• Turkhane Logo

Nihal Olçok: Ne zaman kendi avukatımı koymak istedim mahkemelere, direnç oluştu

ARTI TV’de yayınlanan Ustura programında Ahmet Nesin’in konuğu olarak soruları yanıtlayan Nihal Olçok, eşinin ve oğlunun öldürülmeleriyle ilgili önemli mesajlar verdi, kafasındaki soru işaretlerinin nasıl başladığını anlattı.

10:48 22 Temmuz 2020 Çarşamba
Nihal Olçok: Ne zaman kendi avukatımı koymak istedim mahkemelere, direnç oluştu
ARTI TV’de yayınlanan Ustura programında Ahmet Nesin’in konuğu olarak soruları yanıtlayan Nihal Olçok, eşinin ve oğlunun öldürülmeleriyle ilgili önemli mesajlar verdi, kafasındaki soru işaretlerinin nasıl başladığını anlattı.



15 Temmuz’la ilgili davalarda kendilerinden vekâletler alındığını; Meclis avukatlarına, Başbakanlık avukatlarına, Cumhurbaşkanlığı avukatlarına ve gönüllü avukatlara vekâlet verdiklerini belirten Olçok, “Önümüze gelene vekalet veriyorduk biz ama ne zamanki kendi avukatımı koymak istedim mahkemelere, direnç oluştu. ” ifadelerini kullandı.

Olçok’un programda anlattıklarından satırbaşları şöyle:


“Türkiye’de uzun yıllardır bir şeyler sorgulanmıyor. Çünkü nasıl olsa birileri bizi düşünüyor, birileri bizim için bir şeyler yapıyor. Bu aslında çok hedonistçe bir yaklaşım. Kaygı mekanizmamızı kapattılar. Nasıl olsa birileri yapıyor, nasıl olsa birileri karar veriyor. Ve bunlar nasıl oluyorsa hepsi doğru oluyor. Biz sorgulamayı unuttuk. Çünkü sorgulayanların sonlarını gördük.”

“16 TEMMUZ SABAHI BİR ŞEY GÖRDÜM, ONUN ÜZERİNE BİR ŞEY BİNA EDİYORUM”

“16 Temmuz sabahı şahit olduğum ama bugüne kadar hiç kimsenin dillendirdiğini de görmediğim şeylerden bir tanesini ben 16 Temmuz sabahı gördüm. Onu Soner beyin yazdığı, Barışların yazdığı, eski İstanbul Emniyet Müdürünün yazdığı bir sürü kitap okudum ama ona kimse değinmemişti veya görmemişti. O benim gördüğüm bir şey. Başından beri onu irdeliyorum. O benim için büyük bir göstergeydi. (Ahmet Nesin’in ‘nedir o?’ sorusuna karşılık) Şu anda ben burada paylaşamam. Çünkü o benim için uzun vadede çok önemli. Ve onun üzerine bir şey bina ediyorum. Biliyorsunuz ben hukuk okuyorum, dördüncü sınıfa geçtim. Bu davaların, “F...” davalarının, gerek hükümet gerek “f...” tarafından AİHM’e taşınacağını biliyorum, inanıyorum. Hiç kimse taşımasa ben taşıyacağım.”

“YAZDIKLARIMA ULAŞSALAR BEN EN BÜYÜK ‘FETÖCÜ’ OLURUM”

“Yazdıklarıma ulaşsa insanlar ben en büyük “f...cü” olurum biliyor musunuz Ahmet bey. En büyük ‘”etöcü” ben olurum. Sakin olun, camlardan uzak durun. Ola ki bir serseri kurşun gelebilir. Bu bizim işimiz değil, diyordum. Ben bu kadar askerine polisine güvenen bir kadındım. Benim yaşadığım hayal kırıklığı ile şu anda yaşadığım üzüntü, aslında duyduğum güvenin zıddıyla tezahürüdür. Erol Bey oraya giderken, benim bulamadığım şeylerden bir tanesi de ki ben bütün dilekçelerimde onu beyan etmişim, iki kişi Erol beyi havaalanına gönderiyor. Yolda giderken, Kısıklı’ya giderken. İki kişi, bunların ikisi de polis, orda, Kısıklı kapandı, lütfen köprüye doğru gidin. Hiç mi kimseye ulaşamıyorsun Erol Olçok? Tayyip Bey indi mi inmedi mi? Oraya gitme amacın ne? Erol Bey bir telefonla en az on kişiye ulaşır. İki tane polisin söylediğine mi itimat ediyorsun?”

“BEN DAVALAR BAŞLADIKTAN SONRA ACABALARIM BAŞLADI”

“Bakın ben 15 Temmuz’la ilgili inancımı ve itikadımı 6 ay boyunca hiç kaybetmemiştim. Ben davalar başladıktan sonra acabalarım başladı. Sadece 16 Temmuz sabahı uyandığımda dedim ki bir şeyler oluyor. Ve dikkat etmem lazım. Zamanımı ağlayarak ve ağıt yakarak kaybedersem gözden bir sürü şey kaçıracağım. Ama benim hiç olmadığım kadar aklı başında olmam gereken bir zaman dilimine giriyorum dedim.”

“BİN ŞEYİN DEĞİL, BİR ŞEYİN PEŞİNDEYİM”

“Onunla (Erdoğan için söylüyor) göz göze gelemem. Çünkü göz göze gelirsem, hâlâ hazır değilim. Sormak istediklerim var. Bunlar benim kendi kişiliğimden ve egomdan kaynaklı şeyler diye düşünüyordum ama davalar başladığında, 15 Temmuzdan bugüne kadar yapılanlar ve yaşanılanlar, insanların hissiyatının, duygularının ve vicdanının, somut bilgiden bazen daha fazla gerçek olduğunu ve sizi daha fazla bir yerden bir yere taşıdığını gördüm. Allah yanıltmadı beni bu konuda. Bir şey var. O bir şeyin peşindeyim. Bin şeyin peşinde değilim. O bir şeyin peşindeyim.

“NE ZAMANKİ KENDİ AVUKATIMI KOYMAK İSTEDİM MAHKEMELERE, DİRENÇ OLUŞTU”

(“Neden dava açamıyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine) “15 Temmuz’la ilgili bizden vekaletler alındı. O dönem, nolur kendi ekseninde değerlendirin her şeyi, 21. yüzyılda oğlunuz, kocanız kurşunla köprüde öldürülüyor. Önümüze gelene vekalet veriyorduk biz ama ne zamanki kendi avukatımı koymak istedim mahkemelere, direnç oluştu. Yani evet, Meclis avukatları, Başbakanlık avukatı, Cumhurbaşkanlığı avukatı, gönüllü avukatlar. Başvuru dilekçelerim kayboluyor, bir daha yazıyoruz, bir daha çiziyoruz, vazgeçmediğimizi görünce mecburen bir şekilde bir yola koyuyorlardı. İçerdeki avukatlara ayrıca birebir şahsi vekalet vermek istedim, toplu vekaletlerin dışında, teşekkür ederim bir bayan, o genç kız sahip çıktı bana. O koca koca adamlar çekindiler. Çünkü Nihal Olçok soruyordu. Çünkü Nihal Olçok o dosyaları okuyordu. Çünkü İstinaf’ta şunları şunları yazmalısınız diyordum. Şu soruları sormalısınız, burda eksiklik var. Bakın işte şu tarihte şurda şu söylenmiş.”

Son güncelleme: 10:48 22.07.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı