Raporda, Amasra ve Bartın Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunduğuna dikkat çekerek “İşkur ve SGK’ye denetim talepli dilekçelerimizi verdik. Dosyaya vekaletname ile birlikte vakit kaybetmeksizin toplanması gereken delillere ilişkin hazırladığımız detaylı talep dilekçemizi sunduk” ifadeleri kullanıldı.
Mühendislerin sorumluyu işçi gibi gösterdiği belirtilen raporda “İlk aşamada madene dair bilgi aktarımlarının müessesede farklı bir vardiyada görevli olduğunu söyleyen iki mühendis tarafından yapıldığını, bir kısım bilginin ise müessese müdürü tarafından verildiği gözlemledik. Madende çalışan mühendislerin patlamanın sorumluluğunu maden işçilerinin hatası olarak göstermeye çalıştıklarını, bunu yaparken de patlama öncesine dair birbiri ile çelişen ve gerçekle bağdaşması mümkün olmayan bilgiler verdiklerini gözlemledik” ifadelerine yer verildi.
Havalandırma sistemine ilişkin ise, “Dijital ortamdaki üç boyutlu haritaların incelenmesi sırasında yönetmeliğe göre zorunlu olması gereken maden havalandırma planının üç boyutlu simülasyonunun müessesede olmadığını, bu konuda VENTSİM isimli bilgisayar programının kurum tarafından satın alındığını fakat programa dair bir eğitim verilmediği için kullanılamadığı bilgisini edindik” denildi.
Delil karartma ihtimaline de dikkat çekilen raporda, “Madende bulunan bilgisayarlar, sensör kayıtları gibi dijital materyallere el konulması için 16 Ekim 2022 tarihinde, yani katliamdan yaklaşık iki gün sonra, Sulh Ceza Hakimliği’nden karar talep edilmiş olması, delillerin karartılması yönündeki kaygılarımızı daha da güçlendirmektedir. Katliamın üzerinden 7 gün geçmiş olmasına rağmen şüphelilerin hâlen maden sahasındaki tüm delillere erişebilmesi soruşturmanın salahiyeti ve hakikatin açığa çıkarılması açısından son derece tehlikelidir” ifadeleri yer aldı.
