• Turkhane Logo

Milletvekili seçilen Can Atalay neden tahliye edilmiyor?

Gezi davasının tutuklu sanıklarından avukat Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçildi ancak henüz hapisten çıkmadı.

19:44 07 Haziran 2023 Çarşamba
Milletvekili seçilen Can Atalay neden tahliye edilmiyor?
Gezi davasının tutuklu sanıklarından avukat Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçildi ancak henüz hapisten çıkmadı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Atalayla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini ve TBMM Başkanlığına başvurular olduğunu belirtip Yargıtaydan gelecek cevaba göre Meclis Başkanlığı hareket edecektir dedi.

TİP ise Anayasanın ilgili maddeleri uyarınca Atalayın tutukluluk halinin derhal kalkması gerektiğini savunuyor.

Süreçle ilgili BBC Türkçe’ye konuşan TİP Parti Meclisi üyesi avukat Özgür Urfa, mazbatanın alınması ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yaptıklarını, dosyanın burada tutulduğunu, kararın verilmesi için dosyanın Başsavcılık tarafından Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini ancak henüz dosyanın dahi gönderilmediğini söyledi.

Atalay’ın durumunu BBC Türkçe’ye yorumlayan Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise Atalay’ın hukuken hemen serbest bırakılması gerektiğini savunurken geçmişte Mustafa Balbay, Sebahat Tuncel ve Leyla Güven’le ilgili verilen kararları hatırlattı.

Atalayla ilgili süreç nasıl gelişti?
Gezi Eylemleri Davası’nda ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Atalay, Nisan 2022’den bu yana Marmara Cezaevinde (eski adıyla Silivri) bulunuyor.

Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Hatay’dan milletvekili seçildi.

Avukatları, Atalay’ın mazbatasını Hatay Adliyesi’nden aldıktan sonra tahliyesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.

Ancak Atalay’ın tutukluluğu henüz sona ermedi.

Avukat Özgür Urfa, dosyanın Başsavcılık tarafından kararı verecek olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmemesine ve kendilerine her bir açıklama yapılmamasına tepki gösteriyor:

“Esas problem burada. Gönderilmemesinin hiçbir izahı yok çünkü Yargıtay Savcılığı’nın bir inceleme yapıp hukuki bir denetim yapması söz konusu değil.

Ortada yargılama ile ilgili bir inceleme yok. Talep de yargılama ile ilgili değil. Talep, tahliye edilmesi için Anayasanın ilgili maddesinin uygulanması yönünde. Bu noktada maalesef sürecin hukuki değil siyasi olarak ilerlediği ortaya çıkıyor.

“Anayasanın 83üncü maddesi çok açık diyor ki ‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili hakkında yargılama veya bir soruşturma yapılması ya da tutuklanması ancak Meclis kararıyla olabilir. Haliyle de seçilmesi itibariyle yargılamanın durması ve tahliye edilmesi gerekiyordu.”

Bakan Tunç: Meclis Başkanlığı Yargıtaydan gelecek cevaba göre hareket edecek

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konunun Adalet Bakanlığının uhdesinde olmadığını söyledi:
Onunla ilgili yargı süreci devam ediyor. TBMM Başkanlığına başvurular var. Bu başvurular neticesinde elbette yargı süreciyle ilgili Meclis Başkanlığı gelen cevaplara göre hareket edecektir. Adalet Bakanlığının uhdesinde değil.

Tunç, Gezi davasının anayasal düzen ile ilgili olduğunu belirtti:

Yargıtayda görülen bir dava. Gezi davasıyla ilgili hususu sordunuz. Yargıtayda şu anda hükümlü olarak dosyası devam ediyor, hüküm verilmiş.

Biliyorsunuz Gezi davası anayasal düzenle alakalı bir konu. Anayasanın 14. maddesindeki dokunulmazlık kapsamı dışında olan dosyalardan.

Tabii ki bunun takdiri Meclis Başkanlığımızla Yargıtay arasındaki yazışma sonrası ortaya çıkacak hususlar.

Anayasa’nın 83. maddesinde Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz ifadesi yer alıyor.

Aynı maddede, “Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” cümlesi de bulunuyor.

Madde 14’te ise “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” diye yazıyor.

Kaboğlu: Balbay, Tuncel ve Güven kararlarında içtihat oluştu
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Atalay’ın kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmamasına dikkat çekiyor:

“Can Atalay İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 yıl hapse mahkûm edildi. İstinaf mahkemesi tarafından onanan ceza, Yargıtayda ilgili daireye sevk edilmemişti.

Şu aşamada hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmayan Atalayın Anayasa madde 83/2 hükmü gereği, tahliye edilmesi ve hakkındaki yargılamada durma kararı verilmesi gerekmektedir.”

Kaboğlu, Atalay’ın durumunu değerlendirirken geçmişte yaşanan benzer olaylarla ilgili de örnekler veriyor ve içtihat vurgusu yapıyor:

“Anayasa Mahkemesi içtihatları gereği milletvekili seçilen birinin tutuklu bulunması durumunda, tutukluluk halinin son bulması gerekmektedir.

Mustafa Balbay, Sebahat Tuncel ve Leyla Güven kararlarında bu husus oturmuş bir içtihat halini almıştır.

Anayasa Mahkemesi, Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu kararlarında ise bu içtihadını geliştirerek ayrıca dokunulmazlığın istisna hali olan Anayasa madde 14 açından da kapsamlı bir değerlendirme yapmıştır.”

İbrahim Kaboğlu, “Gerek yasama dokunulmazlığını koruma altına alan Anayasanın 83. maddesi ve gerekse temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmasını yasaklayan Anayasanın 14. Maddesi, ancak demokrasinin korunması bağlamında ve hak eksenli yorumlandıkları takdirde işlevlerini tam olarak yerine getirebilir” diyor ve tahliyenin bir zorunluluk olduğunu savunuyor:

“Sonuç olarak, milletvekili seçilmesinden ve genel olarak yasama dokunulmazlığına sahip olmasından sonra Can Atalayın tahliye edilememesi ve yargılamasından durma kararı verilmemiş olmasının Anayasanın 19. ve 67. maddesi ile korunan haklarını ihlal ettiği açıktır. Can Atalayın tahliyesi ve yargılamanın durması hukuki bir zorunluluktur.”

Bundan sonra ne olabilir?
Avukat Özgür Urfa, önümüzdeki dönemde hem sürecin uzaması hem de Yargıtay’dan tahliye kararı çıkmaması durumunda Anayasa Mahkemesine başvurulacağını söylüyor:
“Makul sürenin geçmesi, Yargıtay tarafından kısa vadede bir karar verilmemesi durumunda Anayasa Mahkemesine başvuru yapılması gündeme gelecektir.

“Yargıtaydan olumsuz bir karar çıkması durumunda da Anayasa Mahkemesine bir başvuru yapılması gündeme gelecektir. Aslında bundan önce birçok milletvekili hakkında Anayasa Mahkemesinin verdiği emsal kararlar var.”

Kurtulmuş: Ümit ediyorum ki en kısa süre içerisinde mahkeme kararını verir
Konuyla ilgili iktidar cephesinden yorum ise TBMM Başkanlığına aday olan AKP İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş’tan geldi.
Kurtulmuş şu an devam eden bir mahkeme süreci olduğunu ve kararın verilmesi gerektiğini söyledi:

“Bu konuda şu anda devam eden bir mahkeme süreci var. Tutuklu olan bir kişiden bahsediliyor. Ümit ediyorum ki en kısa süre içerisinde mahkeme kararını verir.

“Öncelikle şahsın tutukluluk halinin bitmesi, kararın bir an evvel verilmesi lazım. Bizim baştan beri söylediğimiz şey yargının adil olmasının temel prensiplerinden biri mümkün olduğu kadar kısa süre içinde kararını vermesidir. Biz kararın bir an evvel kesinleşmesini temenni ederiz.”

Son güncelleme: 19:44 07.06.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı