• Turkhane Logo

Yusuf Kerim annesine kavuşsun: Sizin buz kesmiş vicdanınızı eritmek için ne yapmalıyız?

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yusuf Kerim’in doktoruyla yaptığı konuşmayı P24 Blog’dan Aslıhan Gençay’a anlattı.

15:50 13 Mart 2023 Pazartesi
Yusuf Kerim annesine kavuşsun: Sizin buz kesmiş vicdanınızı eritmek için ne yapmalıyız?
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yusuf Kerim’in doktoruyla yaptığı konuşmayı P24 Blog’dan Aslıhan Gençay’a anlattı.





Gençay’ın haberi şöyle;



Bir çocuk var, henüz 6 yaşında ve Ewing Sarkom denen kemik kanserinin en ağırından, yani mavi hücreli formundan mustarip. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yatıyor ve yetişkin bir insanın dahi kaldıramayacağı kemoterapi tedavisi görüyor. Her gün, her dakika acı çekiyor, kemikleri ağrıyor, ekseriyetle ağlıyor ve geceleri hep “Anne” diye sayıklıyor. Ama annesi, en değerlisi yanında yok.
 
Neden? Çünkü annesi bir yurtta çalışırken maaşı Bank Asya’ya yatırılmış. Anne çok ama çok suçlu ve cezası da 6 yıl 3 ay hapis. Bu nedenle Sakarya Ferizli Cezaevi’ne hapsedilmiş.
 
Bu satırları okuyan herkes aslında çocuğu da, anneyi de tanıyor: Yusuf Kerim Sayın’ı ve annesi Gülten Sayın’ı. Ben de bu satırları size yazmıyorum zaten. Aylardır sesini, özlemini, uğradığı haksızlığı duyurmaya çalıştığımız Yusuf Kerim’e gün yüzü göstermeyenlere, ona zerre şefkat duymayanlara, süreci uzatarak vicdanlarının varlığını sorgulatanlara, yani devlet yetkililerine yazıyorum.
 
Ve daha en baştan, küçücük bir çocuğun ölümle savaşında, belki de ölüm yolculuğunda, yanında annesi de bulunsun diye kendini parçalayan bu kadar insan adına soruyorum: Sizin buz kesmiş vicdanınızı eritmek için ne yapmalıyız?
 
Öte yandan hiç yalnız değil Yusuf Kerim. Hatta bir “babası” daha var: Onu kendi öz evladı gibi sahiplenen, acısıyla dertlenen, annesine kavuşsun diye elinden geleni de, gelmeyeni de yapmaya çalışan ve bize “İyi ki böyle insanlar da var” dedirten HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
 
O kadar çok çalıştı, çabaladı ki Gergerlioğlu, Yusuf Kerim annesine kavuşsun diye. Elbette ben de tüm süreci ondan dinlemeliydim.
 
“Annemi çok özledim”




“Anne Gülten Sayın, Yusuf Kerim’e teşhis konulup tedavisi başladıktan 2 ay sonra, 21 Aralık 2022’de tutuklanmış. Baba Süleyman Sayın, oğluyla annesini ayırmamak için hukuki tüm yolları denemiş, çırpınmış, infaz erteleme için başvurmuş. Bu kadar uyduruk bir yargılamayla cezalandırıldık, infaz ertelemesi verirler, diye düşünmüş. Sonra bana yazdı sosyal medyadan. ‘Bu kadar acımasız olacaklarını düşünmemiştim’ demiş anlatırken. Mesajını görünce hemen cevapladım ve duruma müdahale etmeye başladım” diyen Gergerlioğlu hemen o hafta meclisteki basın toplantında gündeme getiriyor Yusuf Kerim konusunu.
 
İsyan ediyor bu vicdansızlığa. Bir karşılık alamayınca bu defa kendi kanalı ÖFG TV’de programa çıkarıyor Süleyman Sayın’ı. Yusuf Kerim’le de konuşuyor o sırada ve ona “Nasılsın?” diye sorduğunda, çocuk tüm masumluğuyla “Hiç iyi değilim, annemi çok özledim,” cevabını veriyor.
 
“Çok üzüldük biz, perişan olduk. Program da etkili olmayınca, sadece çocuğun konuştuğu bölümü tekrar yayınladık. Nihayet insanlar izledi ve yaşanan büyük dramı gördüler. Bir hassasiyet yükselmeye başladı. Mesela Haluk Levent gördü ve tweet attı. Tam da yılbaşıydı. En azından çocuk yılbaşında annesini görsün, dedik ve neyse ki 30 Aralık 2022 günü anne İstanbul’a getirildi, çocuğunu gördü” diye anlatıyor Gergerlioğlu.
 
Tabii bu kısa kavuşma, aslında hiç kolay olmamıştı. Gergerlioğlu, Ferizli Cezaevi idaresini, savcılığı ve Sakarya’daki duyarlı hukukçuları da aramıştı. Avukat Saadet Hanım devreye girip baro başkanını da yanına alarak savcıyla görüşmeye gitmiş, savcı da insaflı davranarak görüşmelerine izin vermişti.
 
O kavuşmayı şöyle aktarıyor Gergerlioğlu: “Böyle durumdaki çocuklara yasal bir hak tanınıyor ve zaten çocuğun annesini görme hakkı vardı. Sadece 3-4 saat bir araya geldiler. Annesi çocuğunu uyutup ayrılmış yanından ve ‘Uyandığın zaman ben burada olmayacağım. Üzülme, tekrar geleceğim’ demiş.”
 
Bir taraftan da baba Süleyman Sayın, çocuğunun yanında olmak için işinden ayrılmış ve sürekli hastanede kalmaya başlamış. Süreç uzadıkça ailenin maddi ve manevi perişanlığı da artmaktaymış. Bir çare düşünmüş Gergerlioğlu ve anneden bir mektup istemiş. Anne de çocuğuna bir şiir yazmış. “Bir saniyemi bile çocuğumu düşünmeden geçiremiyorum” diyen annenin mektubunu bir video çalışmasıyla kamuoyuyla paylaşmış Gergerlioğlu.
 
Yusuf Kerim tedaviye cevap vermiyor




Yusuf kerim’in o dönemki sağlık durumunu ise; “Yusuf Kerim’in Çapa Tıp Fakültesi’ndeki doktoruyla bir hekim olarak konuştum. İlk üç kemoterapinin iyiye gitmediğini söyledi. Çocuk zayıflıyor ve hastalık kötüye gidiyordu. Doktor Hanım; ‘Benim de çocuğum var, serviste tüm kanser hastası çocukların anneleri başlarında, bir tek bu çocuğun annesi yanında yok. Bir anne olarak ben de çok üzülüyorum bu duruma. Annesi yanında olsa iyiye gidebilir. Biz en ağır tedavileri uyguluyoruz ama geceleri anne diye sayıklayan bir çocuk, kemoterapiden fayda görebilir mi?’ dedi” diye aktarıyor Gergerlioğlu.
 
Yani Yusuf Kerim ve annesini en yakından gözlemleyen Sakarya Ferizli Cezaevi yetkilileri, Sakarya İnfaz Savcılığı, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi doktorları, Yusuf Kerim’in videolarını izleyip sesini duyan milyonlarca insan, bu drama üzülüp sadece infaz ertelemesi veya başka bir yöntemle kavuşmalarını isterken, Adalet Bakanlığı, gözünü de, kulağını da, vicdanını da kapatmıştı bu sese.
 
Ya Aile Bakanlığı?




Hadi Adalet Bakanlığı duymadı peki ya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ne yaptı? Onlar da ses çıkarmadılar. Soralım o zaman: Hani aile kutsaldı, hani çocuklar ailelerine emanetti, hani çocukların ve kadınların yanında yer alacaktınız? Neden duyduğunuz hâlde duymazdan geldiniz? Nasıl oldu da 6 yaşındaki bir çocuğun annesiyle kavuşması için kılınızı kıpırdatmadınız?
 
Eminim ki kendi çocuklarınızın burnu kanasa kıyameti koparırdınız ama Yusuf Kerim ölüme giderken onun çığlığına sırtınızı döndünüz. Rahatlıkla söyleyebiliriz: Şimdi bu ailenin çektiği her acıda sizin de payınız var.
 
Gelelim AK Partili kadın milletvekillerine… Evet, onların da sesleri çıkmadı. 6 yaşındaki bir çocuğun ölüme giderken “Anne” diye sayıklamasını umursamadılar. Tabii bu konuda konuşma ya da bir şeyler yapma yetkileri var mıydı? Bakın o tartışılır. Meclisteki tabloyu şöyle anlatıyor Gergerlioğlu:
 
“AK Partili milletvekillerinin tüm konuşmaları ‘Asrın lideri ya da dünya lideri cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın talimatlarıyla’ diye başlar. Bu cümlenin dışında başka da bir şey bilmiyorlar. Biz bu cümleyi her gün bin defa duyuyoruz mecliste. Böyle kukla olmayı nasıl kabul ediyorlar? Kendi adıma bir defa bile ‘Asrın lideri Mithat Sancar Hocamızın emirleriyle’ demedim, ki diyemem de. Böyle şey mi olur? Ben milletvekiliyim, liderin vekili değilim. Komik bir durum. Koca koca adamlar, kadınlar abartıyorlar da abartıyorlar ve kim en iyi abartırsa o öne çıkıyor. Tek bir AK Partili vekilden Yusuf Kerim için ses çıkmadı, çünkü hazreti Erdoğan bu konuda onlara bir talimat vermemişti.”
 
Ama Millet İttifakı’ndan destek bulmuştu Gergerlioğlu:
“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu aradım. Ona daha önce de bazı hasta mahpusların durumlarını anlatmıştım. Her zaman yardımcı oldu. Yusuf Kerim’i anlattım ve bilgilerini verdim. O da üzüldü. Aynı hafta grup toplantısında gündeme getirdi ve CHP’li milletvekilleri de duyarlılık göstererek Yusuf Kerim’i sosyal medyada paylaştılar. Sonra Sayın Temel Karamollaoğlu, Yusuf Kerim’i hastanede ziyaret etti.”
 
Yeni bir umut




Bu arada doktorlar daha etkin bir tedaviye geçmek zorunda kalmışlardı. Yeni tedavinin kalbe yan etkileri vardı ve Yusuf Kerim’e bir tedavi de bu yan etkiler için uygulanacaktı. Nihayetinde Yusuf Kerim, bu tedaviye az da olsa cevap verdi. Belki de annesini gördüğü için umut da bulmaya başlamıştı.
 
“Çocuğa anneni göreceksin sözünü verdikten sonra kendimi paraladım ve Yusuf Kerim bu sözün doğru olduğunu görmeli, dedim. Biz yoğun baskı yaptıkça Bakanlık da bu konuda bir şeyler söylemeye çalıştı. Mesela Ocak ayında ‘Biz bu işi halledeceğiz’ gibi laflar ettikleri kulağımıza gelmeye başladı. Ortada itiraz edebilecekleri bir durum yoktu. Bir çocuğun çektiği ıstırap ve bir ailenin dramı söz konusuydu. 25 Ocak’ta Yusuf Kerim annesiyle bir kez daha görüştü” diyor Gergerlioğlu.
 
Tabii her ne kadar ortada söylentiler dolaşsa da net bir adım atılmamıştı çözüm için ve Gergerlioğlu, Bakanlığa tekrar baskı yapmaya başladı. Her gün tweet paylaşıyor, sayaç kurarak Bakanlığın kaç gündür adım atmadığını kamuoyuyla paylaşıyordu:
 
“Hashtag kampanyaları yaptık, ünlü insanlarla, gazeteciler, sanatçılar ve siyasetçilerle temasa geçtik. Onlar bize video çekip gönderdiler ve klipler hazırlayıp yayınladık. Tekrar yoğun bir gündem yarattık. Sezgin Tanrıkulu cezaevine gidip anneyi ziyaret etti, CHP’li vekiller de tweet atarak destek sundu, fakat bazı kesimler yine ısrarla suskun kaldı.”
 
Kimdi peki bu suskun kalanlar, acıyı görmezden gelenler?
 
“İyi Parti’nin bu konuda hiç katkısı olmadı. Sürekli etiketlendiler ama hiç adım atmadılar. Bunu çok insafsızca ve vicdansızca buluyorum. Zaten Meral Hanım, çıplak arama konusunda da çok soğuk davranmıştı ve büyük bir hayal kırıklığıydı. Bu çocuğun durumunun siyasetle hiç ilgisi yok. Çocuğa sahip çıkmak kadar kutsal bir şey var mı? Çocuğun ideolojisi, dini, ırkı mı olur? Ama Meral Hanım ısrarla durdu. Ona rağmen büyük bir kamuoyu oluştu” diye cevaplıyor Gergerlioğlu.
 
Deprem felaketinden sonra




Bakanlıktan yine bir adım gelmeyince Gergerlioğlu meclis genel kurulunda iki konuşma daha yaptı. HDP Çocuk Komisyonu ise annenin infazının ertelenmesi için bir önerge getirdi genel kurula ve tabii ki önerge reddedildi. Bakanlık susarken ve Yusuf Kerim ölürken büyük deprem felaketi gelip çöküverdi ülkenin üzerine.
 
“Kampanyaları büyütmek isterken deprem felaketi yaşandı. Biz de oradan oraya koşturuyorduk ve tabii çocuğun durumu kenarda kaldı. Baba beni aradı ve ‘Çok utanıyorum kendimi gündem etmeye ama çocuk ağlayıp duruyor akşamları’ dedi” diye özetliyor Gergerlioğlu yaşananları.
 
Peki, böylesi yakıcı bir gündem için Adalet Bakanlığı’nı zorlamaya, ittirmeye, onlara sürekli konuyu hatırlatmaya, alacaklı gibi yakalarına yapışmaya gerek var mıydı? Maalesef ki vardı, çünkü Yusuf Kerim vakasını Bakanlık gayet iyi biliyor, fakat ısrarla hiçbir adım atmıyordu.
 
“Ben Adalet Bakanı’na zulümat bakanı diyorum. Hak ediyor bu sıfatı, çok zalim bir adam. Sen de kansersin, dedim ona ve en yaman yerinden vurmak istedim. Bir adım atsın diye her silahımı kullandım” diyor Gergerlioğlu.
 
Depremde on binlerce insan ölmüştü ve Yusuf Kerim’i kimse düşünemiyordu. Fakat Gergerlioğlu onu yine gündemde tutmayı başardı. Kamuoyu her şeye rağmen tekrar büyük bir duyarlılık gösterdi ve bunun üzerine anne Gülten Sayın, geçtiğimiz hafta Sakarya Cezaevi’nden Bakırköy Cezaevi’ne sevk edildi.
 
“Bakanlık ani bir kararla anneyi Bakırköy Cezaevi’ne sevk etti. Bu sevk sonrası Yusuf Kerim’le 1,5-2 gün kadar birlikte kaldılar. Herkes sandı ki hep çocuğun yanında olacak ama bunun için yasa lâzım. Anne yine ayrılıp gitti ve çocuk yine üzüldü. Biz bu gelişmeyi olumlu karşıladık, çünkü çocuk için bir mutluluk vesilesi oldu” diye anlatıyor gelişmeleri Gergerlioğlu.
 
Son durum




Şimdi AK Partili yetkililer, 7. Yargı Paketi’ne bir madde daha eklediklerini söylemekteler, fakat henüz meclis gündeminde 7. Yargı Paketi yok. Eğer bu paket, 10 Nisan’a kadar açık kalacak olan meclise hemen getirilmezse, yüzde yirmi yaşama şansı bulunan ve tedavisi istikrarlı ilerlemeyen Yusuf Kerim için çok geç kalınmış olacak.
 
Hatırlarsanız Aysel Tuğluk’un tahliyesi için yapılan kampanya sırasında da Adalet Bakanlığı, hasta mahkûmlar için bir düzenleme yapılacağını duyurmuş, fakat konu bir genelgeyle geçiştirilivermişti. Şu sıralarda dışarıda hasta çocuğu olan kadın mahkûmlar için bir infaz ertelemesi getirileceği söylense de, somut bir adım atılmadığından endişeli bekleyiş sürüyor.
 
Ve Gergerlioğlu bizlere şu çağrıyı yapıyor:
“Bakanlığın düşüncesi, nasıl olsa anneyi Bakırköy’e getirdik, arada bir çocuğunu görür, şeklindeydi ama biz durmadık. Bakanlık bazen hazırlıklarını basına sızdırır. Elbette pakete eklenen cümleden, yeni düzenlemenin Yusuf Kerim için olduğunu anlıyoruz. Bugün mecliste de AK Partili vekiller beni durdurup ‘Senin Yusuf Kerim için meseleyi hallettik. Getireceğiz yasayı, merak etme’ dediler. Başlarının etini yiyor, onları yerden yere vuruyorduk. Bu baskıyı biraz dindirmek için basına sızdırdılar. Tabii sıkışık bir meclis trafiği var ve henüz ortada 7. Yargı Paketi yok. Getirecekseniz hemen şimdi getirin, oylayalım ve yürürlüğe girsin. Ben çok güvenmiyorum bunlara ve bu yüzden talebimiz, çağırımız; kamuoyunun da konunun takipçisi olmasıdır. Herkes sahiplenirse oyalayamazlar.”

Son güncelleme: 15:50 13.03.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı