Öcalan, Türkçe metni yaklaşık 350 kelime olan çağrıda PKKnın kuruluşunu hazırlayan koşullardan günümüze yaşanan dönüşüme ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin Ekim ayında yaptığı çağrıyla başlayan sürece değindi.
Peki çağrı, satır aralarıyla hangi mesajları içeriyor?
Artık silahın ve şiddetin meşruiyetinin kalmadığını söylüyor
Öcalan tarihi çağrısının başında, PKKyı kurduğu ve örgütün reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kaldığı koşulları anlatarak başlıyor.
Ardından, PKKnın 1990larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşünden, Türkiyede kimlik inkarının çözülüşünden, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmelerden söz ediyor.
Bunların PKKnın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açtığını tespitinde bulunuyor ve örgüt için şu ifadeleri kullanıyor:
Dolayısıyla, ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
BBC Türkçeye konuşan AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Öcalanın tespitleriyle ilgili olarak, Bu çağrıda bulunurken önce silahlı mücadelenin gerekçesini anlatması gerekirdi. Çünkü bu örgütün mutlak lideri ve kurucusu olarak Kongreyi toplayın kendinizi feshedin diyor yorumunda bulunuyor.
Ensarioğlu, çok makul bir çağrı olarak nitelendirdiği metinde, hak arama yöntemi olarak silah kullanılmasına gerekçe olarak, dünya savaşları sonrası gelişmelerin ve Türkiyede demokratik kanalların tıkalı olmasının gösterildiğini belirtiyor ve ekliyor:
Ama artık silahın ve şiddetin meşruiyetinin kalmadığını söylüyor. Bu yüzden İki yol var: Ya zorla ya da gönüllü fesihle bitecek diyor.
BBC Türkçeye konuşan Erbildeki Kürdistan Hewler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arzu Yılmaz ise metinde silah bırakma çağrısının rasyonalitesine yönelik iki tespitin yer aldığını belirtiyor ve bunları şöyle sıralıyor:
Hegemonyanın Kürt-Türk ittifakını son iki yüz yıldır hedeflediğine dair bir tespit var. Yani dünya düzenindeki değişim ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılındaki değişim.
İdari özerkliğin çözüm modeli olmaktan çıkarılması şaşırtıcı
Demokratik toplum ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan çağrıda, Öcalan, Kürtler için Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümlerin, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamadığını savunuyor.
Bu, Öcalanın 2013 ve 2015te paylaşılan Nevruz mektuplarındaki barış çağrılarında yer almayan bir saptama.
Arzu Yılmaza göre, Öcalanın çağrısında sadece federasyon ya da özerkliğin değil, idari özerkliğin bile alternatif çözüm modeli olmaktan çıkarılması şaşırtıcı.
Arzu Yılmaz bunu, Çünkü merkezi bir yönetimde idari özerklik, merkezin avantajına olabilecek en ılımlı çözümdür diyerek açıklıyor.
Yılmaz, Bu kadar kısa ve genel bir metinde idari özerkliğin dahi bir çözüm alternatifi ya da modeli olma opsiyonu olarak görülmediğinin ikrarına neden gerek duyuldu? diye soruyor. Bunun yakın dönemde en çok konuşulacak konulardan biri olacağı kanısında.
Yılmaz, metinde bunun yerine demokrasi ve demokratik toplum önerilerinin yer aldığını ancak ifadelerin tam olarak neye tekabül ettiğinin net olmadığını savunuyor.
Ne tür bir siyasi yapılanmadan bahsettiği net değil
Öcalanın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı metninde bu saptamaların ardından, Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür ifadeleri yer alıyor.
Bazı uzmanlar ise iki tespitin çelişkili bir görüntü yarattığını savunuyor.
BBC Türkçeye konuşan ABD merkezli Middle East Forum araştırmacısı Dr. Loqman Radpey, söz konusu öneriler yok sayıldıktan sonra ne tür bir siyasi yapılanmadan bahsedildiğinin anlaşılmadığını savunuyor:
Meclisteki Kürt vekillere bakarsanız, seslerinin olduğunu ancak etkilerinin sınırlı olduğunu görürsünüz. Katılımlarının bu bağlamda anlamlı olmadığını düşünüyorum.
Radpeye göre Öcalanın çağrısı, herhangi bir somut talebin yer almaması nedeniyle zayıf.
Metnin paylaşılması sonrası DEM Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ayrıca Öcalanın, Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKKnin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir notunu iletti.
Arzu Yılmaz, notun neden ayrı paylaşıldığının ve metinde yer almadığı sorularının da önemli olduğunu söyledi.
Yeni paradigmaya katkıda bulunuyor
Öcalan son dönemde dar ulusal çizgilerin sınırlarına hapsolmanın çok mantıklı olmadığını söylüyordu. Diğer yandan Kürtler, hendek olayları sırasında Türkiye gerçekliği içinde demokratik özerkliğin olmayacağını, böyle bir ihtiyaç olmadığını deneyimlediler.
Ensarioğlu, Geçmişte Kürtlerin sorunu varlık sorunuydu. Dili yasak, kimliği yasak bir millet olarak bir süreç geçirdiler diyor ve ekliyor:
Özellikle 2005te Sayın Cumhurbaşkanı Kürt sorunu vardır dedikten sonra ret, inkar, asimilasyon politikası bitti. Yerini haklar meselesi aldı ve yüzlerce reform o süreçte yapıldı.
Kürt kimliğinin, dilinin önündeki engeller kaldırıldı. Demokratik reformlar atıldı. Şimdi şiddetin son bulması, silahların ortadan kalkması, demokratik kanalların açılması ve bunun körüklediği o kırılganlık neyse onun da onarılması gerekiyor.
Öcalan çağrısının sonlarında, MHP lideri Devlet Bahçelinin çağrısıyla başlanan sürece de referans veriyor:
Sayın Devlet Bahçelinin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Ensarioğluna göre Öcalan bu ifadelerle, Bahçelinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğanın yeni paradigmasını vurguladı; bu paradigmaya katkı sunmayı doğru bulduğunu ve destek verme adına bu süreci başlattığını söyledi.
Middle East Forum araştırmacısı Dr. Radpey ise diğer ülkelerdeki benzer süreçlerle kıyaslandığında bu çağrının ilk değil son aşamada gelmesi gerektiğini savunuyor.
Buna ek olarak, Öcalanın hala hapiste olduğu ve Suriyede Kürtlerle çatışmaların sürdüğü ve seçilmiş belediye başkanlarının görevden alındığı bir ortamda demokratikleşme sürecinin gerçek üstü göründüğünü savunuyor.