İhracatla ayakta durabilen sektörün sorunlarına dair bir yazı kaleme alan Milliyet Gazetesi yazarı Sina Koloğlu, sektörün eski bir yapımcısının, sektörde yüzde 30-40lık bir daralma olduğu yönündeki görüşüne dikkat çekti.
Koloğlu bahse konu yapımcının, Şöyle diyeyim, yüzde 30-40 civarında... Hiç böyle olmamıştı” cevabını verdi. Banka kredisiyle çalışan bir sistem. Dizi paraları çabuk ödenmiyor. Öyle olunca, kredi sistemi çözüm yolu olmuş. Bugüne kadar faizler rahatsız etmemiş. “Şimdi yüzde 30’lardan bahsediliyor. Bu durumda bizim dizi çekmemiz mümkün olabilir mi? Şu sıra kâr eden ne yapımcı ne de televizyon var yakınmasına işaret etti.
Yapımcının, bu zor koşullar altında ayakta durulabilmenin tek nedeninin dizilerin başka ülkelere ihracının olduğunu aktardığına değinen Koloğlu, yazısını şu satırlarla sürdürdü:
Bir dizisi final yapıyor. Yeni çekim için tereddütlü. “Proje ihracatımızın devam etmesi için gerekli olan koşullar ne durumda? diye sordum. 140 dakika dizi olur mu? Senaristler de haklı. Yeni özgün senaryo ve dizi çıkması mümkün değil” yanıtını verdi. Yapımlar uzun, çünkü kanalın para kazanması için reklam girmesi lazım. Reklama girmesi için de sürenin uzaması gerek. Reklam gelirleri düşük olduğu sürece, sürenin kısalması da mümkün değil. Uzun diziyi yazmak zor, sonuç olarak kalite düşüyor. Kalite düşünce de ihracat zorlaşıyor.
Koloğlu, sektörün içinde olduğu zorluğun, kanalların salı günleri dizi yerine film kuşağı yayınlamasından da anlaşılabileceğini belirtti ve, Salı hem de sezonda çok izlenen kuşakta, dizi yerine film oynaması pek mümkün değildi. Bu sayı giderek artacak. Dizi yerine, alternatif programlar olacak ama isteyerek değil, mecburiyetten tespitinde bulundu.
