Müminler için dini bayramların iki yönü vardır. Bunlardan birincisi; kulun Allah’la olan münasebetlerine bakan yönü, ikincisi de; insanlara, yani topluma bakan yönüdür. Zilhicce ayında ferdi ameller Bu mübarek zamanlarda yapılabilecek diğer faziletli amellerden bazıları da; sadakalar vermek, salih amel kategorisinde değerlendirilebilecek büyük küçük hangi amel varsa onları artırmak ve çokça tövbe istiğfarda bulunmaktır. Kurban ve Kurbiyet Kurban Bayramı’nda kesilen kurban da, kulu Allah’a yaklaştıran önemli ibadetlerden biridir. Ta Adem (as)ın çocuklarından, İbrahim (as)a, Peygamber Efendimiz (as)’dan bu zamana kadar devam edegelen Kurban ibadeti bütün ümmetlere emredilen bir ibadettir. (Hac, 34). İbrahim (as)ın rüyasında oğlu İsmail’i keserken görmesiyle başlayan hikayede de İbrahim (as)ın sadakat, fedakarlık, civanmertlik, cömertlik ve teslimiyette zirveleştiği müşahede edilmektedir. (Sâffât sûresi, 37/103.) Onun, evladını kurban etmesi, bir taraftan Allah’a olan sadakat ve bağlılığını gösterdiği gibi diğer taraftan da, gerektiğinde, hiç gözünü kırpmadan , en kıymetli varlığı olan evladını Allah için feda edebileceğini göstermesi bakımından ,onun fedakarlıktaki seviyesini göstermektedir. Sahip olduğu en değerli dünyalık olan evladını O’ndan gelen emirle hiç tereddüt etmeden kurban etmeye çalışması ,onun cömertlik ve teslimiyetindeki yüksek mertebesini ispat etmektedir. Kurban İbadetinin insana ve topluma bakan ikinci yönüne gelince; Kurban kesme ibadeti her dinde önemli olduğu gibi İslam dininde de önemlidir. Çünkü Kurban ibadeti hem bu vazifeyi yerine getirdiği hem de kestiği kurbandan insanları yararlandırdığı için kişiyi Allah’a yakınlaştırır. Onun için Allah (cc) Kur’ân-ı Kerîm’ da, “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” (Kevser, 108/2) buyurmaktadır. Kurban kesilmesi her ne kadar Allah’ın emri olsa da bunun Cenabi-ı Hakk’ın zatına yönelik bir faydası olmadığı herkesçe malumdur. Ayette kurbanın kan ve etinin değil, kesenlerin dinî hassasiyetlerinin, (takvâ)nın Allah’a ulaşacağının ifade edilmesi (el-Hac 22/37) bu hakikate işaret etmektedir. Demek ki Allah (cc)nün bu ibadeti emretmesindeki gaye, toplumdaki muhtaçların ihtiyaçlarını gidermek, onları sevindirmek, onlara en az senede iki bayram olsun bir sevinç ve mutluluk yaşatmak olduğu gayet açıktır. Bayram, müminler için maddi manevi sevinç, mutluluk, birlik beraberlik, dostluk ve kardeşlik, barış ve esenlik günleridir. Bu günlerde şahsi kulluğa dair vazifeleri ihmal etmemek ne kadar önemli ise, gönlü kırık, darda, sıkıntıda olan, ihtiyaç sahibi kişileri arayıp bulmak, ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak, onlara da bir nebze olsun bayram yaşatmayı/yaptırmayı ihmal etmemek de bir o kadar önemlidir. Bu, Allah nezdinde hora geçen bir ameldir. Her zamanın bir hükmü olduğu gibi, bu şart ve zamanın da hükmü, irtibattır Kurban Bayramı’nda başta talebe olmak üzere fakir-fukaranın ihtiyaçlarını karşılamak için var gücüyle çalışanlar, o anda Arafat’ta ve Müzdelife’de olan kimselerin sevabına denk, belki de daha çok sevap kazanmış olabilirler. Zira hacdakilerin himmeti, şahsî; bunlarınki ise içtimaî. Orada şahsî füyûzatın artırılması, burada ise topyekün bir milletin ihtiyaçlarının giderilmesi söz konusudur.’ (Fasıldan Fasıla, 2) NUMAN YILMAZ YİĞİT