• Turkhane Logo

Demirtaş: Beni Yunanistan'a bıraksanız yine gelirim, çünkü hesap sormam gerekiyor

HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 142 yıl hapis istemiyle yargılandığı dava başladı.

14:20 16 Temmuz 2019 Salı
Demirtaş: Beni Yunanistan'a bıraksanız yine gelirim, çünkü hesap sormam gerekiyor
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 142 yıl hapis istemiyle yargılandığı dava başladı.




Ankara Sincan Cezaevi kampüsünde yapılan duruşmaya Demirtaş, Edirne Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS yöntemiyle bağlandı.


İki gün sürecek olan duruşmada savunmasını yapan Selahattin Demirtaş, ilk önce hayatını kaybeden eski HDP milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat için ailesine başsağlığı dileğinde bulundu.

Mahkemenin kendisini hukuka aykırı bir şekilde tutuklu olarak yargıladığını söyleyen Demirtaş “Tutuklu yargılama esas, tutuksuz yargılama istisnaymış gibi bir hava yaratılıyor” dedi.

Demirtaş’ın Twitter hesabından yayınlanan savunması şöyle:

“Tutuklu yargılama, sadece siyasi davalarda esas haline gelmiş durumda. Tecavüzcüler, hırsızlar, gaspçılar ve özellikle güvenlik personeliyle ilgili davalarda, yargı çok hassas.

Daha birkaç ay önce Diyarbakırda bir parkta, Recep Hantaş isimli bir genç, bir güvenlik personeli tarafından hiç yere öldürüldü. O güvenlik personelinin çocuğu, babasının serbest bırakılması için CİMERe bir mektup yazıyor.

CİMER bu dilekçeyi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Başsavcılık, dilekçenin geldiği gün, tahliye talebinde bulunuyor. Mahkeme aynı gün, daha yargılanması başlanmamış olan güvenlik personelini tahliye ediyor.

Ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, CİMER üzerinden aileye bilgi verilmesi için yazı yazıyor. Dolayısıyla Türkiyede yargı, öyle sanıldığı gibi tutukluluğu esas olarak kabul etmiyor. Gerektiğinde, böyle işliyor işte.

Tabii ki benim ailem de partim de CİMERe [Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi] başvurmadı, başvurmayacak. Ama mahkemeye CİMER üzerinden, hatta başka kanallar üzerinden, davamla ilgili perspektifler geliyordur.

Ali Babacan ile ilgili soruşturma talebi konusunda, Bülent Arınçın TVde yaptığı, savcılara yönelik adeta tehdit içeren açıklamadan bir gün sonra, soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi.

Gözlerimizi yaşartacak kadar adalet uygulanıyor Ankara Adliyesinde. Sanki ben bu şekilde tutuklu yargılanıyorum da, Türkiyedeki bütün dosyalarda tutuklu yargılama esas olarak kabul ediliyormuş gibi sanılmasın. Tutanağa geçmiş olayım.

AİHM bir kararında, tutukluluğumun siyasi faaliyetlerimi engellediği, siyasi amaçlarla olduğunu tespit etmişti. 18 Eylülde Strasbourgda, AİHM Büyük Daire önünde bu dava tekrar görülecek.

Bu mahkemedeki dosya, çok daha kapsamlı bir şekilde, biz ve Adalet Bakanlığı tarafından, karşılıklı olarak masaya yatırılacak. Orada ilk kez gerçek muhataplarım, Adalet Bakanlığı var. Burada siz [mahkeme heyeti] varsınız ve sanki yargılama yapılıyormuş gibi oluyor.

Strasbourgda, tam da olması gerektiği gibi, bir tarafta Adalet Bakanlığının yetkilileri, bir tarafta ben ve avukatlarım. Burada da olması gereken bu. Adalet Bakanlığından temsilciler, Külliyeden temsilciler savcılık makamına otursaydı gerçekçi bir görüntü oluşurdu.

Beni tutuklu yargılayarak, TBMMdeki faaliyetlerimden alıkoydunuz. Evimden kaçırıldığım 4 Kasım 2016dan milletvekilliğimin seçimle bittiği 24 Haziran 2018 tarihine kadar TBMM Genel Kurulunda 205 birleşim, 1.197 oturum yapılmış.

Bu zaman zarfında Genel Kurul 1.278 saat 34 dakika çalışmış. Milletvekilleri, tam 119.412 sayfa konuşmuş. Ben ise tek bir harf bile konuşamamışım.

Aynı dönemde, TBMM başkanı seçilmiş. Bütçe kanunu ve 45 Meclis Araştırması görüşülmüş. Mahkemenin aldığı hukuksuz kararlar nedeniyle, milletin oyuyla göreve gelmiş bir parlamenter ve partimin eş genel başkanı olarak, bu faaliyetlere katılamadım.

Mahkeme demiş ki, Sanık 19 Nisan 2016 tarihli Meclis grup toplantısı konuşmasında, tek bir arkadaşım kendi ayağıyla ifade vermeye gitmeyecek demesi karşısında, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı... Bu yeni bir uygulama.

AİHMin çok sayıda kararında, tutukluluğun devamıyla ilgili somut, ikna edici ve sanıkla doğrudan bağ kuran somut deliller olmadığı sürece tutuklu yargılanamaz denildiği için, mahkeme yeni bir şey icat etti.

O konuşmamda çağrımız AKPyeydi. Bu iş tereyağından kıl çeker gibi olmayacak. Çünkü siz, dokunulmazlığımızı Anayasaya aykırı bir şekilde düzenlediniz, dokunulmazlığımız kalkmış sayılmaz. Bu nedenle biz ifade vermeye gitmeyeceğiz.

Dolayısıyla yaptığınız şey, minareyi çalıp kılıfını hazırlamaktır. Ama tutmuyor. Üç buçuk yıl önce Meclis grup toplantısında söylediğim bir sözü, ilk defa olarak tutukluluğuma gerekçe yapmış olmak, usul hukukuyla açıklanamaz. Siyasi saiklerle açıklanabilir.

AKPye meydan okuduğum bir cümleyi üstünüze alınmışsınız. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, üç buçuk yıl sonra böylesi bir konuşmayı neden üstüne alındı? Merak ediyorum.

İfade vermeye gitmeyeceğiz demişim. Kaçacağız mı demişim? Bizi zorla getirirsiniz demişim. Yani zorla getirme kararı alırsınız demişim. Siz ne yaptınız? Tutukladınız.

Peki gitmeyen milletvekillerinin tamamı tutuklandı mı? Hayır. Seçmece yapıldı. Tabii ki niye tutuklanmadılar demiyorum. Tutuklanan milletvekilleri seçilirken de yine siyasi saiklerle hareket edildi.

Diğer milletvekili arkadaşlarım kendi istekleriyle ifade vermeye gitti mi peki? Hayır, gitmediler. Kararımızın arkasında durdular ve haklarında zorla getirme kararı çıktı.

Bırakılırsam kaçarım. Bırakılırsam savunma yapmam algısını neden yaratmak istiyorsunuz? Bu bana hakarettir, kabul etmiyorum.

Mahkemeniz, AKPye meydan okuduğum bir konuşmayı kendi üstüne alınarak ya biz de AKPliyiz demiştir ya da çarpıtmak istemiştir. Kabul etmiyorum. Tutukluluk kararı verecekseniz de böyle bir gerekçeyi yazmanızdan utanç duyacağımı belirtiyorum.

Beni tahliye edip Yunanistan sınırının öbür tarafına bıraksanız ben kendim bu tarafa atlarım dedim. Çünkü burada konuşmam, hesap sormam gerekiyor.

Bizi buraya attıranlardan hesap sormam gerekiyor. Siz duruşmadan vareste tutsanız beni, tahliye olmuşsam bile, her duruşmaya gelip burada çatır çatır, temsil ettiğim iradenin onurunu savunurum ben.

Kabul etmiyorum. Hakaret olarak algılıyorum. [Tutukluluk gerekçesi olarak] Hiçbir şey yazmayabilirsiniz, umurumda değil ama kaçacağım şeklinde imalarda bulunarak tutukluluk gerekçesi yazmamalısınız. İstirham ediyorum. Yapmayın böyle.”

Son güncelleme: 14:20 16.07.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı