• Turkhane Logo

Kolluk güçlerine güven yok: Bireysel silahlanmada endişelendiren artış!

“Ülkedeki kutuplaşmanın bir iç savaş getireceğine inanmaya başladığım zaman silahlanma kararı aldım...”

09:41 05 Eylül 2018 Çarşamba
Kolluk güçlerine güven yok: Bireysel silahlanmada endişelendiren artış!
“Ülkedeki kutuplaşmanın bir iç savaş getireceğine inanmaya başladığım zaman silahlanma kararı aldım...”

Bu sözler bir işletme sahibine ait.

“Ülkede çok ciddi sayıda silah edinmek isteyen insan var. Bir taraf sürekli silahlanırken sen de boş durmamalısın...”

Bu ifadeleri de özel bir banka uzmanı kullanıyor. Üst düzey bir devlet memuru da “Silah sahibi olmak istemem insanların silahlanmasından kaynaklanıyor” diyor.


Hepsinin ortak görüşü de “kendilerini artık Türkiye’de güvende hissetmemeleri”.

Türkiye’de her geçen gün kendilerini güvende hissetmedikleri gerekçesiyle ve de silahlanan insan sayısının artmasını öne sürerek silahlanmak isteyen sivillerin sayısı artıyor.

Özel bir bankada uzman olarak çalışan C.K. neden silah edinmek istediğini söyle anlatıyor:

“Her akşam oturduğum semtte silah sesleri duyuyoruz. Site içerisinde kovanlar buluyoruz. Silah bulundurmamaktan korkuyorum. Ülkede çok ciddi sayıda silah edinmek isteyen insan var.

MKE’nin cirosu çılgın şekilde artıyor. Sebebi de bireysel silahlanma. Etkiye tepki durumu muhakkak bir yerde olacak. Bir taraf sürekli silahlanırken sen de boş durmamalısın. Sen de silah almalısın ki olası bir durumda kendini koruyabilesin.”

Üst düzey bir memur olan S.G. de silah sahibi olmayı istemesinin nedenini “insanların silahlanmasından kaynaklanıyor” diye söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“Herhangi bir şey olduğunda karşısındaki silahlı ise savunmasız kalmamak için. Yani kimsenin silahı olmasa kimse de silah sahibi olmak istemez. Ne yazık ki insanın canı çok kıymetsiz. Bunun en büyük örnekleri izlediğimiz haber bültenleri. Sevdiklerimizi silahlanan insanlardan korumak için bizim de eşit şartlarda olmamız lazım.

İnsanlar artık daha tahammülsüz, anlık öfke patlamaları yaşanıyor. Bunları tetikleyen etmenler de artmakta. Bu anlık sinir krizleri de silah taşıyanların silah kullanma durumlarını artırıyor. İnsanın kendini güvende hissetmesi mümkün değil. Herkes aynı korkularla yaşıyor.”

OHAL sürecinde 2017 yılının sonuna doğru çıkan 696 sayılı KHK’nın 121’nci maddesi çok tartışılmıştı. İlgili madde “15 Temmuz ve sonrasında gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler” hakkında sivillere de yargı muafiyeti getiriyordu.

Bu KHK’nın ardından endişelendiğini ifade eden özel işletme sahibi S.D. “Ülkedeki kutuplaşmanın bir iç savaş getireceğine inanmaya başladığım zaman silahlanma kararı aldım. OHALde hükümet yanlısı sivillerin sokağa çıkmasının önünü açan, milis faaliyetleri yürütmesini kolaylaştıran, bunları yapanların yargılanmayacağı bir KHK yayınlanmıştı. O KHK’yı okuduğum zaman bu karışıklığın mutlaka gerçekleşeceğini, AKP’nin de buna hazırlık yaptığını, milis gücünü muhalif kesimi öldürmek için kullanacağını düşündüm. Bir, iki ay içerisinde de silah aldım. Sadece ailemi oluşacak bir karışıklıkta koruyabilmek için. Tamamen savunma amaçlı” diyor.

Silahlara karşı hiçbir ilgisinin olmadığını hatta sevmediğini söyleyen S.D. kendisini güvende hissetmediğini ifade ediyor:

“Toplumun çok büyük bir kesiminin de kendini güvende hissettiğini düşünmüyorum. Özellikle 15 Temmuz sonrası yurtdışına göç başvurularındaki artış da zaten bunu gösteriyor. Çevremdeki insanların bir çoğu bireysel silahlanmanın artık bir gereksinim olduğunu düşünüyor. Görüştüğüm pek çok kişinin öncelikli silahlanma sebebi kendisini ve ailesini olası bir karışıklıkta koruyabilmek. Bugüne kadar da silahlı mücadele amacıyla silah ediniyorum diyen kimseyi görmedim.”

Bireysel silahlanmanın bir hak olduğunu savunmak adına kurulan bir inisiyatif de var. Bireysel Silahlanma ve Savunma Hakkı İnisiyatifi (BSSAH) Kurucusu Refik Işık, neden böyle bir oluşuma gittiklerini şöyle açıklıyor:

“Bizler, Türk milletinin ve her bir ferdinin caydırıcı olmasını, gerektiği zaman kendisinin ve sevdiklerinin hayatını koruyabilmesini istiyoruz. Bunun da ötesinde bireysel silahlanma ve savunma hakkı, milli bekanın korunması açısından da olmazsa olmaz bir unsur. Bunu hiçbir zaman arzu etmeyiz ancak seferberlik gibi hallerde ülkemiz, ancak silah kullanmayı bilen vatandaşları tarafından hakkıyla savunulabilir. İnsanların yasal yollarla silah sahibi olabilmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini ifade etmek üzere bu inisiyatifi meydana getirdik.”

İnsanlara “kendileri, sevdikleri ve ülkeleri için silahlanın” dediklerini söyleyen Refik Işık, şöyle devam ediyor:

“Bunu istemimizin tek bir sebebi var: insan hayatını korumak. Türk milletini ve her bir bireyini olası saldırılar karşısında caydırıcı kılmak. Haliyle ruhsatlı silahların kayıtlı olması sebebiyle herhangi bir suça karışmasının neredeyse imkânsız olduğunu biliyoruz. Çünkü ruhsatlı silahı olan birisi kalkıp da suç işleme amacıyla bu silahı kullanmaz.

Eğer kullanırsa kriminal araştırmalar sonucunda tespit edileceğini bilir. Halihazırda ateşli silahlarla işlenen kasıtlı suçların tamamı ruhsatsız-yasa dışı silahlarla işleniyor. Eğer ruhsatsız silahlardan kurtulmak gibi bir amaç varsa bunun yolu, yasal silahlanmanın maliyetini ve bürokrasiyi azaltmaktan geçiyor.”

Türkiye’de silah satışları devlet kontrolündeki MKE’nin (Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu) satış bürolarından yapılıyor. Aylık silah satış rakamlarını sorduğumuz MKE yetkilileri “Bugüne kadar bu yönde rakam açıklamadıklarını” belirtiyorlar.

Peki kurusıkı tabanca ve av tüfeği satışlarında durum ne? İstanbul’un Eminönü İlçesi’nde bulunan Mercan Yokuşu’nda yasal olarak kuru sıkı tabanca ve av tüfeği satan mağazalar bulunuyor. Onlardan biri de Meydan Av Malzemeleri.

Mağazanın satış temsilcisi Şükrü Güçlü, “Buraya daha çok 30 yaş ve üzeri kişiler geliyor. Kamudan da gelen var, her türlü meslekten var. Tüfek alan kişi rapor aldığı için daha çok aklı başında kişiler geliyor. İnternet üzerinden almaya çalışanlar da var. Onların bazı sıkıntıları var ki o tür yollara yöneliyorlar” diyor.

İnternet üzerinden silah satın olmanın kolay olduğunu söyleyen Güçlü, “Bu satışların zor olması lazım. Devlet bir-iki senedir bununla ilgili çalışmalar yapıyor. Büyük bir kısmı önlendi. Bunun yansıması bize oluyor. İnternetten alamıyoruz buradan alabilir miyiz diye soruyorlar ama biz gerekli şartları taşımayanlara satmıyoruz tabiki” ifadelerini kullanıyor.

Güçlü, silah almak isteyenlerin gerekçesi olarak “Kimisi güvenlik, kimisi avcılık için” diyor. Bir de son zamanlar taktik atıcılığın moda haline geldiğini söylüyor. Haftasonları stres atmak için İstanbul dışında ya da poligonlarda taktik atıcılık yapanlar olduğunu ifade ediyor.

Ruhsat almanın da zor olmadığını söyleyen Güçlü, “TC vatandaşı olmak, sağlık raporu, altı adet fotoğraf ve vergi borcunun olmadığını gösteren bir belge o kadar” diyor.

Döviz kurlarındaki artış silah fiyatlarını da etkilemiş: “Yüzde 10 oranında zamlandı. Bin TL’den başlıyor. Kalite kalite değişiyor. 5 bin-6 bin TL’ye kadar çıkıyor. 50 bin TL’ye bile tüfek var” diye noktalıyor sözlerini.

Bireysel silahlanmaya karşı uzun yıllar mücadele eden Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Ayhan Akcan da ellerinde bireysel olarak silahlananlara ilişkin bir istatistik olmadığını belirtiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2017 yılındaki “böyle bir artış yok” açıklamasını hatırlatan Akcan, şunları söylüyor:

“Umut Vakfı olarak her gün silahla işlenen suçları gazetelerden tarıyoruz. Şiddet haritası çıkarıyoruz. Bir yıl içerisinde 2 bin 500’e yakın vaka tarıyoruz. Bin 700 civarında silahla işlenen cinayetler tespit ediyoruz. Tabii kıyaslama yaptığımızda 2016-2017-2018’de her geçen yıl yüzde üç ile beş gibi bir artış var. Üçüncü sayfa haberlerindeki artış bu. Olaylarda kullanılan silahlar yüzde 60 ile yüzde 70 civarına geldi şu an. Bu anlamda da artış olduğunu görüyoruz. Belki yasadışı olabilir ama onların da kaydı yok.”

Güvenlikle ilgili bir problem olduğunu ifade eden Akcan “İnsanlar şaşkın. Ciddi ekonomik problemler var. Buna bağlı kendini güvende hissetmek için silahlanıyor olabilir insanlar. Can ve mal güvenliğim olsun diye alıyoruz diyorlar. Ama bu pratikle örtüşmüyor. Çünkü silah insanı korumuyor. Sizde silah olduğu zaman şiddete davetiye çıkarıyorsunuz, hem cinayet işleme potansiyeliniz hem de ölme ihtimaliniz beş-altı kat artıyor. Bu, bilimsel olarak böyle. Çünkü en uçtaki şiddet objesi silah” diyor.

Türkiye’de kolluk kuvvetlerine olan güven oranının yüzde 30’lara kadar düştüğünü söyleyen Akcan, şöyle konuşuyor:

“Ülkemizde çok hızlı bir şekilde gündem değiştiği için hem şiddet olayları hem terör olayları hem de son zamanlardaki ciddi sosyal problemlerden dolayı maalesef güven duygusunda azalma var. Polisin-askerin sizi koruması konusunda baskı unsuru olmanız lazım. Herkes silahlanırsa işin içinden çıkılmaz. Herkes ben korkuyorum mantığında hareket ederse maalesef burası tamamen silahların konuşulduğu bir yere döner. Anarşi ve kargaşa çıkar.”

Ruhsat almanın çok kolay olduğunu ve zorlaştırılması gerektiğini belirten Akcan, devletin yapması gerekenleri şöyle sıralıyor:

“Bir kamu spotu yapın. 155 gibi bir ihbar hattı yapın. Açık hava toplantılarında izin alırken oraya polis ya da jandarmadan düğün timi gönderin. Caydırıcı olsun. Bazı yerlerde bunlar yapılıyor ve çok önemli de sonuçlar elde ediliyor. Batı’da yapıldığı gibi ruhsat almayı zorlaştırmak lazım. Mutlaka denetim ve zorunlu eğitim getirilmeli. Burada silahları kayıt altına alınca sorunu çözüyoruz gibi bir mantık var ama bu doğru değil. Yaygın, oldukça kullanılıyor maalesef.”

 


/ İNSANLARIMIZ SİLAHLANMAYA BAŞLADI DEVLETİMİZ DE DESTEKLİYOR / KAYITSIZ SİLAHLANMAYI VALİLİK DE DOĞRULADI! / AKİT TVDEN SİLAHLANMA VE SAVAŞ ÇAĞRISI! / ‘CEZASIZLIK’ KHK’SIYLA ALEVLENEN TARTIŞMA: BİREYSEL SİLAHLANMA ARTIYOR MU? ​BİREYSEL SİLAHLANMA YENİDEN MECLİS GÜNDEMİNDE!

Son güncelleme: 09:41 05.09.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı