• Turkhane Logo

Politico'dan 'soğan ve seccade' vurgulu seçim yorumu

Haber sitesi Politico, Avrupa Birliği baskısında yer alan Christian Oliver imzalı

08:47 04 Mayıs 2023 Perşembe
Politico'dan 'soğan ve seccade' vurgulu seçim yorumu
Haber sitesi Politico, Avrupa Birliği baskısında yer alan Christian Oliver imzalı

Cumhurbaşkanı Erdoğanın bir zamanlar tüm İslam dünyası için bir model oluşturabilecek Müslüman demokratlığın en iyi örneği olarak alkışlandığını unutmanın şimdi kolay olduğunun kaydedildiği yazıda, Erdoğanın 2000li yılların başında yeni bir vaatle öne çıktığı belirtildi. Yazıya göre, bu, nihayet, İslamcılığı, parlamenter demokrasiyi, ilerici sosyal refahı, NATO üyeliğini ve Avrupa Birliği doğrultusundaki reformları dengeleyebilecek bir siyasetçinin olduğu vaadiydi.

Ancak şimdi bu iyimserlik havasının, giderek otoriterleşen ve kutuplaştıran bir liderin iktidar gücünü elinde toplamasıyla ilgili tartışmaların damga vurduğu 14 Mayıs seçimlerinin yaklaştığı bu ortamdan artık çok uzak olduğu yorumu yapıldı. Politico, önemli muhalif isimlerin hapiste olduğunu, medya ve yargının Erdoğanın elinde bulunduğunu, Kasımpaşalı çocuğun 85 milyonu 1150 odalı sarayından yönettiğini yazdı.

Bu nedenle Erdoğanın 2017de getirdiği başkanlık sistemini kaldırma ve yeni bir çoğunlukçu parlamenter sisteme geçme sözü veren muhalefetin seçim kampanyasını tek adam rejimini sona erdirmeye odaklanması, sürpriz değil. Politiconun yayınladığı Anketlerin Anketine (Poll of Polls) göre 14 Mayıs seçimleri başabaş gidiyor ve 28 Mayısta ikinci tur seçimlerin yapılması olasılığı yüksek görünüyor. Ankete göre ilk turda Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 47, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 46, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce yüzde 3, ATA ittifakı adayı Sinan Oğan ise yüzde 2 oranında oy topluyor.

Kılıçdaroğlunun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada ”Gazi Meclisimizin yasama gücü tek adam rejiminin tahakkümüne teslim edilmiştir. Bu çerçevede, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve diğer tüm özgürlüklerle bilimsel, laik eğitim yerle yeksan edilmiştir” dediğini hatırlatan Politico, Kılıçdaroğlunun Türk demokrasisini yeniden inşa etmenin gerekliliğini vurguladığını yazdı ve şu soruyu sordu: Peki demokrasiyi yeniden inşa etmek, özünde soğanın ve salatalığın fiyatıyla ilgili olan bu seçimlerde ilgi uyandıracak mı?

Soğan meselesi

Politico, Türkiyedeki ağır hayat pahalılığı krizinin seçimlerin bir numaralı gündem maddesi olduğunu, Kılıçdaroğlunun evinin mütevazı mutfağında elinde soğanla yaptığı bir konuşmasında Erdoğanın iktidarda kalması durumunda soğanın kilosunun 30 liradan 100 liraya çıkabileceği uyarısının seçmende karşılığı olduğunu yazdı. Erdoğanın buna Bu ülkede ne soğan, ne patates, ne salatalık derdi var, dert olan ne varsa biz onları çözdük zaten şeklinde karşılık verdiğini hatırlatan Politico, çoğu Türk vatandaşının hesap uzmanı olan Kılıçdaroğlunun ortaya koyduğu aritmetiği abartılı bulmadığını kaydetti.

Politico ayrıca muhalefetin seçim manifestosunda cumhurbaşkanının veto yetkisinin sonlandırılması, cumhurbaşkanının partilerüstü olması ve tek dönemliğine seçilmesinin yer aldığını yazdı. Partilerin grup kurmak için sahip olması gereken milletvekili sayısının düşürülmesi ve meclis komisyonlarında daha fazla bağımsız uzmana yer verilmesiyle parlamentonun güçlendirilmesinin amaçlandığı da hatırlatıldı. Bu önemli reformların seçmenlerde karşılık bulabileceğini belirten Politico, İspanyadaki Carlos III de Madrid Üniversitesinden Profesör İlke Toygürün anayasal reformların gündelik konuşmalarda geniş yer tutmuyor olabileceği, ancak tek adam rejimi ve Türkiyenin TBMMyle olan tarihsel bağının seçmenlerde yansıması olduğunu söylediğini yazdı.

Tek adam rejiminin ekonominin kötü yönetilmesi ve hızla yükselen fiyatlarla bağlantılı olduğunu söyleyen Profesör İlke Töygür, Tek adam rejimini hayat pahalılığı ve demokrasi krizine, dış siyasetteki tüm sorunlara bağlarsanız o zaman bu sistemi tanımlamış ve bir alternatif sunmuş olursunuz şeklinde konuştu. Parlamentonun Türkiyede çok güçlü simgesel bir değeri vardır. Şu anki en büyük şikayetlerden biri, insanların karar verici adaylarla olan bağını kaybetmiş olması dedi.

Kılıçdaroğlunun kamuoyu önünde Alevi olduğunu açıklayarak kapsayıcı bir lider olduğu imajını daha da öteye taşıdığını kaydeden Politico, bu adımın, Sünni çoğunluğa mensup popülist bir cumhurbaşkanına karşı oynanmış riskli bir kumar olduğu yorumunu yaptı. Ancak Kılıçdaroğlunun Erdoğanın kutuplaştırıcı politikaları karşısında çoğunlukçu bir lider olarak öne çıktığını kaydetti ve 74 yaşındaki mütevazı Kılıçdaroğlu, şu anki aşındırıcı lidere kıyasla sıkıcı olabilir, ancak muhalefetin oynadığı kumar, bunun tam da Türkiyenin ihtiyaç durduğu unsur olduğu yönünde ifadesini kullanıyor.

Erdoğan için otoriterliğe geçişte dönüm noktası Gezi Parkı protestoları

Politicoya göre birçok gözlemci, 2013teki Gezi Parkı protestolarını, Erdoğanın iktidar gücünü elinde merkezileştirmeye karar vermesinde rol oynayan en önemli etken olarak görüyor.

Belçikadaki Brüksel Yönetişim Okulundan Profesör Demir Murat Seyreke göre Gezi eylemleri, Erdoğanın ilk kez tehdidin AK Partiye değil, kendisine yönelik olduğunu hissettiği dönem oldu. Politico, etrafındaki gerçeklerin hala anlaşılmaz olduğu şeklinde tanımladığı 2016daki darbe girişiminin Erdoğan açısından bardağı taşıran son damla olduğunu belirterek, bunun sonrasında 2017 yılı Nisan ayındaki referandumla cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğini hatırlattı.

Erdoğanın uzun yıllardır olduğu gibi şimdi de İslamcı ve ailevi değerlerin altını çizdiğini, rakiplerinin “teröristlerle, emperyalist Batıyla, uluslararası finans çevreleriyle ve LGBTQ+ kurumlarıyla işbirliği yaptığını” vurguladığını kaydeden Politico, Kılıçdaroğlunun seccadeye yanlışlıkla ayakkabılarıyla bastığını gösteren fotoğrafta kan kokusu alan Erdoğanın rakibini Fethullah Gülenden talimat almakla suçladığını hatırlattı.

Politicoya göre muhalif partilerin liderleri, Erdoğan tarafından kolaylıkla eski elit sistemin tutucu sesleri olarak tanımlanacaklarını iyi bildikleri için getirdikleri anayasa değişikliği önerilerinin eski günlere dönüşe değil, yeni bir başlangıca işaret ettiğini vurguluyor.

Seçimler adil ortamda yapılacak mı?

Politico, Erdoğanın giderek daha fazla otoriterleşmesinin yarattığı korkular nedeniyle seçimlerin ne kadar adil olacağına ilişkin şüphelerin ve Erdoğanın seçimlerde hile yapıp yapamayacağı sorusunun yoğun olduğunu da belirtti. Politicoya göre devletin tüm imkanlarını ve medyayı elinde tutan Cumhurbaşkanının orantısız nüfuz elde etmesi mümkün.

Ancak Brüksel Yönetişim Okulundan Demir Murat Seyrek, Türkiyedeki oy verme sürecinin Rusya ya da Belarusla asla karşılaştırılmaması gerektiğinin altını çiziyor. Her oy sandığının tüm siyasi partiler ve sivil gözlemciler tarafından yakından izleneceğini söyleyen Seyrek, Türkiyede hala, seçim sonuçlarına karşı yapabileceklerinizin çok kısıtlı olacağını düşünüyorum diyor.

Ortak kanı, Erdoğanın ciddi bir yenilgi karşısında seçim sonuçlarını hileyle değiştirmesinin mümkün olmayacağı yönünde. Bazı uzmanlarsa sonucun yakın çıkması durumunda Erdoğanın yüksek riskli bir manevrayla oyların yeniden sayımını talep edebileceği ya da dikkatleri başka bir yöne çekebilecek bir olay durumunda olağanüstü hal ilan edebileceği olasılığını gündeme getiriyor. Ancak Politicoya göre bu, Ankaranın tam da yabancı yatırımcıları cezbetmek ve ekonomiyi canlandırmak için istikrara ihtiyaç duyduğu bu ortamda ülkedeki hararetli siyasi ortamı daha da alevlendirir.

Politicoya göre “daha gerçeküstü, ancak şimdi inanması güç olmayan bir senaryo” da Erdoğanın taktiksel olarak muhalefete liderlik etmenin tam zamanı olduğunu düşünerek Kılıçdaroğlunun olası yeni hükümetine saldırması.

Dergi, ekonomik kriz ortamında her an bölünmeye meyilli koalisyonu birarada tutmaya çalışan yeni cumhurbaşkanının, Erdoğanın sert söylemlerine karşı savunmasız olabileceği yorumunu yaptı. Profesör Seyrek, bu aşamada bir çelişkiye dikkat çekiyor ve muhalefetteki bir AK Partinin cumhurbaşkanlığını sarsacak reformları savunabileceğini, kendi çıkarlarına olacak basın özgürlüğü garantisi verebileceğini söylüyor. Bu da anayasa değişikliği için ciddi bir meclis çoğunluğu gerektiği düşünüldüğünde önem kazanıyor.

Politico, 14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirmesini şu soruyla tamamlıyor: “Peki Erdoğan seçim yenilgisine içerleyip ülkeyi terk eder mi? Profesör Seyreke göre bu imkansız çünkü ‘Erdoğan, kendisini ikinci Atatürk olarak görüyor, kaçmaktansa ölür’.

Son güncelleme: 08:47 04.05.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı