Hüseyin Yağmur’la Dua KöşesiRuha şeker şerbet dualarla..Sonsuzluk ifade eden kelime ve sözlerle Rabbimizi anmak..
Sevgili dostlar, mübarek Ramazan-ı şerifin zirve günlerine doğru yaklaşıyoruz. Ebedi alemde bizi cehennemden kurtaracak kurtuluş günleri var önümüzde.. Bin aydan daha hayırlı olduğu Rabbimiz tarafından bize haber verilen ve Kadir gecesini içinde misafir eden günlere doğru kayıyor günler.. Ömrümüze seksen üç senelik bir ömür sevabı kazandıracak olan Kadir ve kıymeti çok olan günler..
Efendimiz o gizli hazinenin aranmasını tavsiye buyurmuş bizlere.. O Kadir gecesini son on günde, tek günlerde diye bize ipucu veriyor.. Daha doğrusu son on günü itikafla geçirerek o gizli definenin bulunabileceğini tatbikatıyla bize ders vermiş bulunuyor. Cenabı Allah her birimizi Kadre erenlerden eylesin..Kadir gecesinin o muazzam sevabından mahrum kalanlardan eylemesin.. Amin..
Sevgili dostlar, bugünler aynı zamanda Rabbimizi daha çok en güzel dualarla anma günleri.. Rabbimizi anarken sonsuzluk ifade eden sözlerle dua etmeyi Efendimizden öğreniyoruz.
Müminlerin annesi Hz. Cüveyriye r.anha.dan..
Mü’minlerin annesi Hz. Cüveyriye Binti’l-Hâris* radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir gün sabah namazını kıldıktan sonra, Hazret-i Cüveyriye namaz kıldığı yerde oturmakta iken erkenden evden çıktı. Kuşluk vakti tekrar eve döndü. Hz. Cüveyriye radıyallahu anhâ’nın hâlâ namaz kıldığı yerde oturduğunu görünce:- “Benim senin yanından ayrıldığımdan beri hep burada oturup dua ve zikirle mi meşgul oldun?” diye sordu. O da:- Evet, diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz aleyhisselatü vesselam şöyle buyurdu:- “Benim senin yanından ayrıldıktan sonra üç defa söylediğim şu dört cümlecik dua ve zikir, senin sabahtan beri söylediğin dua ve zikirlerle tartılacak olsa, sevap bakımından onlara eşit olur:
“Allah’ı hamd ile tesbih ederim: Yarattığı bütün varlıklar sayısınca, rıza ufku seviyesinde, Arş’ının ağırlığınca ve sonsuz kelimâtının mürekkebi kadar.. Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim.” (Müslim, Zikir 79. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 24)
Bu dua ile Efendimiz bize sonsuzluk ifade eden sözlerle dua etmeyi öğretiyor ve kısaca: “Ya Rabbi! Söylediğim bu kelimelerle sonsuzluk ifade eden rakamlar kadar söylemiş gibi kabul edilmemi diliyorum” Deyin buyuruyordu.
Bediüzzaman hazretleri Dokuzuncu Sözde Sübhanallah, Allahu ekber ve Elhamdu lillah namazın çekirdekleri hükmündedir diyerek bu zikirlere açılım getiriyor: “Namazın mânâsı, Cenâb-ı Hakkı tesbih ve tâzim ve şükürdür. Yani,
celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis etmek..hem, kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim etmek..hem, cemâline karşı kalben ve lisanen ve bedenen Elhamdü lillâh deyip şükretmektir.
Demek, tesbih ve tekbir ve hamd, namazın çekirdekleri hükmündedirler. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında, bu üç şey her tarafında bulunuyorlar. Hem ondandır ki, namazdan sonra, namazın mânâsını tekid ve takviye için, şu kelimât-ı mübareke, otuz üç defa tekrar edilir; namazın mânâsı şu mücmel hülâsalarla tekid edilir.
Ruha şeker şerbet dualardan bir dua..
Bir dua hazinesi olan Kulubuddaria’dan Seyyid Alî Vefâ’ya (k.s.) ait on kelime hizbi’ni ilk defa okuduğumda aradığım şeyi bulmanın sevincini yaşamıştım yıllar önce..Kulubuddaria’nın tercümesi Yakaran Gönüller’den alarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla
Allahım! Dünyada ve âhirette karşılaşacağım her korku ve endişe için.. “lâilâheillallah / Allah’tan başka ilah yoktur”.. her gam ve tasa için “maşâallah / Allah neyi dilerse o olur”.. her nimet için “elhamdülillah / hamd yalnız Allah’a mahsustur”.. her kolaylık ve zorluk için “eşşükru lillah / şükür sadece Allah’adır”.. hayret ve hayranlık uyandıran her bir şey için.. “Sübhanallah / Allah bütün noksanlardan pak ve müberrâ, bütün kusurlardan mukaddes ve muarrâdır”.. her bir günah için “estağfirullah / bağışlanmamı Allah’tan isterim”.. her darlık ve zorluk için “hasbiyallah / Allah bana yeter”.. her musibet için “innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn / Allah’tan geldik, O’na aitiz ve O’na döneceğiz”.. her kaza ve kader için “tevekkeltü alallah / Allah’a tevekkül ettim” ve her tâatı yapabilmek ve her mâsiyetten kaçabilmek için “lâ havle velâ kuvvete illâ billahilaliyyilazîm / kulluk yapmak ve mâsiyetlerden uzak durmak için ihtiyacım olan havl ve kuvvet, yalnız Aliyy ü Azîm Allah nezdindedir” kelime-i tayyibe-i mübarekelerini hazırladım.
Cenabı Allah tefekkürle bezenmiş ve sonsuzluk ifade eden kelime ve sözlerle Rabbimize anmayı her birimize nasib ve müyesser eylesin. Amin.
---*Bu güzel duayı kendisinden öğrendiğimiz Hz. Cüveyriye’nin Efendimizin saadet hanesine gelişinin enteresan bir hikayesi var: Bu büyük kadın Beni Mustalık kabilesi reisinin kızıydı. Babası Medine’ye saldırmak üzere asker toplamaya başlayınca bunu haber alan Efendimiz derhal ordusuyla bu kabilenin üzerine yürür. Müreysi suyunun başında çetin bir mücadele olur. Savaş sonrası ele geçirilen esirler Medine’ye getirilir. Esirler arasında adı Efendimiz tarafından Cüveyriye olarak değiştirilecek olan Berre de bulunmaktadır.
HZ. CÜVEYRİYENİN RÜYASI
Hz. Cüveyriye anlatıyor:Ben, Peygamber Efendimizin gelişinden üç gün önce gördüğüm bir rüyada, Ayın Medineden hareket edip geldiğini ve benim kucağıma düştüğünü görmüştüm. O gün bu rüyamı kimseye söylemeye cesaret edememiştim. Nihayet üç gün sonra Peygamberimiz ordusuyla çıkıp geldi. Savaş sonrası bizi esir aldılar. Gördüğüm rüya hatırıma geldi. İçime doğan şey gerçek olacak diye ümitlenmeye başladım. Müslüman oldum. Resûlüllah da beni azâd etti ve benimle evlenme teklifinde bulundu ben de kabul ettim.
Cüveyriye’nin gönlü Gönüller Hakimi tarafından gönüllerin sultanına çevrilmişti. O da O’nunla buluşacağı anı beklemekteydi. Efendiler efendisinden başkasını da tercih etmesi mümkün değildi. Yahudi kabilesinin reisi olan babası da kısa süre sonra Müslüman olacaktı. Cüveyriye’nin Müslüman olması çok bereketli olmuştu. Cüveyriye’nin Müslüman olup Efendimiz ile nikahlandığını öğrenen sahabiler “Bu insanlar artık Resulullah’ın akrabası, biz onları serbest bırakmalıyız” diyerek bütün esirleri fidye almadan serbest bıraktılar. Bu vesile ile bu kabileden pek çok kimse Müslüman oldu.







