• Turkhane Logo

Uluslararası suç örgütleri ve mafyalar neden Türkiye'yi tercih ediyor?

Türkiye'de son yıllarda yakalanan uluslararası suç örgütlerinin yöneticilerinin sayısında artış dikkat çekiyor. Peki neden?

10:26 18 Aralık 2023 Pazartesi
Uluslararası suç örgütleri ve mafyalar neden Türkiye'yi tercih ediyor?
Türkiye'de son yıllarda yakalanan uluslararası suç örgütlerinin yöneticilerinin sayısında artış dikkat çekiyor. Peki neden?

Son zamanlarda uluslararası suç örgütlerinin Türkiyeyi merkez olarak seçtiği iddiası sık sık gündeme geliyor. İçişleri Bakanlığına Süleyman Soylunun yerine Ali Yerlikayanın atanmasının ardından yapılan operasyonlar da bu iddiaları haklı çıkaracak örnekler sunuyor. 

DWden Alican Uludağın haberine göre, Son aylarda çok sayıda uluslararası suç örgütü lideri, yöneticisi ve üyesi başta İstanbul olmak üzere çeşitli kentlerde yakalandı. Son operasyon 15 Aralıkta duyuruldu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı) tarafından kırmızı bültenle aranan ve Belçikada uyuşturucu ticareti yapan İngiltere vatandaşı Muhammed Zakir Miah ile Vietnamda ağır yaralama suçundan aranan Çin vatandaşı Chen Xuefengin (Çen Şufeng) İstanbulda yakalandığını açıkladı.
Yakalanan bazı isimlere Türk vatandaşlığı verildiğinin ortaya çıkması ise tartışmanın başka bir boyutunu oluşturuyor. 4 Kasımda düzenlenen operasyonda Avusturalya merkezli uyuşturucu ticareti örgütü Comancheronun kırmızı bültenle aranan liderlerinden Maximilian Rivkin ve Necmi Saki yakalanmıştı. Sırbistan kökenli İsveç vatandaşı olan Rivkinin Nikolaj Ankov adına düzenlenmiş Bulgaristan pasaportuyla Türk vatandaşlığına geçtiği ve Cem Cansu adını aldığı ortaya çıkmıştı.

Organize suç örgütü üyeleri arasındaki hesaplaşmalar da bu gelişmelerin bir sonucu olarak Türkiyeye taşınıyor. Son yıllarda Rus, Azeri ve Balkan kökenli suç örgütlerinin birçok lideri ve üyesi Türkiyede öldürüldü. Suç örgütlerinin Türkiyeye kaymasına paralel limanlarda ele geçirilen uyuşturucu madde miktarı da arttı. 27 Ekimde Mersin Limanında 610 kilogram kokain ele geçirildi. Bu kokainler Ekvadordan yola çıkan muz kolilerinin içinden çıktı. Birleşik Arap Emirliklerinde (BAE) bulunan ve organize suç örgütü davasından aranan Sedat Peker de Mersin Limanına işaret etmişti. Yine İstanbul Ambarlı ve İzmir Aliağa limanlarında da yüklü miktarlarda uyuşturucu ele geçirildi.

Türk vatandaşlığının kolay alınması
Peki son yıllarda Türkiye neden uluslararası suç örgütlerinin akın ettiği bir ülke konumuna geldi?

Uzmanlara göre bunun pek çok etkeni bulunmakla birlikte üç temel nedeni var: Kara para aklama koşullarının uygun olması, kolay vatandaşlık alınabilmesi ve vize uygulaması olmaması.

Yabancılar için Türkiyede vatandaşlık almak zor değil. En az 500 bin Amerikan Doları karşılığında sermaye yatırımı gerçekleştirmek, en az 400 bin Amerikan Doları karşılığı taşınmaz satın almak ve bunu üç yıl satmamak, en az 50 kişilik istihdam sağlamak, en az 500 bin dolar mevduatı bankada üç yıl tutma gibi şartları yerine getiren yabancılara Türk vatandaşlığı veriliyor. Eğer vatandaşlık alan uluslararası suç örgütü yöneticisi hakkında Interpol tarafından aranma kaydı yoksa bu kişi Türkiyede rahatlıkla faaliyet yürütebiliyor.

Eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Furkan Sezer de yabancı mafya gruplarının Türkiyeyi tercih etmelerinin en önemli sebeplerinden birinin kolay vatandaşlık elde etmeleri olduğuna işaret ediyor. Sezere göre Türkiyenin Avrupa, Ortadoğu ve Asya arasında bir köprü olması da bunu destekleyen nedenlerden biri.

Furkan Sezer, varlık barışının da kara para sahiplerinin önce vatandaşlık aldığı ve devamında kara parayı Türkiyeye getirerek finansal sisteme soktuğuna dair gözlemler olduğuna işaret ediyor. Bu iki nedeni beraber değerlendirmekte fayda olduğunu kaydeden Sezer, bir diğer faktörün de Türkiyeye seyahatlerde çoğu ülkeye vize uygulanmaması olduğunu belirtiyor. Sezer, yabancıların ticaret hayatının içine rahatça dahil olabilmeleri ve bir Türk vatandaşı gibi sistemde bulunabilmelerinin de önemli bir etken olduğunu aktarıyor.

Varlık barışı, gerçek ve tüzel kişilerin yurt içi ve yurt dışındaki varlıklarını Türkiyede kayıt altına alması ve bunun karşılığında da bazı imtiyazlardan faydalanması anlamına geliyor.

Pandemiden sonra para ve insan geçişlerinin artması

Pandemiden sonra hem ülkeler arası para geçişlerin hem de insan geçişlerinin daha belirgin ve artan bir ivmeyle gerçekleştiğini söyleyen Sezer, her şeyin ihraç ve ithal edilmesinin kolaylaştığı bir düzende, mafya ve kara paranın ülkeler arasında rahatça dolaşmasına imkan tanıdığını ifade ediyor:

Bizim buradaki duruşumuzu uluslararası suç örgütleri ve kara para ile ne kadar ve nasıl mücadele ettiğimiz gösterecektir. Bizim ayrıca bir gri liste sorunsalımız var. Bu da bizi kara para ve uluslararası suç örgütleriyle mücadelede etkin kılmak için bir motivasyon kaynağı. Ben FATFın 2024 yılı Haziran ayında vereceği kararı siyasi, ideolojik ve din eksenli soslara batırmadığı müddetçe ülkemizin gri listeden çıkartılacağına yönelik olacağına inanmaktayım.

Uluslararası bir teşkilat olan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne (OECD) bağlı Mali Eylem Gücü (FATF) Türkiyeyi kara para aklama ve terörizmin finansmanının engellenmesinde yetersiz kaldığı için gri listeye almıştı. Türkiyenin gri listede olması yabancı yatırımcılar karşısında bir itibarının gölgelenmesine neden oluyor.

Yasal düzenlemelerle sağlanan kolaylıklar
Kara para aklamanın son dönemde artan bir olgu olmadığını belirten vergi uzmanı Ozan Bingöl ise iki yıl önce de kara paranın aynı yoğunluk ve hacimde olduğunu, ancak son dönemdeki operasyonların kara para ve aklama faaliyetlerini görünür kıldığını düşünüyor.
Türkiyede kara para yetiştirmek için uygun bir zemin bulunduğunu söyleyen Bingöl, neredeyse her yıl çıkarılan ve nedense bir türlü barışılamayan varlık barışı uygulamasına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürüyor:

Bu tür uygulamalar, kaynağı belirsiz paraların kolayca sisteme girmesine zemin hazırlıyor. Kara para sahibi bir kişi bunu aklayabilmek için yüzde 15-20 arası komisyon vermeye razıyken kamunun yüzde 2 vergiyle veya vergisiz olarak kaynağı belirsiz parayı buyur etmesi gibi garip bir durum ortaya çıkıyor. Kara para sahibi birisi için inanılmaz bir imkandır bu tarz uygulamalar.

Stok affı gibi vergi yapısını erozyona uğratan, kara para aklamaya zemin hazırlayan düzenlemeler olduğuna işaret eden Bingöl, Son dönemdeki stok affı ve benzeri uygulamalar yoluyla işletmelerde olmayan stoklar düşük oranlı vergi ödenerek varmış gibi beyan ediliyor. Sonra bu tutarlar üzerinden kesilen faturalarla kara para sisteme sokuluyor. Polat (Dilan - Engin Polat) olayında bu husus aleni olarak ortalığa saçıldı. Yani yasal düzenlemeyle buna zemin hazırlanıyor. Biz stok affının yanlışlığını yasa teklifi aşamasında yazıyla uyarmıştık. Ama duymazdan geldiler diyor.

Nereden buldun? diye soran yok

Nereden buldun? sorusunun sorulmamasının da kara paraya kapı araladığını söyleyen Bingöl, Türkiyede birdenbire milyon dolarlarla ortalıkta dolaşan birisine herhangi bir kamu otoritesinin bir dakika, sen bu kadar parayı nereden buldun? deme yetki ve görevi yoktur. Mevcut iktidarın 2002 yılında iktidara geldikten sonra yürürlüğe sokmadığı ve kaldırdığı ilk husus nereden buldun? ile ilgili kanuni düzenlemedir diyor.

Suç örgütü liderlerinin siyasilerle yakın ilişkilerinin de bu sorunda önemli bir rol oynadığını kaydeden Bingöl, kara paranın artmasındaki başka bir nedeninin “kripto varlık piyasasındaki regülasyon boşluğu” olduğunu ifade ediyor. Bingöl, son dönemde kripto varlıkların para aklama olaylarında sıklıkla kullanıldığını gördüklerini dile getiriyor:

Ama Türkiyede kripto varlık piyasası regüle edilmemiş bir alandır. Bu sektörde her yıl milyarlarca liralık vergi kaybı yanında ciddi kara para aklama riskleri de söz konusudur. Bu alanın düzenlenmemesi bilinçli bir tercih midir diye sormadan edemiyorsunuz. Vergi tabanını genişletmek yerine sürekli dar gelirli üzerine yıkanlar neden bu tür alanları radarlarına almazlar, diye sormak gerekir.

Son güncelleme: 10:26 18.12.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı