• Turkhane Logo

Kömür madeni için arazileri kamulaştırılan köylüler nöbet tutmaya başladı

Kömür madenine ve acele kamulaştırma kararına karşı çıkan vatandaşlar, arazilerinde bulunan zeytin, tütün, üzüm gibi ürünlerini maden şirketinden korumak için nöbet tutmaya başladı.

23:23 21 Ağustos 2022 Pazar
Kömür madeni için arazileri kamulaştırılan köylüler nöbet tutmaya başladı
Kömür madenine ve acele kamulaştırma kararına karşı çıkan vatandaşlar, arazilerinde bulunan zeytin, tütün, üzüm gibi ürünlerini maden şirketinden korumak için nöbet tutmaya başladı.


Tavas’ın Avdan mahallesinde açılacak kömür madeni için tarım arazileri kamulaştırılan vatandaşlar, acele kamulaştırma kararı verilen tarla ve bahçelerindeki ürünleri kurtarmak için nöbet tutmaya başladı. Bölgede açılacak kömür madenine karşı mücadele veren vatandaşlar, kamulaştırma sürecinde yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

Arazi sahibi bir vatandaş, “Tapulu malımız. Bizi tehdit ediyorlar. ‘Devlet gelsin’ dedim ben, ‘kömürcüye vermeyeceğim’ dedim. Kuyunun başına geldi, ben de aradan indim, eşim de motorla gitti. ‘Yavrum bu kuyuyu nasıl gömdün’ dedim. Öyle deyince benim üstüme yürüdü kepçe ile. Elim ayağım titredi can korkusuna, kaçtım. Keşke kaçmasaydım da beni orada öldürseydi. Adamın birisinin tarlasına toprak dökmüşler, kalbi kaldırmamış, kalp krizi geçirip ölmüş” dedi.


Bir başka vatandaş, “Görüyorsunuz, aşağıya kadar girdiler. Ben burayı kapattım, telledim yine açmışlar; tekrar kapattım. Tapulu malım tabii ki. Ebeveynimden gelmiş benim bu arazi. Bize sormak falan yok. Ya aşağıda asma var, salkımları bir kilogram geliyor, ama toz olduğu için üzerleri yenecek gibi değil. Böyle bir şey olamaz ya. Ben bunu istemiyorum. Arkadaş orada 100 tane zeytin ağacı dikti, zeytin toprağın altında kaldı” diye konuştu.

“‘GİDİN REİSTEN ALIN HAKKINIZI’ DEYİP ÇEKİP GİTTİLER”

Bölgede zeytinliği olan bir diğer vatandaş ise “100 tane değil 200 tane zeytinim vardı. Hepsi toprağın altında kaldı. Ben gittim, ‘Neden toprak döküyorsunuz’ dedim, ‘Biz burayı kamulaştırdık, reise soracaksınız’ dedi. ‘Gidin reisten alın hakkınızı’ dedi. ‘Biz parasını ödedik, burayı aldık, muhatap olmayız’ deyip çekip gittiler” dedi.

Toprakların anne babasından kaldığını belirten başka bir tarla sahibi de “Bu topraklar bize anamızdan babamızdan kalmış, bizim evlatlarımıza kalacak. Biz, toprakla idare edeceğiz. Ben, vermeyeceğim toprağımı. 200 tane zeytinim var orada, gömmek istediler toprağa. Gömmüşler, bakın orada. Ben vermeyeceğim tarlamı” diye konuştu.

Tütün tarlası olan bir diğer köylü ise “Benim de tütünüm vardı orada, benim tütünü de toprağa gömdüler. ‘Oraya römork koyun’ dediler koyduk, onu da toprağa gömmüşler. Benim teyze oğlum gidip çıkardı römorkları. Benim tütün altında kalınca zararını verdiler. Bir kere aldım, bir kere daha alacaktım öyle kapattılar gittiler. Bir tarlam daha var, şimdi de oraya gelecekler. Teyzem geldi savundu, bir şey demediler, ‘Yetkililere söyleyin’ dediler. Toprağımızı istiyoruz” dedi.

“HİÇ BÖYLE ZULÜM GÖRMEDİM”

Tarla sahibi bir başka vatandaş, “Ben, hiç böyle zulüm görmedim. Burada adalet yok. Yaşamaktansa ölmek dahi iyi bizim için. Burada zaten adamın bir tanesi kriz geçirdi. Tarlasının, gözünün önünde aracının üstüne döktü. Kesecekti adam, kesmesini bile beklemediler. Gözünün önünde döktüler toprağı, adam tarladan çıkmadan kriz geçirdi. Kurtaramadık, ambulansa falan telefon ettik ama biz çıkarasıya kadar adam öldü yolda. Ben şöyle bir düşündüm, kitaplara baktım, tarihin hiçbir yerinde, kutsal kitaplar da dahil, bir taraftan kalkıp da diğer tarafta tarlada ürününün üzerine toprak döküldüğünü görmedim” diye konuştu.

Tütününü tarlasından almak isteyen bir tarla sahibi de “Dediler ki bana, ‘Gel arkadaşım, biz senin yerini kazacağız, masrafın neyse verelim’. Ben, ‘Tütünüm olasıya kadar bekleyin’ dedim. ‘Biz beklemeyiz, raporumuz var’ dediler. Telefondan fotoğrafını çekmişler, gösteriyorlar. Ben de telefondan zaten okuyamıyorum. ‘Biz bunu kazarız amca’ dediler. ‘Biz bunu kazmadan masrafınızı verelim, biz bu yere girelim.’ Ben tekrar itiraz ettim; ‘Amcam yapmayın etmeyin, ben tütünümü alayım’. ‘Olmaz amca’ dedi, ‘yer göçtüğü zaman bizi suçlu bulma sonra’ dedi. ‘Biz geliriz, sen şikayetçiysen jandarmaya şikayet edersin, bilirkişi çağırırsın, neyse masrafın çekersin, 3-5 kuruş veririz. Üç gün sonra tekrar çöker, tekrar gelirsin. Biz en iyisi anlaşalım, neyse masrafın verelim’ dediler. ‘İyi, kaç para vereceksiniz?’ ‘Kaç paraysa.’ 3-5 kuruş anlaştık, benim yerimi kazdılar. Ben, aslında verme taraftarı değildim. Benim yerim bende kalsın” dedi.

“KAMULAŞTIRILMAYAN ALANLAR VAR”

Tarlasını maden şirketine vermek istemeyen bir diğer vatandaş ise şunları söyledi:

“‘Buralar kamulaştırıldı’ diyorlar ama kamulaştırılmayan alanlar var. Aşağı alanlarda bazı alanlar. Dün insanlar şunu yapmışlar; şuradaki yolu kapatıyorlar, aşağıdaki tarım işçileri akşam eve gelirken geçecek yer yok. Nereden yol yapmışlar bakın, başkasının tarlasını -orası bizim tarla oluyor, bizden hiç izin dahi almadan- zaten bizimkiler, annem babam nöbet tutmasına rağmen hemen buradan gittikleri anda tarlaya giriyorlar, orada kuyu vardı kuyuyu gömüyorlar, oradan yol açıyorlar. Hadi kazmalarına hakkı var ancak hiç buralarda sulama makinası görebiliyor musunuz, insanlar günlerdir burada tozun içinde tütünlerini kırmaya çalışıyorlar. Kaç kişi gelip burada -74 yaşında kadın- kaç kişi bu tozun içinde çalışabilir? Biraz toz geldiği zaman gelen yetkililer ‘üf üf’ diyor. İşte insanlar, bu köy halkı bu şartlarda. Ben bir ay önce geldim, burada birçok tarla varken şu anda bütün alanlar gasp edilmiş durumda. Zorla işte kandırabildikleri insanların yanına giderek, 3-5 kuruş para vererek kandırıyor. İnsanlar da sıcak parayı görünce ister istemez yumuşuyor. Onların boşluklarından yararlanıp topraklarını bir bir almak için mücadele ediyorlar.”

ANKA

Son güncelleme: 23:23 21.08.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı