• Turkhane Logo

Selin Sayek Böke: Bu seçim 'biz daha iyi hizmet veririz' seçimi değil

31 Mart 2019'daki yerel seçimler öncesinde gündem giderek hareketleniyor.

14:31 24 Ekim 2018 Çarşamba
Selin Sayek Böke: Bu seçim 'biz daha iyi hizmet veririz' seçimi değil
31 Mart 2019'daki yerel seçimler öncesinde gündem giderek hareketleniyor.



 Bir yanda kurulan bir yanda bozulan ittifaklar siyasete damgasını vururken, CHP Milletvekili ve Birgün yazarı Selin Sayek Böke, bu seçimlerin en iyi hizmeti kim yapar seçimleri olmadığını, gerekçeleriyle birlikte anlatıyor.

24 Ekim tarihli yazısında Böke, ülkenin önünde dizi dizi sıralanan sorunlarla ilgili şu tespiti yapıyor:


Saray’ın giderek daha da otoriterleşen baskıcı rejimi ve yıkılan Cumhuriyet, var olmadığı sınanarak kanıtlanmış adil ve güvenli seçim, seçim sonrası seçilmiş belediyelerde bile sonucu tanımayacağını ve beğenmezse kayyım atayacağını ilan eden iktidarın açıklamaları… Sanki hiçbiri yokmuş gibi… Oysa hepsi ve daha da fazlası önümüzde duruyor.

Bu seçim, “biz daha iyi hizmet veririz” iddiasıyla sonuç alınabilecek, normal dönemlerin normal mahalli idareler seçimlerinden bir tanesi olmadığı gibi, herkesin seveceği aday mottosuyla başlayacak bir halkla ilişkiler faaliyeti olarak görülemez, görülmemelidir. Aksine Türkiye’de değişimi örgütlü toplumun mücadelesiyle getirme kararlılığında olan yeni bir siyasi yaklaşımın adımı olmalıdır.

Yerel seçimleri geleneksel kapsamından çıkarıp hayali kurulan Türkiyeyi gerçekleştirme aracına dönüştürmenin gerekliliğine vurgu yapan Böke, Yerel seçimlerden başlayacak; dayanışma ağları ile örülmüş bir kent hareketini yaratmalıyız. Bu hareketi Türkiye’yi eşitlik, özgürlük, laiklik, adalet, barış gibi değerler etrafında yeniden birleştirecek bir dönüşüm mücadelesinin ana unsuru yapmalıyız görüşünü dillendiriyor.

Rejimin otoriter karakterine vurgu yapan Böke, rant ilişkilerini yıkacak adımın yerelden atılması gerektiği fikrinde. Eşitlikçi bir yerel yönetim anlayışını yerleştirmenin elzem olduğuna değinen Böke, tespitlerine şu satırlarla devam ediyor:

Üretimi, tüketimi, ekonomik ve sosyal ilişkileri bu halkçı anlayışla yeniden şekillendireceğimiz bir gelecek hayalini toplumun hedefine dönüştürecek siyaseti kurmalıyız. Bugünün ekonomi krizine karşı yereli dayanışmanın merkezi kılarak başlamalıyız.

Öte yandan, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, laiklikten, barıştan yana adaylarımızla, kendi siyasi dilimizle ve ilkelerimizle yola çıkmalıyız. Toplumun yok sayılan yüzde 99’unu kapsamalı bu siyaset; “karşı mahalleye seslenerek’’ değil, her yeri bizim mahallemiz görerek yürümeliyiz. 

Otoriter iktidarın irademizi gasp etmeye, yerel yönetimleri vesayet altına almaya kalkan her girişimine karşı koyarak, yerel seçim sürecini demokratik siyaset alanını genişletecek bir fırsat olarak kullanmalıyız.

Yerel yönetim adaylarımızı parti içi iktidar hesaplarıyla değil, toplumun tüm kesimlerinin görüşünü ortaya koyacağı, mümkün olan en katılımcı biçimde belirlemeliyiz. 

Çünkü açık ki, yerelde gerçekten demokratik, katılımcı, şeffaf bir yönetim anlayışını egemen kılmak, Türkiye’de aktif yurttaşa dayalı bir demokrasiyi yeniden var etmenin de ön koşulu.

 

Son güncelleme: 14:31 24.10.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı