyandırdı.”

“İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı yerine devlet tarafından atanan bir görevli getirildi. YSK İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığı seçimini iptal ederken ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimi ve muhtarlık seçimleriyle ilgili sonuçlar değişmedi. Muhalefet buna şiddetle karşı çıktı.”

Son güncelleme: 13:53 30.05.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı