• Turkhane Logo

Akşener, Erdoğan'a böyle seslendi: Bay kriz, davayı kaça sattınız?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

11:57 20 Nisan 2022 Çarşamba
Akşener, Erdoğan'a böyle seslendi: Bay kriz, davayı kaça sattınız?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

Akşenerin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Orhangazide infaz koruma memurlarını taşıyan otobüste uzaktan kumandayla, el yapımı bomba olduğunu öğrendik. Patlama sonucu bir şehidimiz, dört yaralımız var. Şehidimize Allahtan rahmet diliyorum. Ailesine ve Türk Milletine başsağlığı diliyorum.

Balıkesirimiz için büyük önemi olan bir konuya değinmek istiyorum. Türk Ocaklarımız Balıkesir için istiklal madalyası başvurusu yapmıştı. Ben de Kurtuluş Mücadelesi zaferimizin 100. yılında istiklal madalyasının Balıkesire çok yakışacağını düşünüyorum. İYİ Parti olarak desteğimizi iletiyorum.

BAY KRİZİN HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASINA İNANAN KALMADI
Bay Krizin konuşmaya doyamadığı bir konuyu daha geride bıraktık. Kendisi beceriksizliklerinin üstünü örtmek için sürekli olarak konuyu geçmişe getirip, dikkat dağıtıp gündem saptırırdı. Enflasyon son 20 yılın zirvesini gördü. Faiz sebep enflasyon sonuç teorisi ellerinde patladı. Türkiye Ekonomi Modeli dedikleri sözüm ona model de tüm bunlara tüy dikti. Bay Krizin Hisseli Harikalar Kumpanyasına inanan kalmadı.

2023 HEDEFLERİN YALAN OLDU MUHTEREM
2023e 8 ay kalmış ama bu arkadaş 20 yılda yapamadıklarını 8 ayda yapacaklarını iddia etmeye başladı. Yetmedi 2053, 2071den bahsetti. Yakında kahve falı da bakmaya başlarsa hiç şaşırmayın. Eğer Türkiyeye dair bir vizyon ortaya koymak istiyorsan ilk önce bugünün sorunları çöz. Biz o sözleri bundan 11 yıl önce de dinledik. Büyük Türkiye, Büyük Güç, Hedef 2023dü değil mi? Hey gidi hey. 2023 için neler vaat ediyordun neler.

2023 hedeflerin yalan oldu muhterem. Bay Kriz bu vaatlerinden birini yaptı. Anayasayı değiştireceğim demişti, değiştirdi. Kendini başkan, bu ucube sistemi de Türkiyenin başına bela etti. 2023 hedeflerini tutturamadı ama mesela Saray yapacağım dememişti ama yaptı. Milletimiz artık bu masalları dinlemiyor. Danışmanlarının elinde oyuncak olanlara artık kimse inanmıyor. 2023e 8 ay kala bugünün Türkiyesinde milletimiz ekmek ve yağ kuyruğunda bekliyor, domatesi, biberi taneyle alıyor. Evinde battaniyeye sarılıp oturuyor. Buğday ithal ettiği için belediyeler vatandaşa ekmek karnesi dağıtıyor. İktidarın küçük ortağı askıda ekmek projesi başlatıyor.

Türkiyede bugün çeteler sokaklarda siyasetçileri, gazetecileri dövüyor, gece yarısı ev basılıyor. Yandaş olmayan basına para cezalara, iktidarı eleştiren gazetecilere, tweet atan 20 yaşındaki gençlere hapishane yolları gösteriliyor. Sayın Erdoğan senin masallarını çok dinledik ama anladık ki sen bütün bunları Türkiye için bir vizyon olarak değil iktidarını ayakta tutmak için söylemişsin. Bu ucube sistemi başımıza bela etmek için düpe düz yalan söylemişsin. Milletçe bu masallardan bıktık, usandık.

Hodri meydan. Getir sandığı kararı milletimiz versin. Hedef, vizyon nasıl olurmuş sana sandıkta öğretelim.

ZAMBİYADA lLİMAN YOK
Bay Kriz ve kadrolarının aklı başka türlü çalışıyor. Geçenlerde Afrika ülkesi Zambiya ile bir anlaşma imzaladılar. Gemilerle karşılıklı liman ziyareti yapılması diyor. Ortada küçük bir sorun var. Zambiyada liman yok. Çünkü Zambiyada deniz yok.

Hani damat bakan uzaya dört şeritli yol yapacaktı ya. Hazır eliniz değmişken aradan Zambiyada bir deniz çıkarıverin. Siz karasal coğrafyalara deniz getirmeyi seversiniz. Daha önce Ankaraya deniz getireceğim diyenlerde sizinkilerde.

Rodos’a 40 bin asker yığıp, gözünü İzmir’imize diken, faşist Mussolini’nin, küstah elçisi, Gazi’yi ziyaret eder. Elçi görevlilere, “İzmir’i alarak, Asya’ya ayak basmaktan” bahseden Mussolini’nin, mesajını aktarır. Gazi, “Söyleyin, yarın sabah gelsin, cevabımı vereyim.” der. Ertesi sabah Atatürk, kabul salonuna, Mareşal üniforması ve çizmeleriyle girer. Bunu gören elçinin, nutku tutulur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, elçiye şöyle seslenir; “Söyle o koca herife; O, 40 bin askerle, İzmir’i alamaz. Ama ben, 4 bin askerimle, Romaya girerim.”

Sonra ne olur biliyor musunuz? Mussolini açıklamasını yeniler ve der ki; Ben Asya’ya ayak basmaktan bahsettim. Türkiye Avrupalıdır.

İşte devlet yönetmek, bu kadar ciddi bir iştir. Türk Devleti’ni yönetmek; çiftçinin derdini, gözünün içine bakarak dinlemektir. Köylüyü efendi görmektir. Kadınlara hürmettir. Çocukların yanında eğilmek ama hadsizin karşısında da, dimdik durmaktır. Biz Atamızdan böyle gördük. Biz şanlı tarihimizden böyle bildik.

BAY KRİZ, KAŞIKÇI DAVASINI KAÇA SATTINIZ?
AKP iktidarının kafası öyle bir kafa ki başkaları tak diye emrediyor, bunlar şak diye yerine getiriyor. İhracatla büyüyeceğiz, zengin olacağız diyorlardı. Meğerse dava ihraç edeceklermiş. Trump emrettiğinde Rahipi nasıl ihraç ettilerse Suudi prens emredince Kaşıkçı davasını jet hızıyla ihraç ettiler.

Bay Kriz, Kaşıkçı davasını kaça sattınız? Devletin egemenlik hakkını kaça devrettiniz? Dünyada para bolken 20 yıl iktidar oldular ama bir türlü devlet insanı olamadılar. Sorumluluk almak yerine beceriksizliklerini faiz lobilerine, üst akıllara, dış güçlere havale ettiler. Oraya kurutunca bu defa vatandaşa sardılar. Kendilerinden başka herkes suçlu. Herkes terörist, hain, nankör oldu ama AK Parti hep ak kaşık olarak kaldı.

Bugün geldiğimiz noktada suçlayacak kimseleri kalmadı. İlk sandıkta kim suçlu, kim suçsuz göreceğiz. Sandık gelecek milletimizin çelikten iradesi, Türkiyenin düşürüldüğü durumun faturasını gerçek sorumlusuna kesecek.

ENKAZI BİZ KALDIRACAĞIZ
Allahın izniyle AKPnin neden olduğu enkazı biz kaldıracağız.

AKP iktidarının 20 yıllık eseri olan yoksulluğa, kronikleşen umutsuzluğa ve öğrenilmiş çaresizliğe memleketimizin her yanında şahit olmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta Bursadaydık. Siftahsız geçen günler, 25 yıllık dükkanların kepenk kapatmasına sebep olmuş. Aktar dükkanı işleten bir kadın esnafımız, Kilogram ile alan müşterilerimiz taneyle almaya başladı. Baharat alınıyor o da nane ve kekik diyor.

Emekli bir öğretmen kardeşim, Biz çocuklarımıza Türkiye kendi kendine yeten bir tarım ülkesidir diyorduk. Şimdi öğrencilerim gelip hocam siz bize bu şekilde öğrettiniz şimdi neden bu durumdayız diyorlar diyor. Erdoğan bu öğretmen öğrencilerine ne desin?

Gençlerimizin durumu da esnafın durumundan iyi değil. Yurt dışındaki yaşıtlarıyla eşit koşullarda başlayamadıkları hayat parkurunda gösterdikleri çabada, özveride, emekleri de yok sayılıyor. Destek beklerken köstekle, yardım beklerken engelle, sevgi beklerken nefretle karşılaşıyorlar. Bayat tavsiyeleri, bitmeyen tavsiyeleri dinliyorlar. Sesleri duyulmuyor. Herkesin kürsülerden atıp tutmaya bayıldığı bir ortamda mikrofon bir türlü onların eline geçmiyor. Tam da bu nedenle bu anlayışa dur demek için, gençler için gençlerle beraber diyerek genç arkadaşlarımızla buluşuyoruz.

Son güncelleme: 11:57 20.04.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı