• Turkhane Logo

Merhum Engin Erol’un ardından; Kurudu göz pınarlarım, artık ağlayamaz oldum

"O dağ gibi ve bir o kadar da zarif insanı karşımda eriyip gitmiş halde görmek beni tarifsiz bir hüzne boğdu."

15:49 29 Aralık 2019 Pazar
Merhum Engin Erol’un ardından; Kurudu göz pınarlarım, artık ağlayamaz oldum
"O dağ gibi ve bir o kadar da zarif insanı karşımda eriyip gitmiş halde görmek beni tarifsiz bir hüzne boğdu."


Erzurum cezaevinde kötü şartlar ve katı uygulamalar yüzünden kansere yakalanan 41 yaşındaki Öğretmen Engin Erol geçtiğimiz hafta vefat etmişti. Erolun mesai ve yakın arkadaşı Mithat Tayyar, Erolun ardından duygu dolu kelimelerle bir mektup kaleme aldı. 

Kurudu göz pınarlarım. Artık ağlayamaz oldum. diyen Tayyarın mektupu şöyle;

Sosyal medyada Engin beyin fotoğraflarını gördüğümde o olduğuna inanamadım. Beynimden vurulmuşa döndüm. Aman Allah’ım bu Engin bey olamaz dedim. Donup kaldım bir süre. O dağ gibi ve bir o kadar da zarif insanı karşımda eriyip gitmiş halde görmek beni tarifsiz bir hüzne boğdu. Ama gözlerimden bir damla bile yaş gelmedi. Çünkü Türkiye’deki zalimlerin yaptıkları karşısında  kurudu göz pınarlarım. Artık ağlayamaz oldum.

Canım kardeşim Engin beyle ilk defa 2006 yılının yazında Antalya’da, Bozyaka öğrenci yurdunda karşılaştığımızı hatırlıyorum. Yurt müdürü Adil Ulutaş beyin (Allah rahmet eylesin) davetiyle buluşup tanışmıştık. Yüz kiloya yakın olan iri cüssesinin ardında güvercin gibi yumuşak bir kalbi olduğunu sempatik gülüşüyle ve yumuşak ses tonuyla yansıtmıştı bana. İki yıla yakın birlikte çalıştık. Bu zaman içinde çehresinden tebessüm hiç eksik olmadı. Bir kez bile olsun kırıcı bir hareketine rastlamadım bu güzel insanın. Hani derler ya: ‘Tanısaydın çok severdin.’ Tanısaydınız gerçekten çok severdiniz onu.

Tüm hizmet erleri gibi, o da yeni bir neslin yetişmesinde çok gayret edenlerden biriydi. Üniversite okumaya gelen öğrenciler için ev ve yurt açmaya çalışıyor, onlardan burs ihtiyacı olanları tespit ediyordu. Sonrasında beraberce koşturuyorduk bu ihtiyaçları yerine getirebilmek için. Öğrencilerin, Antalya’nın bohem hayatı içinde kaybolmamaları için vaktini onlarla geçiriyor, onlara piknikler, geziler düzenliyordu. Bazı öğrenciler üzerinde babalarından daha çok hakkı var desem abartmış olmam.

Engin bey bir süre daha  Antalya’da çalıştıktan sonra, Kıbrıs’a oradan da  İzmir’e gitti. Derken darbe sonrası terörist diye tutuklanmış. Maalesef bu ülke ‘güvercin kalpli evlatlarına” sahip çıkamadı. Zalim işkencecilerin elinde, Erzurum kapalı ceza evinde, garip bir kanser hastası olarak vefat etti. Arkasında üç yetim bıraktı. Son sözlerinde bile arkadaşlarını  düşünüyordu. “İçeride arkadaşları öldürüyorlar. Benim durumumda iki kişi daha var. Onlara dua edin.” diyerek Yunus Emre’nin şiiri gibi terk etti bu diyarı.

Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin.

Not: Eşine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yetimlerinin gözlerinden öpüyorum.

Son güncelleme: 15:49 29.12.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı