• Turkhane Logo

Akşener, seçim beyannamesini açıkladı; OHAL'i kaldırıp TRT'yi satacağız

İyi Parti, seçime ilişkin beyannamesini açıkladı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Kamunun bütçesiyle belli bir kesimin borazanlığını yapan TRT'yi satacağız" dedi.

13:42 30 Mayıs 2018 Çarşamba
Akşener, seçim beyannamesini açıkladı; OHAL'i kaldırıp TRT'yi satacağız
İyi Parti, seçime ilişkin beyannamesini açıkladı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Kamunun bütçesiyle belli bir kesimin borazanlığını yapan TRT'yi satacağız" dedi.

İYİ Parti Ankarada, 138 sayfalık seçim beyannamesini açıklıyor. Beyannameyi açıklamak için kürsüye çıkan Akşener vaatlerini açıklarken Kamunun bütçesiyle belli bir kesimin borazanlığını yapan TRTyi satacağız dedi. Bu sözler salondan büyük alkış aldı. Bir ilkin gerçekleştiği toplantıda  “Milletin beyannamesini millete açıklayacağım” diyen Akşener,  protokol koltuklarının vatandaşlara verilmesi talimatını verdi. Gelişmeleri sozcu.com.trden canlı yayında takip edebilirsiniz.

Salonda “İYİler mutlaka kazanır”,”Cumhurbaşkanı Akşener”, “Akşener Cumhurbaşkanı hep beraber, 81 Milyon kendine güven, bize güven, Türkiyeye güven” “Yüzünü güneşe dön Türkiye, ‘Güneş doğdu ampul söndü, ‘Vallahi tamam bıktık pankartları açıldı.

TÜRK BAYRAĞI VE KARDAK


Milletvekili adaylarının sandalyelerine Türk Bayrakları konuldu. Barkovizyonda Akşenerin hayatına ilişkin kısa film gösterildi ve mitinglerinden kesitlere yer verildi. Kardak kahramanı Emekli Deniz Kurmay Ali Türkşen salona girdiğinde büyük alkış ve tezahuratla karşılandı.

404 maddeden oluşan beyannameye göre, GATAnın yanı sıra Kuleli başta olmak üzere tüm askeri okullar yeniden açılacak. TRT satılarak özelleştirilecek. Eğitim sistemi değişecek, hedef PISA sıralamasında ilk 20, dünyadaki 100 üniversite arasında da ilk 5 olacak. Okul öncesi eğitime önem verilecek. Eğitim 24 aylıkken başlayacak. Kamu görevlilerine 9. dereceden başlayarak ek gösterge verilecek. Muhtarlar için belediyelerde özel bütçe yapılacak.

BÜYÜK JEST…

Genel Başkan Meral Akşener “Milletin beyannamesini millete açıklayacağım” diyerek protokol koltuklarının vatandaşlara verilmesi talimatını verdi. Tribünde oturan vatandaşlar milletvekilleri için ayrılan sandalyelere geçti.

AKŞENER ‘CUMHURBŞAKANI’ OLARAK ANONS EDİLDİ

Partililerin alkışları eşliğinde salona gelen Meral Akşener kürsüye ‘cumhurbaşkanımız’ denilerek çağrıldı. Kürsüye çıktıktan sonra salondan uzuca süre ‘Cuhurbaşkanı Maral Akşener’ tezahüratları yapıldı. Akşener konuşmasına salona gecikmesinden dolayı özür dilerek başladı. Akşener gecikmesinin nedenin Samsun’dan Ankara’ya gelen İYİ Parti konvoyunda yaşanan kaza olduğunu ifade ederek kaza geçirenlere acil şifalar diledi.

Akşener’in konuşmasından satır başları;

Bugün burada, sizlerin huzurunda dünyanın en güzel ülkesi olan Türkiyeye, rahat bir nefes aldıracak her bir insanımıza umut veren, ülkemizdeki mevcut, boğucu, bunaltıcı iklimi değiştirip, her birimize “iyi ki bu bizim ülkemiz” dedirtecek, bakış açısını, anlayışı, iş ve kararları içeren, yol haritamızı paylaşacağım. Biz, yol haritamızın adını “Milletimizle Sözleşme” koyduk.

Dünyanın en büyük milletinin yaşadığı Türkiyeyi, yönetme anlayışımızı özetleyen bir isim olsun istedik. Çünkü özünde, devlet, milletle yapılan bir sözleşmedir. 81 milyonun Türkiyesi için,
Devlete olduğu gibi insana, kurumlara, proje kavramına, çevre ve doğaya farklı bir açıdan bakıyoruz.

Biliyoruz ki, yeni dünyanın gerçeklerine,  eski dünyanın fikirleriyle bakılamaz. Biz, “milletimizle sözleşme”mizi hazırlarken, devletle insan arasındaki uçurumu kapatacak, bir metin ortaya koymakta kararlıydık.
Toplumda birlik, ekonomide güven, yönetimde liyakat olmazsa olmazımız dedik.

İnsanımıza ve sahip olduğu değerlere güvendik. Kadınlarımıza güvendik. Tıpkı yola çıktığımız ilk günkü gibi, kadınlarımızın yaşadıklarına, düşündüklerine önem verdik. Gençlerimizin taleplerine, ihtiyaçlarına kulak verdik. Erkeklerimizin sıkıntılarını, meselelerini dikkate aldık. Büyüklerimizin, emeklilerimizin dertlerine öncelik verdik.

Çalışanlarımızın sorunlarına, çalışmayanlarımızın, işsizlerimizin duygularına cevap verelim istedik. Şartlar ağır, insanlarımız umutsuzdu. Dağların demirini eriterek yol bulan,
demirci gibi olmamız lazımdı. Başardık. Hep söylediğim gibi, milletimizin rahat bir nefes alması için bir sözleşme hazırladık. Biz tıpkı atalarımız gibi, bir devleti yönetirken ilkelerin esas olması gerektiğine inanıyoruz.

1 Nisan 2018de, 1 inci Olağanüstü Kurultayımızda on binlerce katılımcının önünde açıkladığımız ilkeleri hayata geçirmeye kararlıyız.

Neydi o ilkeler?
1.Hiç kimse milletten büyük değildir.
2.Adalet herkes içindir ve hukuk kurumları hepimize eşit mesafededir.
3.Cumhuriyet ve demokrasi tek kişinin eline bırakılamayacak kadar değerlidir. O değeri taşıyacak olan da, demokratik parlamenter sistemdir.
4.Ülkenin tüm kaynakları ırk, din, mezhep, dil, cinsiyet, politika ayrımı yapılmaksızın herkese eşit dağıtılmalıdır.
5.Güçsüz ve korunmaya muhtaç insanlarımız kayıtsız şartsız devletin koruması ve sorumluluğu altındadır.
6.İnsanın iyiliğini, ve devletin güvenliğini önde tutmayan, hiçbir plan ve projenin altına imza atılamaz.
7.Ahlâki değerlere, bilimsel düşünceye ve sorumluluk duygusuna bağlı bireylerin varlığı toplumumuzun temel değeridir.
8.İnanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve teşebbüs özgürlüğü anayasal güvence altındadır.

Bu ilkelerden hareketle;
Yıpranan, millete hizmet amacını yitirmiş belirli yapılara hapsedilmiş devleti yeniden yapılandırarak, tedavi ederek asıl işlevini geri kazandırıyoruz. Devletin en önemli hedefi, insanın güven ve refah içerisinde yaşamasını sağlamaktır. Devletin en önemli görevi İnsanı korkutmak, tedirgin etmek olamaz. Eğer öyle ise, birçok şey yanlış gidiyor demektir.

Devletin görevi, İnsanın evinde mutlu, yatağında huzurlu, işinde, sokakta, okulda güven içerisinde yaşamasını sağlamaktır. Bir ülkede, anne ve baba çocuğunun geleceğinden endişe ederse o ülkede devlet işini yapmıyor demektir. O ülkede yaşayanlar, devletinin adaletinden şüphe ediyor herkese farklı davranıldığına inanıyorsa devlet büyük yara almış demektir. Devletin kuruluş amacı, devleti yönetenleri değil, kendi milletinden başlayarak çevresinin güven ve refah içerisinde yaşamasını temin etmektir.

ZULMÜ YIKIP ADALETİ LİYAKATİ GETİRECEĞİZ

Tüm bir medeniyet yolculuğu insanı mutlu etmek içindir. Tarih boyunca insanı merkezine alan çok az sayıda medeniyet iddiası olmuştur. Bizler, böyle bir iddianın mirasçılarıyız. Bulunduğumuz her yerde zulmü yıkıp adaleti ve liyakâtı, cehaleti yıkıp bilgiyi, fitneyi yıkıp huzuru ve kardeşliği, kapışarak bölüşmeyi yıkıp adil biçimde bölüşmeyi ilke edinmiş bir medeniyet anlayışının temsilcileriyiz.

Bizler, kopardığı üzümün parasını asmanın dalına asan, komşusu açken evinde rahat uyumayan, ülkesi için alyanslarını satan bir medeniyetin kendisiyiz. Bizi diğer milletler önünde üstün kılan hasletlerimizi yeniden hatırlamak, hatırlatmak zorundayız.
Topraklarımız bir uçtan bir uca kardeşçe yaşamanın adresidir. Tarih, bizden başka bir “bin yıllık kardeşliğe” şahitlik etmemiştir. Yürüyüp geldiğimiz o asırlar boyunca. Elbette sıkıntılara düştük, acılar çektik, dar ve zor zamanlar yaşadık. Ancak, her seferinde bunları aştık. İyi olmak, doğru olanı, adil olanı aramak hep yolumuz oldu.

MİLLETİN YÜZDE 80’İ MUTSUZ

Yüzlerce yıl öncesinden; “Kapınıza gelenin adını, dinini sormayın önüne çorbasını koyun“ diyen de “Kim olursan ol yine gel” diyen de bu topraklara adını yazdı. İşte bu, “merkezine insanı alan” medeniyet yoludur. Biz millet olarak ayak bastığımız her yerde esareti, zulmü ve haksızlığı hiçbir koşulda kabul etmedik. Bugün de etmiyoruz.

Bugün geldiğimiz nokta bizim medeniyetimizin, bizim milletimizin hak ettiği nokta değildir. Bugün bulunduğumuz durum milletimizin tarih boyunca itiraz ettiği durumdur. Yorgun, bıkkın, mutsuz ve umutsuz insan sayısı yüzde 80lerin üzerindedir. Oysa, devletimiz de, milletimiz de sadece kendi güçleri, kendi kazançlarıyla meşgul bu hoyrat yönetimi hak etmiyor.

Büyük milletlerin tarihi hiçbir zaman bir kopuş yaşamaz. Her zaman bir süreklilik içerisinde ilerler. Selçukludan Osmanlıya, Osmanlıdan, Cumhuriyete, birbirlerine kenetlenen bir medeniyet olduğumuzu, hiçbir zaman unutmamalıyız, unutamayız.

SORUNLU DEVLET YERİNİ SORUMLU DEVLETE BIRAKACAK

Bizler, bu sözleşmeyi hazırlarken, bizi biz yapan değerlerimizi insanlığa örnek olmamızı sağlayan kültürümüzü, devlete ve insana bakışımızdaki, vicdanlı geleneğimizi yeniden hatırlatmak istedik. 81 milyon insanımızın her biri için devlet, korkunun, baskının bir aygıtı gibi görünmesin, güven duyulan bir yapı olarak insanlara, huzur versin istiyoruz. Her gün ama her gün kriz çıkaran “sorunlu devlet” yerini, “sorumlu devlet”e bırakmalıdır. Refahın, huzurun yolunun artık bu anlayıştan geçtiğine inanıyoruz.

81 milyonun Türkiyesi; içerisinde hiçbir ayrıcalık, ayrılık, eşitsizlik taşımayan. Herkesi birleştiren, beraberlik ve benzerlikleri büyüten kapsayıcı bir yönetim anlayışıyla yönetilsin istiyoruz. Türkiye insan, doğa, kültür ve bunların birbirleriyle ilişkileri açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Sadece biz böyle olduğuna inandığımız için değil. Kanıtlar böyle olduğu için ülkemizin potansiyelini açığa çıkarmanın
bir yolu var diyoruz. O yol da; Devletle insan arasındaki uçurumu, İnsanımıza ve sahip olduğu değerlere güvenerek kapatmaktır.

DÜNYA YENİ BİR ÇAĞA GİRDİ

Dünya yepyeni bir çağa girdi.  Bu çağ, kendisinden önceki tüm çağlardan kopuk, farklı, yeni bir sistemler bütünü getirmiştir. Bu yeni çağda, yeni teknolojilerle, dijital gelişmelerle uyum sağlayacak insanlar, devletler ve sistemler ayakta kalacak. 21. Yüzyılı kendi gerçekleri içerisinde analiz ederek. Çözümler hazırlayabilecek zihin ve beceriye sahip yönetimler, hayati önem taşımaktadır.

Bu yeni dünyada en önemli hassasiyetler; Ülkelerin, öncelikle kendi bekalarını güvenceye alması. İnsana dair değerlere ve ihtiyaçlara odaklı. Her karar sürecinde önceliği insana, insanın ne hissettiğine veren anlayışı hayata geçirebilme yaklaşımı olmalıdır. Devlet ve millet, ülke ve insan birlikte gelişebilir, asla biri diğerinin aleyhine gelişemez. Türkiye, sahip olduğu binlerce yıllık geleneğe ve değerlere sıkı sıkıya tutunarak, geleceğin en büyük gücü olmalıdır ve sizlere söz veriyorum öyle de olacaktır.

21. Yüzyılın başlangıç safhası olan içinde bulunduğumuz zamanda ülkeyi yönetenler hırsları ve ihtiraslarıyla milletimizi ateşe atan sorumsuz politikalarla değil akılcı, devleti büyüten politikalarla konum almalıdır. Akılcı politika sadece rakamlar demek değildir aynı zamanda, toplumu oluşturan insanların hissiyatını da içermelidir.

AĞA DA YOK PAŞA DA YOK REİS DE YOK

Ülkemizin kaderi, kendisini yenilemeyen gücü, sımsıkı elinde tutan bir zihniyete asla ve asla terk edilemez. Egemenliği yeniden millete verecek olan parlamenter sisteme dönüş hedefimizi gerçekleştireceğiz.
Cumhuriyet ve demokrasinin tüm uygulamaları Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı taşıyan herkese eşit biçimde sağlanacaktır. Ne dedik? Devletimize nüfus cüzdanıyla bağlı olan herkes devletimizin karşısında eşit olmalıdır. Taşıdığımız kimlik belgelerimiz dışında, ağa da yoktur, paşa da yoktur, reis de yoktur! Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanımızı taşıyan herkes bireysel nitelikleri ne olursa olsun bu devletin tapusunu cebinde taşıyor demektir. O tapuda herkese düşen pay bir milim fark etmeden aynıdır. Bizim yönetim anlayışımız açık ve net olarak böyledir. Bizleri yapay şekilde birbirimizden ayıran, ayrıştıran her anlayışı kötü ve art niyetli buluruz.

ADALETE GÜVEN TEMELDEN SARSILDI

Milletimiz, yeni dünyaya hazırlanmak yerine maalesef, her alanda yönetim boşluğunun sorunlarıyla boğulmaktadır. Milletimizin, adalet mekanizmasına olan güveni temelden sarsıldı. Ülkesini adil bir biçimde yönetemeyen yöneticiler sadece ve sadece barbarlık çağından kalmış kişilerdir. Toplumumuz, “bizim gibi düşünenler” ve, “bizim gibi düşünmeyenler” olarak kamplara bölünmüş, bütünleşme fikrinden koparılmış, “barış”, “huzur”, “can güvenliği” gibi, her insanımız için elzem olması gereken durumları kaybetmiştir.

Eğitim sistemimiz, 21. Yüzyılı yakalamak bir yana, geçtiğimiz yüzyılın bile gerisine düşmüş. Gençlerimiz ve çocuklarımız, dünyanın en başarılı kesimi olma niteliklerine sahipken çağdaş ülkelerden koparak,
geri kalmış ülkelerle aynı öbekte yer almaktadır. Ülkemizin kurucusu, liderimiz Mustafa Kemal Atatürkün, hayal ettiği, hedef koyduğu durum bu değildir. Bırakın muassır medeniyetin ötesine geçmeyi muassır medeniyetten kopmak üzereyiz.

EKONOMİ MÜTEAHHİT EKONOMİSİNE ÇEVRİLDİ

Toplumumuz, şiddet, taciz, tecavüz, bireysel silahlanma ve her türlü edepsizlikle karşı karşıya tedirgin yaşamaktadır. Dış alıma endeksli, denetimsiz gıdalarla toplum sağlığı tehlikededir. Ekonomimiz müteahhit ekonomisine çevrilmiş, sanayi, tarım ve yatırımlar milli olmaktan uzaklaşmıştır.  Bu, bozuk, öngörüsüz ve, ben merkezli anlayışın sonucunda, çiftçi yoksul, gençler en verimli çağlarında işsizdirler.

İLK İŞ OHAL’İ KALDIRACAĞIZ

İYİ Parti olarak bizler; ülkemizin 81 ilinde 81 milyon insanımızın KKTCde yaşayan kardeşlerimizin ekmeği için vatanından uzakta yaşayan tüm vatandaşlarımızın rahat bir nefes alması için, huzurlu ve mutlu bir ülkede birbirlerine güvenerek yaşamak isteyen tüm insanlarımız için varız. Demokrasi ve Toplumsal Uzlaşı çerçevesinde, Temel Hak ve Özgürlükler alanında, Olağanüstü Hal uygulamasına, göreve geldiğimiz an itibariyle derhal son vereceğiz. Devletin idari yapısı ve faaliyetlerinde,  hukukun üstünlüğünü yeniden tesis edeceğiz. Geniş bir toplumsal uzlaşıyla hazırlamayı amaçladığımız yeni anayasada bireysel hak ve hürriyetleri çok güçlü bir şekilde teminat altına alacağız.

TRT’Yİ SATACAĞIZ

Yanlış politikalarla, iktidarın güdümüne girmiş olan medya aracılığıyla, size tek taraflı, yanlış ve eksik bilgiler veriyorlar. Bu anlayışı temelden değiştiriyoruz. Milletinden korkan bir devlet olabilir mi?
Bunu şiddetle reddediyoruz. Sizlerin doğru ve tarafsız şekilde bilgilendirilmeniz için medya alanında önemli düzenlemeler getiriyoruz. Devletin, tüm basın ve yayın kuruluşlarına eşit mesafede durmasını sağlayacağız. Sermaye gruplarından bağımsız haber kuruluşlarının önünü açarak sektörde tarafsızlık ve çok sesliliği teşvik edeceğiz. RTÜKü siyasi etkilerden arındırarak, asli görevlerine odaklanmasını sağlayacağız. Kamunun ödediği vergilerle, belirli bir kesimin borazanlığını yapmaktan başka bir işlevi kalmamış olan TRTyi satacağız.

İNTERNETİ ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ

Şiddet bir eğlenme aracı değildir. Şiddetin toplum içinde azaltılması politikası çerçevesinde geleneksel ve sosyal medyada başta kadın ve çocuğa yönelik olmak üzere, her türden şiddeti normalleştiren ve meşrulaştıran yayın ve mesajları oluşturan ve yayanlara karşı idari ve cezai yaptırımlar uygulayacağız. Toplumun, sosyal medyada ifade özgürlüğünü garanti altına almak bilgiye erişimini kolaylaştırmak için, İnterneti özgürleştiriyoruz.

 

Son güncelleme: 13:42 30.05.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı