• Turkhane Logo

Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri normalleşme yolunda

Erdoğan dış politikada yeni bir U dönüşe hazırlanıyor .

17:57 02 Nisan 2022 Cumartesi
Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri normalleşme yolunda
Erdoğan dış politikada yeni bir U dönüşe hazırlanıyor .

Cemal Kaşıkçı davasında savcının yargılamanın durdurulmasını ve dosyanın Suudi Arabistana devredilmesini talep etmesiyle, gözler Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilere çevrildi. DW Türkçeye konuşan uzmanlara göre, iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi adımlarının temelinde Körfez bölgesinde ABD politikalarının da değişmesiyle ortaya çıkan dönüşümün etkisinin yanı sıra, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizi aşmaya yönelik çabasının da önemli olduğu belirtiliyor. 
Suudi Arabistanın İstanbul Başkonsolosluğuna 2 Ekim 2018de giren gazeteci-yazar Cemal Kaşıkçıdan bir daha haber alınamamış, daha sonra öldürüldüğü ortaya çıkmıştı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde süren Kaşıkçı davasının iki gün önceki duruşmasında Cumhuriyet Savcısı, dosyanın Suudi Arabistana devredilmesini talep etti. 
Mahkeme, 26 sanıklı davanın Suudi Arabistana devri konusunda Adalet Bakanlığına görüş sorulmasına hükmederek duruşmayı 7 Nisana erteledi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise davanın nakli konusunda olumlu görüş bildireceklerini belirtti. 
Arap Baharı döneminde farklı kutuplara düşen Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler Kaşıkçı cinayetiyle birlikte daha gerilimli bir döneme girmişti. İlişkiler hızla kötüleşir ve Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Türkiyeden sert açıklamalar yapılırken, Suudi tarafı da tarım ve işlenmiş gıda ürünleri ambargosuyla Türkiyeyi hedef almıştı. 
Bir süreden beri ise iki ülke arasında ılımlı rüzgarlar esmeye başlamıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Suudi Arabistan Kralı Selman arasında 21 Kasım 2020de gerçekleştirilen telefon görüşmesinde, ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve sorunların giderilmesi için diyalog kanallarının açık tutulmasında mutabık kalındı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Mayıs 2021de dört yıl aradan sonra Suudi Arabistanı ziyaret etti. Çavuşoğlu, Kaşıkçı dosyası için savcının dosyanın devrini istediği saatlerde ise A Haberde yaptığı açıklamada, Riyad ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda önemli adımların bulunduğunu söyleyerek, Yargı iş birliği daha iyi bir noktaya geldi ifadesini kullandı. 
Kaşıkçı cinayetinin etkisi Dış politika gözlemcilerine ve uzmanlarına göre Kaşıkçı davası Riyad tarafından Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesinin önündeki en büyük engel olarak görülüyordu. 


Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) uzmanı Oytun Orhan, Kaşıkçı cinayetinin ilişkilerin bozulmasında kritik önemi bulunduğunu söylerken, ancak ilişkilerin çok kötü olduğu dönemde Türkiyenin Kral Selman üzerinden kanalı açık tutmaya özen gösterdiğine ve Kral ile Veliaht Prens arasında ayrım yaptığına işaret ediyor. 
Kaşıkçı cinayeti ile ilgili olarak Veliaht Prens Muhammed bin Selman sorumlu tutulurken, Veliaht Prens cinayette rolü olduğu iddialarını reddetmişti. 
Türkiye ile Suudi Arabistan geçmiş dönemde Hamas ve Müslüman Kardeşlere karşı da farklı politikalar takip etmişlerdi. Orhan, bölgedeki katı kutuplaşma döneminde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistanın Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak ilan ettiğini ve Türkiyenin ılımlı yaklaşımından memnun olmadıklarını hatırlattı. 
Ekonomik kriz ne kadar etken? Peki iki ülke ilişkilerinde yaşanan bu kötü dönemin ve Kaşıkçı cinayeti gibi bir olayın ardından neden ve nasıl normalleşme yoluna girildi? 
DW Türkçeye konuşan uzmanlara göre bu sorunun tek bir yanıtı yok. Türkiyenin Suudi Arabistan ile ilişkilerinin normalleştirilmesinde bölgesel etmenlerin yanı sıra içinde bulunulan ekonomik krizi aşma çabaları ve bu çerçevede Suudi Arabistandan gelmesi beklenilen sıcak paranın da önemli bir motivasyon olabileceği belirtiliyor. 
DW Türkçenin edindiği bilgiye göre, Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistana devredilmesi kararının ardından Ankaranın beklentisi bu ülkeden yatırım çekmek ve swap anlaşmaları yapmak. Riyad ile Ankara arasında davanın durumu ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili bir süreden beri çeşitli düzeylerde görüşmeler yapıldığı, Suudi Arabistanın ilk olarak Erdoğanın bu konuyla ilgili konuşmaması yönünde telkinde bulunduğu, bunun gerçekleşmesinin ardından dosyanın kendilerine devrini de istediği belirtiliyor. 
Bluebay Varlık Yönetimi Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash, DWye yaptığı değerlendirmede, Erdoğanın yaklaşan seçimler öncesinde zorlayıcı bir ekonomik durum ile karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, şunları belirtiyor: 
Erdoğanın motivasyonu bence gayet açık. TLyi yüksek cari açık ve Ukraynadaki savaştan kaynaklı artan ithalat maliyetleri, yüksek enerji ve gıda fiyatları karşısında tutabilmek için mücadele ediyor. Suudi finansmanının da 2023 ortasındaki seçimlere girmesine ve belki de kazanmasına yardımcı olmasını istiyor. 
Ash, Suudi Arabistanın da artık bu davanın kapanmasını ve Türkiye tarafından utandırılmak istemiyor olabileceğini söyleyerek, bundan sonrasına ilişkin öngörüsünü şöyle aktarıyor: 
Bence Suudi Arabistan da Türkiye ile ilişkilerini geliştirmeyi istiyor ve Türkiyedeki varlıkları da ucuz buluyor olmalılar. Belki de Erdoğan döneminin sonrasını planlıyorlar. Erdoğan eğer onlara satın almak için ucuz varlıklar önerecek olursa, bence oportünist davranacaklardır. 
İlişkilerde gerilimden normalleşmeye 
DW Türkçeye konuşan uzmanlara göre, Riyad ile ilişkilerin düzeltilmesi öncelikli olarak Türkiyenin son dönemde dış politikada uygulamaya başladığı restorasyon çabalarının bir parçası olarak da okunabilir. Ancak bu restorasyonun başlatılmasının da yine bölgesel gelişmelere dayandığına dikkat çekiliyor. Analistler dış politika çizgisini bölgedeki genel değişimin parçası olarak değiştiren tarafın sadece Türkiye değil, aynı zamanda Körfez ülkeleri olduğunu da belirtiyor. 
ORSAM uzmanı Oytun Orhan, Suudi Arabistana büyük destek veren ABD Başkanı Donald Trumpın iktidardan giderek yerine Joe Bidenın gelmesi ve ABDnin bölgeye dair yeni bir politika geliştirmesinin ardından Körfezdeki tüm dengelerin değiştiğini vurguluyor. 
Trump döneminde Suudi Arabistan ile Mısırın daha agresif olduğunu ve bunun Türkiye ile ilişkilerine de yansıdığını belirten Orhan, Bidenın gelişiyle Suudi Arabistana verilen desteğin geri çekilmesi ve ABDnin İran ile müzakerelere başlaması gibi etkenlerin Körfez ülkelerinin de bir revizyona gitmesine neden olduğunu belirtiyor. 
Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Gökhan Çınkara da Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin tekrar olumlu istikamette ivme kazanmasındaki temel etkenin Biden yönetiminin Ortadoğu siyaseti olduğunu söyleyerek, şöyle konuşuyor: 
Biden yönetimi İranın üzerindeki yaptırımları kaldırma sürecinde bunu bölge ülkelerinin güvenlik endişelerine çok da yaslanmadan yapıyor. Bu da her ülkenin günün sonunda kendi başının çaresine bakacağı bir bölgesel gerçekliğe işaret ediyor. Ülkeler benzer çıkar ve endişe etrafında geçmişteki konjonktürel problemlerini aşma yolunu tutuyor. Bence ilişkilerdeki yeni rotayı oluşturan bu gerçekliktir. 
Orhan: Bölge tükenmişlik halinde ORSAM uzmanı Orhan, bölge ülkeleri arasında yıllar süren kamplaşmaların ardından genel olarak bir tükenmişlik halinde olduğuna da işaret ederek, gelinen son durumu şöyle aktarıyor: 
Taraflar 10 yılı aşkın bir süredir ciddi bir kamplaşma halinde, vekil güçler aracılığıyla Libya, Yemen, Suriye gibi farklı sahalarda mücadele içine girmişti. Ama bu bir kaybet-kaybet ilişki modeli. Kimse için faydası olmayan ve herkesin enerji sarf etmek durumunda kaldığı bir ilişki biçimiydi. 10 yılın sonunda bir tükenmişlik hali oluştu ve taraflar artık kazan-kazan ilişkisine geçmeyi tercih ediyor. 

Türkiyenin eski Riyad Büyükelçilerinden Naci Koru da DWye yaptığı değerlendirmede, iki ülke arasındaki normalleşmeyi olumlu gördüğünü belirterek, siyasi ilişkilerin gelişmesinin diğer alanlara da yansımasını umuyor. Bölgeye yönelik son açılımın ve İsrail ile Mısır gibi ülkelerle de ilişkilerin normalleştirilmesinin yararlı olacağını belirten Koru, şöyle konuşuyor: 
Biden önceliklerimiz arasında artık Ortadoğu birinci değil dedi. Dolayısıyla bu ülkelerin sarılacakları, ilişki kuracakları başka ülkelere ihtiyaçlarının olduğu çok açık. Bunlardan biri de Türkiye tabiatıyla. Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesi karşılıklı olarak yarar sağlar. 
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğanın daha önce Şubat ayı olarak açıkladığı Suudi Arabistan ziyaretini Ramazan ayında yapabileceği de belirtiliyor. 
Gülsen Solaker -  Deutsche Welle Türkçe

Son güncelleme: 17:57 02.04.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı