• Turkhane Logo

‘Külliyeye yakınım’ diyerek tahliye sözü verdi: Sahte avukata 7,5 yıl hapis cezası:

07:25 10 Eylül 2023 Pazar
‘Külliyeye yakınım’ diyerek tahliye sözü verdi: Sahte avukata 7,5 yıl hapis cezası:





Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı tanıdığını söyleyerek yakınlarını cezaevinden çıkarmak isteyen kişilerden tahliye sözü karşılığında 210 bin dolar alan Mehmet Erdem Özönder’e ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçundan 7,5 yıl hapis cezası ve 120 bin TL adli para cezası verildi. Sosyal medyada kendini ‘hukuk müşaviri’ olarak tanıtan Özönder’in aynı suçlamadan iki sayfa adli sicil kaydı bulunuyor. 



Diken’den Canan Çoşkun’un haberine göre, Anne Jale Öziş, 2020 yılında cezaevindeki oğlu Yunus Kotan’ın tahliyesini sağlayabilecek nüfuzlu ve etkin bir avukat arayışına girdi, yakınlarının yönlendirmesiyle RHR Hukuk Bürosu’ndan avukat Hasan Akdemir’e ulaştı. Öziş, Mehmet Erdem Özönder’den randevu almak için Akdemir’e 10 bin dolar ile oğlunun e-devlet şifreleri ve davayla ilgili belgeleri verdi. Akdemir, Kartal Adliyesi’nde kuaförlük yapan ve aile dostu olduğunu söylediği Suat Cesurdura’dan Öziş’i, Öziş’in gelini Sibel Kotan’ı ve avukatları Murat Dikan’ı Maltepe’deki hukuk bürosuna götürmesini istedi. Ofiste Mehmet Erdem Özönder’le görüşüldü. 



Ersin Tatar telefonu açmamış



Olayla ilgili sonradan soruşturma açıldığı için müştekilerin avukatı Murat Dikan, tanık olarak ifade verdi. Avukat Murat Dikan, ofisin duvarında Bahçeşehir ve Cambridge üniversitelerinden alınan diploma ve avukatlık belgelerinin asılı olduğunu söyledi. Dikan’ın anlatımına göre, Özönder görüşme sırasında şunları söyledi:



“Külliyeye yakın bir insanım. HSK’de dostlarım var ve sözüm de geçmektedir. İstanbul adliyeleri benim çöplüğüm sayılır. Buradaki dosyaları kısa sürede çözerim. İl dışındaki dosyaları da külliye aracılığıyla çözerim. Bunun garantisini veriyorum. Bu size 350 bin dolara mal olur. Benim sistemim farklıdır. Yanımda ondan fazla avukat çalışır.”



Dikan’ın anlatımına göre, Yunus Kotan Kıbrıs’ta yakalandığı için Özönder Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birebir görüştüğünü, Kıbrıs zenginlerinden Besim Tibuk’un mali müşavirliğini yaptığını söyledi. Hatta yanlarında Kıbrıs Cumhurbaşkanını aradı, ancak telefonuna cevap veren olmadı.



‘Avukatlar vitrin, ben perdenin arkasındayım’



Öziş, ofisteki görüşmede vekalet verilecek avukatlar arasında Özönder’in ismini görmeyince bunun nedenini sordu. Özönder şöyle yanıtladı: “Ben perdenin arkasındayım, diğer avukatlar vitrin. Asıl olayı ben çözeceğim.”



Olayla ilgili hazırlanan iddianameye göre, Hasan Akdemir görüşmeye sonradan katıldı ve “Mehmet Bey insanı ipten alır. En doğru avukatı bulmuşsunuz” dedi. Görüşme sırasında iki kadın avukat da ofisteydi. Özönder, onları gösterip “Bunlar vitrinde görünüyor, bütün işleri ben hallediyorum” dedi. 



Jale Öziş, avukatlarla anlaştı ve oğlunun vekaletini verdi. Yapılan sözleşmeyle 100 bin dolar ödeme yaptı.



‘Asıl müjdeyi ben vereceğim’



Jale Öziş, Mehmet Erdem Özönder ve avukatlar Helin Aslan ile Merve Ceren Yıldız’la birlikte Silifke Cezaevi’ndeki Yunus Kotan’ı görmeye gitti. Avukatlar Aslan ve Yıldız cezaevine girdi, ancak Özönder kapıda bekledi. Öziş’in neden kapıda beklediğini sorması üzerine Özönder “Ben arka planda kalıyorum. Onlar görüşsünler, asıl müjdeyi ben vereceğim” dedi. Öziş’in anlatımına göre, cezaevi görüşünden önce Özönder’e 50 bin dolar vermek istedi, ancak Özönder “Burada almayayım, diğer avukatların gözü kalıyor. İstanbul’a gelince alırım” dedi. Mahkemenin gerekçeli kararına göre, Özönder, dosyanın incelendiğini, ‘Külliye’den mahkemeyi arattığını’ söyledi. Özönder, müştekilere Yunus Kotan’ın 8 Ekim 2020’de tahliye olacağı sözünü verdi.



Hâkime ‘tayin işin halledildi’ dedi



Mahkemenin gerekçeli kararına göre, Özönder, Silifke’de ‘hâkimin külliyeden aranıp işin halledildiğini göstermek amacıyla’ yanında çalışan avukat Helin Aslan’la adliyede hâkimin odasına girdi. Buradan çıktıktan sonra Adana Bölge Adliye Mahkemesi’ne geçtiler. Buradaki hâkimin odasına da girerken bu defa yanlarında cezaevindeki Yunus Kotan’ın eşi de vardı. Özönder, burada hâkime “İbrahim Kalın tarafından tayin işin halledildi. Bizim de dosyamız var. Külliyeden halletmeni rica ediyorlar” dedi.



İstanbul’a döndükten sonra Kotan’ın eşi Sibel Kotan, çalışanları aracılığıyla 100 bin dolar daha ödeme yolladı. 



Nitelikli dolandırıcılıktan dava açıldı



Özönder’in sözünü ettiği tahliye bir türlü gerçekleşmeyince Jale Öziş ve Sibel Kotan, şikâyetçi oldu. Başlatılan soruşturma kapsamında Mehmet Erdem Özönder 13 Ocak 2021’de gözaltına alınmış, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Haziran 2021’de soruşturma tamamlandı ve İstanbul başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede, Özönder’in yanında müştekileri yönlendiren Kemal Kulak ile adliyede kuaför olarak çalışan Suat Cesurdura da şüpheliydi. Savcılık, Özönder’in Avukatlık Kanunu’na muhalefet suçundan üç yıla kadar, ‘kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık’ suçundan da 15 yıla kadar hapsini istedi. Diğer iki şüphelinin de nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması istendi. 



İddianamedeki anlatıma göre, Özönder kendisinin Bahçeşehir ve Cambridge üniversitelerinden mezun olduğunu, ABD’den yeni geldiğini söyledi. Öziş ve Kotan’a jetlag olmasına rağmen incelediği dosyalardan mağdur olduklarını gördüğünü, bu nedenle kendileriyle görüştüğünü söyledi. 



Adana’ya giderken bırakmışlar



Özönder, şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde, şikâyetçileri ‘yöneticilik’ yaptığı ofiste gördüğünü, kendisinin annesinin Adanalı olduğunu, bu kişilerin Adana’ya giderken kendileriyle beraber gittiğini, oradan da yanında gelen avukatları Silifke Cezaevi’ne bıraktığını öne sürdü. Özönder, kendisinin Bakü Uluslararası Hukuk Fakültesi’nden mezun olduğunu, Türkiye’de birçok firmadan profesyonel yöneticilik yaptığını, en son Mersa Holding’in sahibi olduğunu, RHR isimli hukuk bürosunda idari müdür ve hukuk müşavirliği yaptığını söyledi. 



‘Büronun gerçek sahibi Özönder’



İddianameye göre, Mehmet Erdem Özönder, büyük bir avukatlık ofisi kurdu. Büronun gerçek sahibi kendisiydi ve baroya kayıtlı avukatları sözleşmeyle çalıştırıyordu. Kaydı göstermek amacıyla başka avukat üzerinden işlemler yapılmasına rağmen büronun gerçek sahibi ve yöneticisi Özönder’di. 



İddianamenin kabulünden sonra davaya İstanbul Anadolu 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi baktı. İstanbul Barosu ve İstanbul 2’nci Barosu da davaya dahil oldu. Davada Ocak 2023’te hüküm açıklandı. 



Mahkeme, İstanbul Baro Başkanlığının yazısından sanık Özönder’in avukat olmadığının anlaşıldığını belirtti. Özönder’in avukat olmamasına karşın kendisini avukat olarak tanıtıp bu şekilde davranarak maddi menfaat elde ettiğini aktaran mahkeme, Özönder’e yöneltilen suçlardan en ağır cezayı gerektiren ‘niteliklik dolandırıcılık’ suçundan cezalandırıldığını belirtti.



Özönder’i Avukatlık Kanunu’na muhalefet suçundan beraat ettiren mahkeme, ‘niteliklik dolandırıcılık’ suçundan 7.5 yıl hapis cezası ve 120 bin TL adli para cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, Özönder’in adli sicil kaydına göre benzer suçlardan yargılandığını ve nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûm olduğunu aktardı ve herhangi bir samimi pişmanlığı olmadığını belirtti. Müştekileri Özönder’e yönlendiren Kemal Kulak ve Suat Cesurdura’yı da 6’şar yıl 3’er ay hapis cezasına ve 100 biner TL adli para cezasına mahkûm etti.



Diğer avukatlara da suç duyurusu



Mahkeme, Özönder’in ofisinde çalışan avukatlar Helin Arslan, Hasan Akdemir, Furkan Meram ve Merve Ceren Yıldız’ın tanık ifadelerinin sanıkları suçtan kurtarmaya yönelik olduğunu, şahitliklerinin güvenilir ve inandırıcı olmadığını belirtti. Bu avukatlar hakkında da sanıkların suçuna iştirak ettikleri gerekçesiyle ‘dolandırıcılık’tan suç duyurusunda bulunuldu. 



Dava dosyası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili dairesinde inceleme bekliyor.

Son güncelleme: 07:25 10.09.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı