• Turkhane Logo

Montrö Boğazlar Sözleşmesi nedir, ne değildir?

Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, Rusya-Ukrayna savaşı ile gündeme gelen Montrö Sözleşmesi ile ilgili bilinmesi gereken her şeyi 2019 yılında Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar'a anlattı. Dündar, bugünkü köşesinde o söyleşiyi hatırlattı.

13:18 26 Şubat 2022 Cumartesi
Montrö Boğazlar Sözleşmesi nedir, ne değildir?
Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, Rusya-Ukrayna savaşı ile gündeme gelen Montrö Sözleşmesi ile ilgili bilinmesi gereken her şeyi 2019 yılında Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar'a anlattı. Dündar, bugünkü köşesinde o söyleşiyi hatırlattı.

Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar; Bugün Montrö Sözleşmesinin Türkiyeye güvenlik açısından neler sağladığını ve feshedilmesi (sona erdirilmesi) halinde neler kaybettireceğini, Sayın Elekdağ ile 21 Aralık 2019 tarihindeki söyleşimize dayanarak bir kez daha hatırlatacağım. diyerek Sözleşme ile ilgili bilinmesi gerekenleri aktardı.
İşte Montrö Sözleşmesi konusunda bilinmesi gereken her şey!..
Değerli okurlarım,

Dünkü yazımda Rusyanın Ukraynaya neden saldırdığını ve bu süreçte Türkiyenin ne yapması gerektiğini, öngörüleri hep doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ ile yaptığım söyleşiye dayanarak açıklamıştım.

Bugün de Montrö Sözleşmesinin Türkiyeye güvenlik açısından neler sağladığını ve feshedilmesi (sona erdirilmesi) halinde neler kaybettireceğini, yine Sayın Elekdağ ile 21 Aralık 2019 tarihindeki söyleşimize dayanarak bir kez daha hatırlatacağım.

???

ŞÜKRÜ ELEKDAĞ (Ş.E.): Sözleşme, Boğazlardan geçişte Karadenize sahildar olmayan devletlere birçok kısıtlamalar getirmek suretiyle, Türkiyenin güvenliği için gerekli koşulları yaratacak ve Rusyanın güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dizayn edilmiştir. Karadenizde kıyısı olmayan devletler barış zamanında en az 8 gün önceden Karadenize gidecek savaş gemilerinin sayısını, tipini ve geçiş tarihini Türk yetkili makamlarına bildirmeye mecburdurlar. Bu devletlerin Boğazlardan aynı anda transit geçecek gemilerinin sayısı 9u ve tonajı da 15 bin tonu geçemez. Keza, kıyıdaş olmayan devletlerin Karadenizde bulunduracakları gemilerinin toplam tonajı 30 bin tonla sınırlıdır. Tek bir devlet için bu tonaj 20 bin tonu geçemez. Ancak, Karadenizdeki en güçlü donanmanın tonajı, sözleşmenin imzalandığı tarihteki en güçlü donamanın tonajını 10 bin ton aşarsa 30 bin tonluk limit 45 bin tona çıkarılabilir. Bu durumda bugünün koşullarında söz konusu limit 45 bin tondur. Boğazlardan uçak gemileri ve denizaltılar geçemez. Karadenize kıyıdaş devletlerin barış zamanındaki hakları çok daha geniştir. Sözleşmeye göre savaş halinde, Türkiye tarafsız ise, muharip devletlerin gemileri Boğazlardan geçemez. Türkiye muharip ise savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini istediği gibi düzenler.


TÜRKİYENİN BOĞAZLARDAKİ DENETİMİ ORTADAN KALKAR

UĞUR DÜNDAR (U.D.): Peki, şimdi sözleşmenin yokluğunda Türkiyenin nasıl bir durumla karşılaşacağını inceleyelim…

(Ş.E.): Montrö Sözleşmesi 20 Temmuz 1936da, Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya tarafından imzalanmıştır. İtalya da 1938de sözleşmeye katılmıştır. Sözleşmenin 28. maddesine göre, bu devletlerden biri tarafından fesih başvurusu yapılırsa, bu başvuru tarihinden itibaren sözleşme iki yıl daha yürürlükte kalacak ve taraf devletler yeni bir sözleşmenin hükümlerini saptamak üzere bir konferansta bir araya geleceklerdir. Bu konferansta yeni sözleşmenin 1982 Birleşmiş Miletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) hükümleri temelinde oluşturulmasının önerilmesi kesindir. Türkiyenin, Boğazlar üzerindeki kontrol ve denetimini ortadan kaldıracak bu yoldaki önerilere kuvvetle karşı çıkması beklenmelidir. Rusyanın tutumu da aynı doğrultuda olacaktır. Bu konferanstan bir sonuç çıkmayınca IMOnun yardımıyla bir müzakere süreci başlayabilir. Ancak, böyle bir süreçten, Türkiyenin karşısındaki denizci devletlerin hem adetçe çok, hem de daha etkili olmaları nedeniyle ülkemizin güvenliğini ve çıkarlarını koruyabilen bir sözleşme çıkabilmesi mümkün değildir. Zira, karşımızdaki çoğunluk, Türkiyeye BMDHSnin 38. maddesinin 2. fıkrasındaki “transit geçiş rejimi” hükümlerini dayatacaklardır.

TÜRKİYENİN GÜVENLİĞİ ARKA PLANA İTİLİR

(U.D.): Transit geçiş rejimi çok mu aleyhimize?

(Ş.E.): Evet!.. Bu rejimin uygulanması halinde geçişlerde Türkiyenin güvenliğinin korunması arka plana itilecektir… Şöyle ki: Askeri gemilerin geçişlerine yönelik önceden bildirim usulü, transit geçiş sırasında ve Karadenizde bulundurulabilecek tonaj sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler ile Karadenizde kalış süresi üzerindeki sınırlama ortadan kalkacaktır. Yani, her tip ve tonilatoda savaş gemisi -uçak gemileri ve denizaltılar da dahil- hiçbir bildirime ve sınırlamaya tabi olmadan Boğazlardan geçecek ve süresiz Karadenizde kalacaktır. Yabancı savaş uçakları da Boğazlar üzerinden transit geçişte bulunacaklardır.

(U.D.): Bu felaket bir senaryo!.. Boğazlar yol geçen hanına dönüyor!..

(Ş.E.): Evet!.. Bu koşullarda, ABD,  istediği büyüklükte ve nükleer başlıklı balistik füzelerde donatılmış bir askeri deniz gücünü Boğazlardan geçirebilecek ve Romanyada deniz üsleri kurabilecek. Karadenizi NATO/ABD gölüne dönüştürecek böyle bir gelişme, Rusya-ABD gerginliğini had safhaya taşıyacak ve global istikrarı tehlikeli şekilde bozarak bir kriz ortam oluşturacaktır. Rusya da en az Türkiye kadar böyle bir ortamın oluşmasını istemez. Bu münasebetle burada, Türk kamuoyuna pek iyi anlatılmayan bir hususu belirtmek isterim: Montrö Sözleşmesinin aynen devamı Türkiyenin güvenliği ve savunması için yaşamsal önemdedir. Sözleşme, dünya barış ve istikrarı için de paha biçilmez değerdedir.

(U.D.): Böyle bir ortamda ABD, sözleşmenin feshini ister mi?

(Ş.E.): Montrö Sözleşmesine taraf olmayan ABD, müttefiki Romanya vasıtasıyla fesih başvurusunu yaptırabilir. Ancak, ABDnin bu yoldaki kararı, kendisiyle Rusya arasında her an sıcak gelişmelere yol açabilecek aşırı riskli bir kriz sürecine “angaje” olmayı göze almasını gerektirecektir. Ben bugünün koşullarında, özellikle Boğazların bekçiliğini NATOya üyeliği süren bir Türkiye yaptığı müddetçe ABDnin sözleşmenin feshi yolunda bir girişimde bulunarak aşırı riskli bir kriz süreci yaratacağı kanısında değilim.

KANAL İSTANBUL ZORLAMASI MONTRÖYÜ İHLAL SAYILIR

(U.D.): Peki, Kanal İstanbulun gerçekleştirilmesinin Montrö Sözleşmesi üzerinde ne gibi etkileri olur?

(Ş.E.): İktidar tarafından ve yandaş medyadan gelen seslere bakılırsa Boğazlardan geçen ticaret gemilerinin tamamının veya bir kısmının Kanal İstanbula yönlendirileceği planlanıyor ve alınacak geçiş ücretlerinin 8 milyar doları bulacağı hesaplanıyor. Oysa, Montrö Sözleşmesine göre, barış zamanında her devletin ticaret gemileri bayrak ve yükü ne olursa olsun Boğazlardan serbestçe geçebilecektir. Bu itibarla Boğazları kullanan gemileri Kanal İstanbuldan geçmeye zorlamaya hakkımız yoktur. Türkiye tarafından vuku bulacak herhangi bir zorlama, Montrö Sözleşmesinin ihlali sayılacak ve durumu fırsat bilen Yunanistan sözleşmenin feshini gündeme getirecektir. Gemi geçişlerinden 8 milyar dolar ücret tahsil edileceği iddiasına gelince… Bu rakamı 2017de Boğazlardan geçen gemi sayısı olan 43 bine bölünce, her gemiden 180 bin dolar tahsil edilmesi gerekeceği gibi bir saçmalık ortaya çıkıyor.

(U.D.): Peki Montrö Sözleşmesine göre geçişten ücret alınıyor mu?

(Ş.E.): Sözleşme Türkiyeye “fener, tahlisiye ve sağlık resmi” alma yetkisi veriyor. Türkiye bu tahsilattan yılda 150 milyon dolar gelir elde ediyor. Geçiş ücretleri sözleşmede 1936da 1.20 olan altın/frank kuru üzerinden belirlenmiş ve bu kur Türkiye tarafından 1982ye kadar değiştirilmeden uygulanmıştır. 1982de belirlenen gerçek kur üzerinden hesaplanan ücretlerin reel olarak 10 kat arttığı görülmüştür. Ücretler buna göre saptanınca Yunanistan, İngiltere ve Rusyanın itirazları başka devletler tarafından da benimsenmiş ihtilaf IMOya intikal etmiş. Burada tartışmanın büyüyüp Boğazların denetiminin Türkiyeden alınıp uluslararası bir komisyona devri önerisi gündeme gelince, Türkiye geri adım atarak reel ücretin % 25ini almayı kabul etmiştir. 1994 yılında tekrarlanan ücretlerin güncelleştirilmesi girişimi aynı akıbete uğramıştır. Uzmanlarca yapılan hesaba göre, geçiş ücreti güncel altın kuru üzerinden belirlendiği takdirde Türkiye yılda 2.4 milyar dolar elde edebilecektir. Boğazlar trafiğini Kanal İstanbula yönlendirerek ücretleri güncelleştirmeyi amaçlayan bir girişimin daha öncekilerin akıbetine uğraması mukadder olduğu gibi, sözleşmenin feshinin tartışılmaya açılması riskini taşıdığı da vurgulanmalıdır.

(U.D.): Bir eksiğimiz kaldı. Bu da sözleşmenin tadiline ilişkin prosedür…

(Ş.E.): Montrö Sözleşmesinin 29. maddesindeki tadil prosedürü, Türkiye ile Rusyaya Karadeniz güvenliği konusunda çıkarlarının örtüşmesi nedeniyle birlikte hareket ettikleri takdirde aleyhlerine olacak her kararı engelleme imkanını vermektedir.

Son güncelleme: 13:18 26.02.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı