• Turkhane Logo

50 yaşına giren F-16'lar neden hala bu kadar popüler?

F-16 savaş uçağı ilk uçuşunu 1974 yılında gerçekleştirdi. Üstünden 50 yıl geçti ama Amerikan yapımı uçak hala ilk günkü kadar önemli.

10:06 25 Ocak 2024 Perşembe
50 yaşına giren F-16'lar neden hala bu kadar popüler?
F-16 savaş uçağı ilk uçuşunu 1974 yılında gerçekleştirdi. Üstünden 50 yıl geçti ama Amerikan yapımı uçak hala ilk günkü kadar önemli.

Dünyada F-16ya talep devam ediyor.

ABD geçen yıl Danimarka ve Hollandanın elinde bulunan F-16ların, pilotların gerekli eğitimleri tamamlamasının hemen ardından Ukraynaya gönderilmesine onay verdi.

Türkiye ise 2021de filosu için ABDden 40 adet F-16 uçak satın almak istedi. Ülkeler arasındaki müzakereler sürüyor.

Peki F-16 neden bu kadar rağbet görüyor? Onu diğer uçaklardan ayıran nedir?

Neredeyse felaketle sonuçlanan ilk uçuş
Eğer 50 yıl önce F-16yı ilk kez uçuran pilot hızlı hareket etmeseydi uçağın hikayesi burada sonlanabilirdi.
Pilot Phil Oestricher, 20 Ocak 1974te Californiadaki Edwards Hava Kuvvetleri Üssünde General Dynamics YF-16 prototipinin kokpitine girdiğinde ona verilen görev nispeten kolaydı.

Oestricherin uçağı motorunun gücüyle havalanmadan yerde sürmesi ve böylece yüksek hızlı bir taksi denemesi yapması bekleniyordu.

YF-16 bundan bir ay önce kamuoyuna tanıtılmıştı. İlk uçuşunun Şubat başında yapılması planlanıyordu.

Ancak fütüristik görünümlü jetin kendi planları vardı.

Oestricher YF-16nın burnunu hafifçe kaldırdığında, uçak yuvarlanmaya başladı. Uçağın sol kanadı ve sağ kuyruk kanadı piste çarptı.

Seattle Post Intelligencer, neredeyse felaketle sonuçlanan ilk uçuşla ilgili yaptığı haberde, Oestricher vahşi atını kontrol etmeye çalışırken YF-16 sola doğru savrulmaya başladı ve durum giderek daha da vahim bir hal aldı dedi.

Oestricher, çarpmadan uçağı çok hızlı bir şekilde havalandırması gerektiğini fark etti.

İlerleyen dakikalar çok zorlu geçti. Havalanan uçak bir noktada piste geri düştü.

Oestricher nihayet uçağın havalanması için yeterli hıza ulaştı ve üsse iniş yapmadan önce altı dakika süren dramatik ve beklenmedik bir uçuş gerçekleştirdi.

Oestricher, pilotluk becerisiyle bir felaketi önlemiş ve dünyadaki en başarılı uçak projelerinden birinin hayat bulmasına yardımcı olmuştu.

Aradan geçen 50 yılda 4 bin 600den fazla F-16 üretildi ve üretim yakın zamanda duracak gibi görünmüyor.


Yenilikçi tasarımı
F-16, 2015 yılından bu yana dünyanın en çok kullanılan askeri sabit kanatlı uçağı. Bugün dünya çapında iki binden fazla uçağın hala aktif olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Tasarımı modern sivil havacılık ve artık sıradan görünen havacılık teknolojileri üzerinde kalıcı bir etki yarattı.

Günün her anında, dünyanın herhangi bir yerinde bir F-16nın havada olma ihtimali çok yüksek.

1978 yılından bu yana F-16lar Norveçten Şiliye, Fastan Singapura kadar 25 farklı hava kuvveti tarafından uçuruldu.

2023 yılında 800den fazlası ABD Hava Kuvvetleri (USAF) ile uçmaya devam etti.

Küçük, hafif ve çevik olmak üzere tasarlanan F-16lar, kara saldırıları, havadan keşif, karadan havaya füze rampalarını arama gibi çok fazla rol üstlendi.

Rusyanın 2022de Ukraynayı işgale başlamasının ardından Kiev, Batı ülkelerinden F-16 uçağı talep etti.

Ukraynalı pilotlar şu anda Danimarkada eğitiliyor ve uçakların yaz aylarında teslim edilmesi bekleniyor.

Ocak 2024te ise Slovakya ilk F-16larını teslim alan son ülke oldu.

Bırakın üretimini sürdürmek, bir savaş uçağını 50 yıl boyunca hizmette tutmak hiç de kolay bir şey değil.

Dünyada hava kuvvetlerinin hala F-16ları istemesinin nedeni, tasarımının gerçekten yenilikçi olması ve Vietnam Savaşındaki hava muharebesinden alınan bazı zor dersler.

MiG-17 uçağı, Vietnam Savaşında Kuzey Vietnam tarafından kullanıldı ve ABD uçakları için büyük tehlike yarattıKAYNAK,GETTY IMAGES
Fotoğraf altı yazısı,
MiG-17 uçağı, Vietnam Savaşında Kuzey Vietnam tarafından kullanıldı ve ABD uçakları için büyük tehlike yarattı

Vietnam Savaşı
ABD, 1960larda düşman uçakları vurmak için yeni bir teknoloji olan havadan havaya füzeler kullanıyordu.

1965te Vietnam Savaşı başladığında, F-4 Phantom II gibi savaş uçaklarında silah yoktu, uçağın füzelerinin yeterli olacağına inanılıyordu.

Ancak füzelerle donatılmış Amerikan uçakları, Vietnamdaki savaş geliştikçe küçük ve çevik Sovyet yapımı MiG uçaklarıyla karşı karşıya geldi.

Kuzey Vietnamın bazı MiGleri, 1950lerin başında Kore yarımadasında savaşan Sovyet uçaklarının neredeyse aynısıydı. Bunlar Batıda modası geçmiş olarak görülüyordu, ancak Amerikan uçaklarının füzelerini kullanamadığı yakın muharebelerde sorun yaratabiliyordu.

1965-68 yılları arasında, Amerikan uçakları hala kaybettiklerinden daha fazla Kuzey Vietnam uçağı düşürse de aradaki fark hızla azalıyordu.

Büyük ve çift motorlu Amerikan uçaklarını uzaktan tespit etmek oldukça kolaydı; küçük ve tek motorlu MiGler ise öyle değildi.

ABDnin buna karşı çözümlerinden bir tanesi, giderek gelişen Sovyet uçaklarına karşı iddialı yeni bir tasarımdı.

ABD savunma yetkilileri 1960ların sonunda, ses hızının üç katı hızla uçabilen dev bir savaş uçağı olan Sovyet MiG-25in ortaya çıkmasıyla zaten alarma geçmişti.

MiG-25e karşı, radar güdümlü füzelerle düşman uçaklarını yüksek irtifada vurmak üzere tasarlanmış McDonnell-Douglas F-15 Eagle tasarlandı.

Ancak Sovyetler Birliği, Polonya ve Doğu Almanya gibi Varşova Paktı müttefikleri, daha düşük seviyede uçacak ve savaşacak binlerce savaş uçağını daha sahaya sürdü.

9Glik kuvvete dayanabilecek bir uçak
Isı güdümlü füzeler ve bir silahla düşman uçaklarını vurabilecek küçük, çevik bir uçağa da ihtiyaç vardı.
Bu kârlı proje için beş tasarım yarıştı ve iki tanesi hızla öne çıktı. Bunlar General Dynamicsin (şimdi Lockheed-Martinin bir parçası) YF-16 uçağı ve rakip Northropun YF-17 uçağıydı.

YF-16, yakın muharebe için tasarlanmıştı. F-15in uzun menziline ihtiyaç duymuyor, dolayısıyla çok daha küçük ve hafif olabilecekti. Ayrıca F-15in iki motoruna karşılık sadece bir motora ihtiyaç duyuyordu.

Hafif ve güçlü motor kombinasyonu yüksek bir itme-ağırlık oranı yaratarak sadece yüksek hız değil aynı zamanda keskin dönüş kabiliyeti de sağlıyordu. Yakın muharebe için ideal bir uçaktı.

F-16, 9Glik kuvvete dayanacak şekilde tasarlandı. Yani uçağın hızlanmasıyla nedeniyle yerde 1 kilogram olan herhangi bir ağırlık uçağın içinde aniden 9 kilograma çıkabiliyordu.

Yüksek G kuvvetiyle uçmak hem uçak gövdesi hem de pilot üzerinde muazzam bir stres yaratabiliyor.

Pilotun yüksek G dönüşlerinde bilincini korumasına yardımcı olmak için F-16daki kokpit koltuğu yatıyor.

Bu da pilot üzerindeki bazı etkileri azaltmaya yardımcı oluyor.

Jeff Bolton, hem pilotluk eğitimi hem de özel görevler için kullanılan F-16nın iki koltuklu versiyonunda iki kez uçmuş bir havacılık gazetecisi.

Bolton, Uçak bir eldiven gibi. Bindiğinizde tam anlamıyla deri bir sürüş eldiveni giymiş gibisiniz diyor ve ekliyor:

Ben neredeyse 1,9 metre boyundayım, bu yüzden bana çok dar geliyor ama yine de koltuğumu sonuna kadar indirebiliyordum ve elimi kaskımla kanopi arasına sokabiliyordum. Sanırım vücut o anda uçağı giydiğini anlıyor.

Uçağın tasarımcıları, 1. Dünya Savaşından bu yana savaş uçaklarının en yaygın özelliklerinden biri olan, pilotun bacakları arasındaki kontrol çubuğunu değiştirdi.

Bunun yerine F-16nın kokpitinin sağ tarafına, bir bilgisayar oyunu uçuş simülatöründe kullandığınıza çok benzeyen joystick tarzı bir kumanda eklendi.

Kumanda, en azından F-16nın ilk örneklerinde, pilot ona kuvvet uyguladıkça hareket etmiyordu. Bunun nedeni F-16nın kısmen bir uçuş bilgisayarı tarafından uçağın kontrol yüzeylerinde sürekli küçük ayarlamalar yapılarak uçurulmasıydı.

Şimdi fly-by-wire olarak bildiğimiz bu sistem artık Boeing 777 ve Airbus A320 gibi modern uçakların çoğunda kullanılıyor.

Uçurması çok rahat
F-16 park halindeyken de fütüristik görünüyordu.

Havada ise deneyimli pilotlar için bile bir yepyeni bir duygulara yol açabiliyordu.

İngilteredeki Kraliyet Havacılık Derneğinde askeri havacılık uzmanı olan Tim Robinson, Pilotların G-locking (yüksek G kuvvetinde bayılma) yaşadıkları durumlar oluyordu. Pilotları fizyolojik sınırlarının ötesine itebilecek bir uçak. Bu sadece 9Gde etkisinde kalabildiği için değil, aynı zamanda 9Gye çok hızlı bir şekilde gelebilmesinden kaynaklanıyor diyor.

Bolton, F-16 ile yaptığı uçuşlardan birinde tam da bunu deneyimlediğini anlatıyor.

F-16nın tepki vermesi için kumandasına çok az kuvvet uygulamak yeterli.

Bolton, Çok ufak dokunuşlar bunlar ama bir de bakıyorsunuz ki göğsünüzde 9Glik kuvvet var. Yani benim gibi 100 kiloysanız bunu dokuzla çarpın. O noktada tüm dünya üstünüze çöküyor diyor.

F-16 kısmen fly-by-wire sistemi sayesinde, kısmen de büyük kaldırma kuvveti üreten kanatlara sahip güçlü gövdesi nedeniyle pilotlar tarafından genellikle uçurması çok kolay olarak tanımlanıyor.

İlk kez uçtuğunda Bolton, irtifa kaybetmeden 360 derecelik bir dönüş yaptığını ve yanındaki eğitmenin, İşte bu mükemmeldi dediğini anımsıyor.

Bolton uçağın eğitmenlerin kafasını kanopinin kenarlarına çarptıracak kadar hassas olduğunu söylüyor.

Vahşi Gelincik
Şu anda Boeing 777 pilotu olan John Waters, 2013 yılında ABD Hava Kuvvetleri için F-16 pilotluğu yapmaya başladı.

Suriyede IŞİDe karşı kara saldırı görevlerinde uçtu ve SEAD (Düşman Hava Savunmasının Bastırılması) adı verilen, pilotların Vahşi Gelincik lakabını taktığı yer tabanlı füze mevzilerini tespit etmeye yönelik tehlikeli görevler için eğitim aldı.

F-16lar görüş alanının çok ötesindeki bir düşman savaş uçağına radar güdümlü füze fırlatabiliyor, yerdeki bir hedefe güdümlü bomba atabiliyor ve bir düşman radar bölgesine radyasyon arayan bir füze ateşleyebiliyor. Üstelik hepsini aynı anda yapabiliyor.

Waters, Bunların üçünü de aynı anda yapıyorsanız Vahşi Gelinciği tam anlamıyla yapıyorsunuz demektir diyor.

F-16ların şu anda yaptığı en tehlikeli görevlerden biri Vahşi Gelincik KAYNAK,GETTY IMAGES
Fotoğraf altı yazısı,
F-16ların şu anda yaptığı en tehlikeli görevlerden biri Vahşi Gelincik

F-16nın geleceği
Waters, kariyerinin sonlarına doğru hava gösterilerinde F-16 uçaklarıyla gösteri uçuşları ve akrobasi rutinleri yapıyordu.

BBCye F-16nın kokpitine ilk kez girdiği anı anlatan Waters, Phoenixte Temmuz ayıydı ve hava 48 dereceydi. Çok fazla duyusal yüklenme vardı. Sıcaklık, jet gürültüsü...sadece birkaç kez simülatörde kullandığınız bir uçağı kullanıyorsunuz diyor.

Waters yaklaşık 1,5 kilometre yükseldikten sonra maskesini düşürdüğünü ve hem sıcaktan hem de F-16yı ilk kez uçurmanın heyecanından terden sırılsıklam olduğunu söylüyor:

O anın tadını çıkarmak için bir dakikamı ayırdım. O gücü yukarı itmek inanılmaz bir his. Ve o zamana kadar uçurduğum en kuvvetli uçaktı.

Watersa göre F-16yı uçurmanın tek zor kısmı iniş yapmak:

İyi bir iniş yapmak her zaman kolay değil çünkü uçak uçmaya devam etmek istiyor.

Son güncelleme: 10:06 25.01.2024
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı