• Turkhane Logo

Ahmet Nesin: Afrin savaşına 15 Temmuz 2016'da karar verildi...

Ahmet Nesin, Afrin'e ilişkin bir yazı kaleme aldı. Yazısında, 15 Temmuz darbe girişiminde Afrin savaşına karar verildiğini yazdı.

11:16 03 Şubat 2018 Cumartesi
Ahmet Nesin: Afrin savaşına 15 Temmuz 2016'da karar verildi...
Ahmet Nesin, Afrin'e ilişkin bir yazı kaleme aldı. Yazısında, 15 Temmuz darbe girişiminde Afrin savaşına karar verildiğini yazdı.

Afrinde savaşın başlamasıyla Türkiye tarafına düşmeye başlayan füzelere dikkat çeken Ahmet Nesin, füzelerle ilgili kafalardaki soru işaretlerine değindi: Bırakın Afrinin içinden, Hataya en yakın sınırdan PYD yada başka grupların Hatayı bombalaması için devlet nezdinde olmaları gerekiyor ve ellerinde çok ciddi füzeler olması gerekiyor. Bu dediğim füzeler de öyle Gönderdim gitti füzeleri değil, hedefe uzaktan kumandalı ve insansız uçak tipi füzeler. 

Baskın Oranın dün yayınlanan yazısında Eski başbakanın yıllar önce ortaya çıkan sözlerinin önemli olduğuna vurgu yapan Ahmet Nesin, Suriyeye 4 kişi gönderirim, Türkiyeyi bombalatırım tümcesi, esasında uluslararası mahkemede yargılanacak bir yaklaşım. şeklinde ifadeler kullandı. 

Ahmet Nesin, Artı Gerçek isimli sitedeki analiz yazısında şunları kaydetti;

Birden aklım 2012 yılında yazdığım bir yazıya gitti, başlığı Erdoğan Suriyeden Türkiyeyi Bombalayabilirdi. Ne ilginçtir, faşizmi o kadar iyi tanıtmışlar ki bize, ben Davutoğlundan önce okumuşum beyinlerini, o da varsa tabi.

Biliyorsunuz, uzun zaman darbe gecesini yazdım, 1 yazımı başbakanlık, 3 yazımı da eski hava kuvvetleri komutanı Abidin Ünal kaldırttı. Hangimizin haklı olduğunu zaman gösterecek, yine Baskın Oranın dünkü yazısında yazdığı gibi, derin devletin bütün adamları yargılanmayacaklarının garantisiyle zamanı gelince ötüyorlar. MİT bile otobüse attığı bombaları itiraf etti bu ülkede. Okurlara Aziz Nesinin Salkım Salkım Asılacak Adamlar kitabını öneririm, orada 6-7 Eylül olaylarının detaylarını görebilirsiniz. Darbe yazılarına ara vermemin nedeni onların tavrı değil, araya savaşın girmesi, yakında devam edeceğim.

Esasında bu da bir darbe yazısı gibi olacak. Ben yazılarımda darbenin kimin tarafından yapıldığından çok, kimin tarafından yapılmadığını ve kimlerin faydalandığı ve darbe girişimini kimlerin dürtüklediğini yazdım hep. Bu sadece 15 Temmuz 2016 için değil, Ergenekon ve Balyoz davaları için de aynı yazıları yazdım. İkisinde de ikna edilemeyen komutanlar var ve bu yüzden Ergenekon beraatle sonuçlandı. İstediğiniz kadar Recep Tayyip Erdoğan kadar güçlü olun yada kendinizi öyle zannedin, derin devletin bir kısmı sizi yer. Erdoğan bunun farkında mı bilmiyorum ama hem Ergenekon davasında hem de 15 Temmuz davasında Erdoğan derin devletin 2 kanadının dediklerini yapmak zorunda kalmıştır yada ben öyle düşünüyorum. Yani bana göre Erdoğan 2 dönemde de siyasete hakim olamamıştır ve geldiği pozisyonun nedeni de budur.

Biliyorsunuz, son darbe girişimiyle beraber yargılanan çok değişik kesimler var. Bunlardan bir grup (Daha çok asker ve üst düzey) hem Suriyeye karşı savaşa Hayır diyen hem de Kürt sorununun savaşla çözülmesine karşı çıkan grup. Şunu çok net söyleyebilirim, Dolmabahçe mutabakatından Erdoğan vazgeçmedi, vaçgeçmesi emredildi. Suriyeye savaş açılmasına karşı çıkan komutanların nedenlerini burada yazmayacağım, o benim bir sırrım olarak kalacak. Ama uzun zamandır Kürt sorununun çözümü için savaşa karşı olan üst düzey komutanlar olduğu biliniyor ve bunlar orgeneral konumdaydılar. Ve bunların hemen hemen hepsi 15 Temmuz darbe girişimi gecesi darbeci diye ordudan ihraç edildiler ve hapisteler.

Esasında Sur, Şırnak, Cizre ve benzeri yerler fay hattının ana merkeziydi. O katliamları gördüğümüzde Afrin yada benzeri bir girişimi hemen hemen herkes bekliyordu ama bunu yapmak kolay değildi, çünkü karşı çıkan askeri kanat da sandıklarından kalabalıktı. 15 Temmuz gecesi ve sonrası bu ekip temizlendi.

Dikkatinizi bişeye çekmek isterim, Ergenekon ve Balyoz davalarından mahkum olmuş (Sonradan beraat etseler de) komutanlar bugün televizyonlara çıkıp Afrinde Suriye Kürtlerine karşı açılan savaşı gülerek anlatıyorlar. Savaşta haklı olsan bile (Ki bana olanaksız geliyor savaşta haklı olmak) bir insanın savaşı gülerek anlattığını bütün yaşamımda sadece Türkiyede gördüm.

Türkiyede iç savaş kararı aldı ve insanların yakıldığı bu savaş için komutanlar Erdoğandan bikaç şey istediler. Bunlardan birisi yargılanmama garantisiydi (Çünkü insanları bodrumda yakarak yada boğarak öldürmek her zaman yargı sorunudur), ikincisi de ne zaman biteceğine hükümetin değil askerin karar vermesiydi. Geçenlerde sohbet ettiğim sevgili Faik Bulut Afrini Sur ve Cizrenin artçısıdır diye tanımladı. Sonuna kadar katılıyorum, darbe girişimi de üstüne tuz biber ekti ve iç savaş ve Suriyeyle savaşa karşı çıkanlar temizlendi. Erdoğanın darbe gecesi Bu bize Allahın bir lütfudur sözü, bugün çoluk-çocuk ve kadınların ve sivillerin ölmesine neden olmaktadır. Hem de başka bir ülkenin halkına karşı yapılıyor. Giriş de çok ilginç, camilerde Fetih Suresi okunarak başlıyor. Fetih Suresinin barış için mi, savaş için mi yazıldığı tartışmasına girmeyeceğim, bu tartışmayı dincilerle dindarlar yeteri kadar yapıyorlar zaten ama Fetih Suresinin hangi savaşla yada fetihle beraber yazıldığına bakarsanız ne demek istediğini daha iyi anlarsınız.

Çok kısa olarak bişeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Davutoğlu Osmanlı hayranı olduğunu hep söyledi. Suriye politikasında yapılan yanlışlar da hep onun üstüne kaldı ve Erdoğan Davutoğlunu harcayarak kendisini kurtarmaya çalıştı. Peki geçenlerde niye barıştı, tam da Fetih Suresi okunduktan ve savaş başladığında. Bunu da iyi düşünmek lazım. Davutoğlu da aynı eski Ergenekon komutanları gibi sırıtıyordu devamlı Erdoğanın yanında.


 

Son güncelleme: 11:16 03.02.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı