• Turkhane Logo

30 gazetecinin yargılandığı davada savunmalar

Mustafa Ünal: Biz terörist değiliz

11:15 18 Eylül 2017 Pazartesi
30 gazetecinin yargılandığı davada savunmalar
Mustafa Ünal: Biz terörist değiliz

Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpayın da aralarında bulunduğu 30 medya çalışanının davası Silivri Yerleşkesinde başladı. 

Duruşmada ilk savunmayı Ahmet Metin Sekizkardeş yapıyor. Sekizkardeş iddianamede hakkında hiçbir somut suçlama bulunmadığı halde yargılanıyor olmasına tepki gösterdi.

Sekizkardeşin söyledikleri şöyle:

- Sorumluluğum attığım imzalara ait kararlarla sınırlıdır.
-İddianamede hakkımda somut bir suçlama yok. Neden suçlandığımı öğrenmek istiyorum.

Ardından Cihan medya eski dağıtım direktörü Alaattin Güner savunmasına başladı.
 
Güner şöyle konuştu:

-14 aydır tutukluyum. 2 kızım vardı. Tutukluluğum sırasında bir kızım daha dünyaya geldi.
-İddianamede benimle ilgili bir suçlama yok. Cihan Medya Dağıtım içerikle ilgili değildir. Bunların dağıtımından sorumludur.
-Cihan Medya Dağıtım gazete, dergi, katalog, broşür vb. baskı ve dağıtımı yapar.
-Cihan Medya Dağıtımın abone dağıtımı yaptığı firmalar arasında Yay-Sat ve Turkuvaz firmaları da vardır.
-Cihan Medya Dağıtımın dağıtımını yaptığı gazeteler arasında Zaman ve Bugün dışında Referans ve Radikal de vardı.
-Abone dağıtımı insan gücüne dayanır. Çalışan sayısı tiraj raporlarının doğruluğu konusunda belirleyici unsurlardandır.
-2014 sonunda yeni yatırım kararı alınmış ve bazı satın almalar yapılmıştır. Benim bu alımlarda yetki ve sorumluluğum yoktur.
-Çalıştığım süre içinde yasal sınırlar içinde gazete dağıtım işi yaptım.
-Gazeteleri okura ulaştırma işiyle bu kadar ağır suçlamaların nasıl ilişkilendirildiğini anlayamadım.

Ali Bulaç savunmasına başladı:

- 66 yaşındayım. 4 kalp damarım değişti, 4 kronik hastalıkla boğuşuyorum. 
-Savcı, iddianamenin son sayfasında yazılarımda suç unsuru bulunmadığını belirtmesine karşın suçlamada bulunmaktadır.
-Bu örgütün silahlı terör örgütü olduğunu kabul ediyorum. Kaldı ki, terör örgütü olduğu bilinmediği dönemde dahi üyesi değildim.
- Soruyorum, ben hangi silahlı terör eylemine girdim? Hangi silahlı çatışmaya girdim, kime saldırdım?
-Görevi gereği bilmesi gerekenlerin ihmali hoşgörülürken, siyasilerin kavrama yetisine tahammül gösterilirken, ben niye suçluyum?
-Hangi yasaya göre 17-25 Aralık sonrası Zaman gazetesinde yazı yazmışım diye suç işlemiş oluyorum?
-Devletin izniyle yayın yapan bir gazetede yazdım diye suç işlemiş olamam.
-2007’deki muhtırada AK Partinin yanında durdum. Sayın Erdoğan’ı hedef alan herhangi bir yazım olmadı.
-Erdoğan’ın önerdiği başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Suriye politikasını yanlış bulsam da mülteciler politikasını destekledim.
-Ben Anayasa ve yasalara güvenerek ifade özgürlüğümü kullandım.
- Hakkımda tahliye kararı vermenizi talep ediyorum.

Şahin Alpayın savunması başladı:

-Benim siyaset bilimci-akademisyen ve gazete yorum yazarı olarak iki şapkam var.

-Hayatım boyunca askeri darbelerin mağduru oldum. 12 Mart 1971 darbesi üzerine İsveçe sığınmak zorunda kaldım.

-Zamanda yazmayı kabul etmemin 3 nedeni vardı: Birincisi, öteki gazetelerin hiçbirinde yazarlık yapma imkanı bulamamıştım. İkincisi, hem yorum yazarak görüşlerimi paylaşmak alışkanlığı ve arzusundaydım hem de ek bir gelire ihtiyacım vardı.

-Zaman okurlarına hitap ederek muhafazakar kesimlerin demokrasinin erdemlerini kavramalarına bir katkım olabileceğini düşündüm.

-Yazı/TV programlarında belirttiğim görüşlerimle kamuoyu beni Taha Akyolun tabiriyle tam anlamıyla bir liberal olarak tanıdı.

-3 Kasım 2002de Ak Partinin iktidara gelmesini Zamandaki 5 Kasım tarihli ilk yazımda demokrasinin zaferi olarak yorumladım.

-Ekim 2009da Nobel Barış Ödülünü Erdoğan almalı diye yazdım.

-Ak Parti iktidarına karşı askeri ve yargısal darbe girişimlerine karşı çıktım.

-Ak Parti ile ilgili hayal kırıklığım 2011 seçimleriyle başladı. İktidar otoriter bir tek adam rejimi getirmeye yöneldi.

-Gülen hareketi ile ilgili hayal kırıklığım 15 Temmuz 2016daki askeri darbe girişimiyle patlak verdi.

-İtiraf edeyim ki, o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim.

-Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı, bir gün bile Zamanda yazmayı sürdürmezdim.

-Gülen hareketi mensuplarının bir askeri darbe girişiminde rol alabilecekleri aklımın ucundan geçseydi, asla Zamanda yazmazdım.

-İddia edilen suçların hiçbiriyle ilgim yok. Yaşam tarzım ve inançlarım gereği bir dini cemaate üye olmam söz konusu değildir.

-iddianamede suçlandığı yazılarının suç işlemediğinin kanıtı olduğunu belirterek bu yazılardan alıntılar yaptı.

-İddianamede ileri sürülen suçların hiçbirisini işlemedim. Yargılama sonunda tümüyle aklanacağımdan kesinlikle eminim.

-Tahliyeme hükmederek ömrümün kalan birkaç yılını da eşim, çocuklarım ve torunlarımla geçirmeme izin vermenizi diliyorum.

Şahin Alpay savunmasını tamamladı.

Duruşmada Cuma Kaya savunmasına başladı:

-Herhangi bir örgüt üyesi değilim. Hakkımda yapılan suçlamaları kabul etmiyorum. İşimi kaybettim, mağdurum, tahliyemi istiyorum.

Hüseyin Belli: Zaman gazetesinde çalıştığım dönemde yasadışı olduğuna yönelik bir bilgim yoktu.

İbrahim Karayeğen: Adım sanıklar arasına yazılıyor ama neyle suçlandığımı bilmiyorum. Tahminlere dayanarak kendimi savunmaya çalışacağım. Ben bir gazeteciyim, 12 yıl boyunca Zaman gazetesinde gece editörüydüm. Gece editörü yayın politikasını belirlemez. Ben orada çalıştığım sürece Zaman meşru ve yasal bir gazeteydi. Gazete kayyuma geçtikten sonra çalışmaya devam ettim.

Mustafa Ünal: Biz terörist değiliz, düşünen ve düşündüğünü ifade eden gazeteci ve yazarlarız.​ Biz yazı yazarak hayatını idame ettiren fikir işçileriyiz.​ Akıl ve vicdan sahibi AK Partililere soruyorum: Biz terörist miyiz?​ Görünende olmayan görünmez suçla yargılanıyorum. İddia makamına soruyorum, hangi yazımda ifade özgürlüğü sınırlarını aşmışım?​ Benim yazılarımın tamamı basın ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.​ Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum. Bu dava Avrupaya kalmamalı, kararı Türk hâkimler vermeli.​

Mümtazer Türköne: Darbelere karşı bir aktivistim. Zırhlı birliklerin, tank birliklerinin şehir dışına çıkarılması konusunda yazılarım oldu.​ Ordunun teşkilatlanması darbe yapma üzerine, bunu lağvedip yeniden yapılandıralım diye yazmıştım.​ Darbecileri yağlı kazığa oturtmak lazım dedim. Çok tepki geldi o zaman.​ Ölen darbeciler mezarından çıkartılıp asılsın dedim. Tabi toplumun dikkatini çekmek için bazen abartılı olmak gerekiyor.​ 28 Şubatı engellemek için çok uğraştım. Tansu hanımın danışmanlığını yapıyordum o zaman.​ 2007 muhtırasında en sert yazıları yazdım. Kapatma davasında AK Partinin savunmasının önemli bir bölümünü ben yazdım.​ Darbecilere karşı tavrım 15 Temmuzda da devam etti. Meşru hükümetin yanında olduğumu, darbenin ihanet olduğunu belirttim.​ Ben bir asker çocuğuyum. Menderesin asıldığı gün annemin ağladığını unutmuyorum. 5 yaşındaydım.​ Darbelerle olan problemimi şöyle de anlatabilirim: 12 Eylül’de yargılandım. Bir hafta boyunca tahta sopayla dayak yedim.​ Benim darbeci olma ihtimalim yer çekimi kanununa aykırı.​ Yazarlık dediğiniz sadece kalemle gösterilen bir şey değil, hayatımızı koyduk ortaya. 28 Şubat sürecinde çok tehdit aldım.​ Bir darbeyi önlemenin en önemli yolu demokratik alternatifi canlı tutmaktır.​ Savcılığın görevi aynı zamanda lehte delil bulmak. Ben savcılığa suçlandığım 10 yazıyı lehte delil olarak sunuyorum.​

DAVADA YARGILANANLAR

Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan ve Şahin Alpayın yargılandığı davanın ilk duruşması bugün başlıyor.

Üç büyük yazarla birlikte 30 kişinin yargılandığı dava Silivri Cezaevi Yerleşkesindeki duruşma salonunda görülüyor.
 
Duruşmada bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan 21 kişi ilk kez hâkim karşısına çıkacak. Davanın tutuklu sanıkları Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy’dan oluşuyor.
 
Dava kapsamında İhsan Duran Dağı, Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lale Sarıibrahimoğlu, Nuriye Akman ve Orhan Kemal Cengiz ise tutuksuz olarak yargılanıyor.

Son güncelleme: 11:15 18.09.2017
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı