• Turkhane Logo

Mahkeme Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına kararı verdi

Gezi Davası'nda tahliye edilen ancak serbest bırakılmadan bu kez 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili suçlanarak tekrar tutuklanan, 3 yıl aşkın süredir cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala, bugün hakim karşısına çıktı.

17:32 18 Aralık 2020 Cuma
Mahkeme Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına kararı verdi
Gezi Davası'nda tahliye edilen ancak serbest bırakılmadan bu kez 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili suçlanarak tekrar tutuklanan, 3 yıl aşkın süredir cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala, bugün hakim karşısına çıktı.


Gezi Davasında tahliye edilen ancak serbest bırakılmadan bu kez 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili suçlanarak tekrar tutuklanan iş insanı Osman Kavala, bugün hakim karşısına çıktı.

Osman Kavala’nın tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinden SEGBİS ile katıldığı duruşmada avukatları hazır bulundu.


İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Kavala ve birlikte yargılanan ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi (CFR) kıdemli uzmanı Henri Barkeye Türk Ceza Kanununun 309. maddesince cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni ortadan kaldırmak ve 328. madde uyarınca da siyasal ve askeri casusluk suçlamaları yöneltiliyor.

Kavala için ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl hapis cezası isteniyor. Pandemi önlemleri kapsamında salona az sayıda kişi alındı.

Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada ilk olarak mahkeme başkanı iddianamede yer alan suçlamaları sıraladı. Ardından Kavala savunmasına başladı.

Kavala, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

SUÇLAMALAR, BANA TABAN TABANA ZIT İDDİALAR

Bu iddianamedeki suçlamaların hiçbiri, olgusal temele, delile, somut bir eylemin incelenmesine dayandırılmamıştır. Bunlar, dünya görüşüme, etik değerlerime ve sorumlu olduğum sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetlerin amaçlarına taban tabana zıt iddialardır. Somut delillerin yokluğunda, iddialar birbirlerinin gerekçesi haline getirilmiş, suçlamalar iç içe geçirilerek suçlu olduğuma dair algı yaratılmasına gayret edilmiştir. Hiçbir dayanağı olmayan, yasal temele uymayan casusluk suçlamasını öne sürmek için beraatle sonuçlanan Gezi davasındaki temelsiz iddialar yeniden kullanılmıştır.

CASUSLUK YAPTIĞIM, İDDİASI GERÇEKLİKTEN UZAK

15 Temmuz darbe girişimine katılmış olduğum suçlaması gibi casusluk faaliyetlerinde bulunduğum suçlamasında da, Henri Barkey’le yoğun temas içinde olduğum iddiası, kanıt olarak kullanılmaktadır. Henri Barkey’e herhangi bir bilgi, belge ilettiğim gösterilemediği gibi, yoğun temasta olduğuma dair de hiçbir bulgu yoktur. Casusluk faaliyetinde bulunmak için sivil toplum çalışmaları yaptığıma dair kurgu da tamamen gerçeklerden kopuktur. Delil yerine casuslukla ilgili komplo teorileri anlatılmakta, Anadolu Kültür hakkında olgusal temele dayanmayan, niyet okumalar, akıl yürütmeler yapılmaktadır. İddia makamının, sivil toplum kuruluşlarının casusluk faaliyetinde bulunduğuna dair soyut analizleri bağlamında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yabancı ülkelerin sivil toplum kuruluşlarını istihbarat faaliyetlerinde aktif olarak kullanmaya başladıkları ifade edilmiştir. İddia makamı, Soğuk Savaş döneminde yürütülen siyasi - ideolojik faaliyetlerle, ülkemizde demokrasiye katkı sağlayan sivil toplum hareketini kasıtlı olarak karıştırmaktadır.

UMARIM BU İDDİANAME TÜRÜNÜN SON ÖRNEĞİ OLUR

Anadolu Kültür’ün ayrımcılığı körüklediği, vatandaşlarımızın devletle bağlarını zayıflatma amacı güttüğü, çirkin bir iftiradır. Etnik köken ya da inançları nedeniyle azınlıkta olan vatandaşların devletle bağlarının güçlü olması için kendilerini toplumun eşit bireyleri olarak görmeleri, böyle hissetmeleri gerekir. Sorunlarını özgürce ifade edebilmeleri ve deneyimlerini toplumun diğer bireyleriyle paylaşabilmelerinin de eşitliğin gereği olduğuna inanıyorum. Yirmi yıldır ülkemizin çeşitli şehirlerinde gerçekleşen Anadolu Kültür etkinlikleriyle ilgili olarak, bugüne kadar, Valilik, Emniyet, MİT yetkilileri ve savcılar casusluk faaliyeti yapıldığından şüphe etmediler. Buna rağmen iddia makamının bu faaliyetlerde casusluk amacı güdüldüğünü iddia etmesi, ülkemizin devlet kurumlarının işleyişini ve denetim kapasitelerini hafife almak anlamına da gelmektedir. Gerçeklikten bu kadar kopuk, bu kadar tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek bir ihlal, bir beraat, iki defa da tahliye kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam, sıradan bir hak ihlali değildir, benim için bir tür manevi işkence haline gelmiştir. Umarım yurttaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum kalmasına yol açan, temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların en aşırılarını içeren bu iddianame türünün son örneği olur.

MAHKEME TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA DEDİ

Kavala hakkında mahkeme tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 5 Şubat 2021, saat 13:30’a erteledi.

Son güncelleme: 17:32 18.12.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı