• Turkhane Logo

"Şey yapmanızda fayda var, parayı tamamiyle sıfırlamanızda fayda var"

Üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen 17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması unutulmadı. Soruşturmanın ‘1 numarası’ olarak gösterilen dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın baskısıyla kapatılan yolsuzluk ve rüşvete, ABD’de mahkumiyet kararı çıktı.

20:22 17 Aralık 2020 Perşembe
Üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen 17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması unutulmadı. Soruşturmanın ‘1 numarası’ olarak gösterilen dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın baskısıyla kapatılan yolsuzluk ve rüşvete, ABD’de mahkumiyet kararı çıktı.


Türkiye, 17 Aralık 2013 sabahına Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük yolsuzluk soruşturması haberiyle başladı.

İran asıllı iş adamı Reza Zarrab’ın AKP hükumetindeki 4 bakanı rüşvete bağlayarak milyarlarca dolar para akladığı iddia ediliyordu.


Polislerin yaptığı operasyonda para sayma makinaları, milyonlarca euroluk rüşvet parası ve yolsuzluk tapeleri ile rüşveti ispatlayan kamera görüntüleri delil olarak dosyaya girmişti.

İRANLI ZARRAB’IN RÜŞVET ÇARKI

Soruşturmanın merkezinde AKP kabinesinde 4 bakanı rüşvete bağlayan İran asıllı iş adamı Reza Zarrab yer alıyordu.

MASAK raporuyla 13 Eylül 2012’de başlayan 17 Aralık soruşturmasında adı geçen bakanlar, ambargo nedeniyle zor günler geçiren İran’ın parasının aklanması için rüşvet almakla suçlanıyordu.

İddiaya göre Reza Zarrab, ambargo altındaki İran’ın altın rezervlerini Türkiye üzerinden aklıyordu.

Bu işlemi de Halkbank üzerinden yasadışı şekilde banka müdürü Süleyman Aslan ve dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’ı rüşvete bağlayarak yapıyordu.

Buğday yetişmeyen Dubai’den sahte evraklarla binlerce ton buğday ithal ediliyordu.

Dinleme kayıtlarında Zarrab dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dan ‘1 numara’ olarak bahsederken, kara para tezgahıyla aklanan paranın 87 milyar Euro olduğu belirlendi.

AYAKKABI KUTUSU VE PARA SAYMA MAKİNASI SEMBOL OLDU

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün yürüttüğü soruşturmada 17 Aralık sabahı 05:30 itibariyle İstanbul ve Ankara’da, üç ayrı soruşturma kapsamında operasyonlar düzenlendi.

Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile iş insanları Ali Ağaoğlu ve Reza Zarrab’ın da aralarında bulunduğu toplam 89 kişi gözaltına alındı.

Şüphelilerin ev ve işyerlerinde aramalar yapılırken büyük miktarda paraya el konuldu.

Muammer Güler’in oğlunun evinde ele geçirilen yüklü miktarda döviz ve para sayma makinesi ile Süleyman Aslan’ın evinde ayakkabı kutusunda sakladığı paralar soruşturmanın sembol fotoğrafları oldu.

BAKAN ÇOCUKLARININ İÇİNDE OLDUĞU 24 KİŞİ TUTUKLANDI

17 Aralık yolsuzluk soruşturması, “TOKİ’de yolsuzluk” ve “Fatih Belediyesi’nde rüşvet” iddialarıyla Reza Zarrab’ın dört bakan ve çocuklarına rüşvet verdiği iddialarını kapsıyordu.

Operasyonlarda gözaltına alınanlara rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, kara para aklama, altın kaçakçılığı ve fuhşa aracılık iddiaları yöneltildi.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınanlardan aralarında Reza Zarrab ve Süleyman Aslan’ın bulunduğu 24 isim 21 Aralık’ta tutuklandı.

Bakan çocukları Barış Güler ile Kaan Çağlayan “rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek”; Reza Zarrab “rüşvet vermek, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”; Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ise “rüşvet almak” iddiasıyla tutuklandı.

Bakan Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ise serbest bırakıldı.

PARA TRAFİĞİNDEN KOMİSYON

Yolsuzluğun merkezindeki Zarrab, iddiaya göre Halkbank üzerinden yaptığı yolsuzluk için dönemin bakanları Zafer Çağlayan ve Muammer Güler ile dönemin Halk Bankası Müdürü Süleyman Aslan’ı rüşvete bağlamıştı.

Halk Bankası Müdürü Aslan’ın evinde yapılan aramalarda ayakkabı kutularının içinde, banyodaki liflerde yaklaşık 2,5 milyon dolar bulundu.

Muammer Güler’in oğlunun evinden ise 1,2 milyon dolar çıktı.

Zafer Çağlayan’ın oğlunun kaldığı ev, babasının üzerine olduğu için arama yapılamadı.

Emniyetin hazırladığı fezlekede bakanlar ve oğullarına, İran’ın parasının binde 4-5’i kadar komisyon karşılığında aklama suçlaması yöneltildi.

Fezlekeye göre Çağlayan 28 kez ve toplam 52 milyon dolar, Muammer Güler ise 10 kez ve toplamda 10 milyon dolar, Egemen Bağış ise 3 kez ve toplamda 1,5 milyon dolar rüşvet aldı.

Zarrab’ın Egemen Bağış’a ayakkabı kutusunda götürdüğü rüşveti polis, kamera kayıtlarıyla belgeledi.

ERDOĞAN’DAN, BİLAL’E ‘PARALARI SIFIRLA’ TELEFONU

O dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık günü Şeb-i Arus törenleri için Konya’daydı.

Erdoğan’ın operasyon günü sabah erken saatlerde oğlu Bilal ile kızı Sümeyye’yle görüşerek, Üsküdar’daki konutunda bulunan ‘paraları sıfırlaması’ talimatı verdiği ortaya çıktı.

Sümeyye Erdoğan’ın, Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine TK2123 sefer sayılı THY uçağı ile sabah 09.00’da İstanbul’a uçtuğu ve Bilal Erdoğan’a paraların sıfırlanması için kullanılacak adreslerin listesini ilettiği HTS kayıtlarıyla belirlendi.

Erdoğan’ın Bilal’e söylediği “Paraları sıfırladınız mı?” sözleri siyasi tarihe geçti.

Tapeler internette yayınlanırken Erdoğan, kayıtlar için ‘montaj’ dedi.

EMNİYET VE YARGI DAĞITILDI

Erdoğan, yolsuzluk soruşturmasını ‘AKP hükumetine yönelik Gezi tarzı bir darbe girişimi’ olarak tanımlayıp operasyonu yapan emniyet ve yargı mensuplarını dağıtmak için harekete geçti.

18 Aralık’ta Mali, Organize Suçlar ve Terörle Mücadele şubelerinin müdürlerinin de aralarında bulunduğu beş polis müdürü görevden alındı.

19 Aralık’ta ise İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın merkeze çekildi, yerine Aksaray Valisi Selami Altınok atandı.

Bununla da yetinmeyen hükumet, HSYK’da operasyonu yürüten hakim ve savcıların eline kolunu bağlayan adımlar attı.

Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki bir değişiklikle soruşturmalarda savcıların emrinde görev yapan polislerin, amirlerine bilgi vermesi zorunlu hale getirildi.

Soruşturmaya müdahale bununla da sınırlı kalmadı.

Soruşturmayı yürüten savcı Celal Kara’ya ek olarak savcılar Ekrem Aydıner ve Mustafa Erol da görevlendirildi.

Erdoğan’ın dönemin THY Başkanı Hamdi Topçu’yu, 17 Aralık soruşturmasını koordine eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz’den soruşturmayı kapatması için görüşmeye gönderdiği kayıtlara takıldı.

BAKANLAR İSTİFA EDERKEN BAYRAKTAR, ERDOĞAN’I SUÇLADI

Oğulları tutuklanan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile İçişleri Bakanı Muammer Güler, bakanlık görevlerinden istifa etti.

NTV’nin canlı yayınına katılan Erdoğan Bayraktar ise canlı yayında “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Başbakan’ın istifa etmesi gerekir” diyerek bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıkladı.

Aynı gün kabine değişikliğine gidildi.

Erdoğan, yeni Bakanlar Kurulu’nda yolsuzluk iddialarında ismi geçen Avrupa Birliği’nden Sorumlu Bakan Egemen Bağış’a yer vermedi.

SAVCILAR GÖREVDEN ALINDI, SORUŞTURMA KAPATILDI

HSYK, 29 Ocak 2014’de soruşturmayı yürüten savcı Celal Kara ile Başsavcıvekili Zekeriya Öz’ün de aralarında bulunduğu 166 hakim ve savcıyı görevden aldı.

Soruşturma yeni savcı Ekrem Aydıner’e teslim edildi. Süleyman Aslan tutuklandıktan 56 gün sonra tahliye edildi; Rıza Zarrab, Barış Güler ve Kaan Çağlayan da 70 gün sonra serbest bırakıldı.

Savcı Aydıner, yaklaşık 11 ay süren incelemenin ardından 17 Ekim 2014’te dosyayla ilgili takipsizlik kararı verdi.

Soruşturmayı yürüten savcılar Celal Kara ile Zekeriya Öz meslekten ihraç edildi.

Haklarında “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yakalama emri çıkarıldı.

Yolsuzluk operasyonunu yürüten Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ve diğer polis müdürleri tutuklanarak cezaevine konuldu.

YÜCE DİVAN AKP OYLARIYLA REDDEDİLDİ

5 Mayıs 2014’te TBMM’de 17 Aralık fezlekeleri üzerine komisyon kuruldu. AKP’li üyelerin oylarıyla komisyon, yolsuzlukla suçlanan bakanların Yüce Divan’da yargılanması talebini reddetti.

‘1 NUMARA’

17 Aralık dosyasını yürüten savcı Celal Kara, 25-29 Ocak 2015 tarihleri arasında Cumhuriyet’ten Can Dündar’a verdiği röportajda, şüphelilerin konuşmalarında geçen ‘bir numara’nın Erdoğan olduğunu açıkladı.

Kara, “Zarrab, Happani’ye, Egemen Bağış’tan bahsederken ‘O, beni 1 numaraya ulaştıracak’ diyor. 1 numara kim olabilir? Başbakan’dır. Bu işlerin başbakandan habersiz, bilgisiz ve ilgisiz dönmesine imkan yok. Bu dosya kapanmadı, kapanamaz. Kapanmasının tek yolu zanlıların yargı önüne çıkmasıdır” dedi.

ZARRAB ABD’DE İTİRAF ETTİ

17 Aralık soruşturması Türkiye’de iktidarın müdahalesiyle kapatıldı ancak Zarrab’ın ABD’ye gitmesi ve orada tutuklanması sonrası yolsuzluk soruşturması dünyada yankılandı.

Tatil için gittiği Miami’de 19 Mart 2016’da gözaltına alınan Zarrab, İran’a yönelik yaptırımları ihlal ederek ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama suçlamalarından tutuklandı.

Savcıyla anlaşan Zarrab, bütün yasadışı eylemlerini itiraf etti.

Her şeyin Erdoğan’ın onayıyla yapıldığını anlatan Zarrab, “Sayın Başbakan bu ticaretin başlatılması için onay ve talimat verdi. Demek istediğim, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Babacan bu ticareti yapmaya karar vermişti” ifadesini verdi.

Aynı soruşturmada ABD’de bulunan Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla tutuklandı.

New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi Mayıs 2018’de Atilla’yı, 32 ay hapis cezasına çarptırdı.

“ÇAĞLAYAN’A 50 MİLYON EURO RÜŞVET VERDİM”

Zarrab, Halkbank’la yaptığı para transferi karşılığı Zafer Çağlayan’a verdiği rüşvetle ilgili ABD’de verdiği ifadede ise “Halkbank ile ilişkim 2012 yılında başladı fakat bağlantılarım daha eskiye dayanıyordu. (…) Çağlayan, yüzde 50-50 ortak olmak koşuluyla bu ticarete aracılık edebileceğini söyledi. Çağlayan’a 45 ila 50 milyon avro arasında bir rüşvet ödedim” sözleriyle rüşveti anlattı.

Son güncelleme: 20:22 17.12.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı