• Turkhane Logo

"Tutuklanmaktan değil, halktan, yapabileceklerinden korktum"

"Benim korkum polisten değil, ben halktan korktum. Tutuklanmaktan korkmadım. Ölmekten de korkmadım. Ben onların yapabileceği başka şeylerden korktum."

23:59 10 Kasım 2020 Salı
"Benim korkum polisten değil, ben halktan korktum. Tutuklanmaktan korkmadım. Ölmekten de korkmadım. Ben onların yapabileceği başka şeylerden korktum."



15 Temmuz’dan önce gözaltına alınarak tutuklanan eski emniyet müdürü ve polis başmüfettişi Anadolu Atayün’ün eşi Birsen Atayün yaşadığı hukuksuzlukları Kronosa anlattı.

“BUNLARIN ÇOK VAHŞİ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM”


Siz dışarıda bu kadar çekiniyorsunuz. Anadolu Bey bu arada tutuklu…

Bir yandan korkuyorsunuz Anadolu Bey’e bir şey yaptılar mı, görüş yaptırmadılar zaten uzun süre. Sonra ben gidemedim bir müddet. Telefon görüşlerimizi denk getirme saatleri değişmiş. Telefonu kapalı tutmam gerekiyor yerim belli olmasın diye, açtığım zamana denk gelmiyor filan. Uzun süre Anadolu Bey’le de konuşamadık. Onun için korkuyorum, nasıldır, sağlığı nasıl, bir şey yaptılar mı diye. Çünkü insanlara işkence edip televizyonlarda gösteriyorlar. Her şeyi yapabilir atık bu insanlar. Bunların çok vahşi olduklarını düşündüm. Her şeyi yapabilecek karakterde bu insanlar. Çocuklarıma zarar gelecek diye korkuyorum.

“TUTUKLANMAKTAN DEĞİL, HALKTAN, YAPABİLECEKLERİNDEN KORKTUM”

Okulların açılma zamanı geldi. 10 gün kadar geç başladılar. Çaresiz eşyayı taşıdık, okula da kaydettik. Benim korkum polisten değil, ben halktan korktum. Tutuklanmaktan korkmadım. Ölmekten de korkmadım. Ben onların yapabileceği başka şeylerden korktum. Çünkü İstanbul’da bir mitingde hocaları da söyledi, biliyorsunuz. “Onların malları, karıları size helaldir” diye. Çocukları okula kaydettirdik, başladılar. Biraz daha durulmuştu, dışarı çıkmaya başladık.

“BAKKAL DÜKKANINDA 8 AY ÇALIŞTIM”

Bu arada ben bakkal dükkanında çalışmaya başladım, geçinebilmek için. Soruyorlar ya nasıl geçiniyorlar diye, bakkal dükkanında ‘bakkal teyze’ oldum. (Gülüyor) İlk zamanlar değişikti, sonra alıştım. Hesaplamayı filan yapamıyormuşum gibi geliyordu, malların fiyatlarını unutuyordum. Hepsini yazmıştım listeye aramayayım diye. Sekiz aydan fazla böyle bir bakkal teyzeliğim de oldu.

Sizi bakkal dükkânında hiç mi tanımıyorlar?

Takip ediliyormuşum. Ben sonra bunu hapishanedeki dosyalarımda gördüm. Bakkal dükkanında çalıştığımı, gidip geldiğimi… Bakkal dükkânına arada polisler geliyordu, ben her defasında ‘beni mi almaya geldiler’ diye kalbim ağzımda bekliyorum. Alışveriş yapıp gidiyorlardı. Demek ki beni gerçekten takip ediyorlarmış. (Gülüyor) Yasemin o sene üniversite imtihanına girecek. O arada pasaport filan çıkardım çocuklara. Yasemin, yurtdışında bir üniversiteden teklif aldı. Yazdığımız maillere cevap verdiler. Yasemin orda üniversiteye başlayacaktı. Yusuf için Harun için, öyle şeyler işte. Çok zor tabii tek başınıza.



“SABAH 6’DA EVİMİ BASIP ÇOCUKLARIMI ALDILAR”

Tam pasaportları çıkarttım, bir ay sonra sabah, hatta bir gün önce telefonda babamın kanser olduğunu öğrendim. O hafta Anadolu Bey’in görüşünden direkt Bursa’ya geçip babamı ziyaret edecektim. Derken sabah saat 6’da kapı çaldı. Açtım, “Yasemin Atayün, Harun Atayün burada mı?” Evet dedim, ‘konuşacağız’ dediler. “Ne münasebet onlar çocuk ben varım burada”dedim. “Hayır onların ifadesini alacağız” dediler. “Ne ifadesi alacaksınız, çocuklar onlar” diyorum, ‘Hayır kaldır.’ Gittim Harun’u yandırdım, “Annecim seni polisler istiyor” dedim. Kalktı, ‘hani anne seni tutuklayacaklardı’ dedi.

Sizi değil, çocuklarınızı gözaltına almaya gelmişler…

Evet. Çünkü ben her görüşe gidişimde çocuklarla helalleşiyorum, bak annecim şu şu yapılacak, şuraya şuraya taksitimiz var, borçlar, elektrik su bilmem ne. Her defasında burada bu var, şurada şu yapılacak diye anlatıyorum, helalleşiyoruz, gidiyorum. Çünkü o sıralar hep görüşten kadınları alıyorlar. Her defasında tutuklanabilirim şeklinde gittim. Harun da o yüzden ‘Hani anne sana geleceklerdi’ dedi. Ben de ‘annecim sana gelmişler’, ağlıyorum bir yandan da. Yasemin’i kaldırdım. Bütün eve dağıldılar, yaklaşık 10 kişi. Hatırlamıyorum tam kaç kişiydiler. Bütün odalara daldılar, dedim sizinle muhtarın getirmesi lazım. ‘Muhtarı getirmeniz gerekiyordu, tek başınıza giremezsiniz’ dedim. Dediler, alt komşunuz. Alt komşumuz da, hiç tanımıyorum. Dedim ki ‘kardeşim lütfen bu adamların dediklerine bakmayın, biz hain değiliz, biz bilmem neci değiliz, Nusret Argun’u tanıyor musunuz, benim eşim onu aldı’ dedim. ‘Ona operasyon yaptığı için eşim tutuklu, o yüzden evimizi böyle basıyorlar’ dedim. ‘Bu insanlar her şeyi yapabilirler, benim evime bana ait olmayan bir şeyi koyup bana aitmiş gibi gösterip suçlayabilirler.’ Çünkü her odaya girmemeleri gerekir, benim başlarında olmam lazım normal şartlarda. Bir yandan hepsini takip etmeye çalışıyorum bir yere bir şey sokuşturacaklar diye, bir yandan da adamcağıza anlatmaya çalışıyorum. Oradaki memurlardan biri döndü, “Yenge hanım, bu toprağın üstü varsa altı da var” dedi. Hahhh dedim, “Allah sizin belanızı versin, inşallah sizin çocuklarınızı da gözünüzün önünde alırlar da eliniz yetmez hiçbir şey yapamazsınız benim gibi kalbiniz yanar.” dedim. “Canınız acır ama hiçbir şey yapamaz, çocuklarınızı kurtaramazsınız.” dedim. Ağzıma geleni saydım ben orda. İyi ki de yapmışım. (Gülüyor)

“POLİS DUA KİTABINI YERE ATTI”

“OĞLUMA EZİYET ETTİLER: KÜFÜR, HAKARET, DARP…”

ÇANTADAN ÇIKAN 62 ‘ŞÜPHELİ’ FOTOĞRAF

“EŞİMLE EN SON HAZİRAN 2017’DE GÖRÜŞTÜM”

“NEDEN TUTUKLADINIZ DİYE SORDUM, HAKİM ‘KEYFİMDEN’ DEDİ”

Cem Moranın Birsen Atayün ile yaptığı röportajın 3. bölümünü okumak için tıklayın.



 

Son güncelleme: 23:59 10.11.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı