• Turkhane Logo

Devlet Bahçeli, DEM Parti’ye sert çıktı: Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır; şuursuz telaffu

14:25 14 October 2025 Tuesday
Devlet Bahçeli, DEM Parti’ye sert çıktı: Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır; şuursuz telaffu





MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında, “Terörsüz Türkiye” sürecine zarar verebilecek söylemlerden kaçınılması gerektiğini belirterek, Meclis çatısı altında taşkın sloganlara izin verilmemesi çağrısında bulundu. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in şehitler için sarf ettiği “gencecik cesetler” ifadesine sert çıkan Bahçeli, “Heyecanla çılgınlık arasında kesin bir ayrım yapmak, yanlışa yorulabilecek şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir” dedi. MHP lideri, “Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Herkes ve hepimiz ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Hepimiz Türk milletiyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız. Sorumsuz ve suçlayıcı üsluptan uzak durmalıyız. diye uyardı. PKK lideri Abdullah Öcalan’dan “kurucu önder” diye bahseden Bahçeli, “27 Şubat açıklaması bize göre esastır” dedi.



Bahçeli’nin askeri hastanelerin kapatılmasını “hata” olarak nitelendirmesi de dikkati çekti. MHP lideri, “MHP olarak askeri hastanelerin kapatılması hataydı ama açılması bir sevap olacaktır. Askeri hastanelerin tekrar devreye girmesini bekliyor, bu hususta elimizden gelen çabayı göstereceğimizi ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.



Ana muhalefet partisi CHP lideri Özgür Özel’e de yüklenen Bahçeli, Brüksel’deki konuşmasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerine ateş püskürdü. “Özgür Bey’in yolu yol değildir, takip ettiği siyaseti ahlaklı siyaset hiç değildir. Bu muhalefet patırtısının yurt dışında ziyaret ettiği her ülkede Türkiye’mizi ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni hedef alması işbirlikçi ve manda özlemi çeken bir siyasetçinin hezeyanıdır” diyen MHP lideri, “Özgür Bey’in Brüksel’de ikram edilen meydanda yaptığı mitingde iktidarın Trump’a çalışmaya başladığını iddia etmesi, Türkiye’mizi ayaklar altına alması gayri milli ve gayri ahlaki bir siyasetin kokuşmuş örneğidir. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, buna ortak olanlara da yuh olsun” diye konuştu.



Öte yandan MHP lideri, İsrail ve Filistin arasında imzalanan ateşkes anlaşmasıyla ilgili de uyarılarda bulundu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya “Ey soykırımcı Siyonist barbarlık Allah sizi bildiği gibi yapsın!” diye seslenen Bahçeli, “Asıl mesele anlaşmanın sahadaki uygulaması ve tarafların imzalarına sadık kalmasıdır” diyerek İsrail’e güvensizliğini dile getirdi. Bahçeli, “Filistin Cumhuriyeti kurulmadıktan sonra mevzi kazanımlarla avunmak boşuna bir hevestir” dedi.









Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:



“Türk-Kürt ayrışmasını tetikleyen iç ve dış düşman cephesidir”



“Türk ve Türkiye yüzyılında sürüp giden dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamanın hedefindeyiz. Bu hedef ahlakidir. Siyasi manevi, kültüren ve fikir imkânlarla kireçlenmiş kronik gerilimleri bertaraf etmek mümkündür. Çabalarımız bu yöndedir. İdeolojik manipülasyonlara direnmek, devamlı canlı tutulan önyargılara dik duruş göstermek en başta siyaset müessesinin ortak sorunu olmak zorundadır. Etnik ve mezhebi kamplaşmanın ateş hattına düşürülmek amacıyla on yıllardır karanlık senaryolarla maruz kalan Türk milletini feraha eriştirmek hepimizin asli görevidir. Sanat ve sahte bir içerikten mührem olan Türk-Kürt ayrışmasını tetikleyen iç ve dış düşman cephesidir.



“Hem Aleviyiz hem Sünni, hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz”



“İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? Birbirimize yan gözle bakmaktan bıkmadık mı, yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler, yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? Türk milletinin ebedi ve tarihi varlığında tek yürek olmayalım mı? Hem Aleviyiz hem Sünni, hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz. Cem evinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin cem evini ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazımdır.



“Ey soykırımcı Siyonist barbarlık Allah sizi bildiği gibi yapsın!”



Ey soykırımcı Siyonist barbarlık Allah sizi bildiği gibi yapsın. Gazze Şeridi’ni ihtiva eden 738 günlük şiddet ve dehşet süreci 9 Ekim 2025 tarihinde kısmen son bulmuş, nihayet İsrail ile Hamas arasında ateşkes rejimi 10 Ekim 2025 tarihinde itibaren de tesis edilmiştir. Mezkur anlaşmanın ilk aşamasının devreye girmesiyle esir takası, insani yardımların sağlanması ve İsrail askerlerinin belirlenen birinci etaba çekilmeleriyle ilgili müspet gelişmeler yaşanmaya başlamıştır.



“Asıl mesele anlaşmanın sahadaki uygulaması ve tarafların imzalarına sadık kalmasıdır”



“Savaşı sona erdirmek amacıyla dün Mısır’da tertiplenen uluslararası zirvenin ve beliren geniş konsensüs ortamının sadece Filistin-İsrail ihtilafının çözüm iklimini değil Ortadoğu’nun istikrar ve barış arayışlarını da güçlendirmesini hassaten diliyorum. Asıl mesele yapılan ateşkes anlaşmasının sahadaki uygulaması ve çatışan tarafların taahhütlülerine ve imzalarına sadık kalmasıdır. İsrail’in güven vermeyen askeri ve politik tutumu karşısında da tedbirli ve ihtiyatlı hareket kaçınılmaz bir gerekliliktir.



Netanyahu’ya: Vandallar küresel adalet ve vicdan huzurunda hesap verecek!



“7 Ekim 2023 tarihinden buyana tarihin gördüğü ve göreceği en dramatik, en vahim savaş ve soykırım suçu İsrail tarafından işlenmiştir. Bu suçun cezasız kalması diye bir şey asla ve kat’a düşünülemeyecektir. Eninde sonunda İsrail Başbakanı ve soykırımda payı olan vandallar küresel adalet ve vicdan huzurunda hesap verecekler, Gazzeli şehitlerin dökülen kanlarının misliyle bedelini ödeyeceklerdir.



“Filistin Cumhuriyeti kurulmadıktan sonra mevzi kazanımlarla avunmak boşuna bir hevestir”



“Akıbetinin ne olacağı henüz tam kestirilemeyen ateşkesle oyalanmanın, üç-beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir alemi yoktur. Gazze’de 67 bin 173 mazlumun canı alınmıştır. Gazze’yi emlak görenlere, nevzuhur Dubai projesi hazırlayanlara, Gazze’nin masum ve hakkı yenmiş Filistin halkının vatanıdır diyorum. 1967 sınırları temelinde, başkenti doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğüne kavuşmuş, iç siyasi istikrar ve demokratik işlerliğe ulaşmış, bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler’de tam üyelik statüsünü elde etmiş bir Filistin Cumhuriyeti kurulmadıktan sonra mevzi kazanımlarla avunmak boşuna bir hevestir. Türkiye ve bölge ülkelerinin girişimiyle, bir yanda huzurlu, güvenli, üniter, kaynaşmış ve iç barışını sağlamış Suriye Arap Cumhuriyeti’yle; diğer yanda küllerinden yeniden doğacak, Suriye’de umut ettiğimiz gelişmelere sahne olacak Filistin Cumhuriyeti’yle Ortadoğu fırtınalı atmosferinden kurtulacaktır.



Türkiye’nin Gazze sahasındaki varlığı



“Gazze’nin huzur, güvenlik ve istikrar amacının yanında; sivil, diplomatik ve teknik koordinasyonu sağlayacak bir mekanizma olarak planlanan Uluslararası Görev ve İstikrar Gücü’nün içinde Türkiye’nin yer alması bölgesel huzur ve sükûnete azami düzeyde katkı sağlayacaktır. Türkiye’miz adil ve akılcı arabulucu rolüyle bölgesel ve küresel diplomasinin kemer taşı haline gelmiştir. Bundan ziyadesiyle gurur ve memnuniyet duyduğumuzu söylemek isterim.



Özgür Özel’in Erdoğan sözlerine sert yanıt: Mertçe davranın!



“Özgür Bey’in İspanya ile başlayan yurt dışı turunun her ayağında ülkemizi kötülemesi, dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza Gazze konusunda parmağını kıpırdatmadı diyerek iftira atması olacak ve sineye çekilecek şey değildir. Gazze’de yaşanan insani felaketi dünyaya süreklilik içinde ve ısrarla anlatan Türkiye’nin vicdan, merhamet ve insan odaklı diplomasi vizyonudur. Körfez ülkelerine ve İslam dünyasıyla beraber kuzuların sessizliği içinde soykırımı tribünden izleyenlere boy aynası tutup gerçekleri haykıran, hala ne duruyorsunuz diye çağrıda bulunan Türkiye’dir. Gazze faciasını uluslararası topluma devamlı aktarıp Avrupa ve ABD’de geniş çaplı protesto gösterilerinin ve toplumsal kitlelerin eyleme geçmesinin ilk kıvılcımını yakan Türkiye’dir. Adından ve duruşundan söz ettiren, bundan dolayı saygı uyandıran bir Türkiye fotoğrafı apaçık şekilde ortadadır. Böyle bir Türkiye’den iftihar etmek, helal olsun demek için oncu buncu, şu partili bu partili olmaya lüzum ve ihtiyaç da yoktur. Evvelemirde insan olmak, mertçe davranmak, ülke ve millet sevgisinde erimek ve bir başka ifadeyle de adam gibi adamlıktan taviz vermemek yeterlidir.



Özel’e: Kalabalıkta yapılan sahte kabadayılığın tenhada özrü kabul edilmez, edilemez



“Konuşmamın başında kibirli narsistler, işgüzar gevezeler ve bencil muhterislerden bahsetmiştim. Ne hikmetse CHP yönetimine baktığımda maalesef gördüğüm bunlardır. CHP Genel Başkanı geçen hafta bize parmak sallayarak konuştu. Öfkeden deliye dönmüş, sinirden sanki nöbet geçiriyormuş gibiydi. Kendisine sakinlik ve soğukkanlılığı temenni ediyorum. Ancak Özgür Bey’in yalan ve iftiralara sarılarak yaptığı çiğ ve çirkin siyasetin bizim nazarımızda delikli kuruşla ne bir değerinin ne de bir ederinin olmayacağını hatırlatıyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, kalabalıkta yapılan sahte kabadayılığın tenhada özrü kabul edilmez, edilemez. Bizim haddimiz, bu uçurum siyaset müelliflerinin haddini bildiği kadardır. Hz Mevlana diyor ya; ‘İnsanı güzel yapan yüzüdür, yüzü güzel yapan gözüdür; insanı insan yapan da ağzından çıkan sözüdür.’ Özgür Bey’in yolu yol değildir, takip ettiği siyaseti ahlaklı siyaset hiç değildir. Bu muhalefet patırtısının yurt dışında ziyaret ettiği her ülkede Türkiye’mizi ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni hedef alması işbirlikçi ve manda özlemi çeken bir siyasetçinin hezeyanıdır. Dünya genelinde hangi ülkeye bakarsanız bakınız, biraz sonra anlatacağım bazı istisnalar dışında hangi ülkenin muhalefetini incelerseniz inceleyiniz, ülke ve milletini şikâyet eden çürümüşlüğe tesadüf edemezsiniz.



Özel’e “Yazıklar olsun” diye çıkıştı, İmamoğlu’nun Nobel kutlamasına ateş püskürdü



“Özgür Bey’in Brüksel’de ikram edilen meydanda yaptığı mitingde iktidarın Trump’a çalışmaya başladığını iddia etmesi, Türkiye’mizi ayaklar altına alması gayri milli ve gayri ahlaki bir siyasetin kokuşmuş örneğidir. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, buna ortak olanlara da yuh olsun. Bakınız, bu yılki Nobel Barış Ödülü Venezuelalı sözde bir muhalefet liderine verildi. Bu hanımefendi, ABD’nin ülkesine müdahale etmesini isteyecek kadar zıvanadan çıktı. Siyonizm’in hayranları arasında yerini aldı. İsrail’in bile ülkesine askeri müdahale etmesini talep etti. Bildiğiniz gibi ödülü de ABD Başkanı’na ithaf etti. Cezaevinde bulunan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da “Venezuela’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin başarısı” diyerek bu bahsettiğim şahsı aldığı Nobel Barış Ödülü’nden dolayı kutladı. İşte CHP budur. Aziz Atatürk’ün kemikleri sızlamaktadır. CHP’de eksen kaymış, erdem kaybolmuş, Türkiye’ye ve Türk milletine muhalefet eden yabancı beslemesi bir anlayış maalesef yuvalanmıştır. Dinamiti bulup insanlığın felaketine hizmet eden birisinin adına verilen “Barış Ödülü” elbette ve kesinlikle bizim nezdimizde rüşvetin, hilenin, emperyal heveslerin ve su katılmamış rezaletlerin küresel dolaşımından başka bir şey olmayıp yok hükmündedir. Alın ödülünüzü tepe tepe kullanın, sonra da başınıza külah diye geçirin. Bizim için yegâne ödül Allah’ın rızasını kazanmak, milletimizin sevgi ve takdirine layık olmaktır.



“Geçmişten tevarüs ettiğimiz yaraları saralım” çağrısı



“Yabancı ülkelerde Türkiye’mize hakaretler yağdıran, seçilmiş Cumhurbaşkanına iftiralar savuran muhalif bir siyasetçinin adres ve yeri, hatta daha mutlu ve mesut olacağı memleketi de zannediyorum haricimizdeki herhangi bir ülkedir. Ayıptır ayıp, bu kadar ağır sıkleti millet terazinin çekmesi söz konusu değildir. İstiyoruz ki, kol kırılsın yen içinde kalsın. İstiyoruz ki, geçmişten tevarüs ettiğimiz yaraları saralım ve şifa dağıtalım. Kardeşçe ve huzur içinde yaşayalım. Kimin ne meselesi, kimin ne diyeceği varsa oturup konuşalım, ortak aklın ve ortak iradenin refakatinde ülkemize müftehir bir siyaset ruhuyla hizmet edelim. Ülkemizi yabancılara şikayet etmek şerefli bir tavır değildir. Arsızın güçlü olması haklının suçlu olmasının yolunu açacaktır. Çok şükür arsızlar ve arsızlık kaybedecek, haklı ve ahlaklı olanlar mutlaka kazanacaktır. CHP yanlış rotadadır. CHP’nin başındaki zat histeri krizine tutulmuştur. Bizim sağduyu ve sükûnetle perçinlenmiş kamil duruşun her kilidi açacak anahtar işlevine ihtiyacımız vardır. Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sacayağında konuşmaya ve sorunları mutabakatla ele almaya asgari seviyede talebimiz olacaktır.



DEM Parti’ye uyarı: Şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir



“Terörsüz Türkiye” de bu hedeflerden birisidir. Bu süreçte heyecanla çılgınlık arasında kesin bir ayrım yapmak, yanlışa yorulabilecek şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu istişarelerinin sonuna yaklaşmaktadır. Mazisi 41 yılı bulan bölücü terör sorununun bir günde çözümünü elbet beklemiyoruz. Ancak herkesi ve özellikle muhataplarını sorumlu bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Çünkü şehitler ceset değildir, onlar bizim kahramanımız, manevi muhafızlarımızdır. Al-i İmran Suresinde buyurulduğu gibi, “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler.” TBMM çatısı altında taşkın sloganlara da asla yer ve gerek yoktur. Herkes ve hepimiz “Terörsüz Türkiye” hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız. Sorumsuz ve suçlayıcı üsluptan uzak durmalıyız. Bilinmelidir ki, her şey Türkiye içindir. Hepimiz Türk milletiyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Terörsüz Türkiye Türk milletinin müşterek arzu ve amacıdır. Bu arzu ve amaçtan sarfınazar edenler ahlaken, tarihen, vicdanen ve siyaseten çok ağır sonuçlarla karışılacaklardır.



Öcalan’dan “kurucu önder” diye bahsetti: 27 Şubat açıklaması bize göre esastır



“27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir söz, tez, teklif ve değerlendirmenin hükmü yoktur. Kurucu önderin (Abdullah Öcalan) 27 Şubat açıklaması bize göre esastır. O esas üzerinde yürüyen her insan, akıllı insan demektir.



“MHP olarak askeri hastanelerin kapatılması hataydı ama açılması bir sevap olacaktır”



“MHP olarak askeri hastanelerin kapatılması hataydı ama açılması bir sevap olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak askeri hastanelerin tekrar devreye girmesini bekliyor, bu hususta elimizden gelen çabayı göstereceğimizi ifade ediyorum.

Son güncelleme: 14:25 14.10.2025
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı