Yandaş Yeni Şafak’ın yazarlarına göre, Gazze’deki katliamdan Müslüman liderler de sorumlu; Erdoğan hariç!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Yasin Aktay ile Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal, Gazze’de 112 gündür devam eden katliamdan İslam dünyasının liderlerini de sorumlu tuttu. Ancak ikisi de Yeni Şafak yazarı olan Aktay ve Ünal, Erdoğan’ın sorumluluğuna ve Türkiye’den gemilerle yapılan ticarete ise hiç değinmedi.



AKP yandaşı Yasın Aktay, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD), ‘Gazze’de soykırım davası’ başvurusunu kabul etmesinin önemli bir gelişme olduğunu belirttiği yazısında ‘ancak bu durum bizim de utancımızı artıran aczimizin ifadesi. Ne kadar yazıp çizsek bağırıp çağırsak, Filistinlilerin yanında olduğumuzu söylesek de soykırımı durduracak hiçbir etkili adım atamıyor olmamızın utancıyla vakit geçiriyoruz.’ dedi.



Gazze halkının, İslam dünyasının liderlerine “Sizden askeri yardım talep ediyor değiliz, Bari Gazze halkına gelecek yardımların önünü açın’ dediğini kaydeden Aktay, sıfatı başkan, kral ya da emir olan liderleri suçladı. Ancak Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yine hiç değinmedi.



Aktay, ‘Daha kim bu liderlere ne desin? Orada her biri bir ülkenin kralı, başkanı, emiri, lideri diye geçiniyor. 2 buçuk milyon insan aç, açıkta, susuz ve yağmur altında sadece İsrail tarafından değil, bu hallerine seyirci kalan İslam dünyasının liderleri tarafından soykırıma tabi tutulmuş oluyorlar. Hazır UAD’nin soykırımla ilgili mevcut kararı çıkmışken aslında bu durum sessiz kalanların, ulaştırabileceği halde yardımları ulaştırmayanların da suçlanacağı bir suç ortaklığı durumu oluşturuyor.’ dedi.



Yasin Aktay, ‘Kim ne diye duruyor? Refah kapısı neden açılmıyor? Denizden veya havadan insani yardımlarda bir girişim için kim neyi bekliyor?’ diye sordu.



Erdoğan’ın metin yazarı Aydın Ünal da, Gazze’de köpeklerin gömülemeyen cesetleri yemeye başladığına dair haberlerin kendisini önceki tüm haberlerden daha fazla sarstığını belirtiği yazısında ‘İsrail, cesetlere saldırarak, cenazelerin kaldırılmasına dahi mani olarak, en temel, en kadim bir dokunulmazlığı ihlal ediyor. Tahrif edilmiş bir dinin körüklediği öfke ve nefret ile alçaklıkta nasıl sınır tanımadığını tüm dünyaya gösteriyor.’ dedi.



Aydın yazısını ‘İsrail barbarlıkta sınır tanımazken ümmet acziyette sınır tanımıyor. Çok kötü bir çağa denk geldik. “Allah bizi düştüğümüz bu çukurdan çekip çıkarsın” diye dua etmekten ve yine de ümit etmekten gayrı bir şey kalmadı.’ ifadeleriyle bitirdi.