• Turkhane Logo

Fas'ın AKP'si seçimi neden kaybetti?

Arap Baharı dalgasını Kral 6. Muhammed'in otoritesini sarsmayacak şekilde mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçerek atlatan Fas, siyasal İslamcıların 10 yıllık iktidar sayfasını sandık darbesiyle çevirdi.

14:14 11 Eylül 2021 Cumartesi
Fas'ın AKP'si seçimi neden kaybetti?
Arap Baharı dalgasını Kral 6. Muhammed'in otoritesini sarsmayacak şekilde mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçerek atlatan Fas, siyasal İslamcıların 10 yıllık iktidar sayfasını sandık darbesiyle çevirdi.

Müslüman Kardeşlerin Fas uzantısı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2011deki değişim dalgasında temiz, güvenilir, ahlaklı ve denenmemiş denilerek büyük bir teveccühle iktidara taşınmıştı.

AKP 2016daki seçimi oylarını artırarak bir kez daha kazandı. Ama göreceli sükûnet ortamında iktidar testinin ikinci yarısı kötü gitti.

5 yılda halkı tatmin etmeyen icraatlarıyla AKP neredeyse sıfırlandı.

Bunda Kuzey Afrikada Müslüman Kardeşler kuşağındaki gerilemenin yansımaları da etkili olmalı.

Haberin başlığını atlayın ve okumaya devam edin
Bunlar da ilginizi çekebilir
Tanju Özcan
Bolu Belediye Başkanı Özcan hakkında soruşturma başlatıldı, CHP Özcanın açıklamaları parti politikamız ile zıt dedi
BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Ağustosta bir araya geldi.
Türkiye-BAE ilişkilerinde yeni bir sayfa mı açılıyor?
Illustration of a midwife and a woman holding a baby
Taliban kontrolündeki bölgelerde yaşayan Afganlar anlatıyor: Ne derlerse onu yapmak zorundayız
Kabil
Talibanın Afganistanda kontrolü ele geçirmesi İngiltere basınında: Tarih tekerrür etti
Haberin sonu
8 Eylülde 395 üyeli Temsilciler Meclisi için yapılan genel seçimlerin ortaya koyduğu tablo gayet trajik:

AKPnin milletvekili sayısı 125ten 12ye düştü. Başbakan ve AKP Genel Sekreteri Sadeddin el Osmani milletvekili bile seçilemedi.
Koalisyonda beş bakanı olan Ulusal Bağımsızlar Topluluğu sandalye sayısını 37den 97ye çıkartarak birinci oldu.
Ana muhalefette yer alan liberal çizgideki Asalet ve Çağdaşlık Partisinin milletvekili sayısı 102den 82ye geriledi.
Koalisyonun diğer ortakları Sosyalist Birlik milletvekili sayısını 20den 35e, Halk Hareketi 26dan 27ye çıkartırken; Anayasal Birlikin milletvekili sayısı 23ten 18e geriledi.
Muhalefet kanadında merkez sağ parti İstiklal milletvekili sayısını 46dan 78e, İlerleme ve Sosyalizm ise 12den 20ye çıkardı.
Seçimde 31 siyasi parti ve bağımsızlardan toplam 6 bin 815 aday yarıştı. Adayların üçte biri kadındı.

seçim günü sandık
KAYNAK,EPA
Koalisyondaki partilerden üçü oylarını artırırken AKPnin büyük bir çöküş yaşaması seçmenin öfkesini çok seçici şekilde yansıttığını gösteriyor.

AKP içinde kavga büyük
AKP seçim öncesinde Krala yakınlığı ile tanınan milyarder iş insanı ve Tarım Bakanı Aziz Ahannuşun liderliğindeki Ulusal Bağımsızlar Topluluğunu hedef almış, seçmene para dağıtıldığını öne sürmüş, seçim sistemindeki değişikliğin kendilerini hedef aldığını savunmuştu.

AKPnin kurucu lideri ve eski Başbakan Abdulilah Benkiran kampanyaya epey bigâne kaldıktan sonra son anda topa girip partisine karşı gizli bir şeyler hazırlandığını öne sürmüştü.

Benkiran derin devletin iktidarda görmek istediği adam olarak resmettiği Ahannuşa, Paradan başka bir şey değilsin. Başbakanlık şaibeden uzak dürüst ve temiz bir siyasi lideri gerektiriyor diye yüklenmişti.

Nihayetinde Benkiran yenilgiden Başbakan Saadettin el Osmaniyi sorumlu tutup istifaya çağırdı.

Osmani de yenilgiyi kabul edip AKP Genel Sekreterliğini bıraktı ve partiyi 18 Eylülde olağanüstü kongreye çağırdı.

Benkiran
KAYNAK,GETTY IMAGES
Fotoğraf altı yazısı,
Eski Başbakan Benkiran

Haziranda meslek odaları seçiminde Ulusal Bağımsızlar Topluluğunun birinci, AKPnin sekizinci gelmesi sandıktan çıkacak sonuca dair esaslı bir projeksiyondu.

Buna rağmen asıl yarışın AKP ile Asalet ve Çağdaşlık arasında geçmesi bekleniyordu.

Hezimetin nedenleri
Bu hezimetin altında bir dizi neden yatıyor.

AKP son yıllarda iç bütünlüğünü kaybetti. İçerdeki ayrışma 2016deki seçimin ardından Benkiranın ikinci dönem başbakanlığının önünün kesilmesiyle başladı.

2011de parlamento ve hükümetin yetkilerini genişleten düzenlemeye göre Kral, hükümeti kurma görevini seçimin galibi partiye veriyor.

Benkiran görevi aldıktan sonra meclis çoğunluğu için Ulusal Bağımsızlar Topluluğunun kapısını çaldı.

Krala yakınlığını iyi kullanan Ahannuş kendi koşulunu dayattı, koalisyona Ulusal Bağımsızlar Topluluğuyla hareket eden diğer 3 partinin de girmesini istedi.

Benkiran buna direnince Kral müdahale edip görevi AKPnin ikinci ismi Osmaniye verdi.

Osmani de Ahannuşun koşullarında hükümeti kurdu.

Bu, AKPnin otoritesini sakatlayan ve Ahannuşu iktidara hazırlayan bir saray entrikası olarak algılandı.

İsraili tanıma ve kenevire izin partiyi vurdu
AKP içindeki çelişkiler, Osmaninin kraliyet sarayıyla aşırı uyumu, iktidar performansındaki düşüş ve sözlerin tutulmamasıyla büyüdü.

Asıl sarsıntı 10 Aralık 2020de İsraille ilişkileri normalleştirme kararı üzerine yaşandı.

Cezayir karşısında Batı Sahrada Fasın hakimiyetini tanıyan Amerikan rüşvetine karşılık hükümet, İsraille ilişkileri normalleştirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, 11 Ağustosta Fasa giderek Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile işbirliği anlaşması imzalarken
KAYNAK,EPA
Fotoğraf altı yazısı,
İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, 11 Ağustosta Fasa giderek Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile işbirliği anlaşması imzalarken

AKP içindeki itirazlara rağmen Osmani, Kralın iradesine direnmedi.

İsraille ilişkiler, 1993te Oslo Antlaşmasına paralel tesis edilmiş, 2002de ikinci intifada sırasında kesilmişti.

AKP, İsrail ile normalleşmeyi kırmızı çizgi olarak görüyordu.

Bu çark nedeniyle diğer ülkelerdeki Müslüman Kardeşlerden sert eleştiriler aldı.

AKPnin kimlik krizi yaşadığı, liderlik gösteremediği ve pragmatizme saplandığı yönünde eleştiriler yükseldi.

Hint keneviri de partinin başını yaktı. Hükümet tıbbi ve endüstriyel amaçlarla kenevir kullanılmasına izin veren yasa tasarısını durdurmadı.

İsrail ve kenevir meselesinin İslamcılar arasında yol açtığı şokun seçmenin geneli için belirleyici olduğunu söylemek zor.

Asıl faktörleri görmek için orta ve alt sınıflarda görülen çöküşe bakmak gerekiyor.

Orta sınıfın çöküşü sandıkta cezaya dönüştü
Ekonomide yapısal sorunların derinleştiği, işsizliğin arttığı, gelir dağılımının bozulduğu, sağlık sisteminin yetersiz hale geldiği, eğitimde kalitenin düştüğü ve okulu bırakan çocuk sayısının 1 milyonu aştığı belirtiliyor.

Bu tespitler bir saray komitesinin yayımladığı raporda da yer alıyor.

Petrol ürünlerinin yanı sıra üretimde kullanılan bazı hammaddelere uygulanan sübvansiyonların kaldırılması, kalıcı istihdam yerine sözleşmeli personel alınması, tazminat ve emeklilik sistemindeki kısıtlamalar eleştirilerin başında geliyor.

Fasta kadroya alınmak yerine sözleşmeli çalıştırılan öğretmenler 2019da protestolar düzenlemişti
KAYNAK,GETTY IMAGES
Fotoğraf altı yazısı,
Fasta kadroya alınmak yerine sözleşmeli çalıştırılan öğretmenler 2019da protestolar düzenlemişti

Bunlara bir de Covid-19un yol açtığı zorluklar eklendi.

AKPnin İslamcı muhalifleri de partiyi emperyalist güçler ve Batılılaşmış azınlığın çıkarlarına hizmet eden bütün kanunları geçirmekle suçluyor.

Ekonomik zorluklar ve susuzluğa bağlı olarak 2016, 2017 ve 2019da gösteriler patlak verdi, yüzlerce insan tutuklanıp yargılandı.

Bütün bunlar sandığa bir ceza olarak yansıdı. AKPnin son 10 yılda seçmen listelerine giren genç kuşağa seslenmekte zorlandığı da aktarılıyor.

AKPnin sicili kadar medyayı çok etkili kullanan Ahannuşun siyasal İslama üçüncü dönem iktidar yolunu kapatma konusundaki kararlı kampanyası da etkili oldu.

2007den beri Tarım Bakanı olan Ahannuş, Forbes dergisine göre 2 milyar dolarlık servetiyle Kraldan sonra Fasın en zengin ikinci insanı.

Hidrokarbon, bankacılık ve telekomünikasyon alanında yatırımlarıyla tanınan Ahannuşun partisinde çok sayıda iş insanı, üst düzey yetkili ve teknokrat yer alıyor.

Ahannuş kampanyasında 5 yılda 1 milyon kişiye istihdam sözü verirken Fasın İslami kimliğinin yanı sıra etnik ve kültürel çeşitliliğine vurgu yapıp Faslılara Daha fazlasını hak ediyorsunuz diye seslendi.

Agresif bir kampanya ile de sonuç aldı.

Kralın eli daha da güçlendi
Nihai ve kritik kararların saraydan geldiği Fasta koalisyonda kimin olacağından bağımsız olarak iktidarın önünde tek bir seçenek duruyor: Kraliyet komitesinin hazırladığı ulusal kalkınma programını uygulamak.

Kabineyi onaylama yetkisi Kralda.

Kral 6. Muhammed
KAYNAK,REUTERS
Fotoğraf altı yazısı,
Kral 6. Muhammed

Dışişleri, İçişleri ve Savunma bakanlarını zaten doğrudan Kral belirliyor.

AKPnin uğradığı hezimetle birlikte Kralın siyaset üzerindeki elinin daha da güçlendiği düşünülüyor.

2011de kabul edilen yeni anayasa, ülke yönetimini demokratik, parlamenter, sosyal ve anayasal monarşi olarak tanımlıyor.

Kralın sıfatları, yetkisinin genişliğini de ortaya koyuyor: Müminlerin emiri, millet ve dinin koruyucusu, devlet başkanı, kurumlar arasında en büyük hakem, başkomutan, yüksek güvenlik konseyi başkanı ve yargı konseyi başkanı.

Başbakanı tayin etme, bakanları azletme, parlamentoyu feshetme, kuvvet komutanları ve büyükelçileri atama, uluslararası anlaşmaları imzalama ve olağanüstü hâl ilan etme yetkileri de Kralın elinde.

Bu sistem Krala, başarısızlıklar karşısında öfkeyi saraydan uzaklaştırıp faturayı hükümete kesme şansı veriyor.

AKP de 2011de kraliyetin meşruluğunu tartışmaya açmadığı gibi iktidar yıllarında da kralsız olamayacağını, tam demokrasinin sistemi dağıtacağını ve saraya hasredilmiş yetkilerin korunması gerektiğini savundu.

AKPnin kralcılığı 2011 öncesinden tescilliydi.

Ülkede seçimler 1960lardan beri düzenlense de saray, kraliyetin meşruiyetini tartışmaya açan solculara ve İslamcılara nefes aldırmıyordu.

AKP sarayın koşullarını benimsemiş parti olarak siyaset sahnesinde yerini aldı.

AKPnin öncülü Demokratik ve Anayasal Halk Hareketini 1957de kuran Abdulkerim el Hatib, kraliyet ailesine çok yakındı.

1998de Adalet ve Kalkınma Partisi adını alan hareket, ilk kez 1997de 9 milletvekiliyle meclise girmişti.

AKP 2002de 42 milletvekiliyle üçüncü, 2007de 47 milletvekiliyle ikinci, 2011de 107 milletvekiliyle birinci parti olmuştu.

Adalet ve İhsan Cemaatinin lideri Abdusselam Yasinin 1975te Kral 2. Hasana Ya İslam Ya Tufan başlıklı isyan mektubu ve 1980lerin başında şiddetle İslami hükümet kurma girişimlerinden sonra İslamcılar dönüşüm geçirdi.

Siyaset, ekonomi ve toplumda İslami dönüşüm için ıslahatçı önermeler öne çıktı.

Saadettin el Osmani
KAYNAK,EPA
Fotoğraf altı yazısı,
Seçimi kaybeden AKPli Başbakan Saadettin el Osmani

Bu çizginin çerçevesini belirleyen Müslüman Kardeşler kökenli Tevhid ve Islah Hareketiydi.

AKP bu kolun siyasi yapılanması olarak ortaya çıktı.

Fakat tersi bir olgu yaşandı: AKPnin tebliğ kanadına dönüşen Tevhid ve Islah, iktidar tecrübesi ile ilkeler arasında bocaladı ve 2016da tüzüğünde değişiklikler yaparak siyasetten uzaklaşıp davet konularına dönmeye karar verdi.

Hareket, hükümeti İsraille anlaşmadan çekilmeye de davet etti.

AKP iktidar yıllarında saray ve laik kesimleri fazla huylandırmamak için ıslah söylemini daha çok ekonomide uyguladı.

Aslında özgün bir ekonomik programı da yoktu.

Yaptığı Türkiyede AKPnin yaptığından farklı değildi: Kemer sıkma, özelleştirme ve kamusal harcamaları kısmaya dayalı IMF programını izlemek.

Müslüman Kardeşler için son baharın devamı
Seçim sonuçları, Arap Baharı sırasında örgütlü alternatif olarak öne çıkan Müslüman Kardeşler kuşağının şiddetli bir sonbahar yaşadığını teyit ediyor.

Mısırdaki ana gövdeyi, iki aşamalı bir müdahale bitirdi: Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetiminin bir yıllık iktidarı boyunca izlediği uzlaşmaz ve zıtlaşan siyaset toplumsal bir retle karşılaştı.

Sokaktan gelen istifa baskısına direnen Müslüman Kardeşleri, Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturan Abdulfettah el Sisinin darbesi bitirdi.

Müslüman Kardeşlerin Tunus uzantısı El Nahda ise iktidarda kalmak için eski rejim unsurlarıyla işbirliği yapmaktan kaçınmayan bir pragmatizm izledi.

Nihayetinde sistemdeki kilitlenmenin sorumlusu tutuldu ve Cumhurbaşkanı Kays Saidin anayasal müdahalesiyle kenara çekildi.

Said ülkeyi olağanüstü yetkiyle yönetirken, El Nahda içten içe kaynıyor.

Fasta ise AKPyi bitiren kraldan çok kralcılığı ve mutlak başarısızlığı oldu.

Fakat Fası diğerlerinden ayıran nokta; seçimle gelen İslamcı bir partinin seçimle gitmesi. Ve kadınlar bu sonucu belirleyen en dinamik faktör oldu.

Son güncelleme: 14:14 11.09.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı