• Turkhane Logo

Mülteci kampında üç çocuğuyla koronayı yenen Esra Pilavlı’dan dayanışma çağrısı

Esra Pilavlı, üç çocuğuyla yaşadığı mülteci kampında koronavirüsü yendi. Eşi Türkiye’de tutuklu olan Pilavlı, kamplardaki mülteciler ve Türkiye’de tutuklular için çağrıda bulundu.

14:58 16 Nisan 2020 Perşembe
Mülteci kampında üç çocuğuyla koronayı yenen Esra Pilavlı’dan dayanışma çağrısı
Esra Pilavlı, üç çocuğuyla yaşadığı mülteci kampında koronavirüsü yendi. Eşi Türkiye’de tutuklu olan Pilavlı, kamplardaki mülteciler ve Türkiye’de tutuklular için çağrıda bulundu.


Bold Medyadan Cevheri Güvenin haberine göre, Eşi Türkiye’de tutuklu öğretmen Esra Pilavlı ve üç çocuğu, Almanya’da kaldıkları Euskirchen Mülteci Kampı’nda koronavirüse yakalandı. Karantina altında olan Esra öğretmen ve çocukları hastalığı atlattı ancak bu hiç de kolay olmadı.

Dört yıldır yaşadığı zorlukların ardından gelen koronadan çocuklarının psikolojisinin oldukça etkilendiğini anlatan Pilavlı, kamplarda kalmak zorunda kalan mültecilere dışarıdan vitamin, ilaç ve yemek takviyesi yapılması gerektiğini söylüyor.


Ailecek hastalığı tanıdığı doktor arkadaşlarının gönderdiği vitamin hapları ve kamp yakınında kalan arkadaşlarının günlük getirdiği yemeklerle atlattığını söyleyen Esra Pilavlı, “Bağışıklığı güçlü tutmadan bu hastalığı yenmek mümkün değil. Ben hastalanınca ciddiyetini daha iyi anladım. Türkiye’de hapishanedeki insanlar ne meyve yiyebiliyor ne de dışarıdan vitamin getirtebiliyor. Bu insanlar bağışıklıklarını nasıl güçlü tutacaklar? Eşim için de çok endişeliyim” dedi.

15 TEMMUZ EGE VE MERİÇ

Fen bilgisi öğretmeni Esra Pilavlı ve fizik öğretmeni eşi Derviş Pilavlı’nın hayatı yüz binlerce insan gibi 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL’le değişti.

Kamuda çalışan Derviş Pilavlı KHK’yla ihraç edilirken, Esra öğretmenin çalıştığı Gülen Cemaatine bağlı özel okul kapatıldı. Ardından ikili hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

Yaklaşık iki yıl saklanarak yaşamak zorunda kalan Pilavlı çifti; çocukların eğitim ve sağlık ihtiyaçları ile ekonomik problemler başa çıkılmaz hale gelince Türkiye’yi terk etmeye karar verdiler:

“2018’in Eylül ayında yurt dışına çıkmaya karar verdik. Ama kaçakçılara verecek paramız yoktu. Arkadaşlarla paralarımızı birleştirip 15 bin liraya bir tekne aldık. 3 Eylül sabahı Ege’den Yunan adasına geçmeye çalışırken Sahil Güvenlik’e yakalandık. Eşim tutuklandı. Ben adli kontrolle serbest kaldım.

Üç ay sonra hakkımda tekrar yakalama kararı çıkartıldı. Eşim tutukluydu ben de tutuklanırsam çocukları bırakacak kimse yoktu. Çünkü bu süreçte ne benim ailemden ne de eşimin ailesinden bir destek ya da sahiplenme görmedik. Eşim tutuklanınca özellikle çok yalnız kaldım.

2019 Mart ayında çocuklarla beraber Meriç’ten geçtik. 8 ay kadar Selanik’te kaldık sonra yine zor bir süreçle Almanya’ya geldik. 9 Aralık 2019’da Almanya’da kampa girdik. Yaklaşık 5 aydır kamptayız. Dosyamız henüz sonuçlanmadı.”

KORONA ÇOCUKLAR İÇİN KABUS

Türkiye’de tutuklu olan eşine 6 yıl 3 ay ceza verildiğini belirten Esra Pilavlı, dört yıldır yaşadıkları zorlukların korona ile çok üst bir boyuta geldiğini ve çocukların psikolojilerinin çok bozulduğunu anlatıyor:

“Büyük kızım 12 yaşında, ikizler ise 8 yaşındalar. Hastalığı oğlum daha ağır atlattı. Nefesi kesik kesik geliyordu ama şimdi iyi şükür.

Testimiz pozitif çıkınca kampta ayrıca bir tedavi olmadı. Sadece gözlem altında tutulduk. Bize sadece ekstra bir durum olursa haber verin dediler.

Virüs çocukların dünyasını çok etkiliyor. İlk günlerde gece kabus görüyorlardı. Çok korktular. Kamplardaki tüm çocuklar için böyle. Benim çocuklarım zaten belli korkuları yaşadılar hem Türkiye’de hem Meriç’i geçerken.

Geceleri sürekli gözlem halindeyim çocukların ateşi çıkar diye. Oğlum, rüyasında sayıklıyordu. Gece ayaklarının tutmadığı, yürüyemediği gibi kabuslar görüyormuş. Uyuyunca nefesim kesilecek ve uyanamayacağım gibi korkularla uyumak istemiyorlardı. Geceleri çok zor uyutuyordum.

ARTIK KAMPTAN ÇIKMAMIZ LAZIM

Ne kadar virüsle ilgili konuşmamaya çalışsak da çocukların korkmasını engellemek mümkün değil. Herkes bu konuyu konuşuyor, gündem bu. Kamp görevlileri maskeli, üzerlerinde kalın kalın kıyafetler var. Bunlar çocukları tedirgin ediyor. Bunu çocuklara oyun olarak anlatamam. İster istemez çocukların psikolojisi çok etkilendi. Şimdi karantina sürecindeyim ama karantinadan çıkınca tekrar kampta kalmak istemiyorum. Tekrar aynı ortama nasıl gireceğiz bilemiyorum.

Türkiye’den Yunanistan’a geçtiğim süreçte yaşadığım sıkıntılarla bende panik atak başlamıştı. Ama Almanya’ya gelince toparlanmıştım güven gelmişti. Ama korona sürecinde tekrar iki kere nüksetti. Kalbim sıkıştı. Bana bir şey olursa çocuklar ne olacak paniği.

Karantinadan çıkınca, kamptan bir Heim’a gönderilmek istiyorum. Ya da dosyamla ilgili hızlı karar verilebilir. Kamptan çıkış bana da çocuklarıma da çok iyi gelecektir.”

KAMPTAKİLER İÇİN VİTAMİN VE ÇORBA ÇOK ÖNEMLİ

Esra Pilavlı, kamp sürecinde hastalığı atlatabilmek için dışarıdan gelen yardımın çok önemli olduğunu söylüyor. İnfaz yasasında siyasi tutukluların hariç tutulmasına tepki gösteren Pilavlı, bağışıklığı güçlendirmeden hastalığı atlatmanın mümkün olmadığını belirterek hem Almanya’da kampta kalanlar hem de Türkiye’de tutuklu olanlar için çağrıda bulundu:

“Koronaya yakalanmadan önce Twitter’daki infaz yasasıyla ilgili hashtag’lere katılıyordum. Eşim de tutuklu ama ben hastalığın ve cezaevinde nelere yol açabileceğini tam anlamamışım kendim de hastalanıncaya kadar. Hastalığı basit atlatmışım görünüyor ama çok ciddi vitamin takviyesi aldım. Tanıdığım birkaç doktorla, profesörle görüşmüştüm. Onlar bana kampa vitamin gönderdiler.

O zaman ilk düşündüğüm şey şu oldu: Cezaevinde biri koronadan nasıl korunacak? Korona gerçekten bağışıklığı güçlü tutarak atlatılacak bir hastalık. Mümkün değil atlatamazsınız. Eskiden bağışıklığım güçlüydü filan yok böyle bir şey. Bol bol sıvı ve vitamin almanız lazım. Cezaevinde ne kadar sıvı alabiliyorlar bilmiyorum. Musluk suyu içiyorlar. Meyve zaten yetersiz. Vitamin hapı yok. Cezaevi kantinlerini de kapatmışlar şuan. Hapisteki insanlar nasıl bağışıklıklarını güçlü tutacaklar?

VİTAMİN  BİTKİ ÇAYI VE YEMEK

Kamplar rutin zamanlardaki yemekleri veriyorlar. İlaca ulaşmak çok zor. Bu süreçte bir başınız ağrısa ilaca ulaşamıyorsunuz. Doktor hafta sonu olmuyor zaten. Ben kendim tanıdıklarım olduğu için istedim ağrı kesici getirdiler. Burada kampta kalan arkadaşlarımla paylaştım. Yok çünkü bulamıyorlar. Bu noktada ağrı kesici desteği, vitaminler çok önemli, vitamin gönderilebilir. Ben kamptakileri gözlemliyorum, en hafif atlatan benim. Gelen vitaminleri çok düzenli kullanmam, bitki çaylarını çok tüketmem nedeniyle. Kamplardaki arkadaşlara bitki çayı da gönderilebilir. 36 yaşındayım, benim yaşımda herkes aynı kolaylıkta geçiremedi. Ateşi yükselenler, öksürüğü ağırlaşanlar var.

Devletin verdiği imkanlar gerçekten kısıtlı. Dışarıdan getirilebiliyorsa çorba çok önemli. Almanya’da çorba kültürü yok. Bizim kampa yakın kalan arkadaşlar kendi aralarında bölüşüm yapmış. Yemek getirdiler günlük, çorba gönderdiler. Bunlar kamplardakiler için çok önemli. Özellikle sıcak bir çorba.”

Çocuklarıyla koronaya yakalandığını hapisteki eşine söyleyemediğini belirten Esra Pilavlı, bu süreçte herkesin birbirine destek olması gerektiğini belirtiyor.



Kaynak: BOLD

Son güncelleme: 14:58 16.04.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı