• Turkhane Logo

TİHV raporu "Türkiye'de işkence yok" diyenlere kapak oldu

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na göre 2015'ten bu yana 4 bin 543 kişi işkence ve kötü muameleden dolayı vakfa başvurdu. Ayrıca son beş yılda ifade ve medya özgürlüğünü kullanmak isteyen 2 bin 801 kişi tutuklandı.

18:41 28 Ekim 2021 Perşembe
TİHV raporu
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na göre 2015'ten bu yana 4 bin 543 kişi işkence ve kötü muameleden dolayı vakfa başvurdu. Ayrıca son beş yılda ifade ve medya özgürlüğünü kullanmak isteyen 2 bin 801 kişi tutuklandı.

Gazeteciler Aslı Aydıntaşbaş ile Nevşin Mengünün yaptığı yayında Türkiyede işkence olmadığı iddia edilmiş ve bu açıklamalar sosyal medyada büyük tepki çekmişti. Türkiyenin temel hak ve özgürlüklere yönelik uluslararası yükümlülüklerine uymadığı tartışmaları devam ederken Türkiye İnsan Hakları Vakfının (TİHV) son rakamları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve benzeri anlaşmalara rağmen ülkede hak ihlallerinin sürdüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
TİHVye göre 2015-2019 arasında ifade özgürlüğüne yönelik 2 bin 779 ihlal olayı gerçekleşti. 2015ten bu yana ise 4 bin 543 kişi işkence ve kötü muameleden dolayı vakfa başvurdu.
DWnin haberine göre vakıf, Türkiyede son 5 yılda ifade ve medya özgürlüğü ihlallerini ortaya koyan Eleştiriyi Susturmak raporunu açıkladı.
4 BİN 543 KÖTÜ MUAMELE BAŞVURUSU
Vakfın açıkladığı son veriler, taraf olunan uluslararası sözleşmelere rağmen Türkiyede işkence ve kötü muamelenin sürdüğünü ortaya koydu. Verilere göre 2015ten bu yana 4 bin 543 kişi işkence ve kötü muameleden dolayı vakıfa başvururken, bu yılın ilk dokuz ayında yapılan başvuru sayısı 748 oldu. 
TİHVe 2020 yılında başvuran ve Türkiyede işkence gören 562 kişinin 507si siyasi düşünce, kimlik veya eylemleri nedeniyle gözaltına alındıklarını belirtti. İşkence nedeniyle TİHVe başvuran her 4 kişiden birinin halen öğrenci olması dikkat çekti.
İşkenceye maruz kalanlar içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde doğanların oranı yüzde 62,6 oldu.
CEZASIZLIK İŞKENCENİN ÖNÜNÜ AÇIYOR
OHAL döneminin bugün fiili olarak devam ettiğini vurgulayan Metin Bakkalcı, Gerek yasal düzenlemeler, gerek yetkililerin söylemleri ve zihniyet açısından dramatik bir durum var. Türkiyede işkence açısından cezasızlık kritik bir merkezde. Cezasızlıkla işkence meselesinin ihtiyaç halinde önünün ne yazık ki açıldığı ve işkencecilerin korunduğu refleksler söz konusu. Usul güvencesi dediğimiz işkence görmenin engellenebileceği ortamların sağlanması konusunda ise derin tahribat var diye konuştu.
Bakkalcı, Türkiyenin üyesi olduğu ve yükümlülüklerinin bulunduğu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyinde bu ihlallerin kayıt altında olduğuna vurgu yapsa da daha fazlasının gerektiğine dikkat çekerek Burada zihniyet anlamında son derece radikal bir dönüşüme ihtiyaç var, insan haklarını esas alan kurucu unsur olarak yeniden öne çıkartılan bir yaklaşım esas alınmalıdır. Bu ihlale maruz kalan gerçek insanlardır, biriciktir. Onların acıları biriciktir. Ve bu ihlallerin telafisi anlamında, bir daha bunların yaşanmaması amacıyla da bütünlüklü olarak çabalarımızın daha kuvvetlendirilmesi gereğine inanıyoruz dedi.
Rapora göre 2015-2019 arasındaki 5 yıllık dönemde, ifade ve medya özgürlüğünü kullanmak isteyen 2 bin 801 kişi tutuklandı, 6 bin 479 kişi gözaltına alındı. Toplamda, bin 372 dava açıldı ve 727 kişiye 27 bin 448 ay hapis cezası verildi.

Son beş yılda 1118 medya çalışanı mesleki etkinlikleri nedeniyle gözaltına alınırken en az 287 polis baskını ve 146 polis müdahalesi yapıldı. Rapora göre 281 medya çalışanı tutuklanırken 311 medya çalışanı da toplamda bin 592 yıl 7 ay hapis cezası aldı. 
Gazetecilere ve basın yayın çalışanlarına yönelik sivil şiddet saldırılarında en az beş gazete kurumsal olarak, en az 23 gazeteci ise kişisel olarak hedef alındı. Beş gazeteci siyasi cinayetlerde öldürüldü. 
Aynı dönemde toplam 184 medya ve yayın kuruluşu kamu makamları tarafından kapatıldı. Kapatma işlemlerinin 170i Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile oldu.
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle ise 4684 gözaltına alındı. Toplam 2357 kişi tutuklandı. İhlallerden etkilenenler arasında en az 18 milletvekili, 182 siyasi parti yöneticisi, 53 sendika ve dernek yöneticisi bulunuyor. 
İfade özgürlüğüne yönelik açılan davalarda örgüt propagandası, cumhurbaşkanına hakaret ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs üç gerekçe olarak öne çıkıyor. Buna göre örgüt propagandası gerekçesiyle 476, cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle 346, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs gerekçesiyle ise 165 dava açıldı.
Raporda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan göreve geldikten sonra cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle açılan soruşturmalardaki artışa dikkat çekildi. Buna göre 2010-2014 arasında bu gerekçeyle başlatılan toplam soruşturma sayısı 2 bin 804, bu soruşturmalar sonucunda açılan kamu davası sayısı 690 iken, Erdoğanın görevde olduğu 2015-2019 arasında toplam 128 bin 190 soruşturma ve toplam 27 bin 607 kamu davası açıldı. Erdoğanın cumhurbaşkanı olması sonrasında cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla başlatılan soruşturmalarda yaklaşık 47 kat artış yaşandı.
DW Türkçeye rapordaki verileri değerlendiren Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Metin Bakkalcı, Türkiyede hak ihlallerinin bir kurala dönüştüğü görüşünde. Bu hakların kullanımının bir istisnaya dönüştüğü bir ortamdayız. Çok üzgünüz diyen Bakkalcı, sözlerini Hatta hatta mesele insan hakları ihlallerinin bir kurala dönüşmesinin ötesinde Türkiyede ne yazık ki insan haklarına dayalı bir rejim fikriyatı terk ediliyor. En önemlisi bu diye sürdürdü.
Metin Bakkalcıya göre 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan çatışma ortamı ve OHAL süreçleriyle birlikte tüm insan hakları kategorilerinde gerileme yaşanırken işkence sorunu da derinleşti.
Türkiye İnsan Hakları Vakfına göre cezaevi nüfusundaki artış da insan hakları bağlamında geriye gidişin bir göstergesi. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne göre cezaevlerindeki kişi sayısı 2005 yılında 55 bin iken 30 Eylül 2021 itibariyle 292 bine çıktı.


Son güncelleme: 18:41 28.10.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı