• Turkhane Logo

Mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olup AYM’ye başvuranlar için ek beyan dilekçesi

Hakkındaki Mahkûmiyet Kararı Kesinleşmiş Olan Bireylerin Özellikle “Adil Yargılanma Hakkı” İhlalleri Nedeniyle Anayasa Mahkemesine Yaptıkları veya Yapacakları Başvuru Formuna Eklenecek Güncel Gelişmeler ve Hak İhlalleri...

10:47 28 Eylül 2018 Cuma
Mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olup AYM’ye başvuranlar için ek beyan dilekçesi
Hakkındaki Mahkûmiyet Kararı Kesinleşmiş Olan Bireylerin Özellikle “Adil Yargılanma Hakkı” İhlalleri Nedeniyle Anayasa Mahkemesine Yaptıkları veya Yapacakları Başvuru Formuna Eklenecek Güncel Gelişmeler ve Hak İhlalleri...

Bu metin, Anayasa Mahkemesine (AYM) “adil yargılanma hakkı” ihlalleri nedeniyle yapılmış veya yapılacak başvurulara ilişkin güncel gelişme ve hak ihlallerini ilgilendirmektedir. Daha önce AYM’ye sunulmak üzere adil yargılanma hakkı ihlalleri konusunda iki ayrı başvuru formu hazırlanıp internette yayınlanmıştı. Yayın tarihinden bu yana bazı güncel gelişmeler yaşandığı için, bu metin ve aşağıdaki ek beyan dilekçesi hazırlandı.

yargicinadalet.org sitesinde yer alan bilgilere göre; hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olup da, (internetteki örnek başvuru formunu kullanarak) daha önce AYM’ye başvuru yapmış olanlar, aşağıdaki güncel gelişmeleri bir EK BEYAN DİLEKÇESİ ile AYM’ye sunabilirler. Aşağıdaki örnek ek beyan dilekçesinin boşlukları doldurulup imzalandıktan sonra AYM’ye gönderilebilir. Bu dilekçe, AYM’ye doğrudan sunulabileceği gibi, herhangi bir mahkeme kalemine gidilerek, mahkeme kaleminden de AYM’ye gönderilebilir. Bunun için başvurucu adını ve başvuru numarasını dilekçeye yazmanız gerekmektedir. Tutuklular da, kendilerine yakınları tarafından ulaştırılacak ek beyan dilekçesini cezaevinden AYM’ye gönderebilirler.

Aşağıdaki ek beyan dilekçesini dikkatlice okuyunuz ve başvurucunun durumunu ilgilendirmeyen kısımları çıkararak, dilekçeye son şeklini verip, boşlukları doldurup imzalayarak, AYM’ye sununuz. Örneğin, hapis cezası 5 yılın altında olup da hakkındaki karar istinaf mahkemesi kararı ile kesinleşenler, dilekçedeki 5-8. Paragrafları metinden çıkarabilirler. Hakkındaki yargılamada, tanık ifadesi duruşmada alınan ve tanığa soru sorma hakkı tanınarak yargılama yapılanlar, 3. Paragrafı dilekçeden çıkarabilirler. Yargılama yapan mahkemenin başkan ve üyeleri tüm yargılama süresince değişmemiş olanlar ise, dilekçeden 2. Paragrafı çıkarabilirler.

AYM’ye sunduğunuz ek beyan dilekçesinin bir örneğini ve AYM’ye sunduğunuza dair belgeyi mutlaka saklayınız. Bu belgeler ileride AİHM başvurusu için gerekli olacaktır.
Hakkındaki karar Eylül 2018 tarihinden sonra kesinleşenler ise, ekte güncel olarak yeniden yayınlanmış olan AYM başvuru formunu kullanarak başvuru yapabilirler. Aşağıda ek beyan dilekçesi içerisinde belirtilenler, güncel başvuru formunun ilgili kısımlarına aktarılmıştır.

Ek beyan dilekçesi aşağıdaki gibidir...

AYM Ek Beyan Dilekçesi (Adil Yargilanma Hakki) Eylul 2018


ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

ANKARA

Bireysel Başvuru No: …

Başvurucu: …

Başvurucu vekili: (varsa) …

Adres: …

Konu: Bireysel başvuruya ilişkin güncel gelişmelerin ve hak ihlallerinin belirtilmesi konusunda ek beyan dilekçesi

Anayasa Mahkemesine sunulan bireysel başvuru formunda onlarca örneğine yer verildiği gibi, verdikleri kararlar nedeniyle veya başkaca gerekçelerle, görev süreleri dolmadan, talepleri olmadan ya da mahkemelerin yeniden organizasyonu gibi herhangi makul bir gerekçe bulunmadan, birçok hâkim görevinden alınmıştır. Bunun son örneğini, tutuklu olarak yargılanan 17 avukatın tahliyesine karar veren İstanbul 37. Ağır ceza mahkemesi başkanı ve üyesi oluşturmuştur. 14 Eylül 2018 tarihinde, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu yargılanan Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 17 avukatın serbest bırakılmasına karar vermiştir. Bu karardan hemen sonra, 37. Ağır ceza mahkemesi başkanı Kadir Alpay ve üye hâkim Serkan Baş, bu mahkemeden alınarak 20 Eylül 2018 tarihinde başka mahkemelere atanmışlardır. Tahliye edilen avukatlar ise savcının itirazı üzerine yeniden tutuklanmışlardır. Bir hâkimin görev yaptığı mahkemeden görev süresi dolmadan ve makul bir gerekçe bulunmadan alınması ve özellikle verdiği kararlar nedeniyle hâkimlerin üyesi oldukları mahkemelerden alınması, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırır.

 Bir mahkemenin herhangi bir üyesinin görevden alınması nedeniyle, o mahkemeye yeni üye atanması durumunda, derdest olan yargılamalar açısından, yeni atanan üyenin yokluğunda yapılan ve yargılamanın esasına ilişkin olan tüm işlemlerin, yeni atanan üyenin de hazır bulunduğu duruşmalarda tekrarlanması gerekir. Bu zorunluluk adil yargılanma hakkının bir gereğidir (bkz. AİHM kararı, Öcalan / Türkiye (2005)). Bilindiği gibi, özellikle 15 Temmuz 2016 sonrası terör ve benzeri suçları yargılamakla yetkilendirilen Ağır ceza mahkemelerinin birçok üyesi, verdikleri kararlar sonrası görevden alınmış ve yerlerine yeni hakimler atanmıştır. Bunun en bariz örneğini, 21 gazetecinin tahliyesine 31 Mart 2017 tarihinde karar İstanbul 25. Ağır ceza mahkemesi oluşturmaktadır. Bu mahkemenin başkan ve üyeleri, bu karardan 3 gün sonra açığa alınmış ve haklarında soruşturma başlatılmıştır. Bu örnekte olduğu gibi, somut olayda başvurucunun yargılandığı yargılamada, görevden alınan hâkim/lerin yerine atanan yeni hâkim/lerin hazır bulunduğu duruşmalarda, yargılamanın esasına ilişkin olan önceki işlemler tekrarlanmadan karar verilmiş ve başvurucunun adil yargılanma hakkı bu nedenle de ihlal edilmiştir.

Bu başvurunun konusunu oluşturan yargılamada, olayların birincil derecede tanığı olan TANIKLAR, talep edilmesine rağmen duruşmaya getirilmemiştir. Sanıklara tanıkları sorguya çekme ve onlara soru sorma hakları ellerinden alınarak karar verilmiştir. Sanıkların gösterdiği tanıklar (ki bunlar olayların birincil derecede tanığı olan kişilerdir.) mahkeme tarafından duruşmaya getirtilmemiş, sanıkların yokluğunda ifadeleri alınarak, sanıkların bahse konu birincil tanıklara soru sorma ve onları sorgulama hakkı tanınmadan (AİHS m. 6/3(d), maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına imkân verilmeden, karar verilmiştir. Böylece savunma tanıkları ile iddia tanıkları aynı şartlarda dinlenmemiş, çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri ve dolayısıyla adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.

Adil yargılanma hakkını ihlal eden hukuka aykırılıklar ikinci derece mahkemesi (istinaf mahkemesi) önündeki yargılamada giderilmeden, eksik bir yargılama sonucu karar verilmiş ve bu nedenle de adil yargılanma hakkı ihlalleri giderilememiştir. Bu eksikliklerin Yargıtay önünde giderilmesi zaten mümkün değildir; zira Yargıtay artık tam yetkili bir mahkeme değildir. 20 Temmuz 2016 sonrası sadece hukuki denetim yapmakla (sınırlı) yetkili bir mahkemedir; kaldı ki, bahse konu eksiklik Yargıtay tarafından da giderilmemiştir.

24 Aralık 2017 tarih ve 696 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayısı yeniden artırılmıştır. 696 sayılı KHK’nın yayını tarihinden itibaren 6 ay içinde Danıştay’a 16, Yargıtay’a ise 100 yeni üye seçileceği kararlaştırılmıştır. Kanunla kurulmuş mahkeme ilkesinin gereği olarak, 6 ay içerisinde bahse konu üyelerin atanması zorunludur. Bu son üye artırımının nedeninin, 15 Temmuz 2016 sonrası, haklarında terör suçlaması ile dava açılanları yargılayan ağır ceza mahkemelerinin üyelerine, “Bu yargılamaları hızlı şekilde bitirirseniz sizleri Yargıtay’a üye yaparız” sözü olduğu medyada ve yargı çevrelerinde ifade edilmiştir.  CHP Milletvekili Ömer Süha Aldan, bu değişiklikten kısa bir süre önce, “Şu anda Yargıtay’da, Danıştay’da düşünce itibarıyla ülkücüler ile sosyal demokratlar çoğunluktadır. … Tamamıyla yüksek yargıyı ele geçirmek adına bir Kanun Hükmünde Kararname ile Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayıları artırılmak istenmektedir” açıklamasını yapmıştır.

Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK) 16 Temmuz 2018 tarihinde Yargıtay’a 100, Danıştay’a da 12 yeni üye atamıştır. İlk olarak, yeni üyeler 6 aylık süre dolduktan sonra atandığı için, bu atamaların yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ayrıca, devletin Anadolu Ajansı tarafından servis edilen haberlerde, Yargıtay’a yeni seçilen hâkimlerin, özellikle “FETÖ ile mücadele edenlerden” oluştuğu açıklanmıştır. Bu haberlere göre, “Atananların büyük çoğunluğunun FETÖ ile mücadelede öne çıkan isimler olması dikkat çekti.” “FETÖ ile mücadele edenler yüksek yargıçlığa atandı. HSK tarafından Yargıtay ve Danıştay’a seçilen yeni üyeler çoğunlukla, FETÖye ve darbe girişimine yönelik soruşturma ve kovuşturmalarda yoğun görev alan isimlerden oluştu.”. Böylece, tarafsız olması gereken hâkimlerin, yargıladıkları insanlarla “mücadele ettiği”, devletin resmi haber ajansı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.

703 sayılı KHK ile HSK’nın doğal üyesi olan Adalet Bakanlığı müsteşarı HSK üyeliğinden çıkarılarak, yerine Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı üye yapılmıştır. Söz konusu 112 yeni üye, Bakan yardımcısının da katıldığı HSK tarafından seçilmiştir. Anayasanın 159. Maddesine göre “HSK mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar”. Anayasanın 142. Maddesine göre de “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri KANUNLA düzenlenir”, KHK ile düzenlenemez. Anlaşılacağı gibi hem Yargıtay ve Danıştay’ın hem de HSK’nın yapısı (kuruluşu) bir kanunla değil, KHK’lar ile değiştirilmiştir. Böylece KHK ile üye yapılan bakan yardımcısının katılımı ile KHK ile yapısı değiştirilen (üye sayısı artırılan) Yargıtay’a 100 yeni üye seçimi yapılmış ve kanunla kurulmuş mahkeme ilkesi ihlal edilmiştir.

696 sayılı KHK uyarınca, Yargıtay’a ihdas edilen 100 yeni üyenin seçiminin tamamlanmasından itibaren 5 gün içinde Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun yeniden belirlenmesi de öngörülmüştü. Bu kapsamda Yargıtay Genel Kurulunda, 12 asıl ve 8 yedek üyeden oluşacak Birinci Başkanlık Kurulu için 19 Temmuz 2018 tarihinde seçim yapılmış ve Birinci Başkanlık Kurulu üyeleri belirlenmiştir. Yeniden belirlenen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu da aynı gün 100 yeni üyenin görev yerlerini belirlemiştir. 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasını ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesine 6 yeni üye atanmıştır. Ayrıca, terör örgütleri ve devletin güvenliğine karşı işlenen suçlarla ilgili davalara bakan Yargıtay 16. Ceza Dairesinde ise 7 yeni üye görevlendirilmiştir. Tüm bu işlemler yasal bir dayanağa sahip olarak yapılması gerekirken, özellikle KHK hükümleri uyarınca yapılmış ve Anayasanın 142. Maddesinin amir hükmü ihlal edilmiştir. Ayrıca Yargıtay 9. ve 16. Ceza Dairelerine “FETÖ ile mücadele ettiği ilan edilen” üyelerin atanması ve bu dairelerin üye sayısının 15’lere kadar yükselmesi nedeniyle de kanunla önceden kurulmuş mahkeme ve bağımsız ve tarafsız mahkeme ilkeleri ihlal edilmiştir.

Tüm bu nedenlerle, başvurucunun adil yargılanma hakkı birçok açıdan ihlal edilmiştir.

SONUÇ VE TALEP: 

Başvurunun kabul edilebilirlik ve esasa ilişkin incelemesinde yukarıda belirtilen hususların da dikkate alınmasını saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/2018.
Başvurucu/Vekili

……….


Son güncelleme: 10:47 28.09.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı