• Turkhane Logo

AİHM kaybedilen 114 kişiden sorumlu tuttu, Türkiye soruşturmadı

1990’lı yıllar Türkiye’de özellikle Kürt bölgesinde çatışmalar giderek şiddetleniyordu. Düşük yoğunluklu savaş olarak tanımlanan bu süreçte güvenlik güçleri ile PKK’lilerin yanısıra sivil ölümler de yaşanıyordu.

17:26 27 Ağustos 2018 Pazartesi
AİHM kaybedilen 114 kişiden sorumlu tuttu, Türkiye soruşturmadı
1990’lı yıllar Türkiye’de özellikle Kürt bölgesinde çatışmalar giderek şiddetleniyordu. Düşük yoğunluklu savaş olarak tanımlanan bu süreçte güvenlik güçleri ile PKK’lilerin yanısıra sivil ölümler de yaşanıyordu.

Sivil ölümlerin başında gözaltına kaybedilmeler geliyordu. 

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’ne göre, Türkiye’de 1352 kişi kaybedildi. Gözaltında kaybedilen 129 kişiyle ilgili AİHMde açılan 55 davada Türkiye mahkum edildi. İç hukukta ise 344 kayıpla ilgili şikayetler sonucu sadece iki mahkumiyet kararı verildi.

Bianet’te yer alan habere göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) gözaltında kaybedilenlerle ilgili kararlarının birçoğunda “Kamu otoritelerince etkili, hızlı ve bağımsız soruşturma yürütülmeyerek yaşam hakkı ihlal edilmiştir” ifadesi yer alıyor.


Yani, Türkiye’nin uymayı taahhüt ettiği uluslararası hukuk “Zorla kaybetmeler etkin soruşturulsun” dedi.

Peki, Türkiye bu kararları dinledi mi?

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nin Nisan 2017 verilerine göre, zorla kaybedilen 129 kişiyle ilgili AİHM’e 72 başvuru yapıldı. Bu başvuruların içerisinden AİHM, 103 kişiye ilişkin toplam 55 başvuruda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine karar verdi.

11 kişiye ilişkin altı başvuruda da devlet “dostane çözüm” teklif etti.

Yani, toplamda 129 zorla kaybedilen kişiden 114ü, 72 başvurudan ise 61inde Türkiyenin sorumluluğu tespit edilmiş oldu.

12 kişiye ilişkin 10 başvuru ise “kabul edilmezlik” kararı sebebiyle esastan incelenmedi. Bir kişiye ilişkin başvuruda ise AİHM ihlal olmadığına karar verdi.

Bu kararların iç hukuk yansıması ise çoğunlukla sadece tazminat ödenmesi şeklinde oldu. Açılan soruşturma ve davalar da ya “zamanaşımı” gerekçesiyle kapandı ya da beraatla.

Bugüne dek beraatla bitmeyen sadece iki dava var. 

Hafıza Merkezi’nin zorla kaybedilen 1352 kişiden 344’ünün hukuki dosyaları üzerinden yaptığı incelemeye göre, 218 kişinin kaybedilmesine dair soruşturma iç hukukta sürüncemede kaldı. Dosyalar görünürde halen açık ancak bir işlem yapılmadan rafta bekliyor. 24 kişiyle ilgili soruşturma “zamanaşımı” kararıyla sonlandırıldı.

18 kişiyle ilgili soruşturmada ise “kovuşturmaya yer yok” kararıyla dava açılmamasına hükmedildi. Sadece 84 kişinin zorla kaybedilmesi ile ilgili toplam 15 dava açıldı. Bu davalardan 36 kişinin zorla kaybedilmesini içeren sekiz davada beraat kararı verildi. 46 kişiyle ilgili açılan beş dava devam ediyor.

Yalnızca iki kişiyle ilgili açılan iki davada mahkumiyet kararı verildi.

Yani, toplam 344 kişiyle ilgili şikayet sonucu iç hukukta sadece iki mahkumiyet kararı verilmiş oldu.

İki davadan biri olan Mehmet Şerif Avşar’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili iki kişiye 30’ar yıl, Şeyhmuz Yavuz davasında ise bir kişiye 24 yıl hapis cezası verildi.

AİHM kararlarında zorla kaybetme vakalarıyla ilgili Türkiye’nin ihlal ettiği sözleşme maddeleri başında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesi geliyor. Yaşam hakkı ihlalini, etkili başvuru hakkı ihlali, işkence yasağını ihlal ve özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal geliyor.




“Yaşam hakkı” devlete öldürmeme/kaybetmeme negatif yükümlülüğünün yanında pozitif yükümlülükler de yüklüyor.

Pozitif yükümlülüğe göre devlet, ölümle sonuçlanan saldırılardan korumaya yönelik önlemleri almak, korumayı temin edememiş ise etkili, hızlı ve bağımsız soruşturma yaparak, kaybolmanın veya ölümün şartlarını dikkatli bir şekilde soruşturmak, sorumluları saptamak ve cezalandırılmasını sağlamakla yükümlü.

Buna dair AİHM kararı verilen davalar arasında Nezir Tekçi, Fehmi Tosun, Görümlü, Otluca, Şemdinli, Metin ve Bahri Budak davaları var.

Örneğin, AİHM’de mahkum edilen bir vaka, iç hukukta beraatla sonuçlandı.

Görümlü köyünde 21 yıl önce gözaltında kaybedilen altı kişiyle ilgili Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 3 Temmuz’daki karar duruşmasında sanıklar emekli Tuğgeneral Mete Sayar ve rütbeli askerler beraat etti. Beraat gerekçeleri, “naaşların bulunmaması, kurbanların ölüp ölmediklerinin belli olmaması, delil yetersizliği…” olarak ifade edildi.

Son güncelleme: 17:26 27.08.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı