• Turkhane Logo

Ramazan-ı Şerif’te Bir Yakarış... (1)

Bu mübarek, duaların kabul olduğu zaman diliminde elimizden gelen en güzel şey dua dua yakarmak... Mustafa Yılmaz'ın kaleminden üç yazılık 'Bir Yakarış'ın ilki...

12:07 17 Mayıs 2019 Cuma
Ramazan-ı Şerif’te Bir Yakarış... (1)
Bu mübarek, duaların kabul olduğu zaman diliminde elimizden gelen en güzel şey dua dua yakarmak... Mustafa Yılmaz'ın kaleminden üç yazılık 'Bir Yakarış'ın ilki...

Mustafa Yılmaz / TURKHANE.com
Sonsuz rahmetinin eseri olarak kullarına peşi peşine peygamberler gönderen ve o seçkin elçileri vasıtasıyla gerçek kulluğun yollarını gösteren, dünya-ukba dengesini nasıl gözetebileceklerini öğreten, müjdeler veren ve insanları eğri yolun neticelerinden sakındıran, kabiliyetleri ölçüsünde kullarını yüksek ahlakın zirvelerinde dolaştıran, yine o mükerrem ibâdı olan nebileri vasıtasıyla Kendisine ulaşan yolları ve nihayet Cennet’in yollarını açan Hazreti Rahman u Rahîm ve Bâis ü Kerîm’e nihayetsiz hamd ü senalar olsun. 

Kulluğu, tebliği, güzel örnekliği, rabbanîliği, hasbiliği, ihlası, sıdk ve emaneti, fetaneti, üslup ve beyanı, sabır ve hilmi, kerem ve tevazuu, Hak Teâlâ ile irtibatı ve bütün üstün hasletlerdeki derinlik ve enginliği ile Seyyidü’l-Enbiya olan Hâtemü’n-Nebiyyîn Hazreti Muhammed’e ve bütün nebî kardeşlerine, Efendimiz’in ve onların defterlerine bu zamana kadar akagelen ve bundan sonra da akmaya hep devam edecek olan sevaplar adedince salât ve selam olsun. 
Ey Ulular Ulusu Rabbimiz! Hem mücrim ve hem de muhtaç kulların olarak yine Senin yüce huzuruna geldik. Zaten varılacak başka bir huzur da bilmiyor ve tanımıyoruz. 
Ey, Mustafeyne’l-Ahyâr olan seçkinlerden seçkin resûl ve nebi kullarının dualarına icabet eden.. onlara necat ve kurtuluş lütfeden.. zarar vermek isteyenlere karşı onları hıfz u sıyanet seralarına alan.. onları imansız ve amansız düşmanlarının şeytanca kurdukları tuzaklardan kurtaran.. maruz kaldıkları zararı def’ ü ref’ eden.. ekstra mevhibelerle serfiraz kılan.. hidayet ve mertebelerini artırdıkça artıran.. onlara hayr u hasenât yollarını gösteren.. hikmet, hüküm ve ilim veren.. onları rahmetine gark eden.. nusretiyle te’yid buyuran.. anlayışlarını ziyadeleştiren.. onlara tertemiz nesiller lütfeden.. hayırlı amellerine –ki o insanlık âbidelerinin bütün işleri hayırlıdır- bol bol mükafaatlarla mukabelede bulunan Yüceler Yücesi Rab! Biz yine Senin huzuruna geldik. Geldik zira o bizim rehberlerimize olan lütuflarının bizim için de müyesser olacağına inandık. Huzuruna geldik, çünkü biz Senin, “Onların dualarına icabet eden, onları gam ve tasalardan kurtaran Biz’iz. Biz aynı şekilde müminleri de kurtarırız” mukaddes ve aynı zamanda muştu yüklü beyanına güvendik. Dillerimizi gönüllerimize bağladık, yüreklerimizi avuçlarımızın içine aldık ve buruk da olsak, mahzun da olsak, “Vardır Senin takdir buyurduğunda bir hikmet, vardır her başa gelende bir hayır” mülahazasına kendimizi saldık ve reca/ümit hisleriyle dopdolu olarak ellerimizi semalara, semalar ötesine, ötelerin de ötesine kaldırdık; yalvarışa, yakarışa geçtik. 
Ya Rabbelâlemîn! Asliyet planında peygamberlerini serfiraz kıldığın nimetlerle zılliyet planında bizleri de serfiraz eyle. 
Ey bizim Yücelerden Yüce Rabbimiz! İşte huzurunda, ilk ceddimiz Safiyyullah Âdem Nebî gibi Sen’i takdîs ü tesbîh ediyoruz biz. Doğrusu kendimize pek çok yazık ettik. Şayet Sen onca kusurumuzu örtüp bize merhamet buyurmazsan hüsrana uğrarız şüphesiz. Ya Rab! Hazreti Safiyyullah, Sana teveccüh edeceği kelimeleri yine Senden öğrenmiş ve ona göre bir duruş sergilemişti. Bize de öyle öğrenmeyi ve öğrendiklerimizle amel etmeyi müyesser kıl. Kıl ki, insanlığın atası o masum peygamberi tevbe ve salih amellerde kendimize örnek alabilelim ve yanlışta inat ve ısrar gibi şeytanî amellerden ve haddini bilmezlerin başı olan İblis’e benzemekten mağrip ile meşrık arası kadar uzak kalabilelim. 
Ey Rab! Seçkin kullarından Şît (aleyhisselam)’ı farklı anlayışlara göre söz söylemeye muvaffak kılmış ve mucizeleriyle insanların yaralarını tedavi edebilme payesiyle donatmıştın. İnandığımız yüksek hakikatleri muhataplarımızın anlayışlarına göre ifade edebilmeye ve emanet olarak lütfettiğin ömrü, insanların maddî ve manevî yaralarını sarıp sarmalama hedefli sürdürmeye bizi de muvaffak kıl. 
Ey Rab! Doğruluk timsali, sıddîk nebî Hazreti İdrîs (aleyhisselam)’a da bir nevî miraç yaşatmış ve onu üstün bir makama çıkarmıştın. Lütf u kereminle o miracı kalb ve ruh ufkunda bizlere de yaşat. İdris kuluna pek çok ilimleri de vahyetmiştin Allahım! Fazlınla bizim de ilmimizi artır ve bize de ilim yörüngeli bir hayat lütfeyle. Bizi de başta Senin hidayet nimetin olmak üzere farklı farklı nimetlerine mazhar olan ve ayetlerin okunduğunda gözyaşları içinde kendilerini secde halinde iki büklüm bulan kullarından eyle. 
Ya Rab! İnsanlığın ikinci atası Neciyyullah Nûh Nebi’yi de imamlardan, önderlerden kılmıştın. Bir musibet ile karşı karşıya kalıp da Senin kapının tokmağına dokunarak yalvarıp yakardığında onu, yakınlarını, evlatlarını ve halkından iman edenleri o büyük beladan kurtarıvermiştin. Boğulmaktan kurtarıvermiştin. Ona destek olup haklarını zalim halklardan geri alıvermiştin. Bizi de kurtar Allahım, içine düştüğümüz bu büyük belaların içinde boğulmaktan. “Artık bizimle onlar arasındaki hükmünü Sen ver” ve bizim gasp edilmiş haklarımızı da, başkalarının ihsanlarından müstağni kılacağın lütf u kereminle geri alıver zalim halklardan. Ve bizi yolunu bulamamış, hayret vadilerinde şaşkın şaşkın dolaşan kimselere hak ve hakikatin rehberleri eyle. 
Ya Rab! Hûd Peygamber de, başka hiçbir bedel arayışında bulunmadan, sırf Senin hoşnutluğun mülahazasıyla, kendi kavmine putperestliği bırakıp tevhide gelmeleri hususunda ikaz üstüne ikazda bulunmuş, pek azı müstesna onu dinlemeyen kavmi ise taşkınlıklarına devam ettiklerinden dolayı, Allah’tan bir ceza olarak, kasıp kavuran korkunç bir kasırga ile karşı karşıya kalmış ve nihayet sökülmüş hurma kütükleri gibi yere serilmiş ve kül olup savrulmuşlardı. Fakat onlar kavrulup savrulurken, Sen bu insaf timsali nebini ve ona inananları korumuş ve kurtarmıştın. Ya Rab! İçinde yaşadığımız zamanın kasıp kavuran, insanları benzeri daha evvel yaşanmamış isyan vadilerinde dolaştıran ve bizim de amellerimize, hatta bazen gelip gelip de itikadımıza toslayan fırtınalarından da bizi koru. 
Ey Rab! Hazreti Salih (aleyhisselam) da diğer elçilerin gibi Senin mukaddes yolunda, yolun kaderi olan eza ve cefaya maruz kalmış ve hakaretlere uğramıştı. Uğramış fakat dişini sıkıp sabretmiş, ümidini asla yitirmemiş ve yaşadığı olumsuzluklardan dolayı peygamberler yolundan geri dönmeyi asla ve asla, değil aklına hayaline bile getirmemişti. Getiremezdi de zaten, zira o –min indillah- vazifeliydi. Yürüdükleri en kudsî yolda nebilerinin sabrını artırdığın gibi, yürüdüğümüz nebiler yolunda bizim sabır ve ümidimizi de artır Allahım! Ne pahasına olursa olsun, inandığımız idealler, mefkûreler, gaye-i hayaller istikametinde ömrümüz oldukça, gücümüz yettikçe yürümeye bizi de muvaffak kıl. Salih kuluna karşı hile düşünenlerin komplolarını alt üst ettiğin gibi, yolunun salâhat ve ıslah sevdalısı kullarına karşı tuzak kuranların tuzaklarını da bozuver. 
Ey Rab! Halîlin İbrahim Peygamber’in kalbini itminanla dolduran Sen, nesline bereket ihsan eden Sen ve Nemrut’un tutuşturduğu ateşin içine atılınca, “Ey ateş! Dokunma İbrahim’e; serin ve selamet ol ona” diyen de Sendin. Hazreti İbrahim’e ihsanda bulunduğun gibi göz ve gönüllerimizdeki perdeleri kaldırıp bizim hidayet ve rüşdümüzü de artır ve bizim kalblerimizi de itmi’nanla doldur Allahım! Bizden sonraki nesillerce bir yâd-ı cemîl olarak anılmaya vesile olacak güzel işler gerçekleştirmeye bizi de muvaffak kıl. Senden uzak düşmüşlüğün ve olmayacak cürm ü hatalara düşmüşlüğün ateşlerinden bizi koru ve dehrin nemrutlarına karşı bu bendelerini her zaman sıyanet seralarının içinde tut. O nemrutları da kendi kurdukları tuzaklara düşür ve hüsrana uğrat. Ya Rab! Senin yoluna canını kurban etmeye her zaman âmade bulunan İsmail (aleyhisselam) gibi, biz de dünya ve mâfîhâdan geçip ömrümüzü Senin hizmetine vakfetmek istiyoruz. Vefa abidesi babasıyla beraber Senin evinin temellerini yükseltirken yalvarıp yakaran o yüce Nebî gibi biz de diliyor ve dileniyoruz: Yapmaya çalıştığımız hizmetlerimizi kabul buyur bizden. Kulluk binasını Senin muradına uygun olarak ikâme etmeyi bize de müyesser eyle. Semî’ Sen, Alîm Sensin; her şeyi duyar, her şeyi bilirsin. Bizi şekilden, suretten geçmiş, müslümanlığın özüne ermiş kullarından eyle ve bize, yalnız Sana kulluk eden nesiller lütfet. Ey Rab! Ey İbrahim’e İshak’ı, İshak’a da Yakub’u ihsan eden ve hepsini salih insanlar eyleyen Yüceler Yücesi Rab! Bizi de yeryüzünün mirasına vâris olacak salih kullarından eyle. Ey Hayru’l-Hâfizîn ve ey Erhamürrâhimîn! Onlara rahmetinden ihsanlarda bulunduğun gibi bize de ihsanlarda bulun.. bizi de onlar gibi irşad rehberleri eyle.. bizi de hep namaz gibi, zekat gibi salih ameller peşinden koştur. Bizim nesillerimizi de İbrahimî nesiller eyle. Namazını ikâme edip onun hakkını veren ve duası Hak katında kabul gören nesiller eyle. 
Ya Rab! Kulun Yakub Peygamber, “Ben bu dağınıklık ve tasamı sadece Allah’a açıyorum” iniltileriyle tazarru ve niyazda bulunup derdini Sana şerhettiğinde Sen onun hüznünü gidermiş, görme hislerini yitiren gözlerine şifa ihsan etmiş ve o hüzünlü nebiyi bir kere daha evlatlarıyla buluşturmuştun. İşte biz de huzurunda dertlerimizi arz ediyoruz. Bizim de hüznümüzü, dağınıklığımızı gider Allahım; bizim de ihtiyaçlarımızı görüp gözet. Bizim içimizde de sevdiklerinden ayrı düşenleri, ayrı düşürülenleri bir an evvel sevdiklerine kavuştur. Yakub’un Yusuf’a, Yusuf’un da Yakub’a kavuştuğu gibi kavuştur. 
Ya Rab! Tertemiz kulun Lût (aleyhisselam) da yıllar ve yıllar boyu kendi vatandaşlarını, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya, ibadet ü taata, edep ve hayaya çağırıp durmuştu. Ne var ki onlar sapıklıkta, hayasızlıkta daha evvel hiçbir topluluğun aşmadığı kadar hadlerini aşmış kimselerdi ve bu taşkınlıklarının cezasını başlarından aşağıya yağan taşlarla ödemişlerdi. Ya Rab! Sen de biliyorsun ki, o taşkınlıklar bugün daha şenî’ bir şekilde irtikap edilmekte, hem de dünyanın hemen her yerinde. Hazreti Lût’u ve ailesini, kavminin yapageldiklerinin vebalinden kurtardığın gibi, bizi ve yakınlarımızı da kurtar Allahım! Fesatçılar güruhuna karşı nebî kullarına yardım ettiğin gibi, günümüzün fesat peşinde koşan müfsitlerine karşı da bize yardım eyle. 
Ey Yusuf Peygamber’i düştüğü kuyudan çıkaran Rabbimiz! Bizi de düştüğümüz derin kuyulardan çıkar. Ey Yusuf Peygamber’i nisa taifesinin fendinden koruyan Rabbimiz! Bizi de şeytanın türlü türlü oyunlarından ve heva ve hevesimizin zebûnu olmaktan koru. Bizi de, Yusuf kulun gibi zindana atılmayı dahi iffetimizden taviz vermeye tercih edecek kadar afîf ve afîfe kullarından eyle. Ey kerem timsali, ihsan abidesi Yusuf kuluna hâdiselerin te’vilini talim buyuran Rabbimiz! Eşya ve hadiseleri yorumlamada bize de ekstra ihsanlarda bulun. Bizleri de birer basiret ve firaset insanı eyle. Ey Yusuf Nebi’yi Mısır diyarına sultan yapan Rabbimiz! Bizim Senin rızana muvafık inançlarımızı, ideallerimizi, gaye-i hayallerimizi de kullarının gönüllerinde sultanlık tahtına oturt. Ey Yusuf Nebî’ye kendisine kötülük yapanlara üst üste iyilik yapma fırsatları lütfeden Rabbimiz! Bize de, kötülük üstüne kötülük yapanlara iyilik yapma anlayış ve imkanları lütfet. Ey Yusuf’u babası Yakub Peygamber’e kavuşturan Merhameti Sonsuz! Medrese-i Yusufiyelerin mağdur, mazlum ve mahkumlarını da bir an evvel, bir an evvel, bir an evvel, en güzel şekilde sevdiklerine kavuştur. Yusuf Peygamber gibi bizi de, dünya bütün cezbedici güzellikleri ve debdebesiyle yüzümüze tebessüm ettiği zaman bile hep vuslat iştiyakıyla yanıp tutuşan insanlar eyle. Nihayet ömrümüzün sonunda, Sana tam itaat içinde kullar olarak can emanetini bizden al ve bizi hayırlı, dürüst insanlar arasına dâhil eyle. Âmin!
Ya Rab! Sabır kahramanı, evvâb, yüzü hep Senin kapında olan Eyyûb kulunun, maruz kaldığı musibetler karşısında, “Afiyet ver ve beni bu sıkıntılardan kurtar” şeklindeki arz-ı haliyle biz de yüce huzurunda halimizi Sana arz ediyoruz. Bizi de sabreden kullarından eyle. Bize de afiyet ihsan buyur ve bizi de içine düştüğümüz sıkıntılardan kurtar. Ey Merhametliler Merhametlisi! Eyyûb Nebî’ye dokunduğu gibi, zarar bize de dokundu. Yaşlımıza dokundu.. gencimize dokundu.. kadınımıza erkeğimize, çoluğumuza çocuğumuza hep dokundu. Zarar gelip kulluğumuza dokundu.. Senin yolundaki hizmetimize dokundu. Ey Hazreti Eyyûb’a dokunan zararı kaldıran merhameti sonsuz Rab! Bize dokunan zararı da lütfunla kaldırıver. Onu ve yakınlarını ilahî armağanlarınla sevindirdiğin gibi bizi ve yakınlarımızı da bir an evvel sevindiriver. 
Ya Rab! Senin yüce nezdindeki konumuyla nasip ve kısmet sahibi olan Zülkifl (aleyhisselam)’ı da, Kur’an-ı Azîmüşşân’da mübarek ismiyle zikrederek ayrıca payelendiriyor ve diğer nebilerinle beraber onu da hayra kilitlenmiş, sabır faziletiyle bezenmiş seçkin kulların arasında sayıyorsun. Bizi de öyle eyle Allahım! Bizi de hayra kilitlenmiş, sabır faziletiyle donanmış bahtiyar kullarından eyle.
Ey Rahîm u Vedûd Rab! Nâm-ı Celîl-i İlahîyi gönüllere nakşetme yolunda beyanlarımıza fesahat lütfeyle. Şuayb Peygamber’e lütfeylediğin gibi lütfeyle. Ömrümüz oldukça o sadık kulun gibi bizi de insanları hep hakka hakikate, insaf ve adalete çağırmaya muvaffak kıl. Gücümüz yettiğince ıslah için çıktığımız bu peygamberler yolunda muvaffakiyetimiz yalnız ve yalnız Senin yardımınla mümkündür. Onun için biz de sadece Sana tevekkül ve Sana teveccüh ediyoruz. Yürüdüğümüz yolda önümüzü kesmeye çabalayanları, bununla da kalmayıp bizi kendilerine benzetmeye çalışanları ve bunun için olmadık zulümler irtikâp edenleri de Hazreti Şuayb gibi Sana havale ediyoruz ey bizim Rabbimiz! Bizimle şu halkımız arasında Sen adaletli hükmünü ver, ver ki, haklı haksız açığa çıksın. Sen elbette hüküm verenlerin en âdil olanısın!
Ya Rab! Biz de en az Senin ülü’l-azm nebin Kelîmullah Hazreti Musa (alâ nebiyyina ve aleyhisselam) kadar, lütfedeceğin her nimete muhtacız. Ey Erhamürrahimîn! En iyi Sen biliyorsun ki, bugün olduğu kadar hiçbir zaman bu ölçüde bir ızdıraba maruz kalmamıştık. Lütfen ve keremen, bizim sinelerimize de inşirah ver. İşimizi kolaylaştır. Dilimizdeki bağları da çözüver ki, meramımızı en güzel şekilde anlatabilelim. Muhlas (ihlasa erdirilmiş olan) kulun Hazreti Musa gibi, biz de Senin yolunda ezalar, cefalar gördük. –Şikayetimiz yoktur; Sana binlerce hamd ü senalar olsun.- Eza ve cefayı dünyasını zinet, haşmet ve servetle dolduranlardan gördük. Halkı saptıranlardan gördük. Günün firavunlarından gördük. O günün Firavun’una karşı Musa kulunu galip kıldığın gibi, bugünün firavun, hâman ve karunlarına karşı da nusretinle biz kapıkullarını muzaffer kıl. Onlar bizi itibarsızlaştırmaya çalıştıkça, Sen bizim itibarımızı yükselt Allahım! Nüfuz ver bize, kudret ver. Onların servet ve kudretlerini de silip süpürüver. Kalblerini sıktıkça sık. Sık ki, onlar o acı azabı görmeden hakkı ve hakikati görmeyecekler, göremeyecekler. 
Ya Rab! Musa Peygamber tebliğ ve irşad yolunda kendisine destek çıkacak, ona zahîr olacak bir yardımcı istediğinde Sen ona Harun (aleyhisselam)’ı göndermiştin. Hayatlarını irşad eksenli sürdüren bugünün mürşid ve mürşid namzetlerine de yardımcılar gönder Allahım! Onlara peygamberlikle ihsanda bulunduğun gibi, bize de peygamber yolunun daimi yolcuları olmak ve hep o yolda bulunmakla ihsanda bulun. “Selam olsun Musa ve Harun’a” buyurmuştun; bizim hakkımızda da selamet ve esenlik ihsan buyur. Firavun’a karşı onları koruyup gözetmiştin; bizim hakkımızda da çağın firavunlarına karşı inayet ve sıyanet lütuf buyur. İhsan şuurları ve iyiliklerinden dolayı onları ödüllendirdiğin gibi bizi de ihsanla serfiraz kılarak ödüllendir Allahım! 
Ya Erhamerrâhimîn! Hazreti Harun’u, Hazreti Musa’ya hayırlı bir kardeş ve hayırlı bir halef eylediğin gibi bizi de hizmet dairesinde hayırlı kardeşler, hayırlı halefler eyle. Fesatçılara hiç aldırış etmeden sabır içinde hep ıslah için çabalayan halefler eyle. Onlar nasıl dik durduysa, asrın bakar ve buzağıperestleri karşısında bizi de öyle dik durmaya muvaffak kıl. Bizi de irşad ve tebliğ mesleğimizde Sen’i zikr u fikirde gevşeklik göstermeyen kullarından eyle. Huy ve seciyemizi kavl-i leyyin ve üslub-u leyyin ile zinetlendir. Bize iyiyi, güzeli, mükemmeli temsil kabiliyeti bahşet Allahım! Bizi de muhataplarımızı iyi okuyabilen, onlara söz söylemesini bilen, duygularını rahatça ifade edebilen mürşid ve mübelliğler eyle. 
Mürselînden olan Hazreti İlyas’ı da anıyoruz Allahım! İhlasın zirvesiyle şereflendirdiğin, “Tastamam inanmış has kullarımızdandı” diyerek sena eylediğin, muhsinler içinde sayıp ödüllendirdiğin, dahası, “Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İlyas’a!” buyurarak pek seçkin bir iltifat ile taltif buyurduğun İlyas Nebi’yi  de anıyoruz. Ve yalvarıyoruz Allahım; bizi de muhsinlerden, muhlislerden, tam inanmış has kullarından, salih kullarından, hayırlı kullarından eyle. Bizi hep insanları Rabbimiz Allah’a çağırmakla, onları günahlardan sakındırmakla ve bu yolda bizi engellemeye çalışanlar karşısında geri adım atmamakla, peygamberler güzergâhının ayrılmaz yolcuları olmakla ve arkadan gelenlere yanıltmayan birer rehber tavrı sergilemekle seçkin kulların olan nebilerine benzet.
Ya Rab! Biliyor, duyuyor ve görüyorsun; halimiz Senin Yunus Peygamberinin haline ne kadar da benziyor! Belki onun vaziyetinden daha dehşetli bir haldeyiz. Karanlık bir fırtanın içinde kalmış gibi, denize atılmışız da bir balık bizi yutmuş gibi bir halimiz var ve sanki sebepler tamamen tükenmiş durumda. Günah deryalarına yelken açmış ve sahil-i selametten uzaklaştıkça uzaklaşmışız. Dahası pek çoğumuz bu uzaklığın farkında bile değiliz. Senin nazar-ı merhametine ne kadar da muhtacız ya Rab! Yunus ibn Mettâ –belki zelle sayılabilecek bir içtihadından dolayı- Sana teveccüh edip, “Lâ ilâhe illâ Ente, Sübhaneke, innî küntü mine’z-zâlimîn / Senden başka bir ilah yoktur, Sübhansın, münezzeh ve mukaddessin; şüphesiz ben kendime pek çok zulmettim” demişti. Biz de ya Rab, âşikar gaflet ve günahlarımızı gözlerimizin önüne alıyor, Sana bu yakarış vaktinde –duanın sebepler üstü bir yöneliş olduğu mülahazasıyla- esbâbı nefyediyor, tevhid, tesbih ve istiğfar mülahazaları içinde Yunus Nebi’nin sırlı münacaatıyla yüce dergahına iltica ediyoruz. 
Ne olur, sırr-ı tevhid içinde nur-u ehadiyet inkişaf etsin de, bu yakarış Hazreti Yunus için olduğu gibi bizim için de sür’atli bir vasıta-ı necat olsun Allahım! Bizim gecelerimiz de gündüze dönsün, istikbalimiz aydınlansın, nefsimizin ve dünyanın boğucu dalgalarından biz de bir an evvel kurtulalım. 
Mesleğimiz Senin yüce takdirinle acz u fakr mesleğidir Allahım! Senin sonsuz güç ve kuvvetinle tutup desteklemene olan ihtiyacımız sonsuzdur. Katından Davud kuluna demiri hamur yapacak kadar güç ve kuvvet verdiğin gibi bize de ver. Bedenimizi, aklımızı, ahlakımızı, kulluğumuzu güçlendir. O gün ona demiri yumuşattığın gibi bugün de kullarının kalblerini imana ve İslam’a yumuşat. Fazlınla ilmimizi de artır Allahım! Hikmet lütfeyle bize de. Kararlarımıza isabet bahşeyle. Meramımızı güzelce ifade edebilme kabiliyeti ihsan buyur ve bütün bu nimetlerine karşı içimizi şükür hisleriyle doldur. Davud Nebi’yi “evvâb” eylediğin gibi bizi de hep Sana yönelen evvâbînden eyle. Sesimize sadâmıza öyle kuvvet, öyle yükseklik, öyle hoş bir eda ver ki Allahım, dağlar taşlar, kurtlar kuşlar ve nefesimizin ulaştığı bütün kullar bizimle beraber hep Cânân soluklasınlar. 
Ey nâm-ı celîli yüceler yücesi olan Rahman ve Rahîm Rabbimiz! Hazreti Süleyman’ı atası Hazreti Davud’a hakiki bir vâris eylediğin gibi, bizi de peygamberler yolunun yeryüzündeki salih mirasçıları eyle. Fazlınla, eşya ve hadiselerin dilini çözüp kavramada kabiliyetlerimizi inkişaf ettir. Hakkı hakikati âleme duyurmak için çıktığımız bu yolda ins ü cin ordularını yardımımıza gönder. Süratle koşan uzun soluklu safkan atlar, tatlı tatlı esen meltem-misal rüzgarlar ve hep yüksekten uçan Hüdhüd gibi kuşlar bütün âfâka hep bize ait nağmeleri taşısınlar. Taşısınlar ki, Âlemlerin Rabbi Allah’ı tanıyamamış olmakla nefsine zulmedenler, tanıyıp O’na teslim olsun ve selameti bulsunlar. 
Ey lütufları bol olan Vehhâb! Dilediğin her şeyi gerçekleştirmeye Senin gücün yeter; güzel kulun Süleyman (aleyhisselam)’ın duası bizim de duamızdır: Bizi affet ve bizi nefislerimize öyle hâkim kıl ki, gerek kendimize, gerekse anne babalarımıza ihsan buyurduğun nimetlere şükredebilelim. Seni hoşnut edecek salih ameller işleyebilelim. Ve lütfen bizi salih kulların arasına dâhil eyle.Ey her işini hikmetle icra buyuran Hakîm Rabbimiz! Kulun Lokman (aleyhisselam)’ı hikmetle serfiraz kıldığın gibi, içinde nice hayırları barındıran o hikmetle bizi de donat ve bu ihsanına karşı kalblerimizi Yüce Zatına karşı şükran hisleriyle doldur. Bize samimiyet ve ciddiyet lütfet Allahım! Sâfiyane hal ve sözleriyle bize nasihat edecek hayırhahlar gönder ve bizi de başkalarına karşı hâlisane hayırhahlar olmakla payelendir. Riya ve şirke karşı bize Lokmanca bir duruş ver Allahım ve ona bahşettiğin gibi, bize de evlâd ü iyâlimizin ve bize emanet olarak verdiğin nesillerin manevi hayatları üzerinde tir tir titreyecek yürekler bahşet.Ya Rab! Kavminin kaybettiği değerleri bularak onlara iade eden ve yeniden belletmeye çalışan Hazreti Üzeyr gibi, bizi de insanımızın yitik değerlerini bulup çıkararak tekrar onlara kazandırmaya muvaffak kıl. O, nasıl en zorlu sürgün yıllarında çevresindekilere moral verip dertlerine derman olmaya çalıştıysa, bizim iradelerimize de fer ver ve bizi herkese ümit kaynağı olabilecek kadar sadr u sinesi geniş, iradesi canlı insanlar eyle. 
Ya Rabbelâlemîn! Huzurunda gölge mahiyetindeki bütün güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor ve Senin sonsuz havl ve kuvvetine ilticada bulunuyoruz. Zülkarneyn kuluna kuvvet ihsan ettiğin gibi bize de nezdinden kuvvet gönder. Çıktığı yolda onu pek çok sebep ve vasıtalarla te’yid buyurduğun gibi, bu kudsiler yolunda bizi de inayetinle destekle. Belde belde dolaşıp sineleri hakka hakikate olan çağrımızda bize de hârikuladelikler yaşat. Dehrin imana ve İslam’a ters dehşetli cereyanlarına karşı koruyucu setler inşa etme hususunda azm ü irademizi, cehd ü gayretimizi, ihlas ve samimiyetimizi de artırdıkça artır Allahım!
Ey duaları işiten ve onlara cevaplar lütfeden Semî’ ve Mücîb Rabbimiz! Biz de kulun Zekeriya Peygamber gibi, ilahî hakikati temsil edebilecek sürgünler, has vârisler arıyor ve bunu Senden talep ediyoruz. Zekeriya kuluna bulunduğun gibi, Vehhâb ism-i şerifinle bize de tertemiz, hayırlı, hem efendi, hem zühd sahibi, iffetli nesiller ihsan buyur. “Allahım! Dilersen başıma erre koy, fakat insanların kalbine imanı, İslam’ı duyur.” diyebilecek kadar yürekli nesiller, Senin razı ve hoşnut olacağın nesiller ihsan buyur. Dillerimizi de nezdinden akıp gelen nimetlerine karşı sabah akşam, her vakit Seni zikir, tesbîh ve tenzih kelimeleriyle ıslak tut Allahım! 
Ya Rab! Biz yürekten inanıyoruz ki, “Meyyit hayat veremez.” Ölü kalbler, ölü ruhlar hiç kimseye hiçbir şey ifade edemez. İnsanlığa hayat üflemek için çıktığımız bu yolculuk boyunca bizi hep müjdelenen nebi Yahya (aleyhisselam) gibi faziletleri ve metafizik gerilimiyle canlı, diri ve hayatdâr kalmaya muvaffak kıl. Nesillerimizi de huy, seciye ve karakterleriyle Yahya kuluna benzet ya Rabbena! Onları gençlik hevesatına esir düşmeyen.. gaflete kendini kurban etmeyen.. cismanî arzularını gemleyebilen.. bu dünyaya oyun için gönderilmediğini fark edip gönderiliş sırrını çözebilen ve öteler iştiyakıyla yanıp tutuşan rakîk / ince kalbli yiğitler eyle. Kendilerini Hakk’ın yoluna adamış hayırlı, salih delikanlılar eyle. 
Ya Rab! Senin de ferman buyurduğun gibi doğduğu gün de, vefat ettiği gün de, diriltilip kabirden kalkacağı gün de selam olsun Hazreti Yahya’ya ve ülü’l-azm nebî Meryem oğlu Hazreti İsa’ya. O’nu da hep ruhü’l-kuds ile te’yîd buyurmuştun Allahım! Onun ihtiyacı olduğu gibi bizim de çok ihtiyacımız var; bize de o ruh ile desteğini gönder. İzn ü inayetini bahşedip Hazreti Mesih eliyle ölülere can vermiştin. Bizim yüreklerimize de Mesîhî soluklar ihsan et ve o soluklarla, ölmüş, mürde gönüllere can lütfeyle Allahım! Hazreti İsa (aleyhisselam)’ı, Sana koştuğu yolda “ensârullah” olan havarilerle desteklediğin gibi bizi de yürümeye çalıştığımız peygamberler (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselam) yolunda, “Kırık kalblerle inleyecek, sözü dokunaklı, ruhu hararetli, ifadeleri alabildiğine ciddi”; girdiği karasevdalılar güzergahında mecnuna dönmüş havarilerle, ensar ile te’yid buyur. Böylece bizim bahtlarımızı da sahabî ve havarî bahtına denk eyle Allahım!
Ya Rab! İsa Peygamber de kendinden evvel gelip geçenler gibi irşad ve tebliğ yolunun kaderini yaşamış ve kendi kavminden türlü türlü eza ve cefa görmüştü. Dahası onu berdâr etmek istemişler fakat Sen müsaade etmemiş, o kirli ellerin onun tertemiz ve nuranî vücuduna dokunmalarına izin vermemiştin. Bugün bize değmek isteyen mülevves ellere de müsaade etme, etme ve o mülevves elleri üzerimizden çekiver Allahım! O kirli ellerin sahiplerine de eğer azap edersen, şüphesiz onlar Senin kullarındır; şayet mağfiret buyurursan hiç kuşkusuz Azîz Sensin, Hakîm Sensin Allahım! 
Ey zâtı, sıfâtı ve esmâsı ile şanı Yücelerden Yüce Rabbülâlemîn! Bizi, ömür verdiğin müddetçe Sana layık kullar eyle. Sana layık kullar ve Varlığın İlle-i Gâiyesi, Mefhar-i Mevcudat, Eşref-i Mahlukat, Hâce-i Kâinat, Seyyidü’l-Âlemîn, Akrabü’l-Mukarrabîn, Resûlü’s-Sekaleyn, Ferid-i Kevn ü Zaman, Padişah-ı dû Cihan, Şeref-i Nev-i İnsan, Fahru’l-Müslimîn, Şah-ı Rusül, İmamü’l-Enbiya, Peygamberler Peygamberi, Miraçta Kâbe Kavseyni ev Edna Şehsuvarı… ve Gaybın Son Habercisi, Örnekler Örneği, Üsve-i Hasene Sahibi, “Her halde Sen, ahlakın–Kur’an buudlu, uluhiyet eksenli olması itibarıyla– ihatası imkansız, idraki nâkabil en yücesi üzeresin.” beyan-ı mübeccelinin biricik muhatabı Efendimiz Hazreti Ahmed ü Mahmud u Muhammed Mustafa’ya layık ümmet eyle. Layık ümmet eyle ya Rabbî! Ona layık ümmet eyle ya Rabbî! Sünnet-i seniyyesine kılı kırk yararcasına riayet edebilmeye ve birbirinden güzel salavât-ı şerifelerle onu her zaman anabilmeye bizi muvaffak kıl. O (sallallahü aleyhi ve sellem), muhataplarına kendini anlatmıştı; bize de O’nu anlatabilmeyi, mesajını nerede bir insan varsa oraya ulaştırabilmeyi ve sancağını her yerde zirvelere taşıyabilmeyi müyesser eyle ya Rabbî! Âmin, elfü elfi âmin. 
Devamı Yarın...

Son güncelleme: 12:07 17.05.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı