Rapor, virüsle ilgili gelişmelerin hafife alınması nedeniyle, Türkiyede sahte bir güven duygusu oluştuğuna dikkat çekti ancak Türkiyenin yatak ve test kapasitesi bakımından da Ortadoğunun önde gelen ülkeleri arasında olduğuna işaret etti.
Krizi aktarma yönteminde yanlış yapıldığına vurgu yapan 54 sayfalık rapor, Türkiye’nin de nisan başına kadar geçirdiği süreci yüksek riskli olarak tanımladı.
Orta riskli ülkeler arasında ise Katar ve S. Arabistan zikredildi.
Türkiyeye salgını hafife alma eleştirisi getiren rapor, salgının kontrolünü yitiren ülkelerde günlük yeni vaka ortalamasının yüzde 33 arttığına işaret etti.
Türkiye’nin, Güney Kore örneği gibi test kapasitesini artırarak baskıcı tedbirlerden kaçınmaya çalıştığı, böylece ekonomisini dengede tutmayı amaçladığı belirtilen raporda, “test ve yatak kapasitesi olarak Ortadoğu’nun liderleri arasında yer aldığı” aktarıldı.
Öte yandan raporda, Irak’ın “en yüksek riskli” ülke olarak yer aldığı görüldü. Irak’ın, İran’la olan sınır kapısının geç kapatılmasının, hastalığın yayılmasında büyük bir etkisi olduğu vurgulanan raporda, ülkedeki siyasi kargaşanın ve test kapasitesindeki yetersizliğin, açıklanan hasta sayısının doğruluğuna etki edebileceği kaydedildi. Raporda, hastalığın tedavi sürecine de ilişkin değerlendirmelere yer verildi. Virüse karşı “çıkış noktasının” bir aşı geliştirmek olabileceği ve aşının bulunmasının 12-18 ay sürebileceği belirtildi. Ayrıca virüsün hava sıcaklığından da etkilenebileceği aktarılan raporda, kesin olarak kanıtlanamasa da virüsün hava sıcaklıkları arttığında etkisinin azalabileceğine dikkat çekildi.
