• Turkhane Logo

Demirtaş: Erdoğan, Putin’e açık tavır alamayacak kadar sıkışmış durumda

Edirne’de tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, "Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler (Cumhurbaşkanı Tayyip) Erdoğan’ı (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’e açık tavır alamayacak kadar sıkıştırmış durumda" dedi.

17:10 04 Mart 2022 Cuma
Demirtaş: Erdoğan, Putin’e açık tavır alamayacak kadar sıkışmış durumda
Edirne’de tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, "Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler (Cumhurbaşkanı Tayyip) Erdoğan’ı (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’e açık tavır alamayacak kadar sıkıştırmış durumda" dedi.


Megafon TV aracılığıyla genç gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline her şeyden önce ilkesel olarak karşı çıkmanın gerekliliğine vurgu yaptı: ”Ukrayna dahil olmak üzere tüm halkların iradesine saygıyı esas alarak işgallere karşı çıkmak da ilkesel bir tutumdur. Ancak bir siyaset aracı olarak savaş, binlerce yıldır insanlığın acı, yıkıcı, kıyıcı bir gerçeği olarak varlığını da sürdürüyor. Emperyalist ve kapitalist küresel sistemde savaş, aynı zamanda pazarın ve krizlerin yönetiminde acımasız bir strateji olarak uygulanıyor.”

‘Batı’ dünyasının ‘Doğu’ olarak kodlanan Çin ve Rusya merkezli kapitalizmi tehdit olarak gördüğünün altını çizen Demirtaş, şunları söyledi:


‘‘Başlangıçta ‘tehdit’ komünizmdi, şimdi ‘otoriterizm’ olarak ifade ediliyor. Biden yönetiminin ABD’de iş başına geldiği günden beri dünyanın ‘demokratlar’ ve ‘otoriterler’ şeklinde iki kutba ayrılacağı açıkça söyleniyor.

Bu çerçevede, yakın zamanda ABD’de uluslararası bir demokrasi konferansı düzenlendi ve oraya davet edilmeyen ülkelerin, ‘otoriter devletler’ kategorisine alındığı mesajı verildi. Çin, Rusya ve Türkiye de davet edilmeyen ülkeler arasındaydılar. ABD ve AB, NATO’yu da yeniden şekillendirip salt askeri bir örgüt olmaktan çıkararak özellikle ekonomik alanda Doğu kapitalizmini sınırlandırmaya çalışırken bu ‘demokrat’ olarak kodladığı ülkelerle birlikte hareket etmeyi hedefliyor. Rusya ve Çin ise zaten uzun zamandır hedefte olduklarının farkındaydı ve kendilerine yeni soluk boruları açmaya çalışıyorlardı. Enerji kaynaklarının veya iş gücünün hatırı sayılır bir kısmını elinde tutan bu iki büyük askeri gücün, ekonomide de Batı kapitalizmini zorlayacak ölçekte bir kapitalist güce erişmeleri Batı’yı bir şekilde birlikte hareket ederek Doğu’yu sınırlamaya itmeye başlamıştı.

İşte Rusya’nın Ukrayna işgali bu küresel satrancın bölgesel düzeyde ve tam da Avrupa’nın göbeğinde oynanan ilk büyük hamlesidir, ciddi değişimlerin yaşanacağı güç gösterilerinin ilk hamlesidir.

Yaşanan acılar ise tüm faturasıyla birlikte ezilenleredir. Biz bu savaş oyunlarına ezilen halklar ve sömürülen kesimler cephesinden bakmak zorundayız. ‘Kapitalizme ve emperyalizme alternatif başka bir dünya mümkündür’ diyerek emeği, doğayı, kimlikleri, inançları, kadın eşitliğini, temel özgürlükleri ve radikal demokrasiyi savunan sol bir perspektifi büyütmeyi hedeflemeliyiz. AKP-MHP iktidarı bu savaştan nemalanıp içeride ve dışarıda yaşadığı sıkışıklığı aşmaya çalışan pragmatist ve ilkesiz bir politika izliyor, izleyecek… Ama en zor durumda kalan da kendileri olacak.

Şunu da not olarak düşelim; Çin Komünist Partisi, sosyalizme geçiş için bilinçli bir kapitalist aşamayı hayata geçirdiği iddiasında. Rusya ise Putin’in oligarşik kapitalizmini sosyalizm hedefi olmadan en çarpık haliyle yaşamakta. Dolayısıyla iki ülkede de şu anda kapitalizm yürürlüktedir.”

AKP-MHP İKTİDARINDAN İLKELİ TUTUM BEKLEMEK HAYALCİLİK OLUR

İşgalin başlaması sonrası Avrupa Konseyi, Rusya’nın temsil hakkını askıya almıştı. İşgalle ilgili olarak Erdoğan “Sıradan bir kınama cümbüşüne dönmemeli, Batı daha kararlı bir adım atmalı” dese de Rusya’nın Avrupa Konseyi temsilinin askıya alınmasında Türkiye çekimser oy kullanmıştı.

Demirtaş bu durumu ‘ilkesizlik’ olarak niteledi: ”Türkiye hükümeti gibi ilkesiz denge politikası yürütmeye çalışan hükümetler iki arada bir derede kaldılar. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler Erdoğan’ı Putin’e açık tavır alamayacak kadar sıkıştırmış durumda. Elbette Türkiye savaşta taraf olmamalı ama ne şiş yansın ne de kebap diyerek olup bitenlere seyirci de kalamaz. Barışı, müzakereyi savunurken savaş mağdurlarına koşulsuz insani desteği de sunmalı, mesela daha ne kadar İHA ve SİHA satarım diye ellerini ovuşturmamalı. Tabii ki AKP-MHP iktidarından ilkeli bir tutum beklemek hayalcilik olur. Afrin başta olmak üzere Rojava’da işgale, vali atamaya yönelmiş bir zihniyetten ilkeli olmaları beklenemez.”

BAZI MAHKEMELER ADETA AKP-MHP İL TEŞKİLATI GİBİ ÇALIŞIYOR

Demirtaş, 2015 yılındaki sözleri nedeniyle kendisine ‘cumhurbaşkanına hakaret’ten verilen üç yıl altı aylık cezanın onanması hakkında şunları söyledi: ”Yargının bugünkü tutumunu bir hukuki faaliyet olarak tanımlamak mümkün değil. Bir kısım yargı mensubu, elindeki gücü açıkça siyasi amaçla ve çıkarları için kullanıyor. Dolayısıyla bize verilen cezalar herhangi bir suç unsuruna dayanmıyor. İktidarın ayakta kalabilmesi için muhalefeti ve toplumu bastırma, tasfiye etme amacına hizmet ediyor. Bazı mahkemeler adeta AKP-MHP il teşkilatı gibi çalışıyor. Bu nedenle biz tutuklu veya suçlu değil, siyasi rehineyiz diyoruz. Bu iddiamız AİHM kararları ile de tescillenmiş durumdadır.

Son güncelleme: 17:10 04.03.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı