12 Eylül 1980 darbesiyle ülkeyi terk etmek zorunda kalan sanatçılardan biriydi Fuat Saka… Henüz 20li yaşlarında sürgün hayatına Almanyada başlayan Saka, ilk kez Türkiyeye döndüğünde ise 45 yaşına gelmişti. 20 yıl boyunca ailesini hiç görmedi. O yıllarını yazıp söylediği şarkılara tutunarak geçirdi. Cem Karaca, Melike Demirağ ve sürgündeki birçok sanatçı yakın arkadaşıydı. Avrupa turnelerine birlikte çıktılar. O yılları anlatırken “Kırgın ve küskün değilim iyi bir yurtseverim” diyen Fuat Saka 14 Anadolu türküsünün yer aldığı yeni albümü Avaz için ‘her şeye karşı bir çığlık yorumu yaptı. Usta sanatçı Sözcüden Hande Zeyrekin sorularını yanıtladı.
– Avaz albümüyle bu kez Anadoludan türkülerle karşımızdasınız. Çıkış noktanız Anadoluya özlem mi?
Beni Karadeniz müziğiyle tanır insanlar ama bu yanlış protest şarkılarım da vardı. Ahmet Ariften Nazım Hikmete çok değerli şairlerin şiirlerini besteledim. Her çalışmam içinde mutlaka bir Karadeniz ritmi ya da şarkısı koymuşumdur. İnsanlar onu daha çok sevmiştir ona bir şey diyemem. Sanatçıyı köşeye sıkıştırmamak lazım sanatçı sanatçıdır. Avazın temelini daha çok Anadolu halk türkülerinden oluşturdum. Çıkış noktam türkülere duyduğum sevgi ve onara olan inancım. Her türküye değil tabii ki seçtik. 30dan fazla türkü kayıt etim ama 14 tanesini seçtik. İnsanları kucaklayabilecek parçaları seçtik.
BUGÜN VAR YARIN YOKLAR
– Anadolu türkülerinin günümüzdeki yeri hak ettiği yerde mi diye hep tartışılır. Sizin düşünceniz nedir?
‘Popüler müzike satan müzik denilir. Popüler olan bugün var yarın yok. Türküler öyle değildir hayata, aşk, sevda, kin, öfke kavga her türlü hikayesi olan söylemlerdir. Anadolunun yüzlerce ozanı var söyledikleri bugün de geçerliliğini taşıyor. Türkülerin yok olması imkansız. Türküler kalıcıdır.
– Albümün ismi Avaz haykırmayı çağrıştırıyor gibi…
Çığlık atmak diyelim biz ona. (Gülüyor)
MUHALİF OLMAYI SEÇTİM
– Avaz neyin çığlığı?
Her şeye karşı bir çığlık. Ben hayatımda muhalif olmayı seçtim. Ülkenin sosyal ekonomik politik düzeni açısından muhalif olmak. Muhaliflik kötü bir şey değildir ayrıca. Korkulmamalı. Hatta bu ülkeyi yönetmeye çalışanlar da muhaliflere kulak vermeli. Sosyal, ekonomik, kültürel yaşama dair söyleyeceklerimiz var. Bu albümdeki türkülerimle Avazın amaçlarından bir tanesi de o dur. Sistem neredeyse bize türküleri de bize unutturmaya çalışıyor. Anadolunun türkülerini unutmayacağız. Bu bir gelenektir. Bu geleneği taşıyanlardan biri olarak amacım türkülerimizi yaşatmak.
– Sizin aksinize sanatın siyasete karışmasını eleştirenler de var…
Politikayı sadece politikacılar mı yapacak? Biz edilgen olmamalıyız biz halkız. Halk olduğumuz için de politikanın içindeyiz. Söyleyeceklerimizi tabii ki söyleyeceğiz. Çünkü susmanın kimseye yararı yok. Ama bu ülkede ağzını açtığınızda hemen hapishanenin yolunu gösteriyorlar. Bu da insanları ürkütebiliyor. Buna baskı rejimi deriz.
– 12 Eylül darbesini yaşamış ülkesini terk etmek zorunda kalmış bir sanatçı olarak o günden bugüne neler söylersiniz?
Geçmişte 12 Eylül döneminde tabii ki baskı, zulüm, hapisler, idamlar yaşadı bu ülke. Bugün ise Anayasaya uyulmayan bir dönemden geçiyoruz. Bugün durum o dönemdekinden daha sert ve ürkütücü.
BİZ İYİ YURTSEVERLERİZ
– Türkiyeden ayrı geçirdiğiniz 20 yılı nasıl özetlersiniz?
Ben ve benim dostlarım biz iyi yurtseverleriz. Bu yurdu galiba en çok sevenlerin başında bizler geliriz. O nedenle düşüncelerimizi ifade ettikten sonra bu sistemin bize uyguladığı bir baskı düzeni vardı bunun sonucunda ya ülkede kalıp hapishanede olacaktık ya da özgür kalıp söylemlerimize devam edecektik. Bu yüzden yurt dışına çıktık. Sokaklarda her gün insanlar öldürülüyordu. Ama yurt dışında tabii ki benim yaptığım parçaların çoğunluğu o dönemin baskı rejimine karşı yazılmış şarkılardı. O dönemi anlatmaya çalıştım.
ÖZLEMLER ÇOK BÜYÜKTÜ
– Nasıl bir özlemdi?
Geride aileniz dostlarınız var. Ben kendi adıma söyleyeyim evli ve çocuk sahibi değildim. Ama çok gençtim 20li yaşlardaydım ve özlemler büyüktü. İnsanına özlemimiz var. Öyle zamanlar geldi ki sokağa çıktığımda Türkçe konuşulan sokaklar aramaya başladım. Almanca ve Fransızca öğrendik. Çoğunlukla Almanyada, 3,5 yıl da Fransada kaldım. 1980de gittim.
Röportajın tamamı BURADA